Pop-up Mekansal Uygulamalar

Özge Kandemir, Doç. Dr.
Eliz Mutlu, Arş. Gör.

Pop-up kavramı günümüzde, genelde toplumsal yaşamın neredeyse her alanında, özelde ise mekan tasarımında; ticari, kültürel ve kamusal alanlarda açığa çıkan uygulama örnekleriyle giderek fark edilir hale gelmiştir. Warnaby (2019), son yıllarda Pop-up’ın bir dizi ticari, ticari olmayan ve kültürel bağlamlarda sıradanlaştığını ve Pop-up hareketinin, neredeyse her türlü geçici olayla eş anlamlı hale geldiğini ifade etmiştir. Carunchio vd. (2020)’nin dile getirdiği gibi, mimarlık çoğu zaman kalıcılık, sağlamlık, uzun ömürlülük ve dayanıklılık duygusuyla ilişkili ve her zaman tasarlandığı yer ve zamanla bağlantılı olmuştur. Ancak son yıllarda kısa süreli ve dinamik mekânlara yönelik proje sayısı artar hale gelmiştir. Bu tasarım yaklaşımı, farklı şekillerle de anılırken yaygın olarak Pop-up mimari olarak isimlendirilmektedir. Bu mimari, geçici, esnek, iş birliğine dayalı ve etkileşimli olabilen bir müdahaleyi, bir eki, yapıyı veya alanı ifade etmek üzere kullanılmaktadır. 

Pop-up kavramı genel olarak çevrimiçi platformlarda, web sitelerinde aniden ve sürpriz bir biçimde görünen, ek bilgiler içeren küçük pencerelerin, kısa süreli görünüp kaybolmasını ifade etmektedir (Overdiek, A. 2017) (Palmer, 2005) (Mehta vd., 2010). Geçici, aniden veya beklenmedik bir şekilde belirmek, meydana gelmek ve kaybolmak anlamında kullanılan kavram, giderek hızlı ve yeni deneyimler arayan kullanıcıların istek ve ihtiyaçlarına odaklanan bir platform, model ya da strateji olarak yorumlanır hale gelmiştir. Bu çerçevede Pop-up uygulamalarının toplumsal yaşamın her alanında yaygınlaşarak artış gösterdiği dikkat çekmektedir. Ekonomi ve İş Araştırmaları Merkezi’ne göre, günümüzde Pop-up modeli hem geleneksel hem de çevrim içi olarak kurulmuş işletmelerde ve de diğer iş faaliyetlerini tamamlayacak şekilde genişler hale gelmiştir (CEBR, 2015). Pop-up’ın “yaratıcı başlangıçlar için modaya uygun bir seçim ve küresel markalar için popüler bir pazarlama taktiği” olarak değerlendirilip dünyada giderek yaygınlaştığı görülmektedir (Harris, 2015). Bu çerçevede farklı disiplinlerde ele alınan farklı uygulama örnekleriyle karşılaşabilmek mümkün olabilmektedir. Pop-up eğitim teknikleri, Pop-up kitaplar, Pop-up tipi cihazlar, Pop-up web uygulamaları, Pop-up reklamlar, Pop-up mekânlar bu uygulamalar arasında yer almaktadır. 

Mekansal uygulamalarla ilişkili olarak Pop-up kavramı, varlığın yaşamsal düzeninden sorumlu, sürekli hareket halinde olan ve yere uyarlanabilen bir “beden” (Dias ve Louçao, 2015), baskın düzenlerin çatlaklarında veya zamanın ve mekânın dışında, artık boşluklarda bulunarak fiziksel ve yaşamsal ritmin bozulmasına hizmet eden ve kentsel organizasyona performatif bir eleştiri sunan bir “ara alan” (Harris 2015), Post-Fordist mekân oluşturmaya yönelik performatif bir “yer üretimi” (Steven ve Ambler, 2010), teatral bir yapı sunan bir “sanat formatı” (Marchetti ve Quinz 2007), iletişime veya hikaye anlatımına yönelik bir “araç” (Dias ve Louçao, 2015), tüketiciler tarafından deneyimlenen bir “olay” (Pomodoro, 2013), geçici kullanımlar için alan yaratan, anlık durumlar veya olaylar için cevap niteliği taşıyan bir “fenomen” (Latka, 2019, s.3), deneyime dayalı bir “pazarlama formatı” (Niehm vd. 2007) vb olarak değerlendirilmektedir.

Literatürde, ağırlıklı olarak geçici perakendeciliğin modern bir manifestosu olarak nitelendirilen ve kökleri periyodik pazarlar için kullanılan geçici yapılarla ilişkilendirilen Pop-up kavramının (Kle´pierre ve Qualiquanti, 2016), kentsel öncüleri arasında ise gezici dükkânlar (yani bitpazarları, ikinci el dükkânlar, büfeler vb.), gezici tiyatrolar, ticaret gösterileri, dünya fuarları ve ABD blok partileri (yani mahalle kutlamaları) sayılmaktadır (Warnaby ve Shi, 2018). Pop-up kavramının kökeninin 1950’lerin ve 1960’ların “oluşum” (happening), 1980’lerin ‘sokak kültürü’ ve 1990’ların ‘kentsel karşı kültürü’ ile de bağlantılı olduğu ifade edilmektedir (Warnaby ve Shi 2019). Drapers (2010), Pop-up’ın ‘köken mitleri’ ne olursa olsun, inkâr edilemeyecek olan şeyin, 2000’li yılların başından itibaren Pop-up endüstrisinin hıza yönelen, kısa ilgi süresine sahip olan kullanıcının çeşitlilik ve esneklik ihtiyacını karşılamak üzere İngiltere, ABD ve Avrupa’da önemli ölçüde popülerlik kazanması olduğunu dile getirmektedir. 

Bu doğrultuda 2000’li yılların başından günümüze Pop-up kavramı, ana akım olarak, cafe/bar/restoran/kulüp, sinema, galeri/müze, otel, mobilya ve kozmetik gibi bir dizi sektör tarafından yaygın olarak kullanılır hale gelmiştir (Russo Spena vd., 2012). Pop-up mimari artık sadece kitapçılar, yayıncılar için değil, aynı zamanda binlerce ziyaretçiyi çeken, şehir sakinleri ve turistler için de halka açık alanlar yaratmaktadır (Vu vd., 2018). Sergiler, tiyatro veya konserler gibi kültürel etkinlikler de, farklı ve beklenmedik yerlerde ortaya çıkabilen, meraklıların ilgisini çekebilen yapılarıyla, Pop-up karaktere sahip hale gelmektedir (Latka, 2019). Ticari ya da kültürel amaçlı kullanılmalarının yanında Pop-up mekânlar acil durumlarda afet ve savaş bölgelerinde de değerlendirilmektedir. Latka’nın da ifadesiyle Pop-up mekânlar, bir yandan yerel topluluklar ve küçük girişimciler için yeni fırsatlar getirirken diğer yandan; depremler, seller, askeri çatışmalar vb durumlarda geçici barınakların oluşturulması ve diğer ihtiyaçların karşılanmasını olanaklı hale getirmektedir (Latka, 2019). Pop-up mekânlar geçici kullanım biçimleriyle maraton veya triatlon gibi spor etkinliklerine yönelik de kurgulanabilmektedir (Roberts, 2020). Bu kapsamda ele alınan çalışma ticari yapılar, kültür yapıları ve kamusal alanlar’da Pop-up stratejisi ile tasarlanmış mekânsal uygulama örneklerinden öne çıkanları ortaya koymayı hedeflemektedir. 

Ticari Yapılar

Pop-up stratejisinin sıklıkla ortaya çıktığı ticari amaçlı mekansal uygulamalar arasında Pop-up mağazaların yer aldığı görülmektedir. Pop up mağazaların konumunun yaratıcı, yenilikçi ve beklenmedik olması; ne zaman ve ne kadar süre görüneceğinin belirlenebilmesi; yaratılan etkinliğin heyecan verici, akılda kalıcı ve ilgi çekici olması; ortaya konulan ürünün benzersiz (indirimli, sınırlı sayıda, yeni veya koleksiyon parçası olan bir ürün) bir yapı sergilemesi, bu mağazaları birer Pop-up mağaza formatına dönüştürmektedir (Pomodoro, 2013). Deneysel ve etkileşimli mağaza tasarımı, kültür-eğlence programları, sosyal medya etkinlikleri ve çevrimiçi ortama entegrasyonu bu formatın diğer temel özellikleri arasında sayılmakta (Russo Spena vd., 2012), mekânda alışılmadık bir estetik yaratan ve kullanıcıya yeni deneyimler yaşatan yapısı onu popüler bir format haline getirmektedir (Overdiek, 2017). 

Bu şekilde biçimlenen Pop-up mağazalar, seyyar perakende veya gerilla mağazası olarak da bilinen “Pop-up perakende” bir diğer ifadeyle de geçici perakende satış alanı olarak kullanılmaktadır (Niehm vd., 2007). Pop-up perakendecilik, mağaza içi etkinlikler ve canlı gösteriler organize ederek kullanıcıları için daha etkileşimli ve katılımcı ortamlar yaratmaktadır (Warnaby ve Shi, 2019). Bu bağlamda Pop-up mağazalar, deneyimsel perakende kapsamında olup, yenilikçi, sürprizli ve heyecan verici yönleriyle deneyim ekonomisine katkıda bulunmaktadır (Pine ve Gilmore, 1999). Bu mağazalarda, Pop-up perakendenin ağızdan ağıza iletişim, gerilla pazarlaması ve sosyal ağ oluşturma tekniklerine dayalı tanıtım stratejilerilerinden yararlanılmaktadır (Marciniak ve Budnarowska 2009). Bu çerçevede spontane bir deneyimle kullanıcıyı şaşırtma, kullanıcıya ayrıcalıklı olma hissini yaşatma, kullanıcıda sınırlı bir süre için kullanılabilirlik algısı yaratma, aciliyet duygusu ve acil tüketim motivasyonu oluşturma önemli hale gelmektedir. 

Pedroni’nin ifadesiyle aşırı doygun bir pazar, e-ticaret tehdidi ve tüketicinin alışveriş deneyimine artan ilgisizliği deneyime dayalı mekân tasarımını da, hayatta kalmak için önemli bir strateji haline getirmiştir (Pedroni, 2011). Bu çerçevede deneyime dayalı Pop up stratejisiyle oluşturulmuş bu geçici mekânların; markanın tanıtımı, reklamı ve satışına, marka imajının güçlendirilmesine, markaya yönelik farkındalığın artırılmasına, markanın yaygınlaştırılmasına, ürüne yönelik kullanıcı tepkilerinin ve yeni pazarların test edilmesine, markanın güçlü ve zayıf yönlerinin analiz edilmesine, markanın geliştirilmesine, yeni bir marka çizgisinin başlatılmasına, yeni bir hedef kitleye ulaşılmasına, kullanıcı algısına müdahale edilmesine yönelik olarak kullanıldığı görülmektedir. Bu ve benzeri amaçlarla ele alınmış, Pop-up mekânsal uygulama örneklerinden bazıları üzerinde durulmaya değerdir. 

Alienware Pop-Up Mağazası, 2021

Resim 1. Alienware Pop-Up Mağazası, 2021 (URL1).

Resim 1. Alienware Pop-Up Mağazası, 2021 (URL1).

Alienware Mağazası, 2021 yılında Çin’in Hangzhou şehrinde uygulanmıştır. Uygulama, Amerikan bilgisayar firması olan Dell şirketine bağlı, Alienware firması için tasarlanmış bir Pop-up mağazadır. Tasarımcı firma Gramco, Çin’in en popüler ve canlı turistik noktalarından birinde, işlek bir yol üzerinde konumlanan pek çok mağaza arasında görünür bir simge yapı oluşturmayı amaçlamıştır. Tasarımcılarından Junichi Eto (URL1) “güçlü uzaylı varlıklar, uzaylı yazılım ürünleri olan en iyi ekipmanlarıyla dünyaya geliyor ve UFO’yu batı gölünün yanına indiriyor” ifadesiyle tasarım yaklaşımlarını ortaya koymaktadır. Yapı dairesel bir biçimde kurgulanmıştır. Böylelikle potansiyel kullanıcılar, bulundukları herhangi bir konumdan yapıyı tümüyle görebilmektedir. İç halkada bulunan dairesel sergileme elemanına bilgisayarlar ve monitörler yerleştirilmiştir. Yapının cephesini oluşturan cam duvarların dışına taşan zemin platformu ise bir dinlenme ve toplanma alanı olarak kurgulanmıştır. 

Cosmetea Pop-up Mağazası, 2021

Resim 2. Cosmetea Pop-up Mağazası, 2021 (URL2).Image 2. Cosmetea Pop-up Store, 2021 (URL2).

Resim 2. Cosmetea Pop-up Mağazası, 2021 (URL2). 

Cosmetea Pop-up Mağaza’sı, 2021 yılında Çin’in Shanghai kentinde Nax Architects firması tarafından bir kozmetik markası için tasarlanmıştır. Bir sokak köşesine yerleştirilen mağaza, mevcut bir yapının bahçe duvarına yaslanmış bir konumdadır. Cosmetea’nın logosundan ilham alınarak tasarlanan yapı, kozmetik kullanıcılarının cilt bakım ürünlerinin zamanı durdurmalarına nasıl yardımcı olacağını düşünmelerini sağlamayı amaçlamaktadır. Tasarımcılar (URL2) “dairesel tünel, zaman ve mekânı aşan ve de insanların günlük hayatın koşuşturmacasından kısa bir süreliğine kaçmalarını sağlayan bir solucan deliği gibidir” ifadesiyle yapıyı tanımlamaktadır. Gündüzleri merak uyandırmayı geceleri ise gizemli bir deniz feneri etkisi yaratmayı hedefleyen mekân, yarattığı deneyimle markanın kullanıcı kitlesi üzerindeki izlenimini derinleştirmeye yardımcı olurken, şehir, doğa ve insan arasındaki ilişkinin yeniden gözden geçirilmesini hedeflemiştir. Ürünler raflarda ve tünelin zeminine gömülü cam bölmelerde sergilenerek çok boyutlu deneyimin parçası haline getirilmiştir.

The Light Trap Pop-up Cafe, 2010

Resim 3. The Light Trap Pop-up Cafe, 2010 (URL3).Image 3. The Light Trap Pop-up Cafe, 2010 (URL3).

Resim 3. The Light Trap Pop-up Cafe, 2010 (URL3). 


The Light Trap Pop-up Cafe, 2010 yılında Sher Maker tarafından Tayland’ın Chiang Mai kentinde uygulanmıştır. Yapı, kamusal alanda La Mai Hotel’ine çok işlevli destek vermek üzere Pop-up bir oda olarak kurgulanmıştır. Otelin park alanına kurulan cafe ihtiyaca göre zaman zaman kokteyl partileri, sanat sergileri ve otelin misafirleri için karşılama alanı olarak kullanılmıştır. Tasarım sürecinde bölgesel ışık ve davranışının önemli rol oynadığı mekân, “ışık kapanı” olarak nitelendirilmiştir. Tasarımcının ifadesiyle (URL3) “yapının duvarı içeriden, gün batımına kadar ışıklar ve duyular için dev bir ekran rolü oynamış, gün boyu devam eden küçük anlar bu ışık kapanında ışığı toplamıştır”. Üç cephesi şeffaf olan yapı, otopark zemin kaplaması üzerine yerleştirilmiştir. Dairesel oturma düzeni tavana asılı perde sistemiyle desteklenerek özgün bir atmosferin yaratılması hedeflenmiştir. Yapının zeminini oluşturan çakıl kaplamanın sesi, kullanıcıları dışarıdan içeriye çekerken, mekâna yönelik işitsel farkındalığın yaratılmasını sağlamıştır. 

Kültür Yapıları

Davis vd.’nin ifadesiyle günümüzde Pop-up mekânsal uygulamalar, işletmelerin, hükümetlerin, üniversitelerin, topluluk gruplarının, bireyler veya markaların tanıtımına, denenmesine veya kaynaklarının paylaşılmasına yönelik olarak oluşturulmaktadır. Keşfetmenin kilit öğe olduğu bu Pop-up uygulamalar topluluklara, ilişkili olmanın, etkileşim kurmanın ve ilerlemenin yeni yollarını keşfetmelerine yönelik yardımcı olmaktadır (Davis vd., 2015). Bu bağlamda Pop-up mekansal uygulamların sıklıkla kültür yapıları kapsamında kullanıldığı dikkat çekmektedir. Müzeler, sergi ve sunum mekanları, performatif mekânlar (konser, tiyatro vb), sinemalar bunlar arasında yeralmaktadır. 

Bu kapsamda Pop-up müzeler, sivil katılımı artırmak amacıyla geçici ve beklenmedik yerlerde mobil müze veya açık hava sergisi şeklinde açığa çıkabilmektedir. Pop-up müzelerin hareketliliği ile organizatörler, müze deneyimini müze duvarlarının ötesine ve izleyiciye getirebilmektedir (Giordano 2013). Pop-up müze konsepti, katılıma önem veren ve katılımcılarla bir dizi “diyalog” kurmayı amaçlayan etkinlikler içermektedir (DelCarlo, M. 2012). 

Nagata (2017)’nın da ifadesiyle Pop-up müzelerin amacı; temsiliyet, erişilebilirlik, topluluk oluşturma ve alternatif müze yaratmaktır. Bu amaçlar doğrultusunda Pop-up müzeler kullanıcıya ve kuruluşa bir takım avantajlar sağlamaktadır. Bunlar arasında ise, belirli bir topluluğun temsil sorununa çözüm oluşturmak ve müze içeriğine kendi hikayelerini ekleme fırsatı sunmak; toplumsal refahı arttırmaya yönelik ihtiyaçları karşılamak ve toplumsal ilerlemeyi sağlamak; insanların olduğu heryerde varolarak ve deneyimler sağlayarak erişilebilir olmak; müzelerin olası varoluş biçimlerini hayal etmek ve yeniden tanımlamaya çalışmaktır. Bu amaçlarla ele alınmış, Pop-up mekansal uygulama örneklerinden bazıları üzerinde durulmaya değerdir.

Nomadic Müzesi, 2005

Resim 4. Nomadic Müzesi, 2007 (URL4)(URL5).Image 4. Nomadic Museum, 2007 (URL4)(URL5).

Resim 4. Nomadic Müzesi, 2007 (URL4)(URL5).

Nomadic Pop-up müze uygulamasının ilk versiyonu Shigeru Ban tarafından 2005 yılında Amerika’nın New York kentinde uygulanmıştır. Bu müze Gregory Colbert’in hazırladığı fotoğraf sergisi için mobil bir galeri oluşturmak üzere tasarlanmıştır. Nakliye konteynırları ve kağıt tüplerle oluşturulmuş 200 metre uzunluğundaki doğrusal yapı, Hodson nehri kenarında konumlandırılmıştır. Dış duvarlar doluluk ve boşluk yaratan yerleşim biçimiyle konteynırlardan oluşturulmuştur. Yapıda kullanılan kağıt tüpler iki sıra halinde uzanarak yapının girişini ve sirkülasyon alanını tanımlı hale getirmiştir. New York’ta 4 ay süresince varlığını sürdüren yapının aynı bileşenlerle oluşturulmuş konfigürasyonu 2006 yılında Santa Monica ve 2007 yılında Tokyo’da kullanıma açılmıştır. Shigeru Ban’ın yaptığı açıklamada (URL6) Santa Monica versiyonunda müzenin konumlandığı alanın boyutları nedeniyle yapının uzunluğunun yarıya indirilerek bir birine bağlı iki paralel galeri mekânı elde edildiği dile getirilmiştir. Böylelikle oluşan iki mekan fotoğrafların sergilenmesi yanında film gösterimi ve müze satışı alanı olarak da kullanılır hale gelmiştir. 

Nobel Prize Müze Sineması, 2020

Resim 5. Nobel Prize Müzesi Sinema, 2020 (URL7).Image 5. Nobel Prize Museum Sinema, 2020 (URL7).

Resim 5. Nobel Prize Müzesi Sinema, 2020 (URL7).

Nobel Prize Museum Sinema, 2020 yılında Nobel Ödülü Müzesi için sanatçı ve tasarımcı Fredrik Paulsen tarafından tasarlanıp, İsveç’in Stockholm kenti, kent merkezinde uygulanmış mini bir açık hava sinemasıdır. Belgesel film gösterimleri için tasarlanan yapının, renk ve dokuyu birleştirmeye yönelik yaklaşımıyla tanınan Paulsen’nin ifadesiyle “çağdaş renklerin ve Covid-19’un eklenmesiyle birlikte, modernist bir mimari geleneği takip ettiği söylenebilmektedir.” (URL8) Yapı dairesel formda olup, her biri ayrı giriş-çıkışa, ekrana ve oturma elemanına sahip beş alana bölünmüştür. Bu bölmeler Covid-19 nedeniyle kalabalık gurupların kullanımına değil, ölçeğiyle bireysel kullanıma olanak tanımaktadır. Parlak sarı şeffaf plastik şeritlerle kurgulanan yapı, bölgenin ikonik siyah-beyaz döşeme kaplaması üzerine yerleştirilerek alanda karşıt bir yanyanalık oluşturulmaya çalışılmıştır. Yapıda çatı örtüsü sadece mekanı hava koşullarından korumaya yönelik ele alınmamış bir tuval olarak değerlendirilmiştir. 

Prada Transformer, 2009 

Resim 6. Prada Transformer, 2009 (URL9).Image 6. Prada Transformer, 2009 (URL9).

Resim 6. Prada Transformer, 2009 (URL9).

Prada Transformer 2009 yılında, moda markası olan Prada için Rem Koolhaas’ın kurucularından biri olduğu OMA mimarlık ofisi tarafından tasarlanmış bir pavyon yapısıdır. 20 metre yüksekliğindeki yapı, Güney Kore’nin başkenti olan Seul’ün merkezinde, tarihi Gyeonghuigung Sarayı’nın bahçesine yerleştirilmiştir. Dört yüzlü bir şekil yaratmak üzere altıgen, dikdörtgen, haç ve daireden oluşan çelik yüzeylerin birbirine yaslanmasıyla kurgulanan yapı, ışığı içeriye doğru süzen yarı saydam, beyaz elastik membran bir zarla kaplanmıştır. Pavyon yüzeylerinden herhangi birinin zemine dönüşebilmesi bir moda sergisi, film festivali, sanat sergisi ve son olarak da Prada defilesi için birbirinden farklı dört alanın oluşmasına imkân tanımıştır. Rem Koolhaas yapının arkasında yatan fikri “ortalama tek bir koşula sahip olmak yerine, basitçe döndürerek farklı bir karakter kazanan ve farklı ihtiyaçları karşılayan bir pavyon tasarladık” (URL10) sözleriyle açıklamıştır. Vinçlerle kaldırılıp döndürülerek farklı bir yüzey üzerine yeniden konumlandırılan yapının etkinliklere uyarlanabilen mekân kurgusu, farklı mekansal deneyimleri olanaklı kılmıştır.

Kamusal Alanlar

Pop-up mekansal uygulamalar geçiciliği, dikkat çekiciliği, esnekliği, deneyimselliği erişilebilirliği ve acil ihtiyaçlara hızlı çözümler sunma yeteneği ile kamusal alanlarda sıklıkla açığa çıkmaktadır. Bu uygulamalar yeme-içme, toplanma, dinlenme, eğitim, sağlık, spor vb. insani ve toplumsal ihtiyaç ve isteklerin giderilmesinde kullanılmaktadır. 

Dymnicka ve Badach (2017)’nin ifadesiyle, kamusal alanı yeniden tasarlayan, yeniden programlayan ve çok çeşitli aktörler içeren bu kısa vadeli, küçük ölçekli ve düşük maliyetli müdahaleler farklı terimlerle anılırken “gerilla şehircilik”, “Pop-up şehircilik” olarak da tanımlanmaktadır. Boş arsa ve binalarda yeni aktivitelerin ve yaratıcılığın ortaya çıkmasına da olanak tanıyan bu müdahaleler, şehrin zaman ve mekânın ötesinde “hiper-bağlantılar” kazanmasına katkı sağlamaktadır. Lydon ve Garcia (2015)’nın ifadesiyle ise bu müdahaleler esnek, deneysel, kolaylıkla uygulanabilir, geliştirilebilir tasarımlar ve sürdürülebilir yaklaşımlar aracılığıyla şehirlerde eğitici, bilinçlendirici ve eğlenceli mekânsal ara yüzler oluşturulabilmektedir. 

Latka (2019), “akışkan modernite” çağında yaşayan yeni göçebe ve gezginlerin yeme-içme, sergi, konser, festival, kültürel alışveriş gibi yeni barınma ve kültürel faaliyet biçimleri aradığını ifade etmektedir. Çok sayıda arsa veya bina kullanan ve geçici bir karaktere sahip olan kültürel noktaların anlık görünümleri, giderek şehirlerin turistik haritasının yeni bir katmanı haline gelmektedir. Keşfedilen veya yeniden keşfedilen benzersiz mekânlardan oluşan bu noktalar, yetkililer tarafından planlanmayan, yerel topluluklar veya bireyler tarafından aşağıdan yukarıya katılımcı ve demokratik bir yaklaşımla oluşturulmaktadır. Bu çerçevede kamusal alanlarda uygulanmış örneklerden bazıları üzerinde durulmaya değerdir.

Bricklle Pop-up Sahne, 2017

Resim 7. Bricklle Pop-up Sahne, 2017 (URL11).Image 7. Bricklle Pop-up Stage, 2017 (URL11).

Resim 7. Bricklle Pop-up Sahne, 2017 (URL11). 

Bricklle Pop-up sahnesi, 2017 yılında ABD’nin Miami kentinde Miami Üniversitesi Mimarlık Okulu öğrencileri ve eğitmenleri tarafından tasarlanarak inşa edilmiş bir performans mekanıdır. Miami Vakfı’nın şehirde potansiyel toplanma alanlarının yaratılması ve geliştirilmesine yönelik açtığı kamusal alan yarışmasını kazanarak uygulamaya alınmıştır. Yükseltilmiş metro ray hattının altındaki bir park alanına yerleştirilen sahne, açık hava performans alanı olarak kullanılmıştır. Art Basel fuarı ve Miami sanat haftasında kurulumu tamamlanan sahne, çeşitli performanslara ortam sağlamıştır. Yapı, yükseltilmiş kare bir tabana dikey olarak sabitlenmiş çubuklardan oluşmaktadır. Çubukların yükseklikleri, üç taraftan merkeze doğru kademeli olarak azalmakta ve ön tarafta kullanılmak üzere üçgen bir alan bırakmaktadır. Tasarımcıların ifadesiyle “bu tasarım, izleyicilerin dikkatini sanatçılara odaklayan ve görsel deneyimi artıran bir bakış açısı yaratmıştır” (URL12). Sahne ve oturma alanı, yayaların, bisikletçilerin, kaykaycıların, şehir sakinlerinin ve turistlerin dinamik bir buluşma noktası haline gelmiştir. 

Sarbalé Ke Pavyonu, 2019

Resim 8. Sarbalé Ke Pavyonu, 2019 (URL13).Image 8. Sarbalé Ke Pavillion, 2019 (URL13).

Resim 8. Sarbalé Ke Pavyonu, 2019 (URL13). 

Kurucusu Francis Kéré’olan Kéré Architecture tarafından tasarlanan pavyon ABD’nin Indio kentinde 2019 yılında kamusal alanda kurulmuş bir yerleştirme uygulamasıdır. Afrika yerel dilinde kutlama evi anlamına gelen “Sarbalé Ke”, Coachella Vadisi Müzik ve Sanat Festivali için oluşturulmuştur. Düzenlemeyi oluşturan elemanlar, simgesel değeri olan baobab ağacı ve onun gövdesinde oluşan boşluklar ve de tavanında açılan yırtıklardan ilham alınarak tasarlanmıştır. Tasarımcısı “benim kültüründe baobab ağacı, bir araya gelinen, kutlamalar ve tartışmalar yapılan ruhani bir ağaçtır. Doğal olarak da ona doğru yürüyeceksin” (URL14) sözleriyle tasarımın çıkış noktasını dile getirmiştir. Kesik koni formunda, 19 m ve altında farklı yüksekliklerdeki 12 kuleden oluşan düzenleme toplanma alanı yaratırken, tasarımcının doğduğu köyün dokusu ve mekânsal düzenini yansıtmaktadır. Kuleler kullanıcıların ve havanın her yönden akabildiği, kontrollü bir biçimde gün ışığını içeriye alan gölgeli mekânlar yaratmaktadır. Geceleri ise toplulukları kendisine çeken bir ışık kaynağı olarak kullanılan yapı, çelik ve renkli ahşap üçgen panellerden oluşmaktadır. 

SelgasCano Pavyonu, 2018

Resim 9. SelgasCano Pavyonu, 2018 (URL15).Image 9. SelgasCano Pavillion, 2018 (URL15).

Resim 9. SelgasCano Pavyonu, 2018 (URL15).

Selgascano pavyonu, 2018 yılında Brugge Trienali’nin “akışkan şehir” teması kapsamında José Selgas ve Lucia Cano’nun kurucusu olduğu Studio SelgasCano tarafından tasarlanmış harekli yüzer bir yerleştirmedir. Yapı, trienalin “Artık hiçbir şeyin kesin olmadığı bir çağda Bruges gibi tarihi bir şehir ne kadar esnek, akıcı ve dayanıklı olabilir?” sorusuna yanıt niteliği taşımaktadır. Yapı, şehrin akışkanlığını ve sanatsal mirasını pitoresk bir yerleştirmeye çevirmekte ve ziyaretçilerin yaratıcı sürecin bir parçası olmalarını sağlamaktadır. Coupure kanalı üzerinde konumlanan pavyon kalana farklı bir erişim sağlamak üzere tasarlanmıştır. Tasarımcılarının ifadesiyle yüzme ve diğer olası etkinlikler, karşılaşmalar ve toplantılar için yeni bir yer ve atmosfer sunmaktadır. Farklı malzemelerin kullanılarak elle şekillendirildiği organik yapı, birbirinden ayrılamayan bir bütün oluşturmaktadır. (URL16) Işığı geçiren pembe-turuncu floresan vinil ile kaplanmış çelik çubuklardan oluşan yapı, ahşap bir platform üzerine yerleştirilerek yüzer hale getirilmiştir. 

Sonuç ve Değerlendirme

Pop-up mekansal uygulamaların günümüzde; geçicilik, esneklik, dikkat çekicilik, deneysellik ve deneyime dayalı olma özellikleriyle toplumsal yaşamın her alanında giderek yaygınlaştığı görülmektedir. Literatür taramalarından ve açığa çıkmış uygulama örneklerinden elde edilen verilerle, Pop-up mekânsal uygulamaların, geçici bir yapı sergilerken, kentin kullanıcıları, ziyaretçileri, tasarımcılar ve yöneticileri üzerinde kalıcı etkiler bıraktığı görülmektedir. Pop-up mekânsal uygulamalar entegre edildikleri mekânlardan ayrılırken fiziksel izler bırakmamaya yönelik kurgulanırken, kentin ve kullanıcıların belleğinde kalıcı izler bırakır hale gelmiştir. Geçicilik özelliğine rağmen Pop-up mekansal uygulamaların yere, kullanıcıya ve işleve yönelik bağlamsal verilerle ilişki kurmayı hedeflediği dikkat çekmektedir. İçinde bulunduğu zamanın birer yansıması haline gelerek kentin birikimine katkı sağlayan değerler üretmektedir. Pop-up mekânsal uygulamalar mimari bir ürün yaratma amacının ötesine geçmektedir. Temel insani ihtiyaçlardan kendini gerçekleştirmeye kadar topluma ve insana ilişkin olası tüm ihtiyaç ve isteklerin karşılanmasına yönelik bir araç niteliği göstermektedir. Pop-up mekânsal uygulamalar sadece ticari amaçlarla kullanılmamakta giderek yeme-içmeden barınmaya, eğitimden, sağlığa, kültür-sanat etkinliklerinden spor aktivitelerine kadar yaygınlık göstermektedir. Ele alınan çalışma bu yönde işleve, yere ve kullanıcıya yönelik yaklaşımlarıyla öne çıkan Pop-up mekânsal uygulamaları ortaya koyarak incelemeyi hedeflemiştir. Bu incelemeler, yerel yönetimler, kurum ve kuruluşlar ve de tasarımcılar tarafından eleştirel bir biçimde değerlendirilmeyi beklemektedir. 

Kaynaklar

  1. Carunchio, C. F., Lima, E. G. vd. (2020). “Design Process for Pop-up Architecture” PLEA 2020 Conference- Planning Post Carbon CitiesAt: A Coruña, Spain. 
  2. CEBR (2015). Britain’s Pop-up Retail Economy 2015 [Report]. London: Centre for Economics and Business Research (CEBR). 
  3. Davis, A., Rice, C., Spagnolo, D., Struck, J., Bull, S. (2015). Exploring Pop-up Libraries in Practice. The Australian Library Journal, 64(2), 94-104.
  4. DelCarlo, M. (2012). Conversation and Community: An Exploratory Study of the Pop-up Museum Concept. Master’s Candidate, Museology Graduate Program, Evans School of Public Affairs University of Washington.
  5. Dias, J. S., Louçao, D. (2015). Pop-up The Ephemerality Looking for Its Design. International E-Journal of Advances in Social Sciences, 1 (3), 322-330.
  6. Drapers (2010). Pop-up Shop the Opportunities.  

https://www.drapersonline.com/insight/comment/pop-up-shops-the-opportunities (Erişim tarihi:18.09.2021).

  1. Dymnicka, M., Badach, J. (2017). City and Urbanity in the Social Discourse. IOP Conf. Series: Materials Science and Engineering.
  2. Giordano, S. (2013). Pop-up Museums: Challenging the Notion of the Museum as a Permanent Institution. Predella: Journal of Visual Arts, 33, 461-469.
  3. Harris, E. (2015). Navigating Pop-up Geographies: Urban Space-Times of Flexibility, Interstitially and Immersion, Geography Compass 9 (11), 592-603.
  4. Latka, J. F. (2019). Sustainable Pop-up Culture. 21st General Assembly of International Experts 1998/2019. Heritage as a Builder of Peace, Wroclaw University of Science and Technology, Poland.
  5. Lydon, M., Garcia A. (2015). Tactical Urbanism: Short-term Action for Long-term Change. Island Press, Washington DC.
  6. Marchetti, L., Quinz, E. (2007). Dysfahsional. Luxembourg: Bom Publishers.
  7. Marciniak, R., Budnarowska, C. (2009). Marketing Approaches to Pop-up Stores: Exploration of Social Networking. Paper Presented at the EAERCD Conference, July 15-17, Guildford, UK.
  8. Mehta, D., Sharma, J. K., Mehta, N. K., ve Jain, A. (2010). An Empirical Study on Young Executives’ Response towards Pop-up and Banner Advertisements. Serbian Journal of Management, 5(1), 1-188.
  9. Nagata, M. (2017). A Museum in Context: Understanding the Practices of Independent Pop-up Museums, MA Thesis. University of Washington.
  10. Niehm, L., Fiore, A.M., Jeong, M., Kim, H.J. (2007). Pop-up Retail’s Acceptability as an Innovative Business Strategy and Enhancer of the Consumer Shopping Experience. Journal of Shopping Center Research 13(2), 1-30.
  11. Overdiek, A. (2017). Fashionable Interventions: Pop-up Store as Differential Space. Organizational Aesthetics, 6 (1), 116-134.
  12. Palmer, D.E. (2005). Pop-ups, Cookies, and Spam: Toward a Deeper Analysis of the Ethical Significance of Internet Marketing Practices. Journal of Business Ethics (2005) 58, 271–280.
  13. Pedroni, M. (2011). Sellers of Experience: The New Face of Fashion Retail. In: Fashion: Exploring Critical Issues. 283–294. 
  14. Pine J. Gilmore, J. (1999). The Experience Economy. Boston, MA: Harvard Business School Press.
  15. Pomodoro, S. (2013). Temporary Retail in Fashion System: An Explorative Study. Journal of Fashion Marketing and Management: An International Journal. 17 (3), 341-352.
  16. Roberts, J. (2020). Temporary Uses for Los Angeles County Metropolitan Transportation Authority’s Park-And-Ride Lots.
  17. Russo S., T., Caridà, A., Colurcio M., Melia, M. (2012). Store Experience and Co-Creation: The Case of Temporary Shop. International Journal of Retail and Distribution Management, 40(1), 21-40.
  18. Stevens, Q., Ambler, M. (2010). Europe’s City Beaches as Post-Fordist Placemaking. Journal of Urban Design, 15(4), 515-537.
  19. Vu, A., Pham, T., Pham. (2018). Pop-up Landscape Architecture in Ho Chi Minh City: Cases of Creating Livable City for All. MATEC Web Conferences. 
  20. Warnaby, G., Shi, C. (2019). Chancing Customer Behaviour: Changing Retailer Response? The potential for Pop-up Retailing. Journal of Customer Behaviour, 18(1), 7-16.
  21. Warnaby, G., Shi, C. (2018). Pop-up Retailing Managerial and Strategic Perspectives. Springer. Cham, Switzerland. 

(URL16)https://www.dezeen.com/2018/05/19/selgascano-architecture-pavilion-triennial-bruges