Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu’nda sergilenecek Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi’nden Ayrıntılar…
Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergilerinin 18’incisi, 20 Mayıs’ta açılıyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu üstlendiği Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu’nda bu yıl, küratörlüğünü Sevince Bayrak ve Oral Göktaş’ın üstlendiği Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi adlı proje yer alıyor.
İlhamını Ursula K. Le Guin’den alan Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi, binalarla ilgili kanıksanmış imgeleri ve yaklaşımları sorgulayarak, daha gösterişli, başarılı örneklere odaklanmak yerine terk edilmiş binaların hikâyelerini dinlemeyi ve anlamayı öneriyor. Proje, “geleceğin laboratuvarı” olarak ele alınabilecek bu yapıları yıkmak ya da kaderine terk etmek yerine nasıl dönüştürülebileceğine dair araştırmalarla geleceğe dair umut verecek önerileri ortaya çıkarmayı amaçlıyor.
26 Kasım’a kadar bienalin ana mekanlarından Arsenale’de yer alacak Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu, İKSV koordinasyonunda, TC Dışişleri Bakanlığı’nın himayesinde, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla, Schüco Türkiye ve VitrA’nın eş sponsorluğunda gerçekleştiriliyor. Türk Hava Yolları, Türkiye Pavyonu’nu havayolu partneri olarak destekliyor.
Projenin ayrıntıları, küratörler Sevince Bayrak ve Oral Göktaş’ın sunumuyla, 5 Nisan Çarşamba sabahı İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) Florya kampüsünde yer alan Havuz alanında düzenlenen bir toplantıyla paylaşıldı.
Toplantıda Türkiye Pavyonu koordinasyonunu üstlenen İKSV Genel Müdürü Görgün Taner de kısa bir konuşma yaptı.
Toplantının yapıldığı İPA Kampüs içinde yer alan Havuz, 2019’dan önceki dönemde lojman olarak kullanılan alanın kamuya açık İPA Kampüs’e dönüştürülmesi kapsamında küratörler Sevince Bayrak ve Oral Göktaş tarafından yürütülen bir projeyle yıkmadan dönüştürülerek, 2022 yılında bir kamusal etkinlik alanı olarak yeniden kullanıma açıldı. Geçmiş dönemde özel havuz olarak kullanılan ancak alanın tamamı İPA kampüs olarak değerlendirilirken atıl kalan 850 metrekarelik yüzme havuzu, kamuya açık geniş katılımlı etkinliklerin düzenlendiği bir konferans ve sergi alana dönüştürüldü. Yapı, “Havuz” adıyla kullanılmaya devam ediyor. Havuz, aynı zamanda Mimarlığın Çuval Teorisi’nin de çıkış noktasını oluşturuyor.
Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi
Hayalet Hikayeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi, Elizabeth Fisher’a ait olan Evrimin Çuval Teorisi’ni Kurgunun Çuval Teorisi başlığıyla edebiyata uyarlayan Ursula K. Le Guin’den ilhamla önerilen bir başlık.
Fisher, insanlara ait ilk kültürel aracın, sanılanın aksine sivri ve keskin av araçları yerine içinde sebzelerin taşındığı bir çuval olabileceğini iddia ediyor. Le Guin, Fisher’ın bu düşüncesini kurmacaya uyarladı ve kahramanlığa soyunmayan karakterlerin hayatı bütün iniş çıkışları ve yenilgileriyle yaşadığı, sürükleyici hikâyeler anlatmayı başardı.
Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi, Le Guin’in kurgusunun mimarlıktaki izlerini sürüyor. Hikâyede sadece alet değişiyor, silah yerini çuvala bırakıyor. Ancak bu değişim neredeyse tüm sahnenin değişmesi anlamına geliyor; anlatı, yok etmek üzerine kurulu bir kahramanlık masalından, ortaklaşa sürdürülen bir hayat hikâyesine dönüşüyor. Bu değişim edebiyattan mimarlığa tüm kültürel üretimleri etkiliyor. Miras edindiğimiz imgeleri sorgulamayı, o imgeler kadar güçlü olmasalar da yeni imgelere yer açmayı, bunu da kahraman yapıların başarı hikâyeleri yerine terk edilmiş yapıları dinleyerek yapmayı öneriyor.
Türkiye’nin hemen her şehrinde bulunan bu yapıların kolektif olarak belgelenmesi ve yıkmak ya da kaderine terk etmek yerine nasıl dönüştürülebileceklerine dair araştırmalar projenin ana başlıklarını oluşturuyor.
Serginin adı gibi ikili bir kurgusu olacak. Hayalet Hikâyeleri “Bulut”ta Türkiye’deki kullanılmayan binalardan farklı işlevlerde örnekler gösterirken, Mimarlığın Çuval Teorisi, gerçek ama atıl bu tabloyu, kentlerin geleceği için birer umut deposuna dönüştürmeyi amaçlayan rengarenk bir “Tezgâh” gibi konumlanıyor.
Açık çağrıya gelen bilgi ve belgelerden derlenen kolektif bir arşiv
Türkiye’deki kullanılmayan yapı stokunu kolektif olarak belgelemek ve bu herkesi ilgilendiren tartışmayı olabildiğince fazla kişiye ulaştırmak için bir açık çağrı yapıldı. Hayalet Hikâyeleri instagram hesabı üzerinden yapılan çağrıya Türkiye’nin dört bir yanından gelen yanıtlar sayesinde, yüzlerce konuttan oluşan âtıl siteler, terk edilmiş üretim yerleşkeleri ve lojmanlar, kısmen ya da tamamı boş gökdelenler, oteller, okullar, hastaneler, restoranlar ve sosyal tesislerden meydana gelen bir arşiv oluşmaya başladı. Bu kolektif arşivden bazı yapılar, sergide “Bulut” alanında yer alacak.
Mimarlığın Çuval Teorisi için bir manifesto
“Tezgah” alanında yer alacak Mimarlığın Çuval Teorisi için bir manifesto, 15 farklı başlık altında, var olan yapıların nasıl dönüştürülebileceğine dair tartışmalar başlatmayı planlıyor. Manifesto başlıkları; Hikâye, Teori, Bağımlılık, Hayaletler, Entropi, Son Kullanma Tarihi, Neden Yıkıyoruz, Olay Yeri İnceleme, Concrescere, Tamir Dükkanı, Venedik Tüzüğü – Dönüştürülmüş, Mevcuttan Öğrenmek, Test Sürüşü, Dönüştürenler, Havuz olarak tezgah alanındaki 15 masada inceleniyor.
Küratörler Sevince Bayrak ve Oral Göktaş
“Projenin çıkış noktası, kullanılmayan yapıları açığa çıkarmak ve yenilerini inşa etmek yerine bu yapıları canlandırmak için gerekenleri tartışmaktı. Bir yandan, bolluk döneminde inşa edilen ve artık kullanılmayan bir yüzme havuzunu kamusal bir etkinlik salonuna dönüştürdüğümüz esnada ortaya çıkan Mimarlığın Çuval Teorisi’ni geliştirirken, diğer yandan Türkiye’deki kullanılmayan yapı stokunu kolektif olarak belgelemek ve bu herkesi ilgilendiren tartışmayı olabildiğince fazla kişiye ulaştırmak için bir açık çağrı yaptık. Türkiye’nin dört bir yanından açık çağrımıza gelen yanıtlar sayesinde, kolektif bir arşiv oluşturmaya başladık. Ancak biz sergiyi hazırlarken, 6 Şubat günü başlayan yıkıcı depremler, ne yazık ki çok daha kritik bir senaryoyu açığa çıkardı. Kasım ayında projemizi ilk kez duyururken, Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi ile her şeye rağmen griler arasından umut dolu bir sergi çıkarmak için çabalayacağımızı söylemiştik. Bugün, neredeyse her şey ne yazık ki rengini yitirmişken, umut dolu bir sergi yapmak çok daha zor, ama bir o kadar da gerekli.”
Projenin web sitesi ve kitabı
turkiyepavyonu23.iksv.org adresinden erişilebilen web sitesinde projenin tüm ayrıntıları incelenebiliyor, gelişmeler takip edilebiliyor. Küratörlerle yapılan söyleşiler dahil olmak üzere basında yer alan özel dosyalar ve paylaşılmaya değer haberler, düzenli olarak web sitesinde yayımlanıyor. Web sitesinin tasarımı Esen Karol’a, yazılımı ise Özhan Binici’ye ait.
Küratörler, serginin araştırma sürecine ve bulgularına ışık tutan, gündeme taşıdığı tartışmalara mimarları ve mimarlık öğrencilerini de dahil etmeyi amaçlayan bir kitap hazırlıyor. Serginin açılışıyla birlikte satışa çıkacak kitabı İKSV, İngilizce olarak, yurtdışında ListLab yayınevinin ortaklığında yayımlayacak. Yazarlığını Sevince Bayrak’ın üstlendiği kitabın tasarımı, projenin grafik tasarımından da sorumlu olan Esen Karol’a ait. Proje ve araştırma ekipleri Aysima Akın, Reyyan Doğan, Merve Akdoğan, Taylan Tosun, Doğu Tonkur, Hatice Bahar Çoklar, Berke Şevketoğlu, Duygu Sayğı’dan oluşuyor.
Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu hakkında
Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu, İKSV tarafından, TC Dışişleri Bakanlığı himayesinde, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla, Schüco Türkiye ve VitrA eş sponsorluğunda düzenleniyor.
Türk Hava Yolları, Türkiye Pavyonu’nu havayolu partneri olarak destekliyor.
İKSV’nin girişimi ve 21 destekçinin katkılarıyla Arsenale’de 20 yıllığına kiralanan uzun süreli mekân vesilesiyle, Türkiye 2014’ten bu yana Venedik Mimarlık Bienali’ne katılıyor.
Türkiye Pavyonu sergisinde yer alan proje, iki aşamalı açık çağrı yöntemiyle, Aslı Çiçek, Neyran Turan, Prof. Dr. Ayşen Savaş, Han Tümertekin ve Ertuğ Uçar’dan oluşan Seçici Kurul’un değerlendirmesiyle belirlendi.
Venedik Bienali 18. Uluslararası Mimarlık Sergisi hakkında
- Venedik Mimarlık Bienali, 20 Mayıs-26 Kasım tarihleri arasında mimar, akademisyen ve yazar Lessley Lokko küratörlüğünde Geleceğin Laboratuvarı / The Laboratory of the Future başlığıyla düzenlenecek. Bienalde ana serginin yanı sıra Arsenale, Giardini ve şehrin farklı mekânlarında Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 63 ülkenin sergileri yer alacak.