Sokak Tadında Sosyal Mekan

Şengül Öymen Gür, Prof. Dr.
Beykent Üniversitesi

Louis Kahn “Harika bir bina önce ölçülemezlerle başlar, tasarlanırken ölçülebilir araçlardan geçer ve sonunda yine ölçülemez olur” demiştir (1). Kahn’ın yaklaşımı şekilci bir yaklaşım yerine bilişsel, mekansal ve strüktüralist bir yaklaşımdır. Kahn mimarlığı strüktürel ve iletişimsel ilişkilerin kurulmasıyla başlar. Bu ilişkilerde iki ana kavram üzerinde durur: “Servis edilen mekanlar” ve “servis eden mekanlar.” Böylece tasarım bu iki ana grup mekanın doğru büyüklük, yer ve ilişki içinde kurgulanmasına dönüşür. Bu yaklaşım mekanların homojen bir devamlılık içinde olduğunu, mekanlar arasında hiyerarşik farklılaşmalar olduğunu kabul eder. Aynı mantık kentsel tasarım için de öne sürülebilir ve hatta sürülmelidir. 

Jane Jacobs, kentlerle ilgili gözlemlerini ve sorularını, 1961’de yayınladığı ve Amerikan kentsel mahallelerinin ölümünden sorumlu tutulan II. Dünya Savaşı sonrası kentsel planlama stratejilerinin bir eleştirisi olan ““The Death and Life of Great American Cities” konulu kitabında topladı. Modern planlama hareketlerine karşı çıkarak Amerika Birleşik Devletleri’ndeki kentsel yaşam için organik kalkınma ve savunma önerileri sundu. Kentsel dönüşümün de diğer yandan kentlerin doğal yapısını vahşice tahrip ettiğini söyledi.

Kaldırımlar kitaptaki önemli konulardan biri. Jacobs’a göre, kaldırımlar mahallenin düzenini korumak için gerekli bir sistemdir. Örneğin kaldırımlardaki dükkanların ve hatta tüm şehrin kaldırımlarda işlediğini savundu, Jacobs. Sağlıklı bir toplumda, kaldırımı güvende tutmak için polisin her zaman hazır bulunması gerekmezdi. Konutlar sokaklara yönlendirilmeli, sokakların doğal sahipleri onlara göz kulak olmalı, sokaklarda olan biteni izlemeli, değerlendirmeli ve gerekirse müdahale edebilmeliydi. 

Jane Jacobs, sokakların hareketli bir yaşama sahip olması fikrine dayanarak barların, restoranların ve halka açık yerlerin önemine dikkat çekti. Irk farklarını dikkate almadığı şeklinde bazı eleştiriler almış olsa da aradan geçen yetmiş yılda Jacobs tüm dünyayı etkisi altına aldı. Buna iklimi müsait olmayan ülkeler de dahil. Temmuz ayında bile her yarım saatte bir üç dakika yağan ahmak ıslatan gençlere düğün olanağı bile tanımazken Kopenhag’da sokaklar restoranlar, kafeler ve publarla dolu. Sokaklar tam da Jacobs’un istediği gibi yaşıyor ve ona gelen eleştirileri de boşa çıkarıyor. Çünkü; her renk insan var buralarda (Resim 1, 2, 3).

Resim 1.

Resim 1.

Resim 2.

Resim 2.

Resim 3.

Resim 3.

Ancak, sokağın her zaman hareketli olması şart mıdır? Sakin sokaklar hiç mi istenmez? Şairler, yazarlar, diğer sanatçılar, akademikler, araştırmacılar ve topluma değer katanlar Beşli Çete’nin sokağında oturmazlar Londra’da, Hampstead’de otururlar. En iyisi on iki adet civarında olmak üzere Hampstead’de de barlar vardır. Ben bu kadar dolu olup da bu kadar sessiz ve seviyeli olan barları dünyanın hiçbir yerinde görmedim. Ama düşünün, bir zamanlar Freud’un içtiği yerde içmek kolay mı?

Böyle sokaklar içe kapanır, kendini korur. Saat 16’dan sonra yabancı aracın sokağa girmesi yasaktır. Tüm şoförler bu yasağa uyar, aksi halde cezası vardır. Sokağın sükuneti nitelikli bilgi ve yapıt üretmeye elverişlidir. En değerlilerin ve en ünlülerin evleri Hampstead’dadır. Örneğin, Oskar ödüllü Ridley Scott’un 28 milyon GBP satış bedelli evi buradadır (Resim 4).

Resim 4.

Resim 4.

Sigmund Freud’ün Müze Evi bu sokaktadır (Resim 5).

Resim 5.

Resim 5.

Özellikle siyah can eriğini toplamamızı teşvik eder güvenlik sorumluları çünkü toplanmayan erik bozulunca yere düşer; renkli atık leke bırakır taşlarda. 

Bu evlerin çok eski olduğunu düşünebilirsiniz. Hayır, hepsi değil. Ülkesinden ayrılan Yunan asıllı Andros Tsentas adlı üstlenici yapmış bu sokaktaki birçok evi. Sokakta tanıştırıldım, o anlattı. Üstelik zemin elverişli olmadığı için 18 metre yüksekliğinde radye jenaral temel pabuç üstüne inşa etmiş evleri. Sanırım sekiz demek istedi. Modern dönemlerde (50’li yıllar) inşa edilmiş bu evleri çok eski olanlardan ayırt etmek zor, hatta imkansız (Resim 6, 7, 8, 9).

Resim 6.

Resim 6.

Resim 7.

Resim 7.

Resim 8.

Resim 8.

Resim 9.

Resim 9.

Neden? Sokağın atmosferinin korunması gerektiğini düşünmüş bir mühendis! Ders alınması gereken asıl nokta bu…

Dışardan bakılınca sanıldığı gibi hepsi müstakil değil. Örneğin 33 numarada 5 aile kalıyor. Dubleks olanın üstüne ve altında irili-ufaklı toplam dört daire daha var binada (Resim 10, 11).  

Resim 10.

Resim 10.

Resim 11.

Resim 11.

Hepsi sokak için… Sokağın atmosferini korumak uğruna. Bizde hangi mimar uğraşır, samimi söyleyin!

Resim 12.

Resim 12.

Resim 13.

Resim 13.

Sokaktaki okul hem şık, hem de renk ve dokusuyla çok anlamlı. Yolun tam bitiminde durup saygıyla selamlıyor sokağı (Resim 12, 13).

Kaynaklar

  1.  Wiseman, T. (2007) Toward a holistic conceptualization of empathy for nursing practice. Advances in Nursing Science, 30, E61-E72. http://dx.doi.org/10.1097/01.ANS.0000286630.00011.e3