Tiflis Mimarlık Bienali 2018
Besray Köker
Tiflis Mimarlık Bienali, 26 Ekim ile 3 Kasım 2018 tarihleri arasında Tiflis’in Gldani mahallesinde gerçekleşti. Tiflis, Gürcistan’ın bağımsızlığını geri kazandığı 1991 yılından bugüne ilk defa bir Mimarlık Bienali’ne ev sahipliği yapmış oldu. Bu ilk bienal (TAB 2018), “Binalar yeterli değil!” konusuna odaklanırken gayri resmi sosyal çalışmalar araştırıldı ve mikro-semtlerin kentsel alanları tartışıldı. 2017 yılında Tinatin Gurgenidze, Natia Kalandarishvili, Otar Nemsadze ve Gigi Shukakidze tarafından kurulan bienal platformu, Tiflis Mimarlık Bienali ile Sovyet sonrası dönüşüm dönemini yeniden düşünmeyi, bu değişikliklerin kentsel çevreye etkilerini, toplumun bu süreçlere nasıl katıldığını mercek altına aldı.
Bienal, bu bir haftalık süreçte informel mimarinin ve kentsel alanların çeşitliliğini sorgulayan ve her ikisini de teorik ve pratik yaklaşımlarla gözden geçiren birçok uluslararası mimar, tasarımcı, bilim insanı, sanatçı ve medya temsilcisini ağırladı. Gldani mahallesini mekân olarak seçen bienal kapsamında sergiler, sempozyumlar, halka açık konferanslar, çalıştaylar, rehberli turlar, film gösterimleri, sanatsal performanslar, kentsel ve mimari enstalasyonlar gibi açık havada ve kapalı mekânlarlarda etkinlikler düzenlendi. Bienale Creative Europe Culture, Avrupa Kültür Merkezi, Tiflis Belediyesi, Enterprise Georgia, TBC Bank ve Adjara Group gibi birçok kurum destek verdi.
Aslında bundan 30 yıl önce Kasım 1988’de Tiflis, “Yeni Mimarlık Bienali”ne ev sahipliği yapmıştı. ABD, Fransa, İsviçre ve Sovyetler Birliği’nin geri kalanı ile Massimiliano Fuksas’ın da aralarında bulunduğu önemli uluslararası mimarlardan oluşan bir jürinin de olduğu bu bir haftalık etkinlik, Sovyetler Birliği’nde düzenlenen ilk ve tek mimari bienal oldu. Bu bienale adres olarak Tiflis’in seçilmesinin sebebi; otoriter devlet içinde göreceli bir sanatsal özgürlük adası olarak rolü ve kapalı bir toplumda yeni fikirlere açık oluşuydu. Sovyetler Birliği’nin çöküşü ve beraberinde yaşanan siyasi istikrarsızlık bienalin bu zamana kadar tekrar gerçekleşmesine olanak vermedi.
Gldani Mikro Bölgesi Doğru Seçim
Tiflis Mimarlık Bienali için Gldani’nin seçilmesi ise tesadüfî değil! Stratejik olarak İstanbul bienalleri için şehir merkezinin bu denli dışında bir noktayı bienal bölgesi olarak seçmek çok mümkün gözükmese de, Tiflis Mimarlık Bienali komitesini bienal temasıyla birebir örtüşen bu bölgeyi seçtikleri için kutluyoruz. Tüm soruların odağındaki Gldani, iki metro hattı bulunan Tiflis’in ana metro hattının son durağında yer alıyor; bu mikro-bölge şehrin dışında olsa da, şehir popülasyonun büyük çoğunluğu burada yaşıyor. Tiflis’in eski Sovyet brütalist mimarisinde sıra sıra dizilmiş bu çok katlı bloklar, 1970’lerde mutlu bir kolektif yaşamın idealist vizyonu üzerine inşa edilmişti. Gldani’nin eski Sovyet blokları, Sovyet ideolojisinin ütopik vizyonunun modern insan yaşam standartlarının mantığına dönüşümü veya adaptasyonunun canlı bir örneği. Tiflis’in Kentsel Kalkınma Genel Planı onaylandıktan sonra, bundan yaklaşık 50 yıl önce projenin inşasına başlanıyor. Gldani bölgesinin mimari planlaması genç mimar Teimuraz Botchorishvili’ye veriliyor. Gldani projesi endüstriyel, tipik kalın panel binaları olan sekiz mikro-semtten oluşuyor ve projenin 147 bin kişiye barınma sağlaması planlanıyordu. Gldani’nin “uyuyan bölge” olarak adlandırıldığı bir dönem olsa da, bugün tüm bölge, halihazırda 170 binden fazla sakiniyle aktif ve canlı bir kentsel alan. Gldani’nin kamusal alanlarının sanat eserlerinin birer parçası olduğu bienale dair Tiflis Mimarlık Bienali’nin kurucularından, mimar ve şehir bölge planlamacısı Tinatin Gurgenidze bienal öncesi şu açıklamayı yapmıştı: “Temel amacımız Tiflis ve diğer şehirlerdeki mimari ve kentsel konulara karşı farkındalık yaratmak ve konuyla ilgili eleştirel söylemleri güçlendirmek. Davet edilen Gürcü ve yabancı konuklar ile birlikte, Tiflis sakinlerinin ve süreçlerin doğrudan katılımcılarının, TAB 2018 kapsamında planlanan tüm faaliyetlerde aktif rol almasını istiyoruz.”
Binalar Yeterli Değil!
Tiflis Mimarlık Bienali 2018 “Binalar yeterli değil!” başlığı altında, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonraki dönemde kentsel alanların kaotik gelişimini inceledi ve çözümler üretildi. Tiflis’in panel duvarlı, çok katlı eski Sovyet tipi binaları, idealist bir vizyon üzerine yükselmiş olsalar da konut sakinlerinin refahını sağlamak için yeterli değillerdi. Benzer şekilde diğer mikro-bölgeler ve sosyal konutlar da kolektivizmin yaratılması için uygun bir ortam sunmuyordu. Binalar ve sakinleri sosyalist duyguları yaratma zorunluluğundan kurtulduklarında, ülke bağımsızlığını kazandıktan sonra binalar isteklerin, ihtiyaçların ve güzelleştirmenin bireysel mantığına göre değişmeye başladı. TAB 2018, bu dönüşüm döneminin ardında yatan süreçleri kapsamlı bir şekilde gözden geçirerek geçmiş dönemlere ayna tutmaya ve bugünü sorgulamamıza olanak verdi. Şehirde yaşanan bu değişimlerin kentsel mekânlara, tüketicilere nasıl yansıdığı ve toplumun bu dönüşümlere nasıl katıldığı incelendi.
Bienal, Tiflis’te Sovyetler Birliği’nin dağılmasının sonrasında kaotik yapılaşmanın nasıl da patlak verdiğini bizlere gösterdi. Geçmiş 25 yılın süreçleri, Tiflis’i ve diğer birçok sosyalizm sonrası kentleri şekillendirmeye devam ediyor. Bu fenomen durum, gerçekte küresel olarak tartışmaya açılabilecek güncel başlıklar barındırıyor: Sıradan bir kentlinin mutlak bir mimariye tepkisi, katkısı ve kısıtlı durumlarına bir çözüm… Öte yandan, “Binalar yeterli değil!” başlığı, mevcut sosyo-ekonomik bozukluğun bir kanıtı olarak karşımızda duruyor. Tüm bu sosyalizm sonrası kentlerde yaşanan, sıradan insanların kültürüne odaklanan Michel De Certeau’nun “olanla idare etmek” (making do) kavramının vücuda gelmiş hâli adeta… Eldekilerle yetinme, palyatif çözüm üretme, kendi imkânlarıyla yoktan oluşturma ve farklı biçimlerde kullanma şekilleri gündelik hayatın birebir içerisinde yer alıyor. Şehirler herhâlükarda planlayıcılardan ziyade, kullanıcılarının oluşturduğu varlık ve nesne biçimlerini gündelik hayatın döngüsüne katıyor.
Şimdiye Bakmak ve Geleceği Düşünmek
Bienal çerçevesinde düzenlenen etkinliklerden kısaca bahsedecek olursak; Blok 76 başlıklı toplum sanat projesinde, Gldani’de 76 numaralı bina sakinleri ile işbirliği kuran 24 yerel ve uluslararası sanatçının eserleri sergilendi. Proje ziyaretçilere özel yaşam alanlarını açmayı, sanatçıları ve sakinleri bir araya getirmeyi, komşu kültürü kurmayı, sanatın özel konut alanına girmesini ve kutsallaştırılmasını sağladılar.
Projede sanatçılar ütopik bir gerçeklik yaratmaya değil, paylaşılan bir sosyal ortama hizmet ettiler. Gldani’nin ortasında konumlanan eski KGB binasında gerçekleşen sergiler için iki bölüm ayrıldı. “Impermanence” başlığı altında TAB kurucu ortağı Tinatin Gurgenidze ve Hollandalı-Gürcü sanatçı ve küratör Sophia Tabatadze’nin küratörlüğünü yaptığı serginin bu bölümünde; Onur Ceritoğlu, Lado Darakhvelidze, Tako Robakidze, Daniel Spehr, Onno Dirker, Salome Jashi, Kote Jincharadze, David Kukhalashvili, Ceren Oykut, Taiyo Onorato ve Nico Krebs, Salome Sikharulidze, Mikheil Svanidze ve Giorgi Tabatadze gibi çok sayıda Gürcü ve uluslararası sanatçı yer aldı. Sergi, Gürcistan devletindeki savaşın ve siyasi huzursuzluğun vatandaşlar arasında öngörülemezlik bilinci yarattığı sosyal koşulların kararsız karakterini özetliyordu.
Araştırma sergisi ise, dünyanın farklı bölgelerindeki kentsel dönüşüm örneklerini izleyicilerle buluşturdu. Bu sergiye; Onur Ceritoğlu, Gözde Şarlak ve Nazlı Tümerdem “Istanbul is not enough” başlığı altında birleştikleri “Çıkmacılar”, “Bostancılar” ve “İstanbul Walkabouts” başlıklı 3 akademik araştırma ile katkı sağladılar. Bienalde Onur Ceritoğlu’nun ayrıca birebir katılımcılarla gerçekletirdiği “Ada” ve bina içerisinde yer alan “Çıkma Pencereler” ve “Çıkma Ziller” isimli işleri sergilendi. Gldani, mahalle ekseni boyunca 15’ten fazla açık hava sergisi ve kamusal alan yerleştirmesine de ev sahipliği yaptı. Bağlamı ve arka planı Gürcistan’ın çağdaş sosyo-kültürel durumu olan bu işler, bölgede bir ay boyunca sergilendiler.
Hollandalı ünlü mimar ve teorisyen Reinier de Graaf da bienalde konuk konuşmacı oldu. De Graaf, katılımcılarla “Four Walls and a Roof: The Complex Nature of a Simple Profession” isimli kitabı üzerine söyleşti. 5. mikro bölgenin ev sahipliği yaptığı sempozyumlarda ise 15’ten fazla ülkeden 30’dan fazla katılımcı Tiflis ve ötesindeki mimari ve kentsel konular hakkında tartıştılar.