Osman Tevfik Yalman Ortaokulu

Mimari Tasarım
Uygur Mimarlık

Proje Yeri
Kağıthane, İstanbul

Tasarım Ekibi
Semra Uygur, Özcan Uygur

Mimari Proje Ekibi
Ceren Tonkal, Nihan CURA, Taner Keskin, Özlem Kurtçu, Kemal Yurtgezen, Mustafa Kır

İşveren
İstanbul Valiliği İPKB (İstanbul Proje Koordinasyon Birimi)

Ana Yüklenici
Turyapı Grup İnşaat Taah. San. Ve Tic. Ltd. Şti.

Uygulama Projesi
Uygur Mimarlık

Statik Projesi
Ayhan Fazlıoğlu 

Mekanik Projesi
Bahri Türkmen 

Elektrik Projesi
Kemal Aykaç

Peyzaj Projesi
Can Kubin, Kemal Özgür, Yüksel Çetinkaya

Altyapı Projesi
Ömer Kavaf

Geoteknik Danışmanı
Kemal Acar

Tamamlanma Tarihi
2023

Toplam İnşaat Alanı
6301 m²

Fotoğraflar
Cemal Emden

Okul yapılarını öğrencilerin kamusal deneyim ile ilk karşılaştıkları mekan olarak, çağdaş bir bakış açısı ile yeniden ele alan Uygur Mimarlık, Kağıthane’de yer alan Osman Tevfik Yalman Ortaokulu’nun kapasitesini iki katına çıkarıyor; iç mekanı, tepe ışıklıkları ve her katta değişen galeriler ile öğrencilere canlı sosyal ortak alanlar sunuyor.

“İstanbul’un Sismik Riskten Arındırılması Projesi” kapsamında yıkılıp yeniden yapılmasına karar verilen okullar arasında, “45 Kamu Yapısı” ismiyle adlandırılan paket projeye dahil olan Kağıthane Osman Tevfik Yalman Ortaokulu, depreme dayanıklı hale getirilirken eğitim mekanlarının çağdaşlaştırılması mimarlarca asıl amaç kabul edilerek projelendirilen okullardan yalnızca bir tanesi (1).

Okul arsası, yalnızca bir kenarından küçük bir boşlukla yola bağlanıyor; bu durum, arsayı adeta bir yanardağın açık ağzı gibi tek yöne açık hale getiriyor. Girişin bulunduğu yön dışındaki sınırlar, küçük bir yamaç gibi yükselerek okul arsasını gizlerken, çevresindeki görece yüksek yapılarla oluşturduğu atmosferle adeta korunmuş bir alan izlenimi veriyor.

Okul yapısı, giriş kapısına kadar herhangi bir yönden fark edilmiyor; ancak, tam önüne gelindiğinde beklenmedik bir şekilde kendini gösteriyor. Giriş yönünden bakıldığında, tam karşıda yükselen yeşil dokunun görülebileceği bir şekilde, zemin kat bir pasaj gibi yarılmış. Böylece, kendine özgü bir atmosfere sahip ve arsasına göre yoğun bir kapasiteye sahip okulun kullanıcıları, bu kucaklanmış ve gizlenmiş hali hissedebiliyor. Pasaj gibi yarılan zemin kat, bu kurgusuyla kantine, anaokuluna ve ortaokula bağımsız kullanım imkanı sağlıyor. Net bir geometri içinde mevcut kapasitesi iki katına çıkarılarak tasarlanan okulun iç mekanı, tepe ışıklıkları ve her katta değişen galeriler ile zenginleştirilerek, öğrencilere canlı sosyal ortak alanlar sunuyor. Arsasına göre yoğun bir programa sahip olan söz konusu okulda, açık ortak alan kullanımını artırabilmek için çatıda spor sahası tasarlanmış.

Deprem Güvenliği ve Eğitim Mekanlarının Çağdaşlaştırılması

Kuzey Anadolu Fay Hattı’na yakın konumu sebebiyle yüksek deprem riski ile karşı karşıya olan İstanbul’un olası risklerden arındırılması amacıyla 1999 İstanbul depremi sonrasında İstanbul Proje Koordinasyon Birimi kurulmuş ve İstanbul’un Sismik Riskten Arındırılması Projesi (ISMEP) hayata geçirilmiş. ISMEP kapsamında, birçoğu 20. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiş ve günümüzde sismik dayanıklılığa sahip olmayan okulların yıkılıp yeniden yapılmasına karar verilmiş, bu süreç Uygur Mimarlık için Türkiye’nin eğitim mekanlarının çağdaşlaşması adına önemli bir fırsat olarak değerlendirilmiş.

2010 ile 2015 yılları arasında “İstanbul’da 44 Okul” olarak isimlendirilen proje kapsamında, Uygur Mimarlık tarafından tasarlanıp projelendirilen 44 okulun 2’si iptal edilmiş, 42’si 2017 yılı itibarıyla tamamlanarak eğitime açılmış. Bu paket projenin ardından, 2015 yılında imzalanan ve “45 Kamu Yapısı” olarak adlandırılan ikinci bir paket daha gündeme gelmiş. 1 kaymakamlık binası ve 44 okul olarak tamamlanan bu ikinci paketin tasarım ve projelendirme süreci 2021’de tamamlanmış olup, Şubat 2024 itibarıyla 24 okul eğitime açılmış, diğerlerinin de süreci devam ediyor. İstanbul’un kontrolsüz ve dengesiz nüfus artışı nedeniyle artan eğitim ihtiyacını karşılamak üzere, yıkılan eski okulların yerine inşa edilen yeni okullarda sınıf mevcutları, bölgenin gereksinimlerine bağlı olarak bazen iki katına çıkarılarak eğitim kapasitesi artırılıyor.

Ülkemizde uzun zamandır süregelen tip eğitim mekanlarına karşı çıkan ve bağlamına ait olmaya kıymet veren tasarım prensibi ve mimarların tutumu; toplamda 90’a yakın okulun her birinin ayrı ve özgün tasarlanması ile sonuçlanmış. Proje, içeriği ve kapsamı sebebiyle Uygur Mimarlık tarafından mimari bir sosyal sorumluluk projesi olarak ele alınmış.

Her bir okul, sadece öğrencilere değil, şehir hayatına katılan herkese eğitim-öğretim bilincini, çevre duyarlılığını ve mekansal beğeniyi artırma misyonu ile tasarlanmış. Okul yapılarının çocukların ilk kez kamusal deneyim ile yüzleştikleri mekanlar olduğu bilinci ve hassasiyeti ile tasarlanan okullar, yalın formlar, çıplak malzeme kullanımı, titiz detay çözümleri ve doğal ışığın mekanla kavuşması başat kabul edilerek projelendirilmiş. Bu tasarım anlayışı, okulların kullanımı ve kolektif yaşamı destekleyecek şekilde, zaman içinde anılarla zenginleşen canlı yapılar oluşturuyor.

Okul yapılarında atölye niteliğinde, gençlerin rahat kullanabileceği esnek mekanlar oluşturmak temel amaç. Derslik dışı alanlar, eğitimin interaktif şekilde gerçekleştiği, öğrencilerin birbirleriyle ve öğretmenlerle etkileşimde bulunduğu özgürlük alanları olarak değerlendiriliyor. Öğrencilerin kendilerini ifade edebilmeleri için olabildiğince çeşitli ortak alanlar tasarlanmış. Bununla beraber, sosyal açıdan sürdürülebilir, enerji tasarruflu ve bakım giderleri düşük yapılar oluşturulması da tasarım prensipleri bütününü tarifliyor. Yıkılıp yeniden inşa edilen okulların öğrencileri, inşaat süreci boyunca yakın okullara geçici olarak taşındığı için, hızlı inşaat süreçlerinin planlanması da mimari projenin bir parçası olarak dikkate alınmış.

Her proje, tasarım ilkeleri doğrultusunda birbirinden bağımsız olmakla birlikte, aynı tasarım dilini paylaşan projeler. Tasarlanan detaylar ve seçilen malzeme paletleri bir havuz oluşturur ve farklı biçim ve ölçeklerde bir araya gelerek yerine özgü projeler kurgulanıyor. İstanbul’un sosyo-kültürel açıdan birbirinden farklı semtlerinde yer alan bu okullar, aynı kalite ve özende inşa edilerek, mimarlık ortamında “tip yapı” tuzağına karşı mücadele vererek önemli bir değer oluşturuyor. Bu, sadece sonuç ürünler açısından değil, aynı zamanda sabır ve titizlikle yürütülen tasarım süreci açısından da önemli.

Not

  1.  Ayrıntı için bkz. Deprem Güvenliği ve Eğitim Mekanlarının Çağdaşlaştırılması