Roma Evi       

Mimari Tasarım

Ercan Ağırbaş

Şantiye Şefi          

Karl Pfeiffer

İnşaat Mühendisi   

Prof. Ralf Wörzberger, Bernd Möller

İşveren

Viktoria, Yelena, Pawel HUQ

Tasarım / Uygulama

2013 / 2015

Fotoğraflar

Negar Seghidi

Ercan Ağırbaş tarafından Almanya’nın Neuss kentinde tasarlanan Roma Evi, alandan çıkarılan 2000 yıllık tuğlanın taş ve cam gibi malzemelerle birlikte kullanımıyla oluşturulmuş çağdaş mimarisiyle dikkat çekiyor.

Roma Evi, Almanya’nın eski bir Roma yerleşimi olan Neuss kentinde yer alıyor. Novaesium (Neuss), Germia Inferior’daki en eski askeri üs olup, MÖ 16‘dan önce kurulmuş. Güneydeki küçük bir nehir olan Erft tarafından korunan doğal bir terasta inşa edilen üssün tabanı yaklaşık 24 hektardı. Birkaç yıl sonra Neuss, orduya gerek duyulmadığı için terk edildi. Birinci yüzyılın ikinci çeyreğinde Roma lejyonları tekrar Novaesium’a geri döndüler. İlk başlarda üs ahşaptan yapılmıştı, ancak yüzyılın ortalarından sonra taştan yeniden inşa edildi. Batavian isyanında (MS 69-70), ordu kötü performans gösterdi ve Neuss tahrip edildi. Ancak, yeniden inşa edildi ve Roma ordusu burada MS 95 yılına kadar kaldı. Hatta sivil yerleşim olarak, kasabanın Frankların istilasıyla yok edilmesine dek, yani 275 yılına kadar, sağlam kaldı.

Arazinin nüfusu gittikçe azalmakla birlikte, Neuss tekrar dolduruldu ve güçlendirildi. Sonra şehir 4. yy’ın ortalarında Germenler tarafından yok edildi. İmparator olma yolunda Roma generali Julian kasabayı yeniden inşa etti. Bugün, antik Neuss’un görülebilen az kalıntısı var.

“Roma Evi 2015” inşa etme, yıkılma, yeniden inşa etme vb. öyküsünün şimdilik son bölümünü yazmakta. Arkeolojik kanıt olarak Roma’daki bazı fikirlerin bir araya geldiği bu alanı hatırlatıcı olarak görev üstlenen evi; plan, kesit ve görünüşlerden okuyabilirsiniz. (Ercan Ağırbaş).

Yasemin Keskin Enginöz: Bu projede işveren, evin sahibi miydi? Nasıl bir taleple geldi?

Ercan Ağırbaş: İşveren ve evin sahibi aynı kişi. Yani Huq (Victoria, Yelena ve Pawel) ailesi. Ren nehrine yakın bir yerde yaşamak istiyorlardı. Arsayı satın aldıklarında Roma kalıntılarının olduğu bir yer aldıklarını bilmiyorlardı. Her evsahibi gibi bir ev yaptırıp içinde yaşamak istiyorlardı. Bu aileyi biraz farklı kılan şu idi: Yelena’nın annesi Kazakistan’da yaşıyordu ve Almanya’ya gelince uzun süre misafir kalıyordu. O yüzden evin içinde apartman dairesi gibi küçük bir alan isteniyordu.

YKE: Neuss, eski bir Roma yerleşimi. Evin bulunduğu arazi de Roma dönemi kalıntılarına çok yakın bir yerde bulunuyor. Bu konuda Neuss ve çevresindeki imar ve koruma kurallarının dengesi nasıl? Ne konuda kısıtlandın?

EA: Ev, Roma dönemi kalıntılarına yakın bir yerde değil, tam da kalıntıların üzerinde yer alıyor. Neuss Belediyesi 70’li yıllarda bu alan için bir uygulama imar planı hazırlamış  ve bu plana göre 80’li yılların başında müteahhit tarafından müstakil bungalow evlerinden oluşan bir mahalle inşa edilmiş. İnşaat döneminde koruma kurulu Roma kalıntılarını tespit ettikten sonra müteahhit geri kalan iki arsa üzerine bina yapmaya cesaret edemediği içi arsalar imar planı olmasına karşın boş kalmış. Son 30 yıl içinde arsalar beş kere el değiştirdikten sonra Huq ailesini bulmuş. Hafriyat sırasında arkeologlar sürekli yanımızdaydı. Dur dediklerinde durduk ve onların araştırmalarına zaman ayırdık. Devam dediklerinde de projeyi bulunan kalıntılara göre değiştirip devam ettik. Araştırmanın ve belgelemenin masraflarını koruma  kurulu adına Belediye ve Huq ailesi üstlendi.

YKE: Bir yandan çağdaş bir aile yaşamı için konut tasarımı öte yandan yapma, yıkma yeniden yapma ve yıkmayla süregiden bir eylemin içinde yeniden yapılan bir yapı söz konusu. Bu iki durum senin tasarımına nasıl yön verdi?

EA: Bina bu süreçleri anlatabilmeliydi. İzleriyle, çizikleriyle ve mükemmel olmaması ile… Bunu okumakta zorlananlar için de ev sahibi artık tercüman oluyor. Misafirlerine anlatıyor, evinin önünden geçen ve sorana anlatıyor. Böylece arkeolog ve mimar yetiştiriyor.

YKE Binanın tasarımında kullandığın malzeme seçimi kararlarının arkasındaki gerekçeler nedir?

EA: Ben taş severim. Dayanıklılığını, eskiyince güzel eskimesini. Bir de zeminde yaklaşık 2000 yıllık uykudan uyandırdığımız tuğla bulmuştuk. Doğal olarak onun devamında akla ilk gelen binayı tuğladan yapmak oldu. Ve işverenle çevredeki tuğlacıları gezdik. İkimizin de ne beğendiğimiz renkte, ne de boyutta bir tuğla bulamadık. Sonuç: Bina için tuğla ürettirdik.