lahznimmo Architects tarafından Avustralya’da tasarlanan Powerhouse Castle Hill, Powerhouse Koleksiyonu deposu olmanın yanı sıra; eğitim, atölye, konuşma, sergi ve etkinlik gibi programlara ev sahipliği yaparak çok yönlü bir yapı olarak hizmet veriyor.

Powerhouse Castle Hill, araştırma ve korumayı destekleyen Powerhouse Koleksiyonu tarafından kullanılmak üzere bir depo olarak tasarlanmış. Depo, Avustralya Müzesi ve Yeni Güney Galler Tarih Müzeleri ile ortaklaşa işletilen Müze Keşif Merkezi’nin bir parçasını oluşturuyor. Alanda, proje öncesinde, koleksiyon için kullanılan ve kapasitelerini neredeyse doldurmuş altı büyük depo bulunuyormuş. Powerhouse Koleksiyonu’nun yaklaşık %95’i, çoğu Castle Hill’de olmak üzere depoda tutuluyor. Powerhouse Parramatta Müzesi’nin inşası öncesinde, personel ve konservasyon laboratuvarları gibi yardımcı işlevlerle birlikte daha fazla eser Castle Hill’e taşınacakmış.
CreateNSW 2018 yılında; Powerhouse Koleksiyonu ve arşivleri için depolama alanı; eğitim ve kamusal programlar, atölye çalışmaları ve konuşmalar için esnek alanlar; sergi ve etkinlik alanları; konservasyon laboratuvarları ve koleksiyon çalışma alanları; fotoğrafçılık, dijitalleştirme ve koleksiyon dökümantasyon tesisleri; 50 adet personelin ve ziyaretçi araştırmacıların kullanacağı çalışma alanı; obje ve sergi hazırlama, paketleme, karantina ve bekletme alanları bulunan 9.000 m2’lik yeni bir tesis tasarlaması için Lahznimmo Architects ile anlaşmış. Bina J olarak adlandırılan yeni tesisler, Showground Road ile kamuya dönük önemli bir arayüz oluşturuyor ve yakınındaki TAFE de dahil olmak üzere daha geniş saha yerleşkesiyle birleşiyor. 130 metre uzunluğunda olan ve kuzey-güney doğrultusunda hizalanan yeni yapının, depolama tesislerini sergi ve personel alanlarından ayıran ve site genelinde yaya hareketlerini sağlayan erişim yolu, doğu-batı doğrultusundan sağlanıyor.
Powerhouse Castle Hill’de bulunan tesisler, personel, gönüllüler, eğitim grupları, araştırmacılar, sanatçılar, bilim insanları, endüstri ortakları ve genel halk dahil olmak üzere çeşitli kullanıcı gruplarının ihtiyaçlarına hizmet edecek şekilde çok yönlü tasarlanmış. Yapı, Sydney’in kuzeybatısındaki insanlar için ana girişin önündeki 10 metre yüksekliğinde esnek bir sergi alanının da dahil olduğu bir müze tesisi sağlayarak sitenin halka açık sergiler düzenleme yeteneğini genişletip halkın ihtiyaçlarına cevap veriyor. Koleksiyon deposunun ana giriş holündeki 3,5 metre yüksekliğinde ve 9 metre uzunluğundaki çerçevesiz cam açıklık; Powerhouse Müzesi’nin uçaklar, trenler ve otomobiller gibi VLO nesnelerini barındıran 3000 metrekarelik Çok Büyük Nesne (VLO) depolama alanını halkın sürekli olarak görmesine izin veriyor.
Depolama tesisi, koleksiyonu korumak için gerekli olan 200C’lik sabit bir sıcaklık bandını ve %50 bağıl nemi korumak amacıyla büyük bir soğutucu çanta gibi tasarlanmış. Termal kütle için iç kısımdaki prekast beton duvar panellerini koruyan ısı yalıtımı üzerine yansıtıcı alüminyum kaplama kullanılmış. Yapıda; freze bitişli alüminyum, prekast beton duvarlar ve cilalı beton zeminler dahil olmak üzere minimal malzemeler, doğal özellikleri ve ham hallerini yansıtan şekilde kullanılmış. Renk paleti, beyazdan griye ve siyaha uzanan soğuk ton aralığını sürdürüyor. Katlanmış alüminyum kaplama ile, endüstriyel barakanın tekil ifadesi oluşturuluyor. Sahadaki araç hareketlerinden korumak amacıyla alüminyum kaplama, oluklu prekast beton bir tabanın üzerine oturtulmuş. Alüminyum kaplama içindeki açıklıklar, içerideki faaliyetlere yanıt verecek şekilde içe ve dışa kıvrılarak oluşturulmuş. Elektrik kullanımı çatıya monte edilmiş 100 kW’lık bir fotovoltaik güneş enerjisi sistemiyle destekleniyor. Çatı suyu, gri su kullanımları için toplanıyor.