Vigolasti Konutu

Mimari Tasarım
Block722

Proje Yeri
Syros, Yunanistan

Tamamlanma Tarihi
2023

Toplam İnşaat Alanı
500 m²

Fotoğraflar
Ana Santl, George Pappas

Block722’nin tasarladığı Vigolasti Evi sade ve zarif mimari dili, minimalist formu, doğal malzemeleri ve nötr renk tonlarıyla Ege köylerinin geleneksel yapı tipolojisine taze bir soluk getiriyor.

Vigolasti Evi uzaktan bakıldığında, eğimli kayalıkların üzerinden Akdeniz’e dönük geleneksel bir ada evi gibi görünüyor. Yapı aslında Kiklad Adaları’ndan biri olan Syros’un tenha, doğal sit alanında yer alan özel bir tatil konutu. Tasarımcıları, Atina menşeili mimarlık stüdyosu Block 722, evin ayırt edici karakterini yaratırken küçük Ege köylerinin geleneksel tipolojisinden zekice yararlanmış; Ege kıyılarında görmeye alıştığımız, genellikle yamaçlara yayılmış, denize bakan, küçük hacimli, kompakt, minimalist köy yapılarından esinlenmiş.

Ev sahipleri, farklı adaları keşfedip Block722’nin adadaki diğer projeleri Syros I ve Syros II’den ilham alarak hayallerindeki inzivayı inşa etmek isteyen dört kişilik bir aile. Yunan adalarının yerel, basit formlarından ilham alan bir ev hayal eden ailenin beklentileri Block722’nin sade, zarif mimari dili, minimalist formları, doğal malzemeleri ve nötr renkleri kullanan yaklaşımıyla mükemmel bir uyum sergilemiş. Hem konaklayacakları hem misafirlerini ağırlayabilecekleri, eğlenceli, cömert ama mütevazı, en önemlisi de dingin bir eve sahip olmak isteyen aile, adanın sakin ve yavaş, iç-dış mekan aktivitelerini füzyonlayan yaşam tarzına uyum sağlayabilecekleri bir mekan düşlemiş. 

Tasarım sürecinin sonunda kapalı alanları, terasları, bahçeleri ve verandaları birbirine bağlayan bir sirkülasyon ağı etrafında düzenlenmiş; düşük, ortogonal hacimlerden oluşan 500 m²’lik bir kompleks ortaya çıkmış. Konut yapısındaki ana bina bir ebeveyn yatak odası ile ikinci bir yatak odasının yanı sıra akıcı ve açık planlı bir yaşam alanı içeriyor. Yapıda ayrıca iki konuk süiti ve ortak alanlar aracılığıyla birincil konuta bağlı ek konaklama alanları bulunuyor.  

Sirkülasyonun kalbi gibi işleyen merkez avlu, diğer elemanları bütünleştirici bir tavır sergilerken arazinin bitiminde yer alan 25 metre uzunluğundaki sonsuzluk havuzu ve terasa ulaşımı sağlıyor. Ufka doğru kesintisiz manzaralar sunan bu avlu, altında egzersiz ve meditasyon için mahremiyet sağlayan alanları barındırıyor.

Arazinin dik eğimini yönetmek için yapı kompleksi farklı kotlara yayılarak çözümlenmiş. Aynı zamanda bu yerleşim biçimi neredeyse her noktadan manzara sunmayı mümkün kılmış. Bu arada, mütevazı taş, ahşap ve alçı hacimlerin aralıklı yerleşimi, kompleksin düzensiz Ege manzarasıyla harmoni içinde görünmesini sağlıyor. Hafif, doğadan ilham alan renk tonları, “terrazzo palladiano” zeminler, geleneksel panjurlar ve pergolalar, yerel, endemik türlerden oluşan bir bahçe ve yeşil çatı da bu izlenimi güçlendiriyor.

Yapıya aynı zamanda, zarif bir lüks duygusu hakim. Bu duygu, yalnızca arazinin baştan sona geniş alanlarla donatılmasıyla değil, aynı zamanda doğramalar gibi özel sipariş ayrıntılarla ve mermer, traverten, bambu ve meşe ağacı gibi kullanılan doğal malzemelerle elde edilmiş.

Yapının her detayı evin sakinlerine tadını çıkartmak için farklı manzaralar, duygular ve nitelikler sunuyor. Aynı zamanda kullanıcıların geleneksel Ege yapılarının hissiyatını kaybetmeyen bir ev hayalini gerçekleştirmeyi de başarıyor. 

Araziden oldukça verimli şekilde yararlanan konut kompleksinin, iç ve dış mekanları nitelikli biçimde birbirine bağlayan, farklı mekansal zenginlikler sunan ve renkli manzaralarla büyüleyen yerleşimi sizi nihayetinde ev sahiplerinin kendi özel koylarına ulaştırıyor.