Sun Tower
Künye
Mimari Tasarım
Open Architecture
Proje Yeri
Yantai, Çin
Tamamlanma Tarihi
2024
Toplam İnşaat Alanı
4,960 m²
Fotoğraflar
Iwan Baan, Jonathan Leijonhufvud
Open Architecture imzalı Sun Tower, doğaya saygı duyan kadim anlayış ile çağdaş kültürel mekanları bir araya getiren bir deniz feneri görevi görüyor; hava, ışık, ses ve doğal fenomenleri, çerçeveleyip somut ve içgüdüsel deneyimlere dönüştürerek insanların evrenle ve doğanın sonsuz döngüleriyle bağlantı anları kurmasını sağlıyor.
Open Architecture tarafından tasarlanan Sun Tower, Yantai Yeda Geliştirme Bölgesi’nde okyanus kıyısında yer alan; açık hava tiyatrosu, dijital sergi alanları, kütüphane, kafe ve bar içeren bir kamusal kültür tesisi oluşturuyor. Zirvenin tepesinde bir yarı açık “Fenomen Alanı” bulunuyor. Arkeolojik keşifler, Yantai’nin Çin’de antik güneşe tapınma kültürün ortaya çıktığı en eski yerlerden biri olduğunu ortaya koymuş. Open, Sun Tower projesini doğa olaylarını gözlemlemek ve ilişki kurmak, insanların doğanın manevi gücüyle bağlantısını yeniden kazandırmak ve yeni kentsel bölgeye çok ihtiyaç duyulan kültürel ve toplumsal tesisleri katmak için tasarlanmış. Dijital sergi alanları ve kütüphane, kıyı toplumunda iş birliği üzerine tartışmaları teşvik etmeyi ve çevre bilincini artırmayı amaçlıyor.
Sun Tower projesinin geometrisi, arazinin bakış açısından gözlemlenen, güneşin hareketine göre şekillenmiş. Binanın dış kabuğunun kuzey kenarı ekinokslardaki öğle güneşine paralel olarak konumlanıyor. Açık hava tiyatrosunun ekseni, yaz gündönümünde efsanevi Zhifu Adası üzerinde gün doğumunu işaret ederken giriş tüneli kış gündönümünde gün batımı ile aynı hizaya geliyor. Çatının dairesel dış hatları yaz gündönümünde gün ortası güneş ışığına dik düzlemde yer alıyor.
Binadaki çoğu alan yaz aylarında klima ile iklimlendirilmiyor. Bunun yerine tasarım, enerji tüketimini önemli ölçüde azaltırken iç konforu korumak için büyük ölçüde pasif stratejilere dayanıyor. Bu stratejiler arasında hava değişimi için tünel soğutmanın kullanılması, iç mekan sıcaklık dalgalanmalarını azaltmak için termal kütlenin kullanılması, çapraz havalandırmanın teşvik edilmesi ve sıcak havayı uzaklaştırmak için baca etkisinden yararlanılması, gelişmiş iç mekanlar oluşturarak hava akışı yoluyla insanların konfor alanının etkili bir şekilde artırılması yer alıyor.
Kabuk yapısındaki strüktürde; iki kat beyaz beton kabuk, döşeme ve rampalarla birbirine bağlanarak desteklenen ana gövdeyi oluşturuyor. Okyanusa bakan binanın iç bükey kabuğu, denizden gelen sesleri emen ve yükselten bir ses toplayıcı görevi görüyor. Tabanında, aynı zamanda dinlenme ve deniz gözlemi için hizmet veren yarı açık bir tiyatro bulunuyor.
İç kabuğun üstünde baş aşağı duran daha küçük kabukta kütüphane ve “fenomen alanı” yer alıyor. Kütüphane hem geleneksel hem de dijital bir arşiv barındırıyor. Bu mekan, gökyüzünün altında ve denizin üstünde kitap okuma deneyimini sunuyor. Fenomen alanı, kasıtlı olarak tanımsız bırakılmış yarı açık bir boşluktan oluşuyor. Okyanusa bakan yatay açıklığı, manzarayı çerçeveliyor. Çatının ortasındaki oculus (göz pencere) açıklığı yağmur suyunun içeri girmesini ve küçük bir havuz tarafından tutulmasını sağlıyor. Havuzdaki su, her gün sabah beşten akşam dokuza kadar her saat dokuz dakika boyunca dönerek özel bir zaman aygıtı olarak çalışıyor.
Binanın ortasında, iç ve dış kabukların arasında, rampalar boyunca yukarı doğru zikzaklar çizen dijital sergi alanı yer alıyor. Yeni teknolojiler sergi içeriğinin kolayca değiştirilebilmesini sağlıyor. İç duvarlardaki bağlantı deliklerinin bir kısmı, nesneleri asmak için kullanılabilmeleri için özenle işlenmiş ve doldurulmamış. Ayrıca, tavanlara stratejik olarak yerleştirilmiş asma noktaları da bulunuyor.
Bina, deniz kabuğu şeklindeki bir plazanın üzerine oturuyor. Kulenin ayak izi, açık hava tiyatrosunun sahnesiyle birlikte tam bir daire oluşturuyor. Sahne, performanslar için kullanılmadığında sis ve fıskiyelerin bulunduğu bir alana dönüşüyor. Plazanın zemini sahneden denize doğru yükselerek büyük bir açık hava amfitiyatrosu oluşturuyor.
Plazanın merkezinden yayılan bir dizi eliptik halka, gezegen yörüngelerini andırıyor. Kuleye teğet olan ve taş plazaya oyulmuş bir su kanalı, ekinokslarda zamanın geçişini işaret eder; kulenin kuzey kenarının gölgesi tam olarak kanal boyunca ilerliyor ve her eliptik halkayı saat başı kesiyor. Normal günlerde, fıskiyelerin püskürmeleri denizin yüksek ve alçak gelgitleriyle senkronize oluyor.
Genel olarak, Sun Tower bir bina tipolojisi olarak özel bir değere sahip olmakla birlikte doğaya saygılı kadim bilgeliğin çağdaş kentsel kültürel yaşamla bütünleştiği kültürel bir “deniz feneri” oluşturuyor. Mimari, görünmez enerjileri, hava, ışık, ses ve doğal fenomenleri, çerçeveleyip somut ve içgüdüsel deneyimlere dönüştürerek insanların evrenle ve doğanın sonsuz döngüleriyle bağlantı anları kurmasını sağlıyor.