Studio Archaos  tasarımı Rogač Evi’nde mimarlar, arkaik ve çağdaşın simbiyozunu kullanarak yerel ve geleneği bir araya getirmişler. 

Rogač Evi; adını aldığı Keçiboynuzu ağaçlarıyla çevrili, taştan yapılmış monolitik bir yapı. Plan şeması koy ve deniz manzarasına göre düzenlenmiş. Yapı yakınlardaki Perasti Kulesinden ilham alarak yemyeşil ağaçlar içerisinde dik bir yamaçtan yükseliyor. 

Dış cephedeki açıklıklar, farklı manzaraların ve iç mekanların mahremiyet derecelerine göre sıralanmasıyla düzenlenirken teras ve balkonlara da önem verilmiş. Yapı çevresiyle kesintisiz ve güçlü bir diyalog yaratırken, içe kapalı ve dışa dönük ortamların karşıt noktalarını vurgulamış. Daha küçük, derin pencere açıklıkları mağara benzeri bir sığınak hissi uyandırırken, teraslar ve balkonlarla devam eden daha büyük açıklıklar, muhteşem panoramik manzaralar için çerçeve ilevi görmüş. 

Evin yapımında kullanılan otantik Vis taşı, güvenlik ve istikrarı vurgularken taş, konsol terasları, balkonu, evin girişine giden köprüyü, patikaları, sundurmaları ve çatıyı oluşturan honlu beton bloklar ve yüzeyler ile sinerji içerisinde. Yüzeyler, evin taş yapısından sanki köprülermiş gibi dışarı çıkarılmış ve böylece farklı malzeme ve şekiller arasında bir diyalog yaratılmış. Mimarlar, arkaik (taş) ve çağdaş (beton) simbiyozunu bir araya getirerek yerel geleneğin hafızasını korumuşlar. Arsanın bulunduğu olağanüstü dik eğim nedeniyle eve ulaimak için beton bir köprü inşa edilmiş. 

İç duvarlar kaba sıva ile işlenirken, mobilya ve ahşap işçiliği meşeden yapılmış. Evin en üst katı tamamen ana yatak odasına ayrılırken alt katlarda misafir odaları ve salon bulunuyor.