SPG Yeni Genel Merkezi

Mimari Tasarım
Giovanni Vaccarini Architetti

Teknik Yönetim
Fossati Architectes SA

Tasarım Ekibi
Francesca Di Giannantonio, Alice Cerigioni, Luisa Di Blasio, Ida Blasioli, Anthony Bove, Alfonso Di Felice, Matteo Mucciante, Daniele Silvestri, Giuditta Maria Lelli

İşveren
Thierry Barbier-Muller, SPG – Asset Development

Strüktür Mühendisliği
Wintsch&Cie

Cephe Mühendisliği
BCS SA

Cephe Aydınlatma Tasarımı
SIMOS

Cephe Sistemi
Stahlbau Pichler

Tasarım Tarihi
2012-2013

Yapım Tarihi
2013-2016

Açılış Tarihi
Ağustos 2016

Fotoğraflar
Adrien Buchet

Giovanni Vaccarini Architetti tarafından İsviçre’nin Cenevre kentinde tasarlanan, yüksek düzeyde enerji verimliliğine sahip SPG Yeni Genel Merkezi’nde uygulanan ışık oyunları, ışıltılı bir ana kütle ortaya çıkarırken, içerideki çalışma mekânlarının da konforunu artırıyor.

Société Privée de Gérance’nin (SPG) Cenevre’deki yeni genel merkezi, İtalyan mimarlık bürosu Giovanni Vaccarini Architetti tarafından tasarlanmış. Yüksek düzeyde enerji verimliliğine sahip yapıda uygulanan ışık oyunları, ışıltılı bir ana kütle ortaya çıkarırken, içerideki çalışma mekânlarının da konforunu artırıyor.

Yeni genel merkez, Cenevre’nin tarihi merkezinin girişine yakın, Route de Chêne üzerinde yer alıyor. Var olan binanın yenilenmesini ve yeni inşa edilen ek binayı kapsayan projenin en dikkat çekici yanı; genel merkezine canlı bir varlık kazandıran, belirsiz dış hatlara sahip ve yapının enerji verimliliğini destekleyen sofistike mimari kabuğu. Çalışma mekânlarının kalitesi projenin ana temasını oluşturmakla birlikte, bunu destekleyen temel mimari çözüm, güçlü estetik değeri ve sürdürülebilirliği bir araya getiren özgün cephe sistemi bu temanın görünür yüzü niteliğinde.

Cam cephe, iç mekânları güneşten korurken en üst düzeyde görüş açısı sağlıyor. Cephe hem akustik hem de ısı yalıtımı sunarken, çift kabuk sayesinde doğal havalandırma sağlanabiliyor. Çeperdeki doğal havalandırma, içerden desteklenen havalandırma ile birlikte çalışarak enerji tüketimini azaltıyor. Stahlbau Pichler tarafından üretilen, dış cephedeki çelik strüktür, cam güneşlikler üzerinde modüler bir ritim ve yansıma yaratırken, ışık yansımalarına da maddesel bir ağırlık katıyor.

Zaman ve Hareket

Cephe sisteminin, tekrarlayan örüntüsüyle zaman ve farklı ışık koşulları içerisinde değişen karmaşık tasarımı, basit kurallara dayanıyor.  Kandinsky’den etkilenen mimar, zamanı değişken olarak alıp, onun yüzeyler üzerindeki etkisini, kişinin mimari kütleyi algılayışını değişken kılacak biçimde kompozisyonel ritimleri tanımlamak üzere kullanmış.

Artırılmış Pencere

Kabuk, üç katmanlı cam ve dördüncü bir katman halinde buna ek olarak, ışığı ayarlayan mikro delikli Venedik güneşliklerinin yer aldığı hava boşluklu katmandan meydana geliyor. Serigrafi baskılı camlardan yapılma güneşkırıcı (brise-soleil) levhalar, cephenin dış yüzeyine hem panel boyutlarıyla hem de yüzeylerindeki tasarımlarla değişken bir modüler örüntü verecek biçimde dıştan sabitlenmiş. Paneller üzerindeki serigrafi baskılar, ortaya çıkan yansımalı efekti güçlendirirken, Giovanni Vaccarini’nin tanımlamasıyla, yapının dış hatlarını belirsizleştirerek onu, belirip kaybolan ışıltılı bir “nebula” haline getiriyor. Geceleri beyaz led ışıklarla aydınlatılan cam paneller, içinde bulunduğu kentsel dokuya uygun biçimde yapı bloğuna hayat veriyor.

İçeriden bakıldığında, cam kabuk, dışarının manzarasını paneller üzerinde çoğaltıp, yansıtıp, dönüştürürken Giovanni Vaccarini’nin “artırılmış pencere” dediği etkiyi yaratıyor. Dışarıdan ise, serigrafi baskılı cam paneller ve çelik, bir hacim meydana getirerek, dış hatları belirsizleştierek çevrenin renk değişimlerine duyarlı canlı bir varlığa dönüşen mimari ürünün kütlesini tanımlıyor. Bu efektle yapının dışarıdan algılanışının sürekli değişken olması amaçlanmış ve bu hareketli efekt hem içerden hem dışarıdan üst üste binen görünümlerle yakalanmış.

Stahlbau Pichler proje için, kabuğu oluşturan cam panellerin ayrı ayrı sabitlenmesine izin veren özel bir sistem geliştirmiş. Bu sistem sayesinde görsel engeller en aza indirilirken, cephe için gerekli hassas montaj ve bütünlük de sağlanmış. Böylece statik ve estetik gereksinimler bir arada karşılanmış. Var olan bir yapıya 100 ton cam eklemek birçok strüktürel sınırlamayı da beraberinde getirdiğinden, bu sistemi geliştirirken ağırlığın da olabildiğince azaltılması amaçlanmış.