Raj Sabhagruh

Mimari Tasarım
Serie Architects

Proje Yeri
Dharampur, Hindistan

Tamamlanma Tarihi
2024

Fotoğraflar
Rory Gardiner

Hindistan’da yer alan Raj Sabhagruh, Serie Architects’in bölgenin kutsal tapınaklarından aldığı ilhamla tasarladığı, sözlerden sessizliğe doğru giden yolculuğu somutlaştıran bir mimariye sahip.

Raj Sabhagruh; altmış metre yüksekliğinde, hilal şeklindeki bir tepenin en üst noktasında inşa edilmiş kırk metre yüksekliğindeki bir yapı olarak, beş bin ziyaretçi kapasiteli bir oditoryuma, sınıflara, vaaz odalarına, bin metrekarelik bir müzeye, hediyelik eşya dükkanına ve üç yüz kişi kapasiteli bir meditasyon salonuna ev sahipliği yapıyor. 2012 yılında düzenlenen davetli bir uluslararası yarışma ile Serie Architects tarafından elde edilen Raj Sabhgruh projesi, ana fikirlerini efsanevi tapınak Jain Samavasaran’dan alıyor.

Bu mitik yapı, kendini adamış olanları aydınlanmaya daha da yakınlaştırmak için, vaazlar ve öğrenmeler ile elde edilen bilginin birikimini yapı blokları olarak temsil ediyor. Bu anlayış, benzer elemanların birikmesinin oluşturduğu, en kutsal noktayı kapatan, yüksek, kıvrımlı piramit benzeri formlar olan “shikara”ların yer aldığı tüm Jain tapınaklarında somutlaştırılmış. Serie’nin tasarımı üst üste istiflenmiş ve her seferinde kırk beş derece döndürülmüş on üç adet mahalden oluşuyor. Döndürülerek elde edilen küme, ince, nazikçe kıvrılmış beton perde duvarlardan oluşan, delinerek içeriye doğal ışığın sızmasına izin veren perde duvar strüktürü boyunca yükseliyor. Bu yalın mimari, strüktürü cephe ve mekan tanımlayıcı olarak ele alıyor, tüm yapı için kullanılan malzemeyi azaltmayı amaçlıyor. Programsal olarak, zemin kattaki vaaz odalarında bulunan, biri ikinci katta yer alan müze ile deneysel bir öğrenime doğru yükselerek üçüncü kattaki derinlikli çalışma odalarına ve son olarak zirve katta yer alan meditasyon salonuna varıyor; sözlerden sessizliğe doğru bir yolculuk tanımlanıyor.

Dairesel, beş bin koltuklu oditoryum, planı zemin kata mıhlıyor; buraya ana yönler ve ikincil yönler boyunca radyal olarak dizilmiş sekiz adet giriş kapısının çevresini dolaşan geniş bir fuayeden erişiliyor. Dört adet kıvrımlı ve birbirine geçmiş beton kemer, elli dört metre çapında bir açıklık geçiyor ve yirmi metre yüksekliğindeki beton duvarı aşarak kolonsuz bir iç mekan oluşturuyor. Kemerlerin kesişmesi sonucunda ortaya çıkan kare form, oditoryumun üstünde yer alan meditasyon salonunun oturacağı strüktürel zemini ortaya çıkarır.

Geniş bir kaide üzerine oturtulan bina, merkezinden dışarıya doğru yayılan büyük bir meydanla kuzeydeki büyük yemek salonuna, batıdaki beş bin kişilik açık hava amfitiyatrosuna ve güneydeki Jain tapınağına bağlanıyor. Plaza, yaz güneşinin sıcaklığını yansıtan serin, eş merkezli beyaz mermer halkalar halinde düzenlenmiş ve gölge veren ficus ağaçları ile süslenmiş.