Urla Özbek Köyü Kırsal Mimari Mirası

Prof. Dr. Emel Kayın
Çağnur Kırcalı

Kırsal yerleşimler, tüm dünyada kentleşme, sanayileşme, madencilik, turizm, göç gibi dinamiklerin etkisi altında tahrip edici süreçlerle karşı karşıya gelirken bu yerleşimlerdeki doğal, kültürel, tarımsal, geleneksel, mimari, somut, soyut gibi nitelemelerle çeşitlenen miras öğelerinin karakteristiklerinin saptanması ve bu konudaki koruma yaklaşımlarının geliştirilmesi önemli bir konuyu teşkil etmektedir. 20. yüzyılın son çeyreğinden bugüne uzanan süreçte, kırsal mimari mirasın korunması ve belgelenmesine yönelik ilkelerin belirlenmesi ve yaygınlaşması için evrensel ölçekte uğraş verilirken farklı coğrafyalarda yerelde yürütülen çalışmalar da artmıştır. Türkiye’nin batı ucunda konumlanan ve Çeşme ile Karaburun’u da içeren Urla Yarımadası içinde yer alan Urla, Ege Bölgesi’nin fiziksel, sosyo-ekonomik, kültürel, tarihsel dinamiklerini yansıtan çok katmanlı bir mirasa sahiptir. Urla’nın en eski köyleri arasında bulunan Özbek köyü de kırsal miras kapsamında dikkat çekici yerleşimler arasında yer almaktadır.

Kendi adıyla anılan yarımadanın kuzey-güney kıyıları arasında konumlanan ve küçük düzlükler, verimli vadiler, alçak tepelerle çevrelenen Urla’nın köylerinden biri olan Özbek köyü, Urla’ya 7 kilometre, kıyıdan ise 3-4 kilometre mesafede konumlanmaktadır. Urla’dan Özbek köyüne ilerleyen eksende Akkum, Özbek, Torasan ovaları yer almakla birlikte  kıyıdaki alüvyal ovalardan içeriye ilerleyen bir yapılaşma talebi söz konusudur. Akdeniz iklim özelliklerinin görüldüğü, yaz-kış rüzgâr alan bölgede makilik alanlar geniş yer kaplamakta, zeytinlik, kızılçam ve diğer yerel bitki dokusunun yer yer yıprandığı; tütün üretiminin ortadan kalktığı ve bağcılığın dönüştüğü bir gelişme süreci gözlenmektedir.

Urla, eski çağlardan beri iskân edilmiş bir bölge olup, İskele mahallesindeki Limantepe Höyüğü’nde gerçekleştirilen kazılarda Prehistorik dönem yerleşimi ortaya çıkartılmıştır (Erkanal, 2000). Antik dönemde Klazomenai adını taşıyan ve stratejik konumuyla önemli bir liman olan Urla’da İskele mahallesi ve Karantina Adası’nda gerçekleştirilen araştırma ve kazı çalışmalarında, önemli bilgilere erişilmiştir (Bakır, Ersoy, Fazlıoğlu, Aytaçlar, Hürmüzlü, Özbay, Sezgin, Özbilen, 2002). Özbek köyünün iki kilometre kuzeyindeki bölgede de Arkaik dönemden Roma dönemine kadar yüzey buluntusu tespit edilmiş ve seramik buluntuların yanı sıra değirmen taşları, lahit ve pithos parçalarına rastlanmıştır (Ersoy, Koparal, 2008; İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Arşivi). Bizans döneminde bölge dinsel ve ticari aktivitelerle dikkat çeken bir merkezdir (Ahrweiler, 1965; Ramsay, 1960). Bölge, 11. ve 14. yüzyıllar arasında Bizans ve Beylikler arasındaki savaşlara sahne olurken 14. yüzyılda  Aydınoğulları Beyliği yönetimine geçmiş; 15. yüzyılda ise Osmanlı idaresine alınmıştır (Akın,1968). Bu dönemde tarımsal ve ticari faaliyetlerde önemli gelişmeler olduğu ve kozmopolit sosyal yapının belirginleştiği görülmektedir.

Urla bölgesi, Osmanlı yönetiminde olduğu 15. ve 16. yüzyıllarda İzmir kazasına bağlı olup, bölgedeki 8 köy, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan’ın vakıf arazileri arasındadır. Bölgede savaş zamanı asker çıkaran piyade çiftlikleri, yaya ve müsellem teşkilatının çiftlikleri olan küçük iskân yerleri bulunmakta olup bunların bir kısmı sonraki yüzyıllarda gelişerek köy olmuşlardır. Urla ise küçük yerleşimlerin pazar ihtiyacını karşılayan bir odak konumundadır (Baykara,1991). Özbek köyünde de bu döneme tarihlenen yapılar mevcuttur. 17. yüzyılda yöreyi ziyaret eden Evliya Çelebi, üzüm ve zeytin üretiminin yaygınlığına değinir (Evliya Çelebi, 1935). Bağcılık kültürü giderek gelişirken, kuru üzüm ve diğer yerel ürünlerin ihracatı artmış olup 19. yüzyılda Urla’da uluslararası konsolosların ve tütün tekeli ile ilgili ajansların temsilcileri bulunmaktadır (Cuinet, 1894). İzmir körfezi çıkışındaki Sancakkale’den Urla’ya kadar kıyı şeridinden yüklenen malların gelirleri Urla gümrüğüne ait olup Urla, çeşitli Osmanlı kıyı kentleriyle ticaret yapar konumdadır (Kütükoğlu, 1985). Bölgenin sahip olduğu kozmopolit nüfus yapısının dağılımı Osmanlı döneminde Ege adaları ve diğer bölgelerden gelen göçlerle değişirken bu yapı tarımsal üretimin niteliğini belirlemiş; Cumhuriyet evresinde sosyo-ekonomik yapı bazı değişimler göstermekle birlikte tarımsal üretimler günümüze kadar sürmüştür.

Urla bölgesinde tarımsal üretimi sağlayan köylerin sayısı 19. yüzyıl Aydın Vilayeti Salnameleri’ne göre 15 ile 25 arasında değişmekte; Özbek köyü de adı sayılan köyler arasında yer almaktadır. Bu aralıklar 20. yüzyıl ortasına kadar geçerli olmuş; 1980’li yıllardan sonra ise belirgin değişimler gerçekleşmiştir (Baykara, 1991). 1990’lı yılların sonunda ise köy sayısı 16 olarak saptanmıştır (Emekli, 2005). Günümüzde ilçenin İzmir metropolkent sınırları içine alınmasıyla idari yapı yeniden değişim göstermiştir.

Urla bölgesindeki tarımsal üretim 20. yüzyıl boyunca canlılığını sürdürmekle birlikte kırsal üretim reflekslerinin ve kırsal yerleşimlere ilginin yapısının çeşitli etkenlerle dönüştüğü görülmektedir. 1927-1950 yılları arasında kentsel nüfusun %3.5 oranında azaldığı, kırsal nüfusun ise %3.5 oranında arttığı saptanmıştır. 20. yüzyılın ortasından sonra kentsel nüfus artmaya başlamış; 1981 yılında, geçmişte 442 sayılı köy kanununa göre yapılandırılan köyler olan Özbek, Balıklıova, Gülbahçe, Zeytinalan, Güvendik, Denizli Urla Belediyesi’ne bağlı mahalleler haline getirilirken köylerde tütün ekiminin önemli oranda yasaklanması kırsal ekonomiyi yıpratmış; genç nüfus il ve ilçe merkezlerine göç etmeye başlamıştır. 1990 yılı nüfus sayımı öncesinde Özbek, Balıklıova, Gülbahçe yeniden köy statüsüne geçmiştir. Bu dönemde kırsal nüfus kendi doğal yapısı içinde çoğalırken kentsel nüfus hızla artmış; arazi değerlerinin değişmesi ve tarım alanlarının imara açılması gibi gelişmeler ortaya çıkmıştır. Özbek, Balıklıova, Bademler, Kuşçular, Yağcılar, Gülbahçe, 1980 sonrasında nüfusları belirgin biçimde artan köyler olup Özbek köyünün 1970 nüfusu 724 olarak saptanmışken 1990 nüfusu 1428, 2000 nüfusu ise 2118 olarak açıklanmaktadır (Emekli 2005). İzmir-Çeşme otoyolunun yapımı, ikincil konut ve turistik yapı talebinin yanı sıra daimi iskân ve lüks konut sitesi talebinin ortaya çıkması, İstanbul ve Ankara gibi dış merkezlerden bu bölgeye yönlenen turistik ve daimi iskân arzusu, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü’nün açılması gibi olgular bu gelişmelerin temel nedenleri arasındadır.

Urla-Özbek Köyü Yerleşim Dokusu ve Mimari Mirasının Karakteristikleri

Çoğu geleneksel yerleşimde olduğu gibi Özbek köyü de bir bölümü yamaçta, bir bölümü ise düzlükte bulunan bir dokuya sahip olup yerleşimin ortasından geçen dere yatağı köyü ikiye ayırmaktadır. Köyün iki yakasını birbirine bağlayan iki köprü bulunmaktadır. Tek kemerli ve taş malzemeli bu köprülerden biri Hamamönü Köprüsü, diğeri ise Yenipınar Köprüsü’dür. Yamaçta topoğrafya ile uyumlu biçimde yerleşen ve sıkışık bir düzen gösteren doku, düzlük alanda daha seyrek bir yapıdadır. Sokak dokusu, yamaçta organik bir yapı sergilerken düzlük alandaki doku Akkum Caddesi, Sağlık Ocağı Sokağı ve Özbek Caddesi gibi eksenlerin çevresinde gelişir. Halk arasında “Kocayol” olarak bilinen Akkum Caddesi kıyıya ulaşımı sağlamaktadır. Burgaz ve Akkum mevkileri ile Köyaltı bölgesinin batısında tarım arazileri uzanır.

Köy halkı tarafından “Subaşı” ve “Kahvepınar” olarak anılan eski köy meydanının  çevresinde cami, kahvehane, muhtarlık, bakkal, kasap, berber, lokanta gibi birimler yer almaktadır. 1972 yılında köyü ziyaret eden İnan, ağaçlar içinde bir doku sergileyen köyün ortak malı olan zeytin ağaçlarının bulunduğundan, köy meydanındaki iki adet köy kahvesinde halkın dinlenmekte ve balık ağlarını onarmakta olduğundan, yerleşimde iki adet kooperatif dükkânı, iki adet zeytinyağı fabrikası, değirmen, okuma odası, okul yapısı ve inşası devam eden bir fırın olduğundan söz etmekte ve hamamın eski olduğu için kullanılmadığına değinmektedir (İnan, 1978). Geçmişte köy meydanında çok sayıda asırlık ağaç, su kuyusu ve dikilitaş bulunduğu anlatılmaktaysa da çeşitli düzenlemelerle birlikte görünüm değişmiştir. Köy kahvesinin önünde bir toplanma noktasını oluşturan asırlık ağaç da 2013 yılındaki fırtınada yıkılmıştır. Yerleşimdeki ortaya eğimli ve  “Arnavut kaldırımı” tekniğinde doğal taş döşenmiş sokaklar varlığını sürdürmektedir. Pazar günleri gerçekleştirilen ve köylülerin üretimlerini satışa sundukları yerel pazar, Mart ayında gerçekleştirilen ot festivali, düğün vb. kutlamalar Özbek Caddesi’ne yayılmaktadır. Eski köy kahvesi, cami, hamam, su deposu, değirmen, çamaşırhane, süt işleme binası, öğretmen evi, köy dokusunun referans binaları arasında olup yerleşimde dört yağhane, beş çeşme, iki köprü bulunur. Köy meydanında ahşap merdivenli bir yapı olan köy odası ise yıkılmıştır.

Yerleşimdeki cami ve hamam yapıları kırsal mimari mirasın en belirgin öğeleri arasındadır. Caminin 17. yüzyıl başlarında Özbek köyüne gelen Şeyh Ahmet adlı kişiye referansla Şeyh Ahmet Cami olarak anıldığı ve ilk kuruluşunun toprak malzeme ile yapılmış bir mescit olduğu; çeşitli aşamalardan sonra 1990’larda şu anki yapının yapılmış olduğu ifade edilmektedir (İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Arşivi). Geçmişten kalan tek unsur, taş ve tuğla almaşık olarak inşa edilen ve dört sıra mukarnasla geçilen tek bir şerefesi bulunan minaredir. Hamam “orta kubbeli, enine sıcaklıklı, çift halvetli” hamam tipolojisine dahil olup 15. yüzyıla tarihlenmektedir (Bayrakal, 2009). Dikdörtgen planlı ve taş malzeme ile inşa edilmiş yapı, 1960’lı yılların sonuna kadar kullanılmış ve bir bölümü yıkılmıştır. Üç bölümlü ve orta kubbeli sıcaklık, mermer kurna ve taş sekileri tespit edilen kubbeyle örtülü halvetler, hamamın dikkat çekici bölümlerini teşkil etmektedir. Dikdörtgen planlı, tuğla malzemeyle inşa edilmiş ve iki adet ocağı bulunan çamaşırhanenin üzerindeki levhada ise “Hamza oğlu Mustafa Mahmudu Ali’nin Hayratıdır. 1936” ifadesi vardır. Çamaşırhanenin  kuzeydoğusundaki çeşme ile birlikte inşa edildiği ve zaman içinde yenilendiği düşünülmekte; çeşme ise 18-19. yüzyıllara tarihlenmektedir (İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Arşivi; Bayrakal, 2009). Köy meydanında eski köy kahvesinin yanında bulunan beşik kemerli, dört lüleli Hacı Ahmed (Kahvepınar) Çeşmesi’nin dört gülbezekle süslü kitabesinden Hacı Mehmed oğlu Hacı Ahmed tarafından 1825-1826 yıllarında yapıldığı anlaşılmaktadır. Yenipınar Köprüsü’nün güneyindeki Hacı Ahmed (Yenipınar) Çeşmesi de aynı kişi tarafından 1832-1833 yıllarında inşa edilmiştir. Kermen mevkiindeki sivri kemerli Kermen Çeşmesi olarak bilinen çeşme 18. yüzyıla tarihlenir (Bayrakal, 2009). Hacanoz Çeşmesi olarak anılan çift çeşme yapısının ise inşa tarihi bilinmemektedir. Köyde çok sayıda eski kuyu bulunmaktadır.

Özbek köyündeki yağhanelerin üç tanesi yığma taş olup biri ise 1970’te prefabrik sistemde yapılmıştır. Eski yağhanelerde, taş duvar ve ahşap çatı sistemleri ile birlikte zeytin ezme değirmeni, kazan, havuz, su kuyusu vb. donanım da görülmektedir. Yerleşimde eskiden var olduğu bilinen üç değirmenin ikisi ortadan kalkmış; köyün güney yamacında yer alan değirmenin de sadece taş duvarları kalmıştır.

Yerleşimde, Kazım Dirik zamanında köy halkının çabalarıyla yaptırılmış bir ilkokul olduğundan söz edilmektedir (İnan, 1978). Sözü edilen yapı, okula devam etmiş olanlar tarafından 1929 yılına tarihlenmekte ve köy meydanında konumlanan kâgir bir yapı olarak nitelenmektedir. Daha sonra bu okul devreden çıkarak 1940’lı ve 1970’li yıllarda yapılmış olan okullar hizmete girmiş; iki adet lojman da öğretmenlerin barınma ihtiyacını karşılamıştır.

Özbek köyündeki konutlar farklı plan tipolojileri gösterir. Yerleşimde tek katlı ve iki katlı olmanın yanı sıra iç-dış mekân ilişkileri, oda sayıları, sofa olup olmaması gibi durumlara göre farklılıklar gösteren sekiz ayrı tipte konuta rastlanmıştır. “Tek Katlı Tek Odalı Konut Tipi” ocak, niş, raf gibi öğelerin olduğu basit bir yaşam mekânına sahiptir. İki katlı konutlar ise “Dıştan Merdivenli Tek Odalı”, “Dıştan Merdivenli İki Odalı Orta Sofalı”, “Dıştan Merdivenli İki Odalı Yan Sofalı”, “İçten Merdivenli Tek Odalı”, “İçten Merdivenli İki Odalı Orta Sofalı”, “Dıştan ve İçten Merdivenli Üç Odalı Orta Sofalı”, “Dıştan ve İçten Merdivenli İki Odalı Yan Sofalı” olmak üzere çeşitlemeler gösterirler. Konut avlularında hayvan damı, kümes damı, saman damı, fırın, tuvalet, su kuyusu ve harım olarak adlandırılan küçük bahçe ile sulama amaçlı havuz gibi öğeler bulunmakta, iki katlı konutlarda merdivenin ulaştığı yarı açık mekân “hayat” olarak anılmaktadır. Köyde tütün üretiminin gerçekleştirildiği dönemlerde tütünlerin özellikle zemin katlardaki odalarda istiflendiği öğrenilmiştir. Yaşama birimi olan odalarda ocak, gusülhane, yüklük, niş, raf, çanaklık gibi öğeler bulunur. Geleneksel yapı malzemesi yerel bir malzeme olan beyaz ve sarımtırak renkli taş olup, taş-tuğla karma örgü ve taş-ahşap karkas birlikteliğine de rastlanmaktadır. Köyde toprak damlı konutlardan tek bir örnek kalmış olup; alaturka kiremitli kırma çatılı yapılar varlığını sürdürmektedir.

Sonuç ve Değerlendirmeler

15. yüzyıla dayanan ve anıtsal-sivil yapılar, yapı kalıntıları ve diğer izlerle çeşitlenen zengin bir kırsal mimari mirasın yanı sıra yakın çevresinde Antik dönem buluntularına da sahip olan Urla Özbek köyü, önemli koruma sorunlarıyla yüz yüzedir. Urla bölgesinde, 1970’li yıllardan başlayarak yazlık nüfus hareketliliği ve ikincil konut, pansiyon, otel, motel inşası gibi gelişmelerle başlayan dönüşüm, 1990’lı yıllarda otoyol, üniversite, kapalı konut sitesi, çiftlik evi gibi inşaların ve ülkedeki farklı metropollerden gelen yatırım taleplerinin eklenmesiyle kemikleşmiş; bu gelişmeler yarımadadaki kırsal yerleşimlere üretim biçimi, nüfus yapısı, inşa, yıkım, göç, su kaynakları vb. kapsamlarda yansımıştır. Özbek köyünde kıyı kesimindeki ikincil konut gelişmesi tarihi köy algısını değiştirirken iç alandaki geleneksel yapıların yerlerini betonarme olanlara bırakması ya da bu bölgede de ikincil konut inşa edilmesi, özgün sokak döşemelerinin ortadan kaldırılması, köy meydanının durak-otopark alanı olarak kullanılması gibi gelişmeler, geleneksel yerleşim dokusunu zedelemektedir. Köyün idari olarak mahalleye dönüştürülmesi, kırsal alan kimliği üzerinde baskılayıcı bir durum yaratırken köyün doğal eşiklerini zorlayan inşa talebi, bir başka sorundur.

Yerleşimdeki anıtsal ve sivil kültürel miras yapılarının düzenli bakım ve onarımlarının yapılmaması, işlevini yitiren yapıların boş bırakılması ya da uygun olmayan işlevlerle kullanılması, yapıların tahrip olmasına neden olmaktadır. Yağhane ve hamam gibi işlevini yitiren yapıların yanı sıra göç, yaşlanma gibi nedenlerle boş tutulan ya da kısmen kullanılan konutlar ciddi tehdit altındadır.

Urla Özbek köyünün yerleşim çevresinde Antik döneme, köy içinde ise 15. yüzyıla kadar izleri takip edilebilen kültürel miras için çok yönlü bir koruma stratejisi geliştirilmesi gereklidir. Yerleşimin tarihi köy niteliğinin mekânsal ve kültürel anlamda olduğu kadar üretim açısından da korunması önemlidir. Köy alanı içindeki turizm ve yeni yapılaşma baskısının denetlenmesi, tarım ve hayvancılığın desteklenmesi, köyde kırsal kültür ile uyumlu yeni ekonomik imkânların geliştirilmesi, mimari miras niteliği taşıyan anıtsal ve sivil yapıların bakım, onarım ve yeniden işlevlendirilmesinin sağlanması, ivedi ihtiyaçlar arasındadır.

Kaynaklar

  • Ahrweiler, H., Travaux et Memoires I, L’Historie et la Geographie de la Region de Smyrne Entre Les Deux Occupations Turques (1081-1317), Paris, 1965.
  • Akın, H., Aydınoğulları Tarihi Hakkında Bir Araştırma, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara, 1968.
  • Bakır, G., Ersoy Y., Fazlıoğlu İ., Aytaçlar, N., Hürmüzlü, B., Özbay, F., Sezgin, Y., Özbilen, G., “2000 Klazomenai Kazısı”, 23. Kazı Sonuçları Toplantısı, Cilt 1, Kültür Bakanlığı, Ankara, 2002.
  • Bayrakal, Sedat, Urla ve Köylerindeki Türk Dönemi Sosyal Anıtları, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir, 2009.
  • Cuinet, V., La Turquie d’Asie, III, Librairie Felix Alcan, Paris, 1894.
  • Emekli, G., Urla Kent Coğrafyası, Çantay Kitap, İzmir, 2005.
  • Erkanal, H., “1999 Liman Tepe Kazıları”, XXII Kazı Sonuçları Toplantısı, Cilt:I, 2000, s.259-268.
  • Ersoy, Y., Koparal, E., “Urla ve Seferihisar İlçeleri Yüzey Araştırması 2007 Yılı Çalışmaları”, 26. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Cilt: 3, T.C.Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Ankara, 2008, s.73-90.
  • Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Anadolu, Suriye, Hicaz (1671-1672) IX, Devlet Matbaası, İstanbul, 1935.
  • İnan, A., Cumhuriyet’in Ellinci Yılı İçin Köylerimiz, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1978.
  • İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Arşivi.
  • Kütükoğlu, M., “Osmanlı Dış Ticaretinin Gelişiminde İzmir Limanı ve Gümrüklerinin Rolü, 1885-1985”, Türkiye Ekonomisinin 100. Yılı ve İzmir Ticaret Odası Sempozyumu, İzmir Ticaret Odası, İzmir, s.99-100.
  • Ramsay, W.M., Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çev. M. Pektaş, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1960.