JAVA Architecture, Staying in Paris projesinde, yapının sadece bir cephesinin sokaktan algılandığını göz önünde bulundurarak her cepheyi, yaşamı yansıtan ya da gizleyen bağımsız bir unsur olarak ele almış.

Staying in Paris projesi, Paris’te bir yapı adasının avlusundaki yıkık bir evi satın alan çiftin talebi üzerine başlayan bir dönüşüm sürecini kapsıyor.

JAVA Architecture, bu süreçte karşılaşılabilecek kentsel ve yapısal kısıtlamaların analizinin ardından, var olan yapıya üç kat ekleyerek yeni bir yaşam alanı kurgulamış. Binanın bir yapı adasının ortasında kalıyor olması, mülkiyet tartışmalarını beraberinde getirmiş ve inşaat sürecinin uzamasına sebep olmuş.

Mevcut kütleye üç kat eklenmesiyle 24 m2 alan üzerine kurulu 6 katlı bir “kule” haline gelen konutta, mevcut yapının korunmak istenmesi sebebiyle, ek katları mümkün olduğunca hafif kılacak ahşap ve benzeri malzemeler tercih edilmiş. Bu ahşap strüktür, projenin merkezi bir unsuru olarak ele alınmış ve iç mekanların çoğunda, özellikle merdiven boşluğunda görünür kılınmış.

Tasarım ekibi, konutun sadece bir cephesinin sokaktan algılandığını göz önünde bulundurarak, her cepheyi, yaşamı yansıtan ya da gizleyen bağımsız bir unsur olarak ele almış. Arka cephe ise polikarbonat kaplama malzemesi sayesinde merdiven boşluğuna ve odalara gün ışığının girmesine imkan sağlıyor. Bu yarı saydam kaplama binanın çatısında bir seraya dönüşüyor ve ana cephe ile iletişim kuruyor.

Mevcut yapının yeniden kullanılmasıyla yapı malzemesi ve enerjiden tasarruf edilmiş, kalabalık ve pahalı bir şehir olan Paris’te bir aile için çağdaş ve enerji verimli bir bina elde edilmiş