Rubrum Ofis

Mimari Tasarım
Office İstanbul Architects

Proje Yeri
Seferihisar, İzmir

Tamamlanma Tarihi
2023

Toplam İnşaat Alanı
240 m²

Fotoğraflar
Office İstanbul Architects

Office İstanbul Architects tasarımı Rubrum Ofis, farklı açılarda yarattığı yüksek estetik algı ve ana yapı malzemesi olan renklendirilmiş toprak esaslı mineral sıvayla arazinin kendisinden üretilen ve çoğalan, yerden beslenerek üretme halinin bir temsili olarak öne çıkıyor.

Yapı, şarap üretimi için elverişli topraklara sahip, coğrafyasıyla insanı büyüleyen İzmir Seferihisar’da bir bağ ve zeytinlik içerisinde yer alıyor. Bağın varlığı yapı konseptinin oluşturulmasında en önemli etken olmuş. Arazide devamlı hakim rüzgarlar ve beraberinde maksimum verim almak amacıyla bu doğrultuda yerleştirilen üzüm bağlarının oluşturduğu lineer hat, yapının plastiğini kurgulayan önemli bir referansı oluşturuyor. Tasarım kurgusu, üzüm bağlarının akışındaki net ifadedeki hareketin içerisine gizlice tutunan bir mekan yaratmış. Topoğrafya içerisine gizlenen yapı, doğal araziye usulca gömülüyor ve böylece barındırdığı mahalleri yapının içerisine gizliyor. Farklı açılarda yarattığı yüksek estetik algı ile yapı; kimi zaman bağların aksları ile bütünleşerek topoğrafyanın içerisine gizlenmiş bir mekan olarak algılanmasına, kimi zaman da güçlü ve vurgulu duvarları ile düşey yönde baskın peyzaj elemanı olarak algılanmasına olanak sağlıyor.

Yapının ana malzemesi olan renklendirilmiş toprak esaslı mineral sıva, arazinin kendisinden üretilen ve çoğalan, yerden beslenerek üretme halinin bir temsili olarak öne çıkıyor. Ziyaretçinin izlediği duvarlar yapıya yaklaşımın ana unsuru olarak görev alıyor. Bu duvarların yönlendiriciliği kullanıcıyı ilk olarak yapıda bir avlu ile karşılıyor. Yapının merkezinde yer alan ve yapının korunaklı mekanı olarak tasarlanan avlu; karşılama, birleştirme ve dağıtma gibi fonksiyonların yerine getirilmesine olanak sağlıyor. Avlu, çevresine yerleştirilmiş mekanlar arası sirkülasyonu sağlarken yarı açık yaşam alanı olarak iklimsel olumsuzluklara karşı konfor alanı olarak da karşılık buluyor. Yapıda yaratılan bu boşluk, projenin fiziksel, mimari ve sembolik ekseni olması ile birlikte aynı zamanda eski Ege evlerinden gelen, toprak ya da taş zemine sahip, odalara dağılımı sağlayan “Hayat” olarak adlandırılan mekan tipolojisini günümüze taşıyor.