Architecture Brio tasarımı Plantation Retreat, karşısında konumlandığı okyanus manzarasına doğru yöneliyor, kendine has peyzajıyla Alibağ’da ölçekli ve yer ile uyumlu bir mimari sunuyor.

Mumbai’de denize bakan bir yamaçta bir ev inşa etmek hem heyecan verici hem de ürkütücü bir durum. Bir yandan panoramik okyanus manzarası heyecan veriyor. Diğer yandan ise, kısa bir süre öncesine kadar ıssız ve doğal bir manzara olan bu bölgelerde, çevrede baskın bir karakter kuran villaların giderek artmasına neden oluyor.

Bununla birlikte, Alibağ’daki plantasyon inziva yeri, varlığıyla savaşmak yerine, inşa edilmiş olanın karakterini vurguluyor. Yakındaki Goa kıyılarının inişli çıkışlı tepelerine dağılmış Portekiz şapellerinden pek de farklı değil. Saf beyaz parlaklığındaki bu şapeller, karakteristik eksenel yönelimleri ve baskın yapılarıyla varlıklarından çekinmiyor.

Benzer şekilde, bu inziva yeri de çevresindeki manzaraya rahat bir ölçek kazandırmaya çalışıyor. Manzaraya doğru yönlendirilmiş iki kademeli doğrusal pavyon benzeri yapı, evin karakterini tanımlıyor. Pavyonlar beyaz “Dhrangadhra” kireçtaşı duvarlardan yapılmış.

Beyaz boyalı ahşap panjurlar, derin girintili çelik çerçeveli pencereleri gölgeliyor. Bunlar uzun uzamsal teleskoplar gibi hareket eden ve uzaktaki deniz manzaralarını görünüşte daha yakına getiren güçlü tezahürler oluyor.

Ev, araziye yerleşmek için alternatif yollar buluyor. Odaların yarısı gömülü “kanca” şeklinde sağlam bir taş kaide içinde yer alıyor. Bu taş kaide bir istinat duvarı görevi görüyor. Aynı zamanda bitki örtülü yeşil bir çatı terasını destekliyor.

Alt katta ise bir yarı açık avlu bulunuyor. Avlu, manzaraya doğru yöneliyor ve bir koruma hissi sağlıyor. Bir dizi basamaklı kaide gibi ara peyzaj unsurları ve platformlar, mimari müdahaleyi yamaç boyunca yankılandırıyor. Kavisli bir sonsuzluk havuz, üstü kapalı açık salon ve yaşam alanlarının etrafını sarıyor. Kıvrımlı çizgiler birkaç kilometre ötedeki kıyı şeridinde yankılanıyor.