Smritivan Deprem Anıtı Müzesi
Künye
Mimari Tasarım
Vastushilpa Sangath
Proje Yeri
Bhuj, Hindistan
Tamamlanma Tarihi
2023
Toplam İnşaat Alanı
10 900 m²
Fotoğraflar
Vinay Panjwani, Sohaib Ilyas
Vastushilpa Sangath’ın tasarladığı Smritivan Deprem Anıtı Müzesi, oluşturduğu merkezi omurga aksı sayesinde modülerlik, kademeli büyüme ve kamusal alan kavramlarını harmanlayarak bulunduğu tepeye yeni bir soluk katıyor.
Müze Bhuj, Gujarat, Hindistan’da Bhujiyo tepesinde yer alıyor. Bhuj’un merkez üssü olduğu 2001 depremini anmak için yapılan SmritivanDeprem Anıtı Nazım Planı’nın bir parçası. Müze, Bhuj şehrine ve Kutch bölgesinin eşsiz mirasına, kültürüne, zanaatlarına ve birçok köyüne ve vahşi yaşam koruma alanlarına adanmış.
Tasarımın amacı sadece bir müze değil, vatandaşların bir araya gelebilecekleri, birçok festivali kutlayabilecekleri ve daha fazla aktiviteye imkan sağlayan bir kamusal alan yaratmak olarak belirlenmiş. Programatik olarak, müzenin çeşitli galerileri Kutch bölgesinin çeşitli zanaat ve becerilerinin izini sürüyor. Vastushilpa Sangath diğer projelerinde olduğu gibi, bu tür kurumların kentin inşasındaki rolünün daha büyük bir amaca hizmet ettiğinin farkında olarak mimarinin kentsel yaşama katkıda bulunmasını sağlamış.
Müzenin yer aldığı tepenin dik eğimi, mimarları, yapıyı manzarayı bozmadan, hassas bir şekilde yerleştirebilmenin bir yolunu bulmak zorunda bırakıyor. Tepe aynı zamanda, halkın kültürel mirasının bir parçası. Bu nedenle, tepeyle tezatlık oluşturacak büyük ölçekli bir kutu inşa etmek uygun görülmeyerek, doğal kontürleri takip eden alternatif bir yaklaşım izlenmiş. Ortaya tepede bulunan kale duvarının kalıntısını hatırlatan bir form çıkmış. İnşa edilen kütle, tepeye tırmanırken zikzak çizerken konturları izleyen bir çizgiyi andırıyor. Bu zikzak desen, bir hayvanın veya insanın bir tepeye tırmanmak veya kutsal bir yere hac yolu olarak kullanılan doğal yolun bir yansıması. Projenin mimarları, çevreyle benzersiz bir şekilde bağlantı kurmayı sağladığından, yürümenin bir mekan oluşturmak için gerekli olduğuna yürekten inanıyorlar.
Müzenin “ruhu”nu oluşturan bu yavaş tırmanış, çeşitli galerilerle noktalanan 50 metrelik bir gezici yolculuğundan oluşuyor. Müzenin merkezinde yer alan omurga, ziyaretçilerin mola verebileceği, düşüncelere dalabileceği ve manzarayı özümseyebileceği bir veranda gibi davranıyor. Bu girilebilir yapı aynı zamanda, arazinin yakınından çıkarılan yerel bir taşla kaplı yekpare binaların üzerinde yumuşak bir ışıltı yaratıyor. Genel olarak, müzenin bu merkezi omurgası, galeriler açık olmadığında da işleyen bir kamusal alan.
Geçicilik kavramı müzenin tasarım sürecinin merkezinde yer alıyor. Buna istinaden, galerilerin çatılarının her biri, tıpkı tepede olduğu gibi, mevsimlere göre değişen ve zamanın geçişini gösteren farklı yerel bitki örtüsü türleri ile donatılmış. Bu bahçeler, aynı zamanda, böyle bir müzenin olmazsa olmazı olan, yansıtma ve özümseme olanağı sağlayan geçici sergiler ve performanslar gibi farklı işlevlere de ev sahipliği yapıyor.
Bir manzara üzerinde yer alan çoğu yerleşim gibi, müze de kademeli büyüme için tasarlanmış. Galerilerin modülerliği ve merkezi omurganın izi, herhangi bir uzantının her zaman mekanın yapısıyla uyumlu kalmasını sağlayacak şekilde tasarlanmış. Kısacası bu müze Bhuj kadar eski ve son ziyaretin anısı kadar genç bir yerleşim.