Rüzgârı Yakalayan Binalar

Dr. Öğretim Üyesi Şenay Çabuk

Son yıllarda enerji kaynaklarının hızla tükeniyor olması, yapı sektöründe yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının yaygınlaşmasını sağlamış bunun sonucu olarak gereksinimi olan enerjiyi kendi üretebilen, değişen çevre koşullarına yanıt verebilen enerji etkin mimarlık anlayışının benimsenmesi zorunlu hale gelmiştir. Bu anlayış özellikle yenilenebilir enerji kaynaklarından güneş ve rüzgâr enerjisinin kullanımına yönelik uygulamalarla binaların tasarımlarına yansımıştır.

Binalar, enerji tüketiminin ana kaynaklarından biri olarak, enerji korunumunda anahtar rol oynamaktadır. Enerjinin etkin kullanımı için, yenilenebilir doğal kaynaklardan aktif ve pasif olarak faydalanmak, önemli bir noktadır. Binanın kullanım ömrü boyunca ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemleri için harcanan enerjinin, aktif yöntemlerle üretilmesi ve kullanılması mümkündür. Pasif yöntemlerde ise binalar yenilenebilir enerji kaynaklarından en üst düzeyde faydalanacak şekilde tasarlanarak ve doğru malzemeler kullanılarak bu kaynakların bina içerisine alınması ve kullanılması hedeflenmektedir. Binalarda aktif ve pasif sistemlerle enerji elde etmede yaygın olarak kullanılan doğal ve yenilenebilir enerji kaynaklarından birisi de rüzgâr enerjisidir.

Binalarda Rüzgâr Enerjisi Kullanımı

Yeryüzünün farklı bölgelerinin farklı değerlerde ısınması, hava sıcaklığının, neminin ve basıncının farklı olmasına, bu basınç farklılıkları da hava kitlelerinin yer değiştirmesine neden olmaktadır. Bu hava akışına rüzgâr denir (Aronin, 1953). Bir başka ifadeyle dönüşüme uğramış güneş enerjisi olan rüzgâr enerjisi, hava kitlesinin sahip olduğu kinetik enerjinin mekanik enerjiye dönüştürülmesidir. Rüzgâr enerjisi doğal, tükenmeyen, kullanımı sırasında atık üretmeyen, radyoaktif etkisi olmayan bu nedenle doğaya ve insan sağlığına olumsuz etkisi bulunmayan, teknolojik gelişimi hızlı bir enerji kaynağıdır.

Rüzgârdan yararlanarak enerji elde edilmesi çok eski çağlara dayanır. Yel değirmenleri rüzgâr enerjisi sistemlerinin ilk örnekleri olarak kabul edilmektedir. Modern rüzgâr enerjisinin kullanımı ise 1973-1979 yılları arasındaki petrol krizi ile birlikte başlamıştır. Bu dönemde, devlet destekli birçok Ar-Ge programı başlatılmış olup, zamanla özel sektör de bu sahaya yönelmiştir. Teknolojik gelişmeler, fosil yakıtların sebep olduğu zararlı emisyonların ekosisteme verdiği zararları önleme çabaları rüzgâr enerjisinin kullanımını ve bu konuda yapılan araştırmaları hızlandırmıştır (Yerebakan, 2001). Rüzgâr enerjisi binalarda pasif sistemlerde doğal havalandırmada, aktif sistemlerde ise enerji üretmede kullanılmaktadır.

Pasif Sistemler

Bina çevresindeki hava akımının karakterini basınç farkları oluşturmaktadır. Binalarda oluşan pozitif ve negatif basınç, binaların soğutulmasında ve havalandırılmasında kullanılan tasarım parametrelerinde etkili olmaktadır. Rüzgâr enerjisinden pasif olarak yararlanmada başlıca amaç binalarda doğal havalandırmayı sağlamaktır. Doğal havalandırma mekanik sistemler kullanmadan dış ortamdaki havanın yapı içine alınması ve yapı içindeki kullanılmış kirli havanın yapı dışına çıkarılması olarak tanımlanmaktadır (Ok, 2007).

Doğal havalandırma sistemlerinde yapının tasarımı sırasında düzenlenen mimari elemanlar aracılığıyla havalandırma yapılmaktadır. Doğal havalandırma, yapının cephesinde bırakılan boşluklardan yapı içine alınan havanın koridor etkisi ve yükselen havanın baca etkisiyle gerçekleşmektedir. Binalarda doğal havalandırmada çeşitli yöntemler kullanılabilir;

  • Binalar, hâkim rüzgârdan en üst düzeyde faydalanabilecekleri biçimde yönlendirilebilir ve bulunduğu bölgenin iklim yapısına en uygun olan formda tasarlanabilir.
  • Bina kabuğunda koridor etkisi ile havalandırmayı sağlayacak karşılıklı boşluklar bırakılabilir (Şekil 1).
  • Baca etkisi ile havalandırma yapılabilmesi için bina kesitinde bacalar ve atriyumlar tasarlanabilir (Şekil 1).
  • Yüksek binalarda doğal havalandırmaya olanak sağlayan cephe tasarımları tercih edilebilir (çift kabuk cephe sistemleri, kinetik cephe sistemleri vb.) (Şekil 2).
  • Binaların yüksek noktalarına rüzgâr bacaları, kuleleri, yakalayıcıları, kepçeleri, başlıkları gibi rüzgârı yakalayabilen mimari elemanlar yerleştirilebilir (Şekil 3).

Günümüz Binalarında Pasif Sistem Uygulamaları

Manitoba Hydro Place: Winnipeg’de yer alan Manitoba Hydro Place, Kanada’nın en büyük dördüncü enerji şirketidir. Manitoba Hydro’nun 65.000 m2’lik 22 katlı yeni ofis binası sürdürülebilir, enerji etkin tasarım özellikleri ile çalışanlarına sağlıklı bir çalışma ortamı sunmaktadır ve kentsel yerleşimin yeniden canlandırılmasına katkıda bulunmaktadır.

Manitoba Hydro Place bölgenin yerel iklimine dinamik bir şekilde yanıt veren pasif tasarım özelliklerini ileri teknolojilerle birleştiren yeni nesil sürdürülebilir bir binadır. “A” şeklinde bir planı olan bina 2 adet 18 katlı ofis kulesine sahiptir. Ofis kulelerinin arasında güney cephesinde bina boyunca devam eden 3 adet 6 kat yüksekliğinde atriyum, kuzey cephesinde ise 115 metre yüksekliğinde termal bir baca bulunmaktadır. Binanın “A” formu, kuzey cephesine ait yüzey alanını azaltarak korunaklı bir bölge oluşturmakta, güney cephesinde ise genişleyerek güneş ve rüzgârdan en üst derecede yararlanılmasını sağlamaktadır.

Güneş, rüzgâr ve jeotermal yenilenebilir enerji kaynaklarının en üst düzeyde kullanıldığı binada yüksek performanslı bir çift kabuk cephe tasarlanmıştır. Mekanik havalandırma sistemlerini kullanan geleneksel Kuzey Amerika ofis binalarının aksine, Manitoba Hydro Place, dış ortam sıcaklığı ne olursa olsun günde 24 saat % 100 temiz hava ile doğal olarak havalandırılmaktadır. Bu havalandırma, çift kabuk cephe üzerindeki açılıp kapanabilen pencereler, 3 adet 6 katlı atriyum ve termal baca kullanılarak yapılmaktadır.

Ofis bloklarındaki çift kabuk cephenin iç kabuğunda manuel olarak çalışan pencereler, bina yönetim sistemi tarafından kontrol edilen otomatik dış kabuk menfezleri ile birleştiğinde çalışanlara kendi çevrelerini kontrol etme olanağı sağlamaktadır. Atriyumlarda ise bina dışındaki ortam uygun olduğunda hava, açılıp kapanabilen pencereler vasıtasıyla iç ortama alınır. Alınan bu hava yükseltilmiş döşeme içerisindeki kanallara alınmadan önce atriyum içerisinde tasarlanmış kinetik bir heykel görünümündeki 24 metre yüksekliğindeki su duvarı sayesinde nemlenir ya da nemden arındırılır. Bu, yazın soğuk su kışın ise sıcak su akışıyla sağlanmaktadır. Kış aylarında hava, dış mekanik üniteler aracılığıyla atriyuma çekilir ve binanın yenilenebilir jeotermal kaynağı tarafından ısıtılır. Termal baca, bahar ve yaz aylarında kullanılan havanın binanın dışına atılmasını sağlar. Kışın ise bina içerisinde kullanılan hava fanlar tarafından termal bacanın tabanına çekilir ve bu havadan alınan ısı, otoparkın ve güney atriyumdan gelen soğuk havanın ön ısıtmasında kullanılır.

The Building Research Establishment (BRE) Ofis Binası: İngiltere Londra’da Feilden Clegg Architects tarafından tasarlanmış bir ofis binasıdır. Binanın güney cephesinde tasarlanmış beş havalandırma bacası ile enerji etkin doğal havalandırma gerçekleşmektedir. Yaz döneminde ön tarafı cam olan paslanmaz çelik baca içerisine alınan hava ısınarak yükselir ve bina içerisindeki havanın emilmesini sağlar. Rüzgârlı günlerde karşılıklı olan bu hava hareketi artar. Çok sıcak günlerde hava akışı oluşturabilmek amacıyla bacaların tepesine fanlar yerleştirilebilir.

Rüzgârsız günlerde hava kuzey cephesindeki pencere boşluklarından içeri alınır. Sıcaklığın çok yoğun olduğu günlerde ise hava beton döşeme içerisindeki kanallardan içeri çekilir. Beton yapısı nedeniyle içeri alınan havanın sahip olduğu ısıyı emerek soğumasına neden olur. Döşeme içerisindeki kanallar içerisinden soğuk su dolaştırılarak da ek soğutma sağlanabilir (Şekil 4).

Türkiye Müteahhitler Birliği Genel Merkez Binası: Türkiye Müteahhitler Birliği’nin Ankara’daki Yeni Genel Merkez Binası, İngiltere’de düzenlenen ve yapı sektörünün farklı alanlarında yenilik ve gelişimi teşvik etmeyi amaçlayan prestijli ve köklü organizasyonlardan biri olan “Building Awards 2014” yarışmasında yılın en iyi uluslararası projesi seçildi. LEED Platin sertifikalı TMB Genel Merkez Binası, enerji etkinliği çerçevesinde tasarlanmış doğal havalandırma ve iklimlendirme uygulamalarıyla öne çıkmaktadır. Ankara’nın karasal iklim koşullarının en belirgin özelliği olan gündüz ve gece arasındaki sıcaklık farkını kullanarak ısıtma ve soğutmaya harcanan enerji miktarını azaltmak amacıyla üçüncü bir bodrum katı olarak betonarme bir labirent yerleştirilmiştir. Labirent sistemi ile yaz aylarında gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkının 15-20 derece olduğu bölgelerde, geceleri havanın soğuk olma özelliği kullanılarak soğutma maliyeti azaltılmaktadır. Kış aylarında ise belirli derinlikteki toprağın sabit sıcaklığından yararlanılır. Ankara için 16 derece olan bu sıcaklık kullanılarak ısıtma maliyeti azaltılmaktadır. Bu sistem sayesinde ısıtma/soğutma maliyetlerinde %35-40 oranında tasarruf sağlanmıştır.

Bina oldukça şeffaf bir kabuğa sahiptir ancak cephede ikinci bir katman vazifesi gören paslanmaz çelik metal ağ tasarlanmıştır. Binanın güneş alma açılarına göre üç cephede üç farklı yoğunlukta kullanılan metal ağ binanın soğutma enerjisi gereksinimini azaltmıştır.

Binanın merkezinde tasarlanan atriyum binadaki sıcak havanın yükselmesini sağlamaktadır. Atriyumun tepesinde yer alan otomatik havalandırma pencereleri ile doğal havalandırma yapılmaktadır. Atriyumdan yükselen sıcak hava yazın çatıdan dışarı atılmakta, kışın ise ısınmada kullanılmaktadır (5).

Aktif Sistemler

Günümüzde rüzgârın en önemli ve en yaygın kullanım alanı enerji üretimidir. Aktif sistemlerle enerji elde edilmesi rüzgâr türbinleri ile gerçekleşmektedir. Rüzgâr türbinlerinde oluşan kinetik enerji jeneratör yardımı ile elektrik enerjisine dönüştürülmektedir. Modern rüzgâr türbinleri yatay ve düşey eksenli olmak üzere iki gruba ayrılır. Bu türbinler arasındaki en önemli fark, düşey eksenli türbinlerin, her yönden gelen rüzgârı kullanabilmesidir (Ericson, Bernhoff ve Leijon, 2008). Buna karşın yatay eksenli türbinler, düşey eksenlilere göre daha hızlı çalışır. Düşey eksenli türbinlerde ise kanatlar, yatay eksenlilere göre daha yavaş çalıştığı için daha az ses çıkarırlar ve bu nedenle binaların çatılarında yaygın olarak kullanılırlar.

Rüzgâr türbinlerinin yüksek binalarda kullanılması enerji kazancı açısından büyük avantajlar sağlamaktadır. Bir başka ifadeyle yüksek binaların elektrik enerjisi gereksiniminin, tamamen ya da kısmen enerji etkin bir şekilde karşılanması, rüzgâr türbinlerinin yüksek binalarda kullanımını yaygınlaştırmıştır. Rüzgâr hızı yükseklikle doğru orantılı olarak artmakta ve bu özellik yüksek yapılarda türbinden yararlanılarak çok önemli miktarlarda elektrik enerjisi üretilmesini sağlamaktadır. Rüzgâr türbini kullanımının artması ile birlikte türbin üreticileri de daha estetik olan form ve biçimlerde türbin üretmeye başlamışlardır. Bina bünyesinde kullanılacak rüzgâr türbinlerini iki temel grupta incelemek mümkündür (Günel, Ilgın ve Sorguç,2007):

  • Bina monte rüzgâr türbinleri: Mevcut bir eski binaya ya da yeni inşa edilmiş olan bir binaya uygulanabilir. Bina monte rüzgâr türbinleri yapıyı kule olarak kullanmaktadır ve yapıya farklı şekillerde monte edilebilir (Şekil 7).
  • Bina entegre rüzgâr türbinleri: Tasarım aşamasında binanın formunun rüzgârın yönünü ve hızını değiştirecek ya da artıracak biçimde seçilmesi böylece elde edilecek olan enerjinin en yüksek seviyelere yükselmesi amacına yönelik olarak tasarlanan türbinlerdir.

Günümüz Binalarında Aktif Sistem Uygulamaları

Oklahoma Tıp Araştırma Vakfı Binası (Oklahoma Medical Research Foundation Building): Binanın tasarım aşamasında projeye dahil edilen 18 adet dikey rüzgâr türbini, kuzey ve güneyden esen rüzgârları yakalamak amacıyla çatıya yerleştirilmiştir. 18 metre yüksekliğe sahip V2 adı verilen rüzgâr türbini çoğu dikey eksenli rüzgâr türbinine göre daha büyüktür. Alüminyum ve çelik karışımından oluşan türbinler Oklahoma hava koşullarına dayanacak kadar ağır, ancak mümkün olan azami rüzgâr enerjisini kullanacak kadar hafiftir ve yılda yaklaşık 85.500 kilowatt saat enerji, yedi ortalama konuta güç verecek kadar enerji üretmektedir. V2 Dikey eksenli rüzgâr türbini Nevada’nın Henderson kentinde faaliyet gösteren Venger Wind firması tarafından üretilmiştir. V2 türbinleri, 1922’de Savonius rüzgâr türbinini ilk icat eden Finli mühendis Sigurd Johannes Savonius’un çalışmalarına dayanmaktadır. Oklahoma Tıp Araştırma Vakfı Binası rüzgâr türbinlerinden elde edilen enerjiyi kullanan ABD’deki ilk tıbbi araştırma tesisidir.

San Francisco Kamu Hizmetleri Kurulu Merkez Binası (San Francisco Public Utilities Commission Headquarters Building): Çevresel sorumluluk ilkeleri ve doğal kaynak etkinliği dikkate alınarak tasarlanan 13 katlı San Francisco Kamu Hizmetleri Kurulu Merkez Binası, şehir merkezinde yer almaktadır. Binanın kuzey cephesi enerji üretim potansiyelini en üst düzeye çıkarmak amacıyla hâkim rüzgârlara uygun şekilde özel olarak şekillendirilmiştir. Bu cephede 12.,13. katlara ve rüzgâr kulesine yerleştirilen rüzgâr türbinleri, rüzgârın içeri çekilerek hızlanmasını ve daha fazla enerji üretmesini sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Aynı şekilde binanın formu da rüzgârı cephe ile kule arasındaki platformlara yerleştirilmiş olan bu dikey eksenli türbinlere doğru yönlendirecek biçimde düşünülmüştür. Rüzgâr türbinleri ve binanın güney cephesinde yer alan dış güneş kırıcılara entegre edilmiş PV panellerden elde edilen enerji binanın enerji gereksiniminin %40’ını karşılamaktadır.

Dinamik Kule, Dubai (Dynamic Tower): Tip proje olarak tasarlanan binaların ilki olan Dynamic Tower’ın Dubai’de inşa edilmesi planlanmıştır. 2008 yılında ilk tanıtımı yapılan projenin 2020 yılında tamamlanması beklenmektedir (8). Proje gökdelen inşaatına prefabrik üretim yaklaşımı getirmektedir. Sabit bir asansör çekirdeğinin çevresine prefabrik olarak inşa edilecek kulenin her bir katı, bu çekirdeğin etrafında ayrı hızlarda, ayrı yönlerde dönebilecek böylece dinamik bir görüntü ve manzara elde edilecektir. Beton çekirdekten bağımsız olarak fabrikada üretilen binanın bütün birimleri beton çekirdeğe ayrı ayrı monte edilmektedir (Fisher, 2007).

80 katlı Dynamic Tower’da katların arasına yerleştirilmiş yatay eksenli rüzgâr türbinleri ve fotovoltaik hücreler binanın gereksinimi olan enerjiyi karşılamaktadır. Dairesel bir plan şemasına sahip binada kullanılacak olan rüzgâr türbin sistemi basit ve anlaşılabilir bir şekilde tasarlanmıştır. Binanın silindir formda olması rüzgâr türbinlerinin performansında artırıcı etkisi olan bir parametredir. Katlar arasına monte edilecek olan yatay eksenli rüzgâr türbinleri beton çekirdeğe katların monte edilme sistemine benzer bir şekilde yerleştirilirler ve dış cephede görünmezler. Bir ailenin yıllık enerji tüketimi 24.000 kilowatt-saat olarak hesaplanmaktadır. Dynamic Tower’da katlar arasındaki her türbin yaklaşık 50 ailenin enerji tüketimini karşılamaktadır ve kulede 200 apartman dairesi bulunmaktadır. Bu durumda bütün dairelerin yıllık enerji gereksinimini karşılamak için 4 türbin yeterlidir. Geri kalan türbinlerden elde edilecek enerji, yapının yakın çevresinin aydınlatma gereksinimini karşılamaktadır (Fisher, 2007).

Sonuç ve Değerlendirme

Uzun yıllardan beri dünyada devam eden enerji sorunu son yıllarda bina teknolojilerinin gelişmesi ve çeşitlenmesi gereksinimini ortaya koymuştur. Fosil yakıtların tükeniyor olması ve çevreye verdiği zararlar binalarda enerji tüketimi ve çevre zararlarının azaltılması yönünde önlemlerin alınmasını zorunlu hale getirmiştir. Enerjinin mimarlık alanında tasarımı yönlendiren en önemli etkenlerden biri olduğu ve yenilenebilir enerji kaynaklarının binalarda pasif ve aktif olarak kullanım sürecinin binanın tasarım aşamasından başlayarak önem kazandığı görülmektedir. Bu gelişmelerin sonucu olarak, bina tasarımlarında rüzgâr ve güneş enerjisinden faydalanma ile ilgili çalışmalar oldukça hız kazanmış ve bu kaynaklar pek çok ülke tarafından verimli bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır.

Rüzgâr enerjisinin alternatif bir enerji kaynağı olarak kullanımı giderek yaygınlaşmaya başlamıştır. Binalarda rüzgâr enerjisinden pasif ve aktif sistemler kullanılarak enerji elde edilmektedir. Pasif sistemlerde uygun bina formu, doğru yönlendirme, atriyum tasarımı, enerji etkin cephe açıklıkları ve sistemleri gibi tasarım özellikleri ile sağlanan doğal havalandırma, mekanik sistem bağımlı enerji gereksinimini azaltmaktadır. Aktif sistemlerde ise rüzgâr türbinlerinden elektrik enerjisi elde edilmektedir. Rüzgâr türbinlerinin uygun rüzgâr hızını yakaladıklarında verimliliklerinin artması, yüksek binaların tasarımında, formlarının şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. En elverişli rüzgâr hızını yakalamayı amaçlayan tasarımcılar yüksek binaların formunu rüzgârı yakalayıcı ve hızını artırıcı biçimde tasarlamalıdır.

Notlar

1.http://www.edsl.net/main/software/designer/Evaluating.aspx

2.https://www.archdaily.com/44596/manitoba-hydro-kpmb-architects

3.http://www.pcl.com/Projects-that-Inspire/Pages/Manitoba-Hydro-Downtown-Office.aspx

4.http://www.webpages.uidaho.edu/arch504ukgreenarch/CaseStudies/bre2.pdf

5.http://www.tmb.org.tr/doc/file/tmb_ygm_tr.pdf

6.https://www.e-architect.co.uk/london/kinetica-apartments-dalston) Arizona State Üniversitesi Küresel Sürdürülebilirlik Enstitüsü (https://inhabitat.com/asu-global-institute-of-sustainability/

7.https://inhabitat.com/venger-wind-unveils-worlds-largest-rooftop-wind-farm-in-oklahoma-city/

8.http://www.dailymail.co.uk/news/article-4231698/Rotating-Dubai-skyscraper-built-2020.html

9.https://inhabitat.com/san-francisco-public-utilities-commission-headquarters-sets-the-bar-for-sustainability/

10.http://www.archilovers.com/projects/3354/rotating-tower.html

Kaynaklar

  • Aronin, J. E.; “Climate and Architecture”, New York: Reinhold, 1953.
  • Demir, N.; “Yüksek Yapılar ve Sürdürülebilir Enerji”, Yüksek Lisans Tezi, YTÜ, FBE, İstanbul, Türkiye, 2011.
  • Erengezgin, Ç.; “Enerji Yaşamın Çekirdeği”, İnterteks İnşaat 2003 Fuarı, İstanbul, 2003.
  • Ericson, S.; Bernhoff, H.; Leijon, M.; “Evoluation of Different Wind Turbine Concepts for Wind Power”, Renewable and Sustainable Energy Reviews 12, 1419-1434, 2008.
  • Erkınay, P. U.; “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Rüzgâr Enerjisinin Türkiye’de Binalarda Kullanımı Üzerine Bir İnceleme”, Yüksek Lisans Tezi, ÇÜ, FBE, Adana, Türkiye, 2012.
  • Esin, T.; “Yapılarda Pasif Tasarım Yöntemleriyle Yenilenebilir Enerji Kullanımı”, İzolasyon Dünyası Dergisi, S.61, s.68-72, 2006.
  • Fisher, D.; “Dinamik Mimari, Dubai Döner Kulesi”, Dizayn Konstrüksiyon Dergisi, Temmuz/259, 2007.
  • Göksal, Ö. T.; “Mimari, Güneş ve Teknoloji İlişkisi”, Enerji ve Ekoloji Paneli, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Türkiye, 2007.
  • Gür, N. V.; “Mimaride Sürdürülebilirlik Kapsamında Değişken Yapı Kabukları İçin Bir Tasarım Destek Sistemi”, Doktora Tezi, İTÜ, FBE, İstanbul, Türkiye, 2007.
  • http://www.edsl.net/main/software/designer/Evaluating.aspx
  • http://www.manitobahydroplace.com
  • https://www.archdaily.com/44596/manitoba-hydro-kpmb-architects
  • http://www.pcl.com/Projects-that-Inspire/Pages/Manitoba-Hydro-Downtown-Office.aspx
  • http://www.webpages.uidaho.edu/arch504ukgreenarch/CaseStudies/bre2.pdf
  • http://www.tmb.org.tr/doc/file/tmb_ygm_tr.pdf
  • https://www.e-architect.co.uk/london/kinetica-apartments-dalston
  • https://inhabitat.com/asu-global-institute-of-sustainability/
  • https://www.trendhunter.com/trends/envision-green-hotel
  • https://inhabitat.com/smooth-operator-the-clean-technology-tower/
  • https://inhabitat.com/venger-wind-unveils-worlds-largest-rooftop-wind-farm-in-oklahoma-city/
  • https://inhabitat.com/san-francisco-public-utilities-commission-headquarters-sets-the-bar-for-sustainability/
  • http://www.dailymail.co.uk/news/article-4231698/Rotating-Dubai-skyscraper-built-2020.html
  • http://www.archilovers.com/projects/3354/rotating-tower.html
  • Ok, V.; “Sağlıklı Kentler İçin Pasif İklimlendirme ve Bina Aerodinamiği”, 8. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi, İzmir, 213-226, 2007.
  • Sev, A.; Başarır, B.; “Geçmişten Geleceğe Enerji Etkin Yüksek Yapılar ve Uygulama Örnekleri”, X. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi, İzmir, S.1499-1513, 2011.
  • Ünalan, H.; Tokman, Y. L.; “Sürdürülebilir Mimari Tasarım: Bir Renevasyon Projesi”, Anadolu Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Dergisi, Cilt/Vol.:12, Sayı/No:2, Eskişehir, s.129-157, 2011.
  • Varınca, K.; Varank, G.; “Rüzgar Kaynaklı Enerji Üretim Sistemlerinde Çevresel Etkilerin Değerlendirilmesi ve Çözüm Önerileri”, Yeni ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları/Enerji Yönetimi Sempozyumu, Bildiriler Kitabı, Kayseri, S: 367-376, 2005.
  • Yüksek, İ.; Esin, T.; “Yapılarda Enerji Etkinliği Bağlamında Doğal Havalandırma Yöntemlerinin Önemi”, X. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi, İzmir, S: 205-219, 2011.
  • Yüksek, İ.; Esin, T.; “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Yapılarda Kullanım Olanakları”, 5. Uluslararası İleri Teknolojiler Sempozyumu (IATS’09), Karabük, Türkiye, Mayıs 2009.
  • Yerebakan, M.; “Rüzgâr Enerjisi”, İTO Yayınları, İstanbul, 33, 2001.