Atelier Palimpsest tarafından tasarlanan Wuhan Luke Adası’ndaki Second Restroom; yarı gömülü planı, tek çizgide uzanan çatısı ve ışıkla tanımlanan iç mekanıyla topoğrafyayla bütünleşen yalın bir kamusal kurgu taşıyor.

Atelier Palimpsest’in Wuhan Luke Adası’nda tasarladığı Second Restroom, yalnızca bir tuvalet yapısı değil, küçük ölçekli bir kamusal altyapı örneği olarak tasarlanmış. Stüdyo son yıllarda çeşitli yarışmalar ve davetli projeler aracılığıyla farklı kamusal tuvalet tipolojileri geliştirmiş, her defasında bu yapıların işlevsel sınırlarını genişleterek onları dinlenme, depolama veya geçici ofis gibi ek kullanımlarla yeniden tanımlamış Bu proje de aynı yaklaşımın bir devamı olarak, depolama ve kısa süreli çalışma alanlarını içeren çok işlevli bir yapı biçiminde kurgulanmış.

Başlangıçta “çayırın üzerinde süzülen bir koridor” fikrinden yola çıkan tasarım, daha sonra arazi koşulları nedeniyle yarı gömülü bir hacme dönüşmüş. Bu fikir, “koridor” kavramını soyutlayarak çatıya dönüştürür. Böylece yapı, toprağın içine oturan gövdesiyle ağırlığını gizlerken, neredeyse görünmez bir yatay çizgiyle peyzajın uzantısına dönüşüyor. Yaklaşık 40 metre uzunluğundaki çatı, kalınlıkları değişen çelik strüktürle oluşturulmuş; taşıyıcı elemanlar, iç mekanda ritim yaratan açıklıklarla birlikte gün ışığını içeri alıyor. Çatı ve tavan tek bir yüzey gibi birleşirken tüm havalandırma sistemleri bu yüzeyin içinde gizlenmiş.

Yapının ana malzemesi olan hava koşullarına dayanıklı çelik (weathering steel), hem geçici ömrü olan yapıya zamanla değişen bir yüzey karakteri kazandırmak hem de çevredeki doğal tonlarla uyum sağlamak amacıyla seçilmiş. Paslanmaya karşı kontrollü bir oksidasyon süreciyle malzemenin rengi zaman içinde derinleşiyor; böylece yapı, çevresiyle birlikte yaşlanan bir nesneye dönüşüyor.

Yarı gömülü plan, Wuhan’ın sıcak yaz iklimine karşı serinletici bir iç ortam yaratıyor. Mimarlar bu durumu “mağara benzeri bir iç mekan” olarak tanımlıyor. İlk tasarımda koyu renkli taş dokulu yüzeyler öngörülmüş olsa da, bakım kolaylığı ve ekonomik nedenlerle açık renkli karbon kristal paneller tercih edilmiş. Bu değişiklik, mekana “derin mağara” hissi yerine “sığ mağara” atmosferi kazandırıyor; yüzeylerde kullanılan terrazzo ve metalik paneller gün ışığıyla yumuşak bir etki yaratıyor.

Çatı boyunca uzanan doğal ışık bandı, yapının en önemli mekansal öğesi. Girişten itibaren iç mekana kesintisiz biçimde eşlik eden bu doğrusal ışık, tuvalet bölümleri ve dinlenme alanları boyunca ilerliyor. Bu hat boyunca yerleştirilen aydınlatma elemanları, günün farklı saatlerinde değişen bir ışık derinliği oluşturuyor. Gece olduğunda ise çatı saçaklarının altına yerleştirilen dış mekan ışıkları, yapıyı çevreleyen çim alan üzerinde uzun bir parlak çizgi gibi beliriyor.

Yapı, Wuhan’ın kamusal park sistemine entegre şekilde konumlanmış. Kullanıcılar için yalnızca bir ihtiyaç noktası değil, kısa süreli dinlenme ve gölgelenme alanı işlevi de görüyor. Beton ve çelik arasındaki sade malzeme ilişkisi, tasarımı neredeyse topografyanın bir parçası haline getiriyor.

Atelier Palimpsest, bu projede bir kamusal tuvaleti yalnızca işlevsel bir gereklilik olarak değil, kentsel manzarayla kurduğu ilişki üzerinden biçimlenen bir barınak olarak yeniden tanımlamış. Peyzajın çizgileriyle bütünleşen çatı, yarı gömülü plan ve ışığın yönlendirici rolü, yapı ölçeğini aşan bir mekansal deneyim yaratıyor.