Tasarım Stüdyosunda Diyaloglar: Pandemi Sürecinde İş Birlikçi Mimari Stüdyo Deneyiminin İrdelenmesi

Esin Hasgül, Dr.Öğr.Üyesi
Berkay Oskay, Arş.Gör.
H. Nur Kızılyaprak, Dr Öğr.Üyesi
Şeyda Şen, Öğr.Gör.
Gamze Alptekin, Dr.Öğr.Üyesi

İstanbul Kültür Üniversitesi’nde 2020-2021 Güz Dönemi’nde düzenlenen “Architectural Design III” dersinin konusu “Pandemi sırasında ve sonrasında konut” olarak verilmiş ve mimari tasarım stüdyosunda çok disiplinli tasarım sürecinin Covid-19 etkileri ile incelenmesi amaçlanmıştır. Çok disiplinli tasarım sürecinin bir parçası olarak, tasarım sorunu ve konut alanlarının pandemi öncesi ve sonrası değişen koşulları, mimari tasarım, yapı bilimi ve restorasyon gibi farklı uzmanlıklardan öğretim üyeleri tarafından yürütülen beş şubede tartışılmıştır.

Mimari tasarım stüdyosunda çok disiplinli tasarım süreçlerinin araştırılması, tasarım stüdyosu kültürünün araştırılmasını içermektedir. Tasarım stüdyosunu bir kültür olarak incelemek, birbiriyle ilişkili birçok bileşenden oluşurken, bu araştırmanın incelemesi, stüdyonun temel özelliklerini içeren iş birlikçi tasarım stüdyosu eğitimi üzerine bir teorinin inşa edilmesidir. 

Yapma çevre için bir manifesto ve çözüm ortaya koymak, eğitimi etkileşimli ve deneysel bir yolla bütünleştiren mimari tasarım stüdyosunu özel kılar. Tasarım eğitimi tek boyutlu bir öğretme-öğrenme süreci değil, kuram ve uygulama arasındaki ilişkiyi bağlam, içerik ve faaliyetler zincirinde ele alan sosyal bir etkileşim ortamı ve günlük hayatın bir simülasyonudur (Tempelman ve Pilot, 2011; Önal ve Turgut, 2017; Catina, 2020, 2). 

Stüdyo sürecinde öğrencilere projenin hedefleri, programı ve teknik verilerini içeren bir tasarım problemi verilir, böylece öğrencilerin ilgili konuda araştırma yapması ve bir tasarım çözümü geliştirmesi sağlanır (Utaberta, & Hassanpour, 2010, 359). Tasarım stüdyosu yürütücüleri, öğrenme sürecinin değerlendirme sistemi ve araçlarını kullanırken eleştirilerle öğrencilerin yaratıcılığını teşvik etmeyi amaçlar (Batuhan ve Fehmi, 2021). Meyer (1991), eleştirinin uygulanabilirliği konusunda üç noktanın altını çizer: bir tasarım dilini desteklemek, yeni düşünme-değerlendirme yolları yaratmak ve bir arka planı motive etmek, (Rahma ve Noraini, 2012) öğrencilerin kültürel altyapılarının ve bilgi düzeylerinin problem çözme ve tasarım odaklı düşünme konusundaki kişisel davranışlarını yönlendirdiğini belirtir. Öğrencinin bilgiyi algılaması ve anlaması, başlangıçtaki bir ‘keşif’ alanıdır. Stüdyo sürecinde, yürütücü ve öğrencilerle (öğrenme ve öğretme) “etkileşim”, heterojen malzemelerle açık uçlu bir problemle ilgilenen, yaratıcı konuları açan ve farklı aktörler arasındaki iletişimi yapılandıran bir başlangıç yöntemine ihtiyaç duyar (Salama ve Wilkinson,2007, 4) mimarlık eğitiminde akademik, zanaat, teknolojik ve sosyolojik temelli dört tür pedagojik yaklaşım tasarım süreci ve metodolojisinin farklı alanları kapsaması gerektiğini vurgulamaktadır (Saghafi ,2020, 402). Stüdyo sürecini probleme dayalı veya projeye dayalı öğrenme olarak ikiye ayırır. Stüdyoda uygulanan öğrenme modelleri, farklı alışkanlıklar ve kalıplar öğrencinin eğitimini ve sürecini etkiler (Abdullah, vd., 2011, 28). Schön (1988, 4) Mimari stüdyoyu “tasarımda yansıtıcı bir uygulama” olarak tanımlar. Stüdyoda probleme dayalı öğrenme bağlamını konuşmalar, diyaloglar ve iş birliği üzerine kurulan bir “eylemde yansıma” kavramı belirler. Bu kavramlar açık uçlu problemlerle ilgilidir ve spekülatif araştırmayı teşvik eder (Schön 1985, 1987; Roberts, 2004). 

Covid-19 pandemisinde süreçler yeni koşullara uyum sağlayarak yürütülmeye çalışılmıştır. Fiziksel ortamda paylaşım, etkileşim, iletişim ve temasın ortak bir tavır olarak kabul edildiği mimarlık okulları ve tasarım stüdyoları sanal ortamda farklı yaklaşımlar geliştirmiş; stüdyonun içeriği ve bağlamı da sorgulanmaya başlamıştır.

Mimari tasarım stüdyosu bağlamı geleneksel ve geleneksel olmayan olarak karşılaştırıldığında, geleneksel tasarım stüdyolarının kalıplaşmış bir öğrenme ortamı sağladığı, geleneksel olmayanların ise dijital araçlara bağımlı sınırsız bir sanal ortam ve sunum teknikleri sağladığı kabul edilmektedir. Tasarım odaklı düşünme açısından, ikisi arasında öğrencilerin tasarım becerisi üzerinde farklılık olmadığı görülmektedir. Geleneksel stüdyolar daha çözüm odaklı bulunurken, geleneksel olmayan tasarım stüdyoları daha çok tasarım sürecine odaklanmaktadır (Hettithanthri, U. & Hansen 2021). 

Tasarım stüdyosu kültüründe, dijitalleşme ile birlikte yeni iş birliklerinin tartışılması gündeme gelmiştir. Stüdyoda öğretim üyesi-öğrenci ve öğrenci-öğrenci arasındaki etkileşim yaratıcılığı etkiler. Dijital stüdyolarda eksik olan etkileşimin, dijital iş birlikleri ile nasıl sağlanabileceği tartışılmaktadır. İş birlikçi uygulamaların farklı aktörleri arasında bağlantılar kurulmasına, sosyal ve etkileşime dayalı öğrenme yöntemlerinin kullanıldığı bütünleşik yöntemlere ihtiyaç olduğu görülmektedir. 

Tasarım stüdyosunda iş birlikçi öğrenmenin temel stratejisi, çok disiplinli ve etkileşimli bir öğrenme yaklaşımı ve öğretim ortamı yaratmak ve bütünleşik bir tasarım çözümünün oluşturulmasını sağlamaktır (Qureshi, 2019; Emam ve diğerleri, 2019; Salama, 2016). Stüdyoda katılım süreçleri tasarlanırken farklı aktörlerin süreçteki rollerinin tanımlanması gerekir. Örneğin stüdyoda bir aktör olarak, yürütücünün asıl amacının eleştirmek mi yoksa öğrencilerle deneyimlerini paylaşmak mı olduğu sorgulanmaktadır (Goldschmidt, Hochman & Dafni 2010; McDonnell 2016). Stüdyodaki roller, öğretim üyesi-öğrenci (eğitici iş birliği); öğrenci-öğrenci (sosyal iş birliği) ve diğer uygulamalar (kültürel, pratik, özel iş birlikleri vb.) iş birliğini çeşitlendirmekte ve tasarım sürecini açık hale getirmektedir (Boudhraa, Dorta, Milovanovic & Pierini, 2019).

Yukarıda belirtilen argümanlara dayanarak, bu çalışmaya konu olan mimari tasarım stüdyosunda çok disiplinli tasarım sürecinin metodolojisi, “Pandemi sırasında ve sonrasında konut” iş birlikçi bir dijital stüdyo bağlamı olarak kurgulanmıştır (Şekil 1).

Şekil 1. Mimari tasarım stüdyosu içeriği ve sırasıyla Beylerbeyi ve Kuzguncuk proje alanlarına dair yapılan kolajlar.

Şekil 1. Mimari tasarım stüdyosu içeriği ve sırasıyla Beylerbeyi ve Kuzguncuk proje alanlarına dair yapılan kolajlar.

Stüdyo Sürecinin Diyaloglar ile Tasarımı 

Öğretim, sıradan ve planlanmamış bir faaliyet olabileceği gibi oldukça yapılandırılmış bir süreç olarak da deneyimlenebilir. Tarih boyunca birçok farklı bilim insanı öğretim tasarımı hakkında düşünmüştür (Brown & Green, 2015). Bu düşünsel pratiklerin sonucu olarak literatürde yükseköğretim program ve süreçlerin tasarımına yönelik “öğretim tasarımı (instructional design)” başlığı altında oldukça farklı yaklaşım ve modeller ortaya konmuştur.

Öğretim tasarımı, öğretimin kalitesini sağlamak için öğrenme ve öğretim teorinden faydalanılarak öğretimin özelliklerinin sistematik olarak geliştirilmesidir. Eğitim program ve materyalleri tasarlamaya bağlı olarak literatürde tasarlanacak programın hedefine yönelik olarak çeşitlilik gösteren birçok farklı yaklaşım ve model ile karşılaşmak mümkündür. 

Bu çalışma kapsamında söz konusu yaklaşımlar ve modeller detaylı bir şekilde incelenerek mimari tasarım stüdyosu sürecine uyarlanmış ve mimarlık lisans eğitiminde farklı aktörlerin iş birliğine dayalı bir stüdyo süreci geliştirebilmek adına dört adımlı bir süreç tasarlanmıştır. Dersin tasarımında ilk adım olarak stüdyonun çerçevesi belirlenmiştir. Bu kapsamda farklı alanlarda uzmanlık sahibi olan dersin yürütücüleri arasında kurulan iş birlikleri ile stüdyonun amacı, odak noktaları ve öğrenim çıktıları ortaya konmuştur. İkinci adımda stüdyonun içeriğinin belirlenmesine yönelik çalışmalar yapılmıştır. Stüdyonun konusu, tasarım sınırlayıcıları ve tasarım sürecinde odaklanılacak olan çevreye yönelik kararlar alınmıştır. Konu olarak öğrencilerden “konut” işlevine ek olarak, yapıya yönelik fonksiyonel öneriler geliştirmeleri beklenmiştir. Ayrıca bu ek fonksiyonun o dönemde içinde bulunduğumuz en büyük kısıtlayıcı faktör olan COVID-19 pandemisiyle ilişkilendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Daha sonrasında söz konusu bu ek fonksiyonlu konut yapısının yer alacağı çevre alternatiflerinin seçimleri yapılmıştır. Alan olarak düşük yoğunluklu yapıları sebebiyle 3. Dönem öğrencilerinin seviyelerine daha uygun olacağı düşünülen Kuzguncuk ve Beylerbeyi bölgeleri seçilmiştir. Bölgelerin yerleşim özellikleri sonucu konutların bitişik nizam düzende ele alınması gerekliliği ortaya çıkmıştır.

Üçüncü adımda stüdyo sürecinin temel adımlarının takvimi ve bu adımlarda kurulacak olan iş birlikleri belirlenmiştir. Bu anlamda sürecin alanı anlamaya ve konuya dair bilgi birikimini zenginleştirmeye yönelik analiz ve araştırma çalışmaları ile başlanmasına karar verilmiştir. Bu noktada stüdyo dahilindeki öğrencilerin birbirleri ile kurdukları diyaloglar ve iş bölümleriyle iş birliği içerisinde çalışmaları beklenmiştir. Daha sonra kullanıcı profili ve yapıya yönelik program ve senaryoların geliştirilmesinde veri olması adına potansiyel kullanıcılarla görüşmeler yapılmasına karar verilmiştir. Bu doğrultuda İKÜ ve Işık Okulları olarak kurumlar arası bir iş birliği kurulmuş ayrıca öğrencilerin proje alanı sakinleri ile detaylı görüşmeler yapmaları gerekliliği kararı alınmıştır. Dönem içerisinde farklı şubelerdeki öğrencilerin birbirleriyle ilişki ve diyalog halinde olmalarını sağlayabilmek adına dijital ortamda yürütülen stüdyonun teknik olanaklarının el verdiği nitelikte bir toplu ara jüri yapılması planlanmıştır. Dersin tasarımında son adım olarak stüdyo çıktılarının nicelik ve nitelikleri belirlenmiş ve bu çıktıların değerlendirilmesindeki kriterler kararlaştırılmıştır. Değerlendirme kriterlerinin belirlenmesinde stüdyo odak noktaları ve öğrenme çıktıları esas alınmıştır. 

Çok Disiplinli, İş Birlikçi Stüdyo Deneyimi: “Pandemi Sırasında ve Sonrasında Konut”

COVID-19 pandemisinin tüm dünyaya yayılması sıklıkla küresel kentleşmenin bir sonucu olarak görülmektedir. Bu süreçte çok sayıda kurum ve araştırmacı pandeminin dinamiklerini ve kent ile ilişkilerini keşfetmeye çalışmakta, ticaret ve taşımacılık ağındaki muazzam genişleme ve yoğun nüfus hareketliliğinin neden olduğu kentsel yoğunluğa işaret etmektedir. Nüfus ve mobilite yoğunluğu bakımından dünyanın en kalabalık kentlerinden birisi olan İstanbul da pandemi süresince Türkiye’de en yüksek vaka sayılarının görüldüğü il olagelmiştir (Aykaç&Elbek, 2020; Sharifi&Khavarian-Garmsir; Aykaç&Elbek, 2021). Bu durumda, toplumun değişen yaşam koşulları ve ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar, kentsel yerleşimlerin geniş bir payını oluşturan konut alanlarına da şüphesiz yansıyacaktır.

Tasarım disiplini, bir nevi toplumsal sorunlara yönelik çözüm arayan uygulamaların uzun bir tarihsel gelişimini içerir. Bu tarihsel gelişim sürecinin izini sürdüğümüzde, toplumu etkileyen ekonomik ve toplumsal çalkantıların, tasarımın toplumsal yönüne olan ilgiyi canlandırdığı görülür (Gürdere Akdur, 2020). Bu bağlamda, toplumsal ve ekonomik gerilimi tırmandıran COVID-19 krizi, beraberinde getirdiği kısıtlama ve yasaklarla beraber düşünüldüğünde, kamusal yaşamı daraltan ve yaşamlarımızı ev içine hapseden bir krize dönüşmüştür. Bu olgular, çoğu zaman bireyleri de evin anlamını yeniden sorgulamaya ve yorumlamaya sürüklemiş olup mimarlık eğitiminin de gündemine oturmuştur.

Sözü edilen koşullar, eğitimde de zorunlu olarak uzaktan öğretime geçişe neden olmuş ve bu yeni eğitim ortamında yeni bir yaratıcılık biçimine ihtiyaç duyulmuştur. Mimari tasarım stüdyolarının doğası gereği sahip olduğu disiplinlerarası ortam da bu fiziksel ayrışmadan olumsuz etkilenmiş ve yeni arayışlara kapı aralamıştır. Bu aralıktan hareketle, bu çalışma, Mimari Tasarım 3 stüdyosu kapsamında dijital öğretim koşullarında iş birliğine dayalı diyaloglar geliştirerek disiplinlerarası çalışmayı ve yaratıcı düşünceyi harekete geçirmeyi amaçlamıştır. Bu bağlamda, birbirinden farklı uzmanlık alanlarından gelen öğretim üyelerinin yürütücülüğünde gerçekleşen ve çevrimiçi yürütülen ders kapsamında, konutun yeni anlamlarını ve olanaklarını sorgulamak, pandemi koşullarındaki odak konuları belirlemek amacıyla “Pandemi ve Sonrasında Konut” ana tema olarak belirlenmiştir.

Pandemi sürecinde toplumun kentsel alanlardan kırsala doğru göç eğilimi artış göstermesi, ders kapsamında çalışılacak olan alanın seçiminde de etkili bir kriter olarak ön plana çıkmıştır. Öğrencilerin alan gezisi ve sağlık durumlarını ilgilendiren koşullar nedeniyle İstanbul’da düşük yoğunluklu bölgelerin seçilmesine karar verilmiştir. Bu karara ek olarak, ders yürütücülerinin mimari tasarım, yapı bilgisi ve restorasyon gibi farklı uzmanlık alanlarından geliyor olması ve yeni diyaloglara açılma arayışı, eski ve yeni dokuyu bir arada barındıran, tarihsel değeri olan, farklı konut tiplerini ve yapım sistemlerini ve malzemeleri içeren bir alana yönelmeye neden olmuştur. Bu çeşitlilik arayışı bağlamında, Boğaz köylerine odaklanılmış ve Beylerbeyi ve Kuzguncuk yerleşimleri proje alanı olarak seçilmiştir. Tüm bu adımlar, dersin hazırlık aşamasındaki yeni diyalog arayışlarını yansıtmaktadır. 

İstanbul’un Anadolu yakasında birbirine komşu olan Kuzguncuk ve Beylerbeyi mahalleleri, İstanbul’un diğer ilçelerine göre nispeten düşük yoğunluklu yerleşimlere sahiptir. İstanbul’un ilk yerleşim alanlarından biri olan Kuzguncuk, kentleşme baskısına rağmen yeşil dokusunu koruyabilmiş, görece insan ölçeğine uygun yapılaşmanın görüldüğü bir Boğaz köyüdür. Fiziksel yapısının yanı sıra tarihsel süreçte içinde barındırdığı kozmopolit nüfusla bir “uyum köyü” olarak kent belleğine dahil edilmiştir (Ebcim, 2018; Koçan&Rüzgar, 2016; Güven, 2011).

Kuzguncuk’un komşu yerleşim yeri olan Beylerbeyi de kentleşme dinamiklerinden etkilense de günümüzde pek çok geleneksel konut varlığını sürdürmektedir (Belge, 2007). Öte yandan Beylerbeyi, özellikle yirminci yüzyılın ortalarından sonra hızlı kentleşme sonucunda yeşil dokusunu kaybetse de, Boğaziçi Kanunu’nun hayata geçirilmesiyle birlikte bir Boğaz köyü olarak özgün dokusunu ve bütünlüğünü günümüze kadar önemli ölçüde koruyabilmiştir. Ölçek ve doku açısından Kuzguncuk ve Beylerbeyi yerleşimleri kültürel dokularını günümüzde de sürdürebilmektedir. Baskın tüketim normlarına rağmen yerel ve butik üretim ve tüketim kalıplarının korunduğu da görülmektedir.

İş birliğine dayalı bir yaklaşımla ele alınan hazırlık sürecinin ardından, öncelikle öğrenciler gruplara ayrılarak proje alanını fiziksel ve sosyal açıdan birlikte incelemeye ve araştırmaya başladılar. Ardından, toplu bir bilgi oluşturmak için analizlerinin çıktılarını kendi aralarında tartışarak, elde edilen tüm verilerin kolektif biçimde kullanılmasını sağlamak için birbirleriyle paylaştılar. Öğrenciler alanı analiz ederken aynı zamanda farklı yaş gruplarından yerel halkla da röportajlar gerçekleştirdiler. İkinci olarak, farklı kurumlar arasında iş birliğine dayalı bir diyalog arayışı içerisinde, Işık Koleji ile anlaşmaya gidilerek lise öğrencileri ile çevrimiçi toplantı yapılmıştır. Bunun bir nedeni, hükümetin Türkiye’de 20 yaş altı gruba (üniversite öğrencileri de dahil) uyguladığı sokağa çıkma yasağı uygulamasıdır. Üçüncü olarak, öğrencilerin COVID-19 pandemisi sürecindeki deneyimlerini anlamak, yeni koşullara yönelik girişimlerini ve ev ile ilişkilerine yönelik çabalarını zihinlerinde ölçmek amacıyla “Yeni Yaşam Senaryosu” başlıklı bir çalıştay düzenlenmiştir. Çalıştay sonucunda, öğrenciler ağırlıklı olarak distopik önermelere odaklanmış ve çoğunlukla izole bireysel üniteler geliştirmişlerdir. Dolayısıyla bu süreçte kendilerini yalnız ve depresif hissettikleri, katı fiziksel ve sosyal mesafe olgusunu benimsedikleri görülmüştür. Bu aynı zamanda tahmin edilebilir bir sonuçtu; dolayısıyla bu yalnızlaşma durumunu dengelemek adına dış organizasyonla iş birliği ortamının sürdürülmesi planlandı. Bu amaçla Işık Koleji lise öğrencileri toplu jüri toplantılarına da davet edildi. Farklı yaş gruplarıyla yapılan görüşmelerin ardından tasarım girdileri belirlenmiştir. Bu süreçten elde edilen veriler doğrultusunda öğrenciler ve öğretim elemanları deneyimlerini paylaşmış ve tasarım fikirlerini oluşturan odak konular yeniden oluşturulmuştur. Daha sonra öğrenciler, öğretim elemanlarının amaçları doğrultusunda önerilerini geliştirmiş ve öğretim elemanlarının farklı geçmişlerinden faydalanmak için çevrimiçi bir toplu jüri toplantısı düzenlenmiştir (Şekil-2). Uzun tartışmaların ardından öğrenciler, çalışmalarını ve analizlerini tarihsel değer, yapım sistemi, tasarım fikri ve tipoloji ile ilgili eleştirilere göre geliştirmişler ve çevrimiçi jüri oturumuna katılan lise öğrencilerinden de geri bildirim almışlardır. Bu iş birliği süreci öğrencileri motive ederken, öğretim görevlileri de iş birliğini kurumsal ölçekte genişletmek için yeni olasılıkları araştırmışlardır. Bu amaç doğrultusunda hem kolejde hem de üniversitede öğrencilerin final çalışmalarının bir sergisinin yapılması planlanmıştır. Sergi, her ne kadar pandemi kısıtlamaları nedeniyle fiziki bir ortamda yapılamasa da dönem sonunda Işık Lisesi yöneticileri ile final portfolyoları paylaşılarak online bir sunum yapılması planlanmıştır.

Resim 1. Çok disiplinli, dijital tasarım stüdyosundaki ortak jüriden bir görüntü.

Resim 1. Çok disiplinli, dijital tasarım stüdyosundaki ortak jüriden bir görüntü.

Son olarak, final değerlendirme süreci, yukarıda bahsedilen tüm diyalogları kapsayacak biçimde organize edilmiştir. Bu kapsamda, öğretim elemanları tarafından kriterler belirlenmiş ve ayrıca dış kurum yetkilileri, lise öğrencileri ile çıktıları tartışarak projeler için geri bildirimde bulunmuştur. Ayrıca, iş birliği sürecinden memnun olduklarını ve tekrar birlikte çalışmak istediklerini belirtmişlerdir. İşbirliğine dayalı ve etkileşimli çalışma ortamının bir sonucu olarak öğrencilerin dönem sonunda motive oldukları da gözlemlenmiştir. En önemli sonuçlardan biri, öğrencilerin bire bir iletişim ile farklı yaş gruplarının öngörülemeyen ihtiyaçlarına dikkat etmeleri olmuştur (Şekil-3). Ayrıca öğretim görevlileri, öğrenciler, kuruluşlar, yerel halk ve lise öğrencileri gibi farklı aktörler arasında yoğun ve iş birliğine dayalı diyaloglar, sürecin çok boyutlu bir biçimde ele alınmasını sağlamıştır. Süreç aynı zamanda dış kuruluşlarla daha fazla iş birliği için yeni fırsatlar da sağlamıştır.

Şekil 2. İş birlikçi tasarım stüdyosu deneyiminden örnek projeler, pandemide konuta dair farklı mekansal okumalar.

Şekil 2. İş birlikçi tasarım stüdyosu deneyiminden örnek projeler, pandemide konuta dair farklı mekansal okumalar.

 

Tablo 1’de diyalogların paydaşları şu şekilde belirlenmiştir: Öğretim üyeleri, öğrenciler, yerel halk ve kuruluşlar. Diyalog 1, farklı geçmişlere sahip öğretim görevlileri arasındaki iş birliğini temsil ederken, Diyalog 2, öğrencilerle ilgili iki alt grup sunmaktadır: (A) öğrenciler ve yerel halk arasında birebir gerçekleşen diyalog ve (B) akranlar arasındaki diyaloglar. Öğrenciler hem tasarım stüdyosundaki öğrencileri hem de dış paydaş olarak lise öğrencilerini iş birlikçi sürece dahil eder. Diyalog 3, üniversite ve lise dahil olmak üzere kuruluşlar arasındaki iş birliğini oluşturmaktadır. Diyalog 4 ise stüdyo ortamının ana karakterini oluşturan öğretim görevlileri ve öğrenciler arasındaki etkileşimi temsil etmektedir.

Tablo 1. Süreç takvimi: Aktörler arası iş birliğine dayalı diyaloglar. 

Tablo 1. Süreç takvimi: Aktörler arası iş birliğine dayalı diyaloglar. 

Tartışma ve Sonuç

Bu çalışmanın sonucunda, Covid-19 pandemisi sürecinde mimari tasarım stüdyosunda çok disiplinli tasarım süreci araştırılırken, bir dijital stüdyo eğitimi deneyimi gerçekleştirilmiş ve süreçte farklı aktörler arasında iş birlikçi diyaloglar oluşturulmuştur. Stüdyonun sonuçlarına göre, tasarım çözümlerinin pandemi düşünülerek geliştirildiği ancak pandemi sonrası koşullara da uyum sağlayabildikleri anlaşılmıştır. Çalışmanın ilginç bir çıktısı olarak, stüdyonun sonunda ortaya çıkan pandemi ve pandemi sonrası konut çözümleri iş birlikçi sürecin bir sonucu olarak oldukça çeşitlilik göstermiştir. Öncelikle stüdyodaki öğrenciler arasındaki diyalog, öğrenciler arasında iş birliği ve iletişimi sağlamıştır. Bu sayede Covid-19 sürecindeki kısıtlamalarda mevcut sınırlar dahilinde hem öğrencilerin öğrenme süreçleri desteklenmiş, hem de öğrencilerin stüdyo ile kurdukları bağ güçlendirilmiştir. Sonrasında, dijital platformların imkanları kullanılarak kurumlar arası diyaloglar kolaylıkla kurulmuştur. Sonraki süreçlerde, stüdyodaki öğrenciler ile yerel halk arasındaki diyaloglar, öğrencilerin bölgeyi anlamalarına ve çeşitli senaryolar ve programlar geliştirmelerine yardımcı olmuştur. Öğretim üyeleri ve öğrenciler arasında kurulan bir diğer yoğun diyalog, karşılıklı bilgi ve deneyim alışverişini sağlamıştır. Tasarım stüdyosunda gerçekleştirilen iş birlikli organizasyon ve değerlendirmeler, öğretim üyeleri arasındaki diyalogları da etkilemiş, farklı bakış açıları sunularak dersin gelişimi zenginleştirilmiştir.

Kaynaklar

  • Abdullah, N. A. G.  et al. (2011). Architecture design studio culture and learning spaces: A holistic approach to the design and planning of learning facilities. Procedia Social and Behavioral Sciences, 15, 27–32.
  • Aykaç, N. & Elbek, O. (2020). İstanbul’da Covid-19. Birikim. Retrieved from https://birikimdergisi.com/guncel/10328/istanbulda-covid-19 (accessed on April 2nd, 2021).
  • Aykaç, N. & Elbek, O. (2021). Covid-19 ve İstanbul. İPA İstanbul, 1, 8-11.
  • Batuhan T. & Fehmi D. (2021). How to learn to be creative in design: Architecture students’ perceptions of design, design process, design learning, and their transformations throughout their education. Thinking Skills and Creativity, 39, 100781.
  • Boudhraa, S., Dorta, T., Milovanovic, J. & Pierini, D. (2019). Co-ideation critique unfolded: an exploratory study of a co-design studio ‘crit’ based on the students’ experience, CoDesign, 17, 1-20.
  • Branch, R. M. (2009). Instructional design: The ADDIE approach (Vol. 722). Springer Science & Business Media.
  • Brown, A. H., & Green, T. D. (2015). The essentials of instructional design: Connecting fundamental principles with process and practice. Routledge, New York.
  • Belge, M. (2007). İstanbul Gezi Rehberi (1st Edition). İstanbul: İletişim Publishing, 338-339.
  • Catina, A. (2020). Dialogue and studio space: The architectural design studio as the setting for continuous reflection. Journal of Applied Learning & Teaching 3 (1), 1-10.
  • Ebcim, N. (2018). Üç dinin ve ünlülerin buluştuğu semt: Kuzguncuk. İleri Publishing.
  • Emam, M., Taha, D., ElSayad, Z., (2019). Collaborative Pedagogy in Architectural Design Studio: A Case Study in Applying Collaborative Design, Alexandria Engineering Journal, 58, 163-170.
  • Goldschmidt, G., H. Hochman, & Dafni, I. (2010). The design studio “Crit”: Teacher–student communication. Ai Edam 24 (3), 285–302.
  • Gürdere Akdur, S. (2020). Koronavirüs pandemisinde sosyal tasarım. XXI. Retrieved from https://xxi.com.tr/i/koronavirus-pandemisinde-sosyal-tasarim (accessed on April 3rd, 2021).
  • Güven, E. (2011). Kuzguncuk as a village of mutual respect and harmony: Myth or reality?. Journal of Modern Jewish Studies, 10(3), 365-382. DOI: 10.1080/14725886.2011.608553
  • Hettithanthri, U., Hansen, P. (2021). Design studio practice in the context of architectural education: a narrative literature review. Int J Technol Des Educ, https://doi.org/10.1007/s10798-021-09694-2.
  • Koçan, N. & Rüzgar, H. (2016). Kuzguncuk (Üsküdar) tarihi doku koruma ve yayalaştırma projesi. Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), Special Issue 1, 125-134. Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/intjcss/issue/25850/272504 (accessed on April 3rd, 2021).
  • McDonnell, J. (2016). Scaffolding practices: A study of design practitioner engagement in design education. Design Studies 45, 9–29.
  • Meyer, E. K. (1991). Landscape architectural design as a critical practice landscape, Landscape Journal, 10 (2), 155-172.
  • Önal, G. K. & Turgut, H. (2017). Cultural schema and design activity in an architectural design studio. Frontiers of architectural research, 6, 183-203.
  • Qureshi, H. (2019), Collaborative architectural design studio environment: An experiment in the studio of Architectural Design-I. Archnet-IJAR International Journal of Architectural Research, 14 (2), 303-324.
  • Rahma M. D. & Noraini, Y. (2012). Creativity in architecture design studio, assessing students’ and instructors’ perception. Journal of Cleaner Production, 249, 119418.
  • Saghafi, M. R. (2020). Teaching strategies for linking knowledge acquisition and application in the architectural design studio. Archnet IJAR International Journal of Research, 15 (2), 401-415.
  • Salama (2016), Spatial Design Education: New Directions for Pedagogy in Architecture and Beyond. London and New York: Routledge.
  • Salama, A. M. & Wilkinson, N. (2007). Design studio pedagogy: Horizons for the future. UK Gateshead: The Urban International Press.
  • Roberts, A. (2004). Problem based learning and the design studio. CEBE Transactions, 1(2), 1–3.
  • Schön, D. A. (1985). The design studio: An exploration of its traditions and potentials. RIBA Publishing.
  • Schön, D. A. (1987). Educating the reflective practitioner. Jossey-Bass.
  • Schön, D. A. (1988) Toward a marriage of artistry and applied science in the architectural design studio. Journal of Architectural Education, 41 (4), 4–10.
  • Sharifi, A., & Khavarian-Garmsir, A. R. (2020). The COVID-19 pandemic: Impacts on cities and major lessons for urban planning, design, and management. Science of the Total Environment, 749, 1-14. DOI: https://doi.org/10.1016/j.scitotenv.2020.142391
  • Tempelman, E. & Pilot, A. (2011). Strengthening the link between theory and practice in teaching design engineering: an empirical study on a new approach. International Journal of Technology and Design Education, 21 (3), 261-275.
  • Utaberta, N. & Hassanpour, B. (2010). Redefining critique methods as an assessment tools in architecture design studio. WSEAS Transaction on Advanced Education, 359-364.

Not

Bu çalışma; Istanbul Kültür Üniversitesi, Mimarlık Bölümü 2020-2021 Güz Dönemi “ARC0003 Architectural Design III” dersi kapsamındaki çalışmaları içermektedir ve 24-25 Mart 2022 tarihinde gerçekleşen “Architectural Episodes 02: New Dialogues in Architectural Education and Practice” sempozyumunda sunulan içerik geliştirilerek hazırlanmıştır.