The Atrium at Sumner

Mimari Tasarım
Studio Libeskind

Proje Yeri
New York, Amerika Birleşik Devletleri

Tamamlanma Tarihi
2024

Toplam İnşaat Alanı
13.070 m²

Fotoğraflar
Hufton+Crow

Studio Libeskind tarafından tasarlanan konut kompleksi “The Atrium at Sumner”, sakinlerinin yaşam kalitesini destekleyen uyarlanabilir ve ferah yaşam birimleri sunarken dinamik ancak rasyonel tasarımıyla dikkat çekiyor.

Studio Libeskind, Brooklyn’in Bedford Stuyvesant semtindeki Sumner Evleri kampüsünde bulunan NYCHA’ya ait arazide “The Atrium at Sumner” adlı yeni binanın tasarımını üstlendi.

11 katlı bina NYCHA’nın Sumner Evleri kampüsündeki atıl arazi üzerine inşa edilmiş. Yeni binada 190 daire bulunuyor; 132’si belirli bir miktarın altında veya eşdeğerinde gelir elde eden yaşlılar için, 57’si daha önce evsizlik deneyimi yaşamış yaşlılar için ayrılmış ve bir daire de yatılı bir yönetici için tahsis edilmiş. Dairelerin 33’ü için NYCHA sakinlerine öncelik tanınmış.

Daniel Libeskind projeyi şu sözlerle ifade ediyor: “Bronx’taki sosyal konutlarda büyümek bana toplumun ve yüksek kaliteli, uygun fiyatlı konutların önemi konusunda benzersiz bir bakış açısı kazandırdı. Sumner Evleri’ndeki Atrium’u tasarlarken bu iç görüyü kendime görev edindim; konut sakinlerinin kendilerini evlerinde gibi hissedecekleri bir mekan yaratmak istedim. Umarım bu proje, iyi tasarımın toplumu, özellikle de ihtiyaç sahipleri için nasıl olumlu etkileyebileceğine dair güçlü bir örnek teşkil eder.”

Park Avenue ve Myrtle Avenue arasındaki Marcus Garvey Bulvarı’nda, Sumner Evleri kampüsünün park benzeri ortamında yer alan bina, 132.418 metrekarelik uygun fiyatlı, yaşlılara tahsis edilmiş konut alanı ve 8.309 metrekarelik zemin seviyesinde bir sosyal tesis içeriyor.

Tasarım, açık ve katı unsurlardan oluşan bir desenle kesintiye uğrayan dinamik, ancak rasyonel bir geometrik forma sahip. Tasarım ekibi, cadde ve çevresindeki bağlamla aktif bir şekilde etkileşime girmeyi amaçlamış. Kalın diyagonal çizgiler, binayı yerden yükselen açılarla sararak sokak seviyesindeki kütleyi kıran, katlanabilir bir form yaratıyor. Camlı bir giriş lobisi, caddeyle şeffaf ve açık bir bağlantı oluşturuyor. İkinci katta, merkezi yeşil kamusal alanı çevreleyen koridorlara sahip bir avlu yer alıyor.

Stüdyo ve tek yatak odalı üniteler, geniş pencerelerin bulunduğu açık ve ferah bir düzene sahip. Bina, “Age in Place” (“yaş, gelir veya yetenek düzeyine bakılmaksızın kişinin kendi evinde ve toplumunda güvenli, bağımsız ve rahat bir şekilde yaşama yeteneği”) felsefesine uygun olarak tasarlanmış. Birimlerin tamamı uyarlanabilir nitelikte olup 19 (%10) daire fiziksel engelli kiracılar için, 4 (%2) daire ise görme veya işitme engelli sakinler için uyarlanmış.

Binanın sunduğu olanaklar arasında 24 saat hizmet veren bir lobi, ikinci ve dokuzuncu katlarda çamaşırhane, çok amaçlı bir topluluk odası, bir kütüphane/bilgisayar odası, bisiklet depolama odası, egzersiz odası, acil durum çekme kabloları ve her dairede yerleşik klimalar ve ortak alanlarda korkuluklar bulunuyor. Binada ayrıca Selfhelp’in “Yaşlanma için Aktif Hizmetler Modeli” aracılığıyla her sakin için gönüllü sosyal hizmet desteği ve zemin katta bina sakinlerinin gönüllü olarak katılabilecekleri bir “Yaşlılar için Her Şey Dahil Bakım Programı” ile yerinde sosyal hizmetler sunuluyor.

Enterprise Green Communities, Energy Star Multifamily High Rise ve NYSERDA Programları ile uyumlu, yeşil ve enerji tasarrufu sağlayan özelliklere sahip yapı, ortalama bir New York apartmanına göre yüzde 60-70 daha az enerji tüketimi sağlıyor. Sürdürülebilir yaklaşımlarla ele alınan tasarım, yüksek performanslı dış cephe malzemeleri ve stratejiler ile enerji tasarruflu HVAC ve ERV sistemlerine sahip. Tasarım aynı zamanda dairelerde ve dinlenme odalarında temiz enerjiye öncelik veren ve karbon emisyonlarını azaltan elektrikli aletler de içeriyor. Buna ek olarak, binada, sakinlerin topluluk odasını esnek bir merkez olarak kullanmalarına olanak sağlayan; yaşam güvenliği sistemlerine, acil durum aydınlatmasına ve prizlere hizmet veren bir acil durum güç jeneratörü bulunuyor.

Merdiven boşluğu pencereleri ve koridor düzeni gibi aktif tasarım unsurları, sakinleri asansör yerine merdiven kullanmaya teşvik ediyor. Yeni binada sakinler için bir topluluk bahçesi ve bina girişlerine bitişik açık hava oturma alanları bulunuyor. Sumner Evleri kampüsünün yeni binanın yanındaki açık alanına da yeni peyzaj düzenlemeleri, yürüyüş yolları, aydınlatma, oturma alanları ve aşırı fırtınalardan koruma sağlayan yağmur hendekleri eklenmiş. 2017 yılında tasarımına ve 2021 yılında inşasına başlanan proje, 2024 yılının Nisan ayından beri sakinlerini ağırlıyor.