Udaipur’da yer alan, Studio Saar tarafından tasarlanan Third Space, okul müfredatının dışında etkinlikler sağlamak üzere eğitimciler ve gönüllülerle birlikte çalışan, kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Dharohar için yeni bir öğrenim ve kültür merkezi oluşturuyor.

Third Space: Yaratıcılık, Merak ve Toplum Evi, eğitim programları, sosyalleşme ve sahne sanatları için dünya standartlarında tesisler sunarak her yaş için bir öğrenme ve keşif merkezi oluşturuyor.
Ev veya okulun ötesinde, sınırları olmayan bir “üçüncü alan” olarak tasarlanan Third Space, her yaştan ziyaretçi ve özellikle çocuklar için, dünyayı ve üzerindeki yerleri daha iyi anlamayı, uygulamalı faaliyetlerle karşılaşmayı ve keşfetmeyi mümkün kılıyor. Günde 2.000 ziyaretçi ağırlama kapasitesine sahip olan yeni merkez, çeşitli etkinlikler ve atölye çalışmaları sunarak Udaipur halkına ihtiyaç duydukları sosyal kent ortamını sağlıyor.
Dharohar’ın temel ilkeleri olan açıklık, erişilebilirlik ve kapsayıcılığı teşvik etmek üzere tasarlanan Third Space; ziyaretçiler, gönüllüler ve personel için merak, yaratıcılık ve topluluk duygusunu pekiştiren özgür ve sınırsız bir alan yaratıyor. Yeni merkezde performanslar ve topluluk toplantıları için esnek bir giriş alanı, sinema, tiyatro, interaktif bilim ve teknoloji sergisi, tamir ve yapım alanları, atölye ve ortak çalışma alanları, kütüphane, kafe ve perakende alanı ile çevrenin manzarasını izlemek için bir gözetleme kulesi bulunuyor.
Third Space’in faaliyetleri ve müfredatı, Dharohar ve Studio Saar tarafından ortak yürütülen 80 hektarlık bir alana yaban hayatın geri gelmesi için yapılan ağaçlandırma projesinin bir parçasını oluşturuyor. Mimarlara göre, bu iddialı proje, biyolojik çeşitliliği artırarak endemik bitki ve hayvan türlerinin bölgeye geri dönmesini mümkün kılacak ve bu iki projenin entegrasyonu, toplumun kendisini besleyen yerel ekosistemle yeniden bağ kurmasını sağlayarak doğal çevreleri hakkında bilgi edinmeleri için daha fazla fırsat sunacak.
Binanın tasarımı bir dizi üstü örtülü dış sirkülasyon alanı ile çevrili merkezi bir avluya sahip olan geleneksel evlerden ilham alıyor. Cephelerde; içeriyi dışarıya bağlarken havalandırma sağlayan karmaşık desenli perdeler ile ‘‘gokhra’’ olarak bilinen ve rüzgar tutuculuğuyla binanın pasif soğutma stratejisinde önemli rol oynayan küçük, dirsekli nişler bulunuyor. Nişler ikiye katlanarak okuma, toplantı ve dinlenme için eğlenceli kavisler oluşturuyor. Bina içine, içeride yön bulmaya yardımcı olmak ve doğayı yapının merkezine koymak için çeşitli boylarda yerli bitkiler yerleştirilmiş.
Webb Yates Mühendisleri ile iş birliğiyle tasarlanan bambu dokuma bir gölgelik içeren çatı, parkur ve kaykay için alanlar sunan macera dolu bir oyun alanı olarak işlev görüyor. Bina ömrü süresince bambu gölgeliğin bakımı için yerel dokumacılarla çalışılacak, bu sayede istikrarlı bir şekilde yerel istihdam yaratan ve geleneksel dokuma zanaatının korunmasına destek veren düşük maliyetli, düşük karbonlu bir çözüm sunulmuş olacak.