Reggio Emilia Sistemi ve Mekansal Kurguya Etkisi

Dr. Öğr. Üyesi Uğur Özcan
Mimar Tuğba Cestel

Bir toplumun geleceğinin yapı taşlarından olan eğitim sistemi, genç nüfusun zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimleri üzerinde etkili olan eğitim yapıları ile sağlanır. Zihinsel gelişimin en önemli dönemi 0-6 yaş aralığı olduğu belirlenmiştir ve bilinçsiz öğrenmenin bilinçli öğrenme seviyesine geçtiği bu dönemi tüm yönleriyle destekleyecek sosyal ve fiziksel çevre, okul öncesi ile başlayıp sonraki yıllarda da devamı olan eğitim kurumları tarafından sağlanmalıdır (Gökmen, 2013). İnsanoğlunun gelişiminde önemli bir rolü olan eğitimin kalitesi, uygulanan eğitim yöntemine bağlı olduğu kadar, doğru olarak kurgulanması ve etkin bir şekilde hayata geçirilmesini sağlayacak mekanların tasarlanmasına bağlıdır. Günümüzde birçok eğitim yaklaşımı çevre faktörü üzerinde önemle durmaktadır. Çocukların gelişimi için kullanılmaya devam eden alternatif eğitim sistemlerinden Reggio Emilia yaklaşımının mekansal kurguya etkisini, farklı kültür ve coğrafi özelliklere sahip bölgelerde bulunan örnekleri ile ele alabilmek ve değerlendirmek mümkündür.

Dünya genelinde uygulanan eğitim sistemleri, tarihsel süreç içerisinde ele alındığında sırasıyla Dewey (1860), Montessori (1900), Waldorf (1920) ve Reggio Emilia (1940) yaklaşımlarının ön plana çıktığı gözlemlenmiştir. Bu eğitim sistemlerinin ortak paydası “çocuk odaklı eğitim” ile çevresine odaklı biçimde çocuğu geleceğe hazırlamak üzerine kurulmuştur. Çocukların öğrenme metotlarının ne olabileceğini değil, fiziksel çevresi ile birlikte nasıl diyalog içinde olacağını araştırmışlardır (Bilgic, 2016). Bu fiziksel çevre ile kurulan bağ her çocukta farklı yön ve sistemde olmuştur. Örneklenen yaklaşımlar birbirinden etkilenerek ve her biri diğerini temel alıp üzerine kendi bakış açısını ekleyerek günümüze kadar etkileri devam etmiştir.

John Dewey (1859-1952), yaşayarak öğrenmenin sonucunda deneyimle kazanılan öğretimi, bir analiz kuramı olarak geliştirmiş, görgücülük, fonksiyonellik ve aletçilik olarak da tanımlanan felsefe akımının kurucusu ve demokratik eğitimin savunucusu ünlü filozof ve eğitim teorisyenidir (Yorgancıoğlu, 2010). Dewey’e göre eğitim, yaparak yaşayarak öğrenilir. Öğrenci bilgiye deneyim yoluyla ulaşırsa kalıcı olur ve bu doğal öğrenme ortamı öğrenci merkezli olmalıdır. John Dewey, bu yaklaşımı ile Amerika’da eğitim sistemini şekillendirmiştir. Chicago Üniversitesi’nde “Laboratuvar Okulu” kurarak, çocukların rahatça kullanabildiği sabit ya da hareketli mekan donatılarının, motor refleksleri üzerindeki gelişme düzeyini incelemiştir. Dr. Maria Montessori (1870-1952), Roma’da uzun yıllar zihinsel engelli çocukların eğitiminde bulunduktan sonra normal zekaya sahip çocuklar ile çalışmaya başlamış, çocukların istedikleri materyalleri istedikleri zaman istedikleri yerde kullanabilmesi prensibinden yola çıkarak, okul içindeki sirkülasyonun önemini, iç ve dış mekan kurgusunu, renk olgusu ile birlikte ön planda tutmuştur. Montessori eğitim sistemine göre, kullanılan materyaller işlenmemiş, saf halde olmalıdır. Bilim adamı Rudolf Steiner (1861-1925) tarafından Avusturya’da temeli atılan Waldorf yaklaşımı, doğa ile iç içe yaşama prensibini temel alarak organik formlar ile mekan oluşumu üzerine ilerlemiş, okul planlamasında Montessori ile benzer yaklaşımlar sergilemiştir (Bilgic, 2016).

Reggio Emilia yaklaşımı, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra, psikolog Lous Malaguzzi ile belediyenin öncü olduğu, İtalya’nın Reggio Emilia şehrinde başlatılmış, çocuk merkezli, aile ve öğretmen katılımı ile temeli atılmıştır. Çocukların düşünce ve duygularını ifade etmek için zengin materyal ve etkileyici bir fiziksel ortam tezini savunmuş, “Çocuğun 100 Dili” prensibini oluşturmuştur (Fraser, Gestwicki, 2002). Lous Malaguzzi, okul ortamının çocuğun her yaştaki kişilerle ilişki kurmasını, değişimlere açık olmasını, etkinlikler ile farklı alternatifler sunmasını sağlayarak, bilişsel gelişim için önemli olduğunu vurgulamıştır. Öğretmen ve öğretim programı biçiminde olan klasik eğitim sistemlerinin yerine, Reggio Emilia yönteminin merkezinde çocuğun kendisi vardır. Çocuk belirleyici, karar verici, yönetici bir konumda iken öğretmen pusula rolünü üstlenerek ona rehberlik eder. Eğitmenlerin sene boyunca hazırladığı dokümantasyon sistemi, bireylerin gelişimini takip ederken öğrenme sürecini destekler. İtalya’da, Reggio Emilia şehrinin hemen her köşesinde çocuklara ait en küçük tasarımlar karşımıza çıkmaktadır. Kentin çocuklara verdiği değeri, tren istasyonu giriş duvarlarında görülen el çizimleri ve kamusal alanlara yerleştirilen projeleri ile birer sanat eseri olarak sergileyerek göstermektedir (Resim 1).

Doğuştan çeşitli yeteneklere sahip çocuk, üretebilir ve kendini yönetebilir. Merak eden, sorgulayan, değerli ve güçlü olduğunu hisseden çocuk, dış ortamla iş birliğinde bulunup, “üçüncü öğretmen çevredir” inancına uygun şekilde tertip edilen sınıf ortamında eğitim alır (Fraser, Gestwicki, 2002). Bu bakış açılarının sonucu olarak yapıda değiştirilebilirlik, dönüştürülebilirlik, sürdürülebilirlik ve katılım özellikleri sağlanarak doğa ile kesintisiz bir ilişki içinde olunur. Aynı alanı değişen ihtiyaçlara göre farklı zamanlarda ve farklı işlevlerde kullanılması için esnek mekan kurgusu ile tasarlama üzerine gidilerek yapının devamlılığı sağlanır. Reggio Emilia eğitim sisteminde tasarlanan okul yapısının konumu, taşıyıcı sistemi, bulunduğu çevreyle devamlılığı sağlayan dış bahçesi, cephe ilişkisi, iç mekanların planlanması, sabit ve hareketli bölücüler ile mobilyaların kullanımı, renk ve malzeme seçimi başlıkları altında ele alınmıştır.

Eğitim Binasının Konumu
Eğitim yapısının arazideki konumu, hem okul iç mekanlarının hem de dış mekanın planlanmasını (çocuk oyun alanları, servis ve park alanları…) birebir etkileyen faktörlerdendir. Okul binası, yapı alanının merkezinden ziyade, dış mekanda bahçe oluşumuna olanak sağlayacak şekilde yerleştirilmelidir. Dikey yerine yatay planlanması tercih edilen yapının, içerisinde bulunan her mekanın bu dış bahçeye yönlenmesi sağlanarak çevre ile hem görsel hem de fiziksel iletişim içinde kalması hedeflenir. Reggio Emilia eğitim sisteminin plan anlayışında doğa ve doğal ışık önemli bir parametre olduğundan, işlevsellik ilk sırada yer almalıdır (Şener, 2001). Reggio okullarından Kindergarten Anaokulu (İtalya), araziye yatay olarak yerleştirilmiş tek katlı yapısı ile çocuk ölçeğine yakın durarak, güvenli bir imaj sunmuştur (Şekil 1, Resim 2). Sınıflar, bahçenin her iki yanına doğru yönlendirilmesi ile birer geçit görevi üstlenmiş, birbirinden bağımsız olarak dış alana açılmıştır. Çocukların çevreyi fiziksel yönden kesintisiz algılaması amaçlanmış, böylece yapıda iç ve dış mekan bütünlüğü sağlanmıştır (Şekil 2). Dikdörtgen yapısındaki iç mekanlar, birbirini takip edecek şekilde tasarlanmış, sınıflar arası geçişe hareket katmak için zemin ve tavan köşelerinde oluşturulan pahlar, çocuklara eğlenceli köşeler sunulmasını mümkün kılmıştır (Resim 3, Resim 4).

Reggio Emilia Okulları, mekanlar arasında hiyerarşiyi engelleyerek, her birinin ayrı bir özelliği olduğunu vurgular. Sınıf, atölye, ofis, servis alanlarının ortak bir role sahip olduğunu belirterek, yapıyı oluşturan birimleri koparmadan ve hiçbirini gizlemeden saydamlık arayışına girer. Bu anlayışla çok katlı bir yapı yerine yatay bir düzlem üzerinde tasarlanan Reggio eğitim yapıları, tip okul tasarımının dışına çıkarak bulunduğu bağlam içerisinde farklı planlamalara olanak tanır.

Taşıyıcı Sistem
İç mekan algısının kesintiye uğramaması, duyusal bütünlemenin devamlılığı için eğitim binası konstrüksiyonu açık genişliklere imkan tanımalı ve bir yapı elemanı ile herhangi bir kaplama yapılmadan (gizlenmeden) tasarlanmalıdır. Bu açıklıkların sağlanmasında çelik ya da prefabrik taşıyıcı sistemler esnek çözümler sunmaktadır. Hindistan’da yer alan The Atelier Okulu’nda, taşıyıcı kolonların bina yüksekliğini maksimum seviyeye taşıması ve görsel iletişimi engelleyen sabit iç duvarlar kullanılmaması, yapının bütün olarak algılanmasını sağlamıştır (Resim 5). Çelik kolon kirişlerin dallanarak taşıdığı çatı, Hindistan’ın kırsal kesimindeki bir ağaç altında öğrenmenin yeniden yorumlanma biçimine dönüşmüştür. 985 m² taban alanı olan okulun tasarımında, kağıt boru bölme iç duvarlar ve çatıya yerleştirilen bambu kontrplak kaplamalar ile ekonomik ve geri kazanılabilir malzemeler kullanılmıştır (URL-3). Sınıflar, yüksekliği farklı kotlarda bulunan bölücü paneller ile ayrılarak, kapalı bir mekan oluşumundan kaçınılmıştır. Gün ışığının her noktaya ulaşabildiği bu aydınlık ortam, çocukların tek başına vakit geçirebilecekken çevresi ile etkileşim içerisinde olacağı şekilde düzenlenmiştir. Çelik taşıyıcı sistemin olanak tanıdığı yükseklik sayesinde geniş cephe yüzeyi oluşurken tavanda açılan aydınlatma boşlukları ile doğal ışık kullanımı artırılmış ve bu anlamda yapıya sürdürülebilirlik niteliği kazandırılmıştır (Şekil 3).

Bahçe ile İlişki
Çocukların birbiri ile iletişim içinde oldukları, sosyal ve kültürel kuralları öğrendikleri oyun alanları, kendilerini keşfetmelerini sağlamakta önemli bir rol oynamaktadır. Reggio Emilia yaklaşımında okul içi kadar önemli bir yere sahip olan dış alandaki bahçe, aktivitelerin büyük bir kısmının gerçekleştiği oyun alanlarından biridir. “Sınıf Ağacı” diye adlandırılan ağaçlar, her yaş grubundan çocuklar ile birlikte burada seçilerek, çeşitli projelerde kullanılır (Şekil 4). Hatta okul binasını oluşturan kolonlar gizlenmeyerek, birer ağaç görevi üstlenir ve burada da onunla kurduğu diyalog bahçedeki gibi devam eder. Sanatsal aktivitelerin dışarıda ağaçların çevresinde, içeride kolonların üzerinde uygulanması, doğanın aralıksız devam etmesini sağlar. Bunun yanı sıra bahçede bulunan oyun alanı için malzeme seçiminde, plastikten ve renkli yapay oyun donatılarından kaçınılması, peyzaj oluşumları (tepeler, delikler vb.) ile uyum içinde tasarlanmış doğal materyallerin kullanılması, çocuklar için duyusal uyarım sağlamada önemli bir etkendir. Bahçede bitki yetiştirme ve böcek gözlem alanları yaratmak, çocuklar için hem aktivite hem de doğa ve doğal döngüler hakkında bilgi edinme fırsatı verir.

Cephe Tasarımı
Reggio Emilia okulları cephe tasarımında dikkat edilmesi gereken noktalardan biri doğal ışıktan maksimum seviyede yararlanmaktır. Cephelerdeki pencere açıklıklarının çocuk ölçeğinde ve sık yer alması, öğrencilerin çevresi (doğa, oyun alanı…) ile iletişim içinde olmasına imkan vererek yapıda iç ve dış mekan bütünlüğünü sağlar. Pencerelerin kenarlarında bulunan parapetler, oturma elemanı olarak işlevlendirilebilir. Aynı plan için, çeşitli cephe alternatifleri üretilerek, simetrik, doğrusal, dağınık veya birleşik gibi farklı tasarımlara gidilebilir. İsveç’te bulunan Tellus Nursey Anaokulu, sanayi bölgesindeki konutlar ile ormanlık alan arasına yerleştirilen, yarı kapalı bir giriş avlusu ile ebeveynlerin ve çocukların binaya girmeden önce buluşabileceği dış mekan planına sahiptir (Resim 6). Organik formlu cephesi üzerine farklı kotlarda yerleştirilen pencereler, gün ışığının iç mekanlara farklı kotlarda ulaşmasını sağlarken, çevresinde bulunan ormanlık tepe arasındaki fiziksel görüşü çocuk ölçeğine indirgemiştir (Resim 7). 50×50 mm boyutundaki ahşap cephe kaplaması, bazı açıklıkların önünde devam ederek güneş ışığını filtrelemiş ve gizli pencereler oluşturmuştur (Şekil 5). Çam ağacından oluşan sarıya boyalı cephesi ile sürdürülebilir tasarıma örnek teşkil ederken, akustik açıdan gürültü kontrolü sağlayabilmakte ve çevre dostu bina olma niteliği taşımaktadır.

İç Mekan – Meydan (Piazza)
Ortak mekan olarak adlandırılan “meydan” (İtalyanca adıyla piazza), kentte gerçekleştirdiği rolünü okula yansıtarak, çocuğun büyüdüğünde gerçek dünyaya kolay uyum sağlamasını amaçlamıştır (Bilgic, 2016). Reggio sisteminin merkezinde bulunan çocuğun, plan olarak yapıdaki karşılığı olan Piazza, buluşma, grup etkileşimi, sosyal ilişkilerin gerçekleştiği, çocuğun kent ile ilişkisini devam ettiren kamusal alan görevindedir. Yapı içindeki çoğu mekanın bu meydana açılması her türlü sosyal etkinliklere (oyun, sergi, aktivite, gösteri, spor…) olanak tanır. Meydan ana fikrinden ilerleyerek giriş, yönetim odaları, sınıflar, atölyeler, bahçe ve servis alanları sarmal biçimde plana aktarılır. Piazza ortak alanı, koridor gereksinimi en aza indirir. Mevcut koridorlar mümkün olduğu kadar cephe ile aynı aksta devam ederek doğal ışığın okulun tüm alanlarına nüfuz etmesini sağlar. Koridor duvarları öğrenci aktivite ve projelerinin sunulduğu sergi düzlemine dönüşerek geçiş alanı kavramından uzaklaşır. Girişte ve sınıflarda yer alan üçgen çatı biçimindeki konveks aynalar ise çocukların kendilerini farklı bakış açılarından görmesini ve kendi kimliğini bulmasını sağlamak için yerleştirilir (Gökmen, 2013) (Resim 8).

Merdiven ve Hareketli Mobilyalar
Merdivenler, zeminde oluşturduğu kot farklarıyla hem bölücü bir yapı elemanı hem de oturma görevi üstlenerek seyir alanına dönüşür ve çevre ile diyaloğu kesintisiz devam ettirir. Sanatsal faaliyetlerin, gösterilerin ya da veli toplantılarının gerçekleşeceği bu mekan sayesinde kapalı bir salona gerek duyulmaz (URL-6). Duvarların tüm kesit boyunca devam ederek sabit yerleştirilmesi okul içi görsel algıyı engelleyeceğinden, sabit olmayan duvarlar, hareketli paneller, cam bölücü sistemler, mobilyalar ve perdeler kullanılarak sınıflar sınırlandırılır (Tanka, 2015). Bölücü panellerin yüzeyi sergi duvarı, mobilyalar ise depolama görevi üstlenir. Mekan kullanımının asgari olduğu okul yapılarında, sürgülü duvarlara sahip iki oyun odası belirli grup etkinliklerinde kullanılabilecek daha büyük bir alan oluşturmaya olanak tanır. Sabit ve değişmesi zor olan sert bölücüler, yönetim ofislerinde, ıslak hacimlerde ve bazı dersliklerde yer alabilir. Tuvaletler, oyun odasının personel gözetimini kolaylaştırmak ve tuvaletlere doğal ışığın girmesini sağlamak için yarı şeffaf bir bölücü eleman ile tasarlanabilir.

Mobilyalar, insan ergonomisine uygun ve çeşitli amaçlarla kullanılmasıyla modüler olarak tasarlanır. İtalya’da yer alan Loris Malaguzzi Okulu’nda 3 – 6 ve 6 – 8 yaş aralığında bulunan üç adet sınıf, çocukların erişebilecekleri farklı boyutlarda bulunan mobilyalar ile ayrılmıştır (Resim 9). Açık sistemde konumlanan mobilyaların değişen gereksinimlere göre birleştirilir ya da bölünebilir olması farklı mekan düzenlemelerine imkan verir. Ayrıca keskin kenarları olmayan, temizlemesi kolay, doğal malzemelerden oluşan, sakin renklere sahip mobilyalar tercih edilmelidir.

Sınıflar ve Atölyeler
Sınıflar ve içinde bulundurdukları atölye köşeleri, öğrencilerin yaptığı çalışmalar, gözlemler ve bunların dokümantasyonu için önemli alanlardır. Bu sebeple Reggio Emilia okullarında yer alan her sınıfta küçük atölye oluşumlarına gidilmiştir. Sınıflarda, çember köşesi (karşılıklı konuşma ve düşünme için), ışık – gölge köşesi (drama çalışmaları için) ve atölye köşesi (çeşitli materyaller ile proje çalışmaları için) bulunur (Resim 10). Bu alanlar sınıftan ayrı bir alanda değil, birbirlerinin tamamlayıcısı rolünde küçük birer stüdyolardır. Sınıfların dışında ortak mekana açılan “Atelier” denilen büyük atölye alanı ise sanat öğretmenleri ile çocukların birebir çalıştıkları mekandır (Mucchi, 2008). Bu alanda doğaya ait malzemeler ile çalışılması ve bu sayede dış mekanın içeriye girmesi sağlanırken, yıl boyunca çocukların birçok ürün ortaya çıkarabilmesi hedeflenir.

Malzeme ve Renk Seçimi
Anaokullarında kullanılan materyallerde en önemli faktörlerden biri güvenlik olmakla birlikte, tehlikeli durumları en aza indirgeyecek malzemeler seçilmelidir. Yangına dayanıklı mobilya ve materyallerin yanı sıra cam malzemeler kırılmaz özellikte üretilmiş olmalıdır (Kanbur, 2012). Okul içindeki serbest açık alan tasarımının getirdiği ses ve gürültü sorunu, özel akustik niteliğe sahip malzeme ile engellenebilir. Ayrıca bina içi ve dışındaki zeminde, mermer, taş gibi sert malzeme kullanımından kaçınarak yumuşak dokulu yapı elemanları kullanılmalıdır (ahşap, halı, kauçuk, polipropilen, vinil…). Çocuk ve eğitim psikolojisinde renk seçimi önemli bir etken olduğundan koyu renklerden kaçınılmalı, doğal tonların arasında mutluluk ve enerji veren canlı renkler ile yumuşak geçişler sağlanmalıdır. Aynı alanda farklı renk tonları kullanmak, mekanın hem ayrıştırılabilmesini hem de istendiğinde devamlılık algısını yaratarak planlama imkanı verebilmektedir.

Sonuç
İçinde bulunduğumuz fiziki çevre, davranışlarımızı, duygu ve düşüncelerimizi etkileyerek yaşam boyunca biçimlendirmeye devam eden etkenlerden biridir. Eğitim yapılarında çocuklar için öğrenme ortamları oluşturulurken çocukların benimseyeceği, katılım göstereceği, çevre ile ilişkisinin devam edeceği ve sosyal ilişkiler kuracağı biçimde tasarlanmalıdır. Okul binasının arazideki yerleşimi, iç mekanların bahçeye yönlenmesi, taşıyıcı sistemin geniş açıklıklı ve cephe yüzeyini arttıracak düzeyde olması yapının çevresi ile bir bütünlük oluşturmasına imkan vermektedir. Sınıf ve atölyeler arası duvarların kaldırılması, doğal ışığın tüm mekanlara ulaşabilmesi ve bu sayede öğrencilerin tüm yapıyı algılayabilmesi mümkün kılınabilmektedir. Merdivenler sadece sirkülasyon alanı değil bir araya gelme ve iletişim kurabilme noktası haline gelmektedir. Hareketli mobilya ve paneller, malzeme ve renk seçimi ile esnek iç mekanlar tasarlanabilmektedir. Reggio Emilia sisteminin içinde barındırdığı bu yaklaşımlar, okul öncesi ve devamı olan eğitim kurumlarının tasarımında kullanılmaktadır. Bu bağlamda hemen her kültüre, çevreye, iklime kolay adapte edilen ve günden güne geliştirilmesine olanak veren Reggio Emilia yaklaşımı, çocukların bilişsel, fiziksel ve duyusal gelişimlerinin destekleneceği, gelecek nesiller için alternatif eğitim sistemlerinden biri olma özelliğindedir. Reggio Emilia eğitim sistemi, eğitim yapısının tasarımı sırasında ve yapıya ait mekanların kurgulanmasında, ilkeler koyan, belirleyici, seçicidir. Dahası, yapı bütüncül bir bakış açısı ile değerlendirilecek olunduğunda, tasarım fikrinin alt metnini yazarak, bir anlamda yapıya mimari ruhunu da kazandırmaktadır.

Kaynaklar
Bilgiç, D., (2016), “Okul Öncesi Eğitim Kurumlarında Uygulanan Eğitim Sistemlerinin Mekan Biçimlenişine Etkisi ve Reggio Emilia Eğitim Sisteminin Mekan Tasarımı Üzerine Denemeler”, Megaron, Sayı: 11(1), ss. 162-176

Council of Europe Development Bank, (2017), “Architectural Design Guidelines For Early Childhood Education Centers And Playgrounds”, Ekim 2017.

Dündaralp, B., (2017), “Öğrenmenin Mimarisi”, Betonart Dergisi, Sayı: 53, ss. 54-59.

Fraser, S., Gestwicki, C., (2002), Authentic Childhood: Exploring Reggio Emilia In The Classroom, Delmar / Thomson Learning.

Gökmen, H. S., (2013), “Okul Öncesi Eğitime Farklı Yaklaşımlar: Montessori ve Reggio Emilia”, Ege Mimarlık Dergisi, Sayı: 85-86, ss. 52-57.

Güzer, C. A., (2000), (Zorunlu) Öğrenme Mekanları, XXI, Sayı: 1, ss. 46-57.

Kanbur, N., (2012), “Okul Öncesi Eğitim Binalarına Dönüştürülmüş Mevcut Yapıların Kısıtlamaları Üzerine Bir İnceleme”, İstanbul Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İç Mimari Tasarım Anabilim Dalı.

Karabey, H., (2004), Eğitim Yapıları “Geleceğin Okullarını Planlamak ve Tasarlamak Çağdaş Yaklaşımlar, İlkeler”, Literatür Yayıncılık, Mart 2014, İstanbul.

Koç, B., (2012),” Çocuklar İçin Tasarlanan Mekanlarda Bilişsel Sınırlar, İstanbul Teknik Üniversitesi”, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Anabilim Dalı.

Mucchi, A., (2008), “Dialogues With Places, Istituzione of the Municipality of Reggio Emilia and Reggio Children”.

Özdağ, S. A., (2014), “Montessori Metodunun Eğitim Mekanlarına Yansıması Üzerine Kavramsal Bir Analiz”, Karedeniz Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Anabilim Dalı.

Perkins, B., Bordwell, R., (2010), “Elementary and Secondary Schools”, Perkins Eastman, Wiley.

Şener, E., (2001), “Okul Öncesi Çocuk Eğitim Merkezleri İçin Değişebilir / Dönüşebilir / Esnek Bir Fiziksel Çevre Modeli”, İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Anabilim Dalı.

Tanka, S., (2015), “Eğitim Yapılarının Esneklik Kavramı Bağlamında Değerlendirilmesi”, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Mimarlık Ana Bilim Dalı.

URL-1. https://opalschoolblog.typepad.com/opal-school-blog/documentation (E.T 30.08.2019).

URL-2. https://www.archdaily.com/775276/nido-dinfanzia-a-guastalla-mario-cucinella-architects (E.T 30.08.2019).

URL-3. https://www.archdaily.com/795183/the-atelier-biome-environmental-solutions (E.T 30.08.2019).

URL-4. https://www.archdaily.com/98163/tellus-nursery-school-tham-videgard-arkitekter  (E.T 30.08.2019).

URL-5. https://www.reggiochildren.it/ (E.T 30.08.2019).

URL-6. http://www.zpzpartners.com/#/scuola-loris-malaguzzi/ (E.T 30.08.2019).

URL-7. http://www.mesepalamudu.com/blog/ (E.T 30.08.2019).

URL-8. https://en.wikipedia.org/wiki/Reggio_Emilia_approach (E.T 30.08.2019).

URL-9. https://www.acevokuloncesi.org/egitim-programi/farkli-program-ve-yaklasimlar/reggio-emilia-yaklasimi (E.T 30.08.2019).

URL-10. http://reggioemiliadernegi.org/ (E.T 30.08.2019).