Outdoor Factory Kurucu Ortağı Suphi Aydıner: Bir tema parkı tasarlamak, sizi gerçeklikten hayal dünyasına taşıyor.

“Bir tema parkı tasarlamak, sizi gerçeklikten hayal dünyasına taşıyor. Bu ortamda, ziyaretçinin gördüğü, duyduğu, kokladığı ve deneyimlediği her şeyi kontrol etme konusunda ustayız.”

  

Tema Park sektöründe öncü bir şirketsiniz. Öncelikle Outdoor Factory’i bize kısaca tanıtmanız mümkün mü? Hangi iş/işler ile sektörde ses getirdiniz?

Suphi Aydıner Outdoor Factory’i 2010 yılında kurduk. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’nin temalı eğlence sektöründe tasarım ve uygulama hizmeti sunan ilk ve başlıca şirketiyiz. Bünyemizde 100’ü aşkın çalışanımız ile merkez ofisimiz İstanbul’da olmak üzere Milano, Taşkent, Doha, Chicago ve Münih’te ofislerimizde faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Temalı eğlence sektörü kapsamında eğlence parkları, müzeler, şehir mimarisi alanlarında hizmet veriyoruz. Aynı zamanda dünyada bu konuda öncü kuruluş olan IAAPA Uluslararası Eğlence Parkları ve Gezi Yerleri Birliği üyesiyiz ve global sponsoruyuz.

Bu zamana kadar Vialand, The Land of Legends, Osmaniye Masal Park gibi Türkiye’nin en önemi tema parklarına temalı üretim ve uygulama çalışmaları gerçekleştirdik. Avrupa’da ise bölgenin en büyük ve bilinen parklarından Europa-Park başta olmak üzere 20’nin üzerinde park ile çalıştık. Geçtiğimiz yıl Katar’da dünyada çok büyük ses getiren Doha Quest Tema Park ve Qetaifan su parkı için temalı üretim ve uygulama çalışmaları gerçekleştirdik. Taşkent’te bağımsızlık anıtının tasarım ve uygulamasını yaptık, beraberinde milli bağ projesinde çalıştık. Amerika ofisimiz ise her yıl ortalama 20 park ile yeni projeler geliştirip hayata geçiriyor.

 

Bugüne kadar yaptığınız işlerden örnekler verir misiniz? Bunlar arasında yatırım ve büyüklük olarak hangisi öne çıkıyor?

Suphi Aydıner Özbekistan’da gerçekleştirdiğimiz projeler son dönemde yatırım olarak büyük paya sahip. 2023 yılında 2 yeni müze çalışması için imza aşamasındayız.  Gelişen pazarlardaki projelerimiz yatırım ve büyüklük olarak öne çıkıyor. Mature- gelişmiş pazarlarda genelde büyüme ve yeniliklerin yatırımları aynı oranda bir büyüklük göstermiyor. Bu kapsamda Doha Quest Tema Park ve Qetaifan projeleri yatırım olarak en büyüklerinden biriydi diyebiliriz. Son dönemde Umman, Bangladeş gibi ülkelerde de yeni projeler üzerinde çalışıyoruz. 2023 yılında Suudi Arabistan ve dünya tema sektör pazarının lider parkıyla çalışma hedefimiz var. Bu konuda bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz toplantılar ve müşterilerimizin görüşleri çok olumlu yönde. 

Faaliyet alanlarınız arasında tema parklar dışında neler var? Nasıl bir çalışma şekli izliyorsunuz?

Suphi Aydıner Temalı eğlence parklarının dışında müzeler, şehir mimarisi alanlarında şehir meydanları, anıtlar, heykeller, şehir parkları projelerini de hayata geçiriyoruz. 

Faaliyet alanımızın kapsamlı olması sebebiyle müşteri yelpazemiz de bir hayli geniş; yerel yönetimler, belediyeler, tema parkların yanı sıra oteller, alışveriş merkezleri, müzeler gibi…

Çalışma şeklimiz kapsamında müşterimizden gelen brief talep doğrultusunda anahtar teslim hizmet veya sadece tasarım veya üretim hizmeti verebiliyoruz. Kapsamlı bir projeyi ele aldığımızda briefi dinliyoruz ve bir takım yazılı proje detayları da alıyoruz. Konsept fikir gelişimi ile işe başlıyoruz. Konsept fikir yaratmak için öncesinde araştırma ekibimiz bölge- belde hakkında bize rakamsal ve kültürel verileri sunuyor, ardından fikir sunumuyla başlıyoruz.  Proje çalışması kapsamında fizibilite, konsept tasarım, mimari tasarım, 2 boyutlu ve 3 boyutlu tasarım çalışmalarıyla birlikte maliyetlendirmeden marka yaratmaya kadar uzanan geniş bir kapsamda hizmet veriyoruz. Bu süreçlerde tasarım departmanımız, mimari, inşaat, proje ekipleri, satın alma, üretim departmanları bilfiil görev alıyor. 

Sektörde yaşanan değişimler, trendler ve dijitalleşme sizi nasıl etkiledi? 

Suphi Aydıner Temalı eğlence sektörü de her sektörde olduğu gibi hızla dijitalleşmeye başladı. Roller Coaster’lar ve Dark Tunnel’lar her parkın önceliği oldu. Biz uzun süredir şehir mimari alanında içerik ve görsellikte dijital tarafta yol alıyoruz. Özellikle Türkiye’de son dönemde konsept müzelerin arttığını görüyoruz ve şehir müzeleri de dijitalleşme talebiyle bize başvuruyorlar. Bu kapsamda sürükleyici deneyimlerimizi yaratmak üzere yeni bir dijital şirketimiz de oldu. Ortaklığımız sayesinde de özellikle son müze projelerimizde arşivlerin değerlendirilmesi, ziyaretçileri döneme götürme, hikâye anlatma ve paylaşılabilir olmasına olanak vermesi sebebiyle belki de müzelerin son dönemde %30 – %40 oranında dijitalleştiğini söyleyebiliriz.

Sektörde mimari olarak sizi diğerlerinden ayrıştıran unsurları nasıl tanımlıyorsunuz?

Suphi Aydıner Sektörde tasarım veya sadece uygulama yapan şirketler bulunuyor. Ancak çoğu teknik tarafta kuvvetli olmasına rağmen sanatsal tasarım ve hikâye anlatıcılığında aynı başarıyı sergilemiyorlar. Örnek vermemiz gerekirse; Özbekistan Cumhurbaşkanı Sayın Şevket Mirziyoyev, 15 üzerinde farklı firmanın tasarladığı Bağımsızlık Anıtı beğenmeyerek bu çalışmayı bizim üstlenmemizi talep ettiler.

Öte yandan, yaptığımız tasarımlar bulunduğu bölgeye değer katmakla birlikte turizme katkı sağlıyor. Üstelik sadece görsellik değil 5 duyuya hitap etmesini çok değerli buluyoruz. Kendini anlatan, kendi pazarlamasını yapan tasarımlar gerçekleştiriyoruz. Bununla birlikte referans yoluyla bize ulaşan ve dijital kanallardan bizi bulan müşterilerimiz de oluyor.

Türkiye dışında farklı ülkelerde de faaliyetleriniz var. Bunlar hakkında bilgi alabilir miyiz? Türkiye eğlence sektörünü dünya ile karşılaştırdığınızda ne gibi farklılıklar ön plana çıkıyor?

Suphi Aydıner Milano, Taşkent, Doha, Chicago ve Münih’te ofislerimizde mimari ekiplerimiz, inşaat, operasyon ekiplerimiz görev alıyor. Amerika’da L3DFX şirketiyle ortaklığımız bulunuyor ve farklı pazarlara projeler gerçekleştirdiğimiz üretim tesislerimiz de mevcut. Türkiye’de son 10 yılda temalı eğlence sektörü bilinirliği arttı. Bizim de bu pazarda yer almamız da önemli bir faktör. Dünyada bilinirlik çok daha geçmişe 1900’lerin başına dayandığı için Türkiye’ye oranla daha öndeler diyebilirim. Şöyle ki eğlence sektörü aslında turizmin kalkınmasında büyük paya sahip. Örnek vermek gerekirse; Disneyland dünyaca bilinir bir marka veya Paris’e gittiğinizde Eiffel kulesini görmek istiyorsunuz Eiffel denince akla Paris geliyor…

Türkiye’de Vialand ziyaretçi girişi olarak çok başarılı. The Land of Legends’ın bilinirliği ise sadece Türkiye değil, Rusya, İran, Almanya, İngiltere’de de yüksek. Türkiye olarak yeni markalar çıkarma potansiyelimiz yüksek.

Yurtdışında son dönemde en çok yatırım yapan ülkeler Katar ve sonrasında Suudi Arabistan diyebiliriz ve bu yatırımların en önemli amaçlarının başında yerel halka hizmet etmek ve turizmi geliştirmek geliyor. Dünyada mix-use projelerde mutlaka temalı eğlence yer alıyor. Yeni akıllı şehirlerde yeni şehir merkezleri yaratılıyor ve yaygın şehir mimarisinde ise bölgenin kalkınması için de eğlence kilit etken oluyor.

Cirosal olarak baktığımızda ise dünyada temalı eğlence sektörü 65 milyar dolar üzerinde. Türkiye’de 20 milyon dolar civarında diyebiliriz. 

Önümüzdeki dönemde yurt içinde ve yurt dışında nerelerde hangi projelerle nasıl bir büyüme planlıyorsunuz?

Suphi Aydıner Amerika projelerinde geçen yıla oranla bu yıl dolar bazında %100 bir büyüme öngörüyoruz. Ciromuzun %30’unun ise Suudi pazarından gelmesini hedefliyoruz. Özbekistan’daki başarılarımızı perçinleyerek 2 müzemizi tamamlayacağız. Birleşik Arap Emirlikleri’nde tasarımını yaptığımız bir projenin yakın zamanda uygulamasına başlayacağız. Türkiye’de ise 2023’te su anda 2 yeni projeye start vereceğiz. Urla kent müzemizi yakın zamanda tamamlayacağız ve Türkiye’de tema- eğlence parkı yapma gibi bir planımız da var. 2023 ikinci yarı başlayıp 2024 ilk çeyrekte tamamlamayabileceğiz.

Önümüzdeki 5 yıla ait yatırım planlarınız nedir?  Yeni ekonomi ve yüksek teknolojiye dönük yatırım planlarınız var mı? 

Suphi Aydıner Yatırımlarımızı insan odaklı yapıyoruz, ekibimiz bizim en değerli assetimiz. Yetkin ekipler oluşturuyoruz ve bununla birlikte ofislerimiz, üretim ağımız farklı ortaklıklarımızla büyüyoruz. Bizim sektörümüzde Yüksek teknoloji ve dijitalleşme çok önemli bir yerde, bu bağlamda AI- artifical intellegience, machine learning gibi önemli araçlar da kullanıyoruz. Öte yandan bir meta dünyası da var hayatımızda. Neden metada tema park yapmayalım diye düşünüp bu alanlar üzerinde de çalışmalarımıza başladık.

Şehirlerin markalaşması ve bu kapsamda marka şehir yaratılmasında tema park ve şehir müzelerinin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Suphi Aydıner Turizm artık, “Dağımız denizimiz var” ile olmuyor. Dubai’ye baktığımızda geldikleri nokta bir çöldü ve şu anda Dubai büyümesine hızla devam ediyor. Bunun dışında Las Vegas yine benzer bir model. Sadece Disneyland’i görmek için Orlando’ya dünyanın her yerinden gelen ziyaretçiler var…

Outdoor Factory olarak şehir master planları üzerinden çalışıyoruz. Atıl bölge ve binaları fizibilite hazırlayarak değerlendiriyoruz. Turist sayısından gelen uçak sayısına, havalimanı trafiğinden otel kapasitesine ve Taşkent için bu çalışmaları yapıyoruz. Yeni turizm alanları yaratmak bizim uzmanlık alanımız. Keza nasıl aktive edebiliriz diye düşündüğümüz atıl konteynırlarımız da var. Bugün şehir turizm ofisleri bu konularda destek istiyor. Pandemi sonrası deneyim yaşamak yeni deneyimlerini paylaşmak isteyenlerin sayısı arttı. İnternette ‘bir şehirde ne yapılır’ yazılınca ilk sırada eğlence merkezleri ve müzeler çıkıyor.  

Sürdürülebilirliğe ilişkin yaklaşımınızı öğrenebilir miyiz?

Suphi Aydıner Bir tema parkı tasarlamak, sizi gerçeklikten hayal dünyasına taşıyor. Bu ortamda, ziyaretçinin gördüğü, duyduğu, kokladığı ve deneyimlediği her şeyi kontrol etme konusunda ustayız. Bu bir hayal dünyası olduğu için konukların sürdürülebilirlik gibi gerçek konuları unuttuklarını düşünebilirsiniz. Ancak yeni nesil ziyaretçiler, tema parklarının çevre üzerindeki etkileri konusunda her zamankinden daha fazla bilgi sahibi ve endişeli. Bugün, tema parkı sahipleri ve işletmecilerinin, geri dönüşüm programları, LED aydınlatma armatürlerini benimseme, ünite ve binalara güç sağlamak için yeşil enerji (güneş panelleri, rüzgar türbinleri) kullanma, yeşil elektrik satın alma, gıda atıklarını enerji üretmek için dönüştürme, geri dönüştürülmüş su kullanımı gibi bir çok sürdürülebilirlik girişimlerini uygulamaya yönelik güvenilir çabalar görüyoruz.

Outdoor Factory olarak bizler de klimanın ve elektriğin kullanılmayacağı gölge yaratan kanopiler, geri dönüştürülebilen enerjiler, kağıt kullanımı olmayan dijital aplikasyonlar, led yerine solar paneller, güneş enerji şarj üniteleri, toplu taşım olanakları, geri dönüşüm alanları bulunan temalı eğlence merkezleri yaratıyoruz. Bununla beraber, dijital içerikler sayesinde yeniden doğadan mobilya veya yapay sergileme üniteleri kullanmıyoruz. Hedefimiz depolanan enerji ile elektrik tüketimini minimuma indiren yeşili çok tesisleri hayata geçirmek.