Ölmekte Olan Bilgelik: Değirmen Yapıları ve Geleneksel Üretim Teknolojilerinin Korunmasında Bütüncül Koruma Yaklaşımının Önemi

Bilal Bilgili, Dr. Öğretim Üyesi
Bingöl Üniversitesi Mimarlık Bölümü
Melik Efeoğlu, Dr. Öğretim Üyesi
Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Mimarlık Bölümü

Değirmenler öncelikle tahıl ürünlerinin öğütülmesi amacıyla kullanılan döneminin teknolojik yapılarıdır. Öğütme işlemi önce insan gücü ile ve el değirmenleriyle gerçekleştirilirken daha sonra hayvan gücü, rüzgar ve su gücü gibi farklı enerji kaynakları kullanılarak gerçekleştirilmiş ve değirmen yapıları çeşitlenmiştir. Değirmenler inşa edildikleri yerin coğrafi koşulları ile yakın ilişki içerisindedirler. Bu bakımdan döneminin teknolojik mükemmelliğinin ve insanın geleneksel bilgeliğinin simgesi olarak kabul edilebilirler.
M.Ö. 2. yüzyılın sonlarına tarihlendirilen su değirmenlerinin (Gimpel, 2004; Wikander, 2000b) asırlardır farklı uygarlıklar tarafından kullanılageldiği bilinmektedir (1). Tarihi su değirmenleri su kaynaklarına yakın konumda, yerel yapı malzemesi ve yapım teknikleri inşa edilmiştir. Su gerektiğinde farklı bir noktaya taşınabildiğinden tarım alanlarına, yerleşim yerlerine ve yollara olan uzaklık da değirmenler için uygun konumun belirlenmesinde etkili olmuştur. Geleneksel değirmen yapıları çalışma prensipleri bakımından birbirine benzese de inşa teknolojisi ve değirmen sayısı su kaynağının türüne ve suyun döküldüğü yüksekliğe göre değişmektedir. Rüzgar gücü kullanımı da M.Ö 17. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlamıştır (Bir, Acar, & Kaçar, 2012). Bu üretim yapıları tahıl öğütmek, ip eğirmek ve kumaş üretmek, deri ve kağıt imal etmek gibi amaçlarla inşa edilmiştir.
Değirmen yapıları özellikle kırsal alanların terk edilmesi, endüstriyel üretim teknolojilerinin değişmesi ve buna bağlı olarak da ekonomik koşulların değişmesi, üretimde elektrik enerjisinin yaygın olarak kullanımı ile geleneksel üretim teknolojilerinin terk edilmesi gibi nedenlerle yok olmaya yüz tutmuştur. Türkiye genelinde değirmen yapılarının büyük çoğunluğunun harap/yarı harap durumda olduğu bilinmektedir. Ayakta kalan değirmen yapıları korunmak istendiğinde ise genellikle bu yapıların müze olarak yeniden işlevlendirilmesi gündeme gelmektedir. Şüphesiz geleneksel üretim yapılarının onarılması ve turizme kazandırılması büyük önem taşımaktadır. Türkiye’de kayıtlı/kayıt dışı yüzlerce geleneksel değirmen yapısı bulunmaktadır. Bu yapıların tamamı müzeye çevrilebilir mi? Değirmenler ve tarımsal üretim alanları için koruma yaklaşımları ve uygulamaları doğru mudur? Bu yapılar/alanlar için dünyada denenmiş ve başarılı olmuş koruma örnekleri var mıdır, varsa koruma ölçütleri nelerdir?
Bu çalışmada değirmen yapılarının korunması konusunda dünyadan iki başarılı koruma örneği incelenmiştir. Dünya Miras Listesi’nde yer alan iki örnek üzerinden değirmen yapıları, değirmen yapılarıyla ilişkili diğer yapılar/alanlar için koruma ölçütleri ele alınmış ve yukarıdaki sorulara cevap aranmıştır. Türkiye’deki değirmen yapılarının karşı karşıya olduğu tehditler ile korunmasına yönelik çalışmalar değerlendirilmiştir. Değirmen yapılarının korunması ve sergilenmesi bağlamında uygulaması gerçekleştirilmiş bir örnek olarak Adana/Misis tarihi değirmenleri incelenmiştir. Misis tarihi değirmenleri koruma uygulamaları üzerinden restorasyon çalışmaları ve geleneksel üretim teknolojilerinin korunmasında bütüncül koruma yaklaşımının önemi değerlendirilmiştir.

Tarihi Değirmenlerin Korunması ve Koruma Yaklaşımları: Dünya Miras Listesi’nden İki Örnek
Su değirmenleri mirası hidrolik ağların yönetimi alanındaki gelişmeler, tarım üretim-işleme teknolojilerinin değişimi, mekanik ve ağır endüstri sistemlerinin gelişimi sırasında zaman zaman değişim geçirerek kullanılsa da çoğu zaman terkedilmiş ve unutulmuştur. Değirmen yapılarının nasıl korunabileceği ile ilgili uzmanlar çözüm üretmeye çalışmaktadır. Tekil koruma ve canlandırma uygulamalarına dünyadan çok sayıda uygulanmış ya da araştırma konusu olarak çalışılmış farklı niteliklerde örnek göstermek mümkündür (2) . Ancak bu çalışmada tekil örneklerden ziyade bütüncül ve sistematik korumaya örnek olabilecek alanlar ele alınmıştır. Özellikle Avrupa’da bu konuda çalışmalar yürütülmektedir. Örneğin, SPAB’ın Bileşik Krallık’taki geleneksel rüzgar ve su değirmenlerini koruma amacıyla kurulan ve kuruluşu 1930’lu yıllara dayanan değirmenler birimi bir ulusal organizasyon olarak faaliyet göstermektedir (3) . Avrupa Birliği ile ortaklaşa finanse edilen iş birliği programları (4) kapsamında Avrupa su değirmenlerinin tespitinin yapılması, su değirmenlerinin renovasyonu, yenilenebilir mikro-hidroelektrik üretimi için proje fikirleri geliştirilmektedir (5). Bunun yanında yerel ve bölgesel yönetim organları kaybolmaya yüz tutan bu kültür varlıklarını da kapsayan sosyo-ekonomik kalkınma programları ve politikaları geliştirmeye çalışmaktadır. Böylece doğal ve kültürel değerleri bir bütün olarak korumak, ekonomik kazanım elde etmek ve sürdürülebilir bir şekilde değerlendirmenin yolları aranmaktadır.
Türkiye’deki değirmen yapıları da ya yok olmuş ya da büyük ölçüde tahrip olmuş ve yok olma tehdidiyle karşı karşıyadır. Büyük çoğunluğu belgeleme ve koruma önerileri geliştirme kapsamında ele alınan akademik çalışmalar ile bazı yerel idarelerin çabalarıyla gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarının dışında değirmen yapılarının ve ilişkili diğer alanların/yapıların korunması için uygulanmış, kapsamlı ve bütüncül bir planlamanın varlığından bahsetmek zordur. Bu bakımdan değirmen yapılarının “üstün evrensel değer” bakış açısıyla nasıl korunduğunun ve sunulduğunun anlaşılmasında yarar görülmektedir. Bu bağlamda Dünya Miras Listesi’nde yer alan Kinderdijk-Elshout ve Derwent Vadisi Değirmenleri bu çalışma kapsamında incelenmiştir.

Derwent Vadisi Değirmenleri
Orta İngiltere’de Derbyshire’daki Derwent Deresi’nin kıyısı boyunca sıralanan Derwent Vadisi Değirmenleri 18. ve 19. yüzyıllarda inşa edilmiştir. Modern fabrikaların kökeni sayılabilecek bu değirmenler sistemi yüksek tarihi ve teknolojik önemleriyle bir endüstriyel peyzaj sunmakta ve bölgenin sosyo-ekonomik gelişimi hakkında bilgi vermektedir.

Şekil 1. Derwent Vadisi Dünya Miras Alanı Planı (URL 4).Figure 1. Derwent Valley World Heritage Site Map (URL 4).

Şekil 1. Derwent Vadisi Dünya Miras Alanı Planı (URL 4). Figure 1. Derwent Valley World Heritage Site Map (URL 4).

Derwent Nehri yaklaşık 1200 km2’lik su toplama alanına sahiptir (Şekil 1). Nehir üzerine bentlerin ve ilgili diğer altyapının, konutların ve üretim tesislerinin inşasıyla ilk modern sanayi yerleşimleri oluşmaya başlamıştır (6). İnşa edilen yapılar ile aslında bir su yönetimi ve endüstriyel üretim sistemi yaratılmıştır. Derwent Nehri’nin suyundan elde edilen güç ile makinaların çalışması sağlanmıştır. Böylece çalışanları beslemek için mısır vb. tahıl ürünlerini öğütmek, kağıt üretmek, pamuk ve ipek eğirmek gibi birçok üretim kolunda bu güçten faydalanılmış; su çarkları ile seri üretim yapılmıştır. Su, Derwent Vadisi boyunca hala önemli bir güç kaynağıdır ve ulusal şebekeye güç sağlamaktadır (Şekil 2).

Resim 1. a) 1847 yılında inşa edilen Masson'daki su çarkı, (Farmer, 2015); b) 1829 yılında inşa edilen Milford su çarkı (Farmer, 2015). Çarklar daha sonra verim bakımından yüksek türbinlerle değiştirilmiştir.Image 1. a) The water wheel at Masson, constructed in 1847 (Farmer, 2015); b) The Milford water wheel, built in 1829 (Farmer, 2015), were later replaced by more efficient turbines.

Resim 1. a) 1847 yılında inşa edilen Masson’daki su çarkı, (Farmer, 2015); b) 1829 yılında inşa edilen Milford su çarkı (Farmer, 2015). Çarklar daha sonra verim bakımından yüksek türbinlerle değiştirilmiştir. Image 1. a) The water wheel at Masson, constructed in 1847 (Farmer, 2015); b) The Milford water wheel, built in 1829 (Farmer, 2015), were later replaced by more efficient turbines.

Derwent Vadisi Değirmenleri 2001 yılında Dünya Miras Listesi’nde yerini almıştır (7). Alanın dünya mirası olarak kabul edilmesinde özgünlük ve bütünlük değerleri önemli rol oynamıştır. Kültür varlıkları özgün mimari form, yapım tekniği ve malzemelerini -bazı kayıplar olsa da- korumaktadır. Onarım durumu kötü olan yapıların restorasyonlarında çağdaş örnekler dikkate alınmıştır. Özgün malzeme ile uyumlu malzeme seçimine dikkat edilmiştir. Nehir çevresindeki üretim yapılarının, üretime bağlı olarak gelişen yerleşimin, işçi konutları, demiryolu ağı vb. bütün unsurları ile bütünlük içerisinde korunmuştur ve topografyayla güçlü ilişkileri önemli ölçüde gözlenebilir durumdadır. Yangın ve yıkım gibi nedenlerle yok olan yapıların rekonstrüksiyonu için bir girişimde bulunulmamıştır çünkü alanın teknolojik, sosyal, ekonomik gelişimi ve su gücüne dayalı üretim sisteminin gelişimi açıkça peyzaja yansımış ve okunabilir durumdadır.
Derwent Vadisi Değirmenleri ve peyzajının korunması için gerekli önlemlerin alınması, sunumu ve yönetimi gibi konularda çok sayıda paydaş eşgüdüm içerisinde çalışmaktadır. Dünya Miras Alanı içerisinde on üç adet koruma alanı yer almaktadır. Alanda bulunan sekiz yüzün üzerinde yapı ise tescil edilmiştir. Alanı korumak için stratejik planlama politikaları geliştirilmiştir. Oluşturulan çekirdek stratejiler ulusal ve bölgesel politikalara göre şekillendirilmektedir. Bu politikalar periyodik olarak gözden geçirilen performans göstergelerinde göre güncellenmektedir. Yerel ve merkezi yönetim arasında koordinasyon ve iş birliği ile alanın yönetimi sağlanmaktadır. Trafik ve park sorunlarının yönetiminden, turizm yönetimine; mevcut yapıların restorasyonu ve yeniden işlevlendirilmesinden dünya miras alanında gerçekleştirilecek eğitim, turizm, eğlence gibi her türlü aktivitenin planlanması ve yönetimine kadar birçok şey planlanmakta ve hayata geçirilmektedir (8).
Yapıların restorasyonu da özgünlükleri ve bütünlükleri korunacak şekilde gerçekleştirilmiştir. Özgün olmayan ekler kaldırılmış; mevcut özgün kısımların temizlik ve onarımı gerçekleştirilmiştir. Böylece yapının ve -mevcutsa- teknolojik aletlerin okunabilirliğinin sağlanmıştır. İç mekanlarda ise yeniden işlevlendirmenin gerektirdiği çağdaş müdahaleler gerçekleştirilirken alan ölçeğinde yapılar, demiryolu ağı, bentler, köprüler, değirmenler vb. birçok yapı bütünlük içerisinde korunabilmiştir (Şekil 3).

Resim 2. a) 1797 yılında inşa edilen Belper Atnalı Savağı, Batı Değirmeni ek su çarklarına güç sağlamak amacıyla inşa edilmiştir (Farmer, 2015); b) Darley Abbey, Kuzey Değirmeni, makara makinelerinin bulunduğu salon bugün çalışma ofisi olarak kullanılmaktadır (Farmer, 2015); c) Arkwright Değirmeni, Cromford, Matlock (URL 7).Image 2. a) Belper’s Horseshoe Weir was constructed in 1797 to provide additional power to the West Mill waterwheels (Farmer, 2015); b) Darley Abbey’s North Mill; restored and modernised. It now serves as a workspace, with the room where the pulley machines were situated; c) The Arkwright’s Mill in Cromford, Matlock Kinderdijk-Elshout (URL 7).

Resim 2. a) 1797 yılında inşa edilen Belper Atnalı Savağı, Batı Değirmeni ek su çarklarına güç sağlamak amacıyla inşa edilmiştir (Farmer, 2015); b) Darley Abbey, Kuzey Değirmeni, makara makinelerinin bulunduğu salon bugün çalışma ofisi olarak kullanılmaktadır (Farmer, 2015); c) Arkwright Değirmeni, Cromford, Matlock (URL 7). Image 2. a) Belper’s Horseshoe Weir was constructed in 1797 to provide additional power to the West Mill waterwheels (Farmer, 2015); b) Darley Abbey’s North Mill; restored and modernised. It now serves as a workspace, with the room where the pulley machines were situated; c) The Arkwright’s Mill in Cromford, Matlock Kinderdijk-Elshout (URL 7).

Su ülkesi olarak bilinen Hollanda’daki tarihi değirmenler tahıl, baharat ve taş öğütme, kerestecilik, su pompalama, elektrik üretme gibi çeşitli işlevlerle inşa edilmiştir. Rotterdam’ın doğusunda, Rotterdam’a yaklaşık 15 km mesafede bulunan Kinderdijk-Elshout Değirmen Ağı, Lek ve Noord Nehirleri’nin birleştiği yerde polderlerin içinde yer almaktadır (9). Amsterdam ve Rotterdam çevresinde inşa edilen değirmen ağlarından biridir (10) . Kinderdijk-Elshout Değirmen Ağı 1737-1740 yıllarında inşa edilen 17 havza değirmeni ve daha önceye tarihlenen 2 polder değirmeni olmak üzere toplam 19 adet rüzgar değirmeninden oluşmaktadır. Kinderdijk insanın su ile neredeyse bin yıllık mücadelesini suyolları, bentler, savaklar, yel değirmenleri gibi inşa edilen yapılarla belgelemektedir. Deniz seviyesinin altında kalan topraklar için bölge sakinleri su baskınlarını önlemek ve araziyi drene etmek amacıyla yel değirmenlerini inşa etmiştir.

Şekil 2. Kinderdijk-Elshout Değirmen Ağı Dünya Miras Alanı Planı (URL 12).Figure 2. Site plan of Mill Network at Kinderdijk-Elshout (URL 12).

Şekil 2. Kinderdijk-Elshout Değirmen Ağı Dünya Miras Alanı Planı (URL 12). Figure 2. Site plan of Mill Network at Kinderdijk-Elshout (URL 12).

Resim 3. Kinderdijk-Elshout Değirmen Ağı Dünya Miras Alanı’na genel bakış (URL 13).Image 3. Mill Network at Kinderdijk-Elshout, overview of the World Heritage Site (URL 13).

Resim 3. Kinderdijk-Elshout Değirmen Ağı Dünya Miras Alanı’na genel bakış (URL 13). Image 3. Mill Network at Kinderdijk-Elshout, overview of the World Heritage Site (URL 13).

Kinderdijk-Elshout’ta ilk kalıcı yerleşimler su seviyesinin üzerinde kalınabilmesi ve su baskınlarından korunabilmesi için denizden kazanılan toprakların üzerine inşa edilmiştir. Batı Hollanda’nın gelişen ticaret şehirlerini çevreleyen verimli topraklarda yerleşim ve üretim faaliyetleri artınca suyu dışarda tutmak için bentler inşa edilmiştir. Bentlerle çevrili alanın zamanla su altında kalmaması için çözüm yolları aranmıştır. Zemin sularının ve yağmur sularının polderlerden alanın batı ucundaki daha düşük bir noktaya drene edilerek uzaklaştırılması için 13. yüzyıldan itibaren suyolları sistemi oluşturulmuştur. Gelgit sırasında su bu yollarla nehre akması sağlanmıştır. Polderlerde biriken suyun tahliyesi için daha fazla güce ihtiyaç olunca değirmenlerden elde edilecek gücün suyun tahliyesinde kullanılmasının en iyi yol olduğuna karar verilmiş ve değirmenler inşa edilmiştir. Oluşturulan havzalarla suyun tutulması, alt havzadaki suyun fazla olması durumunda üst havzaya kaldırılması mümkün olduğu gibi kuraklık zamanlarında su, polder kanallarına yönlendirilebilmiştir. 19. yüzyılın sonlarından itibaren Kinderdijk değirmenlerinin görevini her ne kadar buhar teknolojisi ve yakıtla çalışan güçlü pompa sistemleri gibi çağdaş teknolojiler devralsa da bugün bile olası bir elektrik kesintisinde bu yapılar geleneksel işlevini sürdürecek şekilde çalışır durumda tutulmaktadır. Bu değirmenler ve suyolları sistemi, su yönetimi alanında döneminin özgün teknolojik örneğini sergilemektedir. Su sorununa çözüm üretmek üzere Kont Floris’in emriyle 13. yüzyılda kurulan su kurulları aynı zamanda Hollanda’nın modern demokrasisi için de bir adım olmuştur (11).
Kinderdijk-Elshout Değirmen Ağı 1997 yılında Dünya Miras Listesi’ne girmiştir (12). Değirmenler yüzyıllardır insanlar tarafından barınak olarak kullanılmaktadır. Ayrıca özel yaşamları turizm baskısı altında kalsa da değirmenlerin nesiller boyu değirmenci aileler tarafından kullanılması da bölgenin özgünlüğünü yansıtmaktadır.

Türkiye’de Değirmen Yapılarının Korunması ile İlgili Yapılan Çalışmalar ve Koruma Sorunları
Türkiye’de de değirmen yapılarının korunmasına yönelik bazı girişimler mevcuttur. Üniversitelerde bu alanda yüksek lisans ve doktora çalışmaları yürütülmektedir (13). Bu çalışmaların önemli bir bölümünü belgeleme çalışmaları oluşturmaktadır. Ayrıca değirmen yapıları için koruma ve restorasyon önerileri geliştirilmektedir. Bu çalışmalar genellikle akademik düzeyde kalmaktadır. Koruma önlemlerinin alındığı veya restorasyon uygulamalarının gerçekleştirildiği örneklerde ise bilinçli yerel yönetimlerin ve sivil inisiyatifin çabası dikkat çekmektedir. Buna karşılık değirmen yapıları bütüncül ve sürdürülebilir bir koruma yaklaşımı ile ele alınmadığından yok olmaya devam etmektedir. Bu yapıların başlıca bozulma nedenleri şu şekilde sıralanabilir: Deprem ve sel gibi doğal afetlerin etkisiyle veya yağış rejimlerinin değişmesiyle değirmen yapılarının ve suyollarının zarar görmesi böylece değirmenlerin su kaynağı ile ilişkisinin bozulması; barajlar, vahşi tarımsal sulama, dere yataklarından inşaat vb. için malzeme çekilmesi, bazı dere ıslah çalışmalarıyla akarsu rejiminin ve debisinin olumsuz etkilenmesi; endüstriyel üretimin ölçeğinin büyümesi ve endüstriyel ürünlerin tüketim ağının yaygınlaşmasıyla geleneksel üretimin endüstriyel üretimle rekabet edemeyecek duruma gelmesi; kırsal yerleşimlerin terkedilmesi, üretim teknolojisinin gelişmesi ve değişmesi ile değirmenlerin terk edilmesi ve işlevsiz kalması; geleneksel değirmenciliğin bitmesi ile değirmencilerin de yetişmemesi buna bağlı olarak değirmenlerin, sistem ve tesisatlarının bakımsız kalması; taşıyıcı sistemlerinin ve yapı malzemelerinin bozulması; kullanılan değirmen yapılarının ise bilinçsiz ve niteliksiz onarımlarla kullanımının sürdürülmesi; Değirmen yapılarının tescilinin yapılmamış olması ve değirmenler için koruma politikalarının geliştirilmemesi.
Görüldüğü gibi Türkiye’de sanayileşme süreci, kır-kent nüfus ve üretim dengesinin değişmesi, sosyo-ekonomik yapının değişmesi gibi üst ölçekli sorunlar ve teknolojik gelişmelerin bu süreçleri hızlandırması ile değirmen yapıları terkedilmiş; işlevsiz kalmış; yapısal olarak hızlı bozulma sürecine girmiştir. Türkiye’de endüstri arkeolojisinin korunması için bütüncül ve sürdürülebilir bir koruma yaklaşımı oluşturmak bir yana, bir politika bile oluşturulamamıştır. Daha önce de ifade edildiği gibi korumaya yönelik adımlar bilinçli yerel yönetimlerin/yöneticilerin ve sivillerin girişimleriyle atılmıştır. Koruma ve restorasyon uygulamalarında ise nitelik bakımından belirgin farklar ortaya çıkmaktadır. Özellikle yeniden işlevlendirme gibi koruma kararlarının alınması, restorasyon müdahalelerinin niteliği ve kültür varlığının sunumu gibi konularda bu farklar daha görünür hale gelmektedir. Bu çalışmada koruma uygulaması gerçekleştirilmiş Adana/Misis Değirmenleri örneği üzerinden değirmen yapılarının ve geleneksel üretim teknolojilerinin korunmasında bütüncül koruma yaklaşımının önemi ele alınacaktır. Dünya Miras Listesinde yer alan ve üretim teknolojisinin değişimi, endüstriyel üretimle rekabet edememe ve geleneksel değirmenciliğin bitişi, terk, yıkım gibi benzer sorunları olmasına rağmen başarılı koruma örneği sunan Derwent Vadisi ve Kinderdijk-Elshout örnekleri de dikkate alınarak söz konusu uygulamalar bütüncül koruma bağlamında değerlendirilecektir.

Anadolu’nun Önemli Tarımsal Merkezlerinden Adana/Misis’de bir Değirmen Koruma Uygulaması
Adana’nın Yüreğir iİlçesi sınırları dahilinde ve yaklaşık 30 kilometre doğusunda bulunan Misis (14), tarihsel süreç içerisinde birçok medeniyetin egemenliği altına girmiş önemli bir yerdir. Kalkolitik, Hitit, Helenistik, Roma, Bizans, Arap ve Osmanlı dönemlerinden kalma buluntulara sahip Misis kenti, Eskiçağ kaynaklarında Mopsuestia, Bizans ve Haçlı kaynaklarında Mopsuesta, Mamistra, Süryanice’de Masista ve Arapça’da Masisa (Massisa) olarak adlandırılmıştır (Balcıoğulları, 2018; Baysan, 1997; Demirkent, 2020). Ceyhan Nehri kıyısında yer alması, verimli topraklara sahip olması, Suriye’nin kuzeyine ve Mezopotamya’ya giden ticari ve askeri yol güzergahlarında bulunması nedeniyle tarih boyunca güçlü devletler tarafından fethedilen kentin kuruluşu hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. M.Ö. 8. yüzyılla tarihlenen Karatepe yazıtlarında, Kilikia’nın yerli sülaleleri arasında ismi geçen Mopsos adındaki bir kahin tarafından kentin kurulduğu rivayet edilmektedir (Baysan, 1997; Erhat, 2019; Koşay, 1968). Ünal ve Girginer ise, Mopsos’tan 4000 sene önce de bu kentin var olduğunu ve Misis kentinin M.Ö. 5500’de kurulduğunu ifade etmektedir (Ünal & Girginer, 2007).
XVI. yüzyılda Yavuz Sultan Selim döneminde (1512-1520) Osmanlı egemenliğine giren Misis, süreç içerisinde farklı devletlerce inşa ettirilmiş, ticari, kamusal ve savunma yapıları olmak üzere çeşitli mimari yapılara sahiptir. Bu yapıların birçoğu günümüzde arkeolojik kalıntı statüsünde varlığını devam ettirmektedir. Ancak, yapı bütünlüğünü büyük ölçüde korumuş Misis Köprüsü, Eski Misis Köyü (Kale) Camii ve restorasyonu 2018’de tamamlanan iki su değirmeni günümüzde de varlığını devam ettiren ayakta kalabilmiş önemli tarihi yapılardır.

Resim 4. Misis hava fotoğrafı.Image 4. Aerial photo of Misis.

Resim 4. Misis hava fotoğrafı. Image 4. Aerial photo of Misis.

Resim 5. Soldan sağa; Misis Köprüsü, Misis Kale Camii, Doğu değirmeni, Batı değirmeni.Image 5. From left to right; Misis Bridge, Misis Castle Mosque, East mill, West mill.

Resim 5. Soldan sağa; Misis Köprüsü, Misis Kale Camii, Doğu değirmeni, Batı değirmeni. Image 5. From left to right; Misis Bridge, Misis Castle Mosque, East mill, West mill.

Bu çalışma kapsamında ele alınan Ceyhan Nehri’nin kuzey kıyısında ve Misis Köprüsü’nün doğusunda ve batısında yer alan su değirmenleri 1970’li yıllara kadar özgün işlevini korumuş, 70’li yıllardan sonra işlev dışı kalarak terk edilmiştir. Günümüzde farklı işlevlerle yeniden kullanımları planlanan değirmenlerin hangi tarihte inşa edildiği bilinmemekle beraber bölgeden geçen seyyahlar anılarında bu değirmenlerden bahsetmiştir. XVII. yüzyılda bölgeden geçen Evliya Çelebi seyahatnamesinde, Misis hakkında genel bilgiler verirken kentteki tarihi değirmenlerin varlığından da söz etmektedir (Kahraman, 2011). XIX. yüzyılda Misis’i ziyaret eden Edwin John Davis ise anılarında, Misis’teki sabit değirmenlerin dışında Ceyhan Nehri üzerinde yüzen haraketli değirmenlerin de bulunduğunu ifade etmiştir (Davis, 1879).

Resim 6. Misis Köprüsü ve yakın çevresi (Davis, 1879).Image 6. Misis Bridge and its surroundings (Davis, 1879).

Resim 6. Misis Köprüsü ve yakın çevresi (Davis, 1879). Image 6. Misis Bridge and its surroundings (Davis, 1879).

Ceyhan Nehri’ne dik bir şekilde uzanan doğu ve batı su değirmenleri dikdörtgen plan şemasına sahip olup kagir yapım tekniğiyle inşa edilmiştir. Düşey su dolaplarının yer aldığı tonozlu alt yapının üzerinde tahıl ürünlerinin öğütüldüğü yatay şekilde konumlandırılmış dairesel kesitli değirmen taşları yer almaktadır. Günümüze ulaşan izlerden ve yapılarda gerçekleştirilen restorasyon uygulamalarından yola çıkarak Doğu değirmeninde ve Batı değirmeninde beşer adet değirmen çarkı olduğu anlaşılmaktadır. Misis Doğu ve Batı su değirmenleri yapım tekniği ve malzemesiyle döneminin tahıl öğütme tekniğini günümüze taşıyan/yansıtan ender örneklerdir. Geleneksel üretim teknolojisi mirasını da temsil eden bu özgün yapılar korunması gereken kültür varlıklarıdır.
1970’li yıllara kadar aktif bir şekilde kullanılan değirmenler, teknolojinin gelişmesi ve işletmecilerinin göç etmesine bağlı olarak terk edilmiş ve atıl durumda kalmıştır. Uzun yıllar boyunca işlev dışı kalan değirmenler, bir üst başlıkta da açıklandığı gibi yapısal ve çevresel etmenlere bağlı olarak bozulmaya başlamıştır. Bir bölümü karada büyük bir kısmı da nehir yatağında bulunan değirmenlerin, zemin oturmaları nedeniyle beden duvarlarında derin strüktürel çatlaklar oluşmuştur. Beden duvarlarının önemli bir bölümünü kaybeden değirmenlerin özgün çarkları, değirmen taşlarının tamamına yakını ve özgün çatı örtüleri günümüze ulaşmamıştır. Atmosferin bozucu etkilerine karşı korunaksız kalan yapılarda otsu ve odunsu bitkilerin büyümesi de bozulma sürecini hızlandırmıştır.

Resim 7. Misis Doğu ve Batı su değirmenleri restorasyon öncesi.(https://www.arkeolojikhaber.com/haber-tarihi-misis-degirmenleri-restore-ediliyor-1201/).Image 7. Pre-restoration state of the Misis East and West Water Mills (https://www.arkeolojikhaber.com/haber-tarihi-misis-degirmenleri-restore-ediliyor-1201/).

Resim 7. Misis Doğu ve Batı su değirmenleri restorasyon öncesi.(https://www.arkeolojikhaber.com/haber-tarihi-misis-degirmenleri-restore-ediliyor-1201/). Image 7. Pre-restoration state of the Misis East and West Water Mills (https://www.arkeolojikhaber.com/haber-tarihi-misis-degirmenleri-restore-ediliyor-1201/).

Resim 8. Misis Doğu ve Batı su değirmenleri restorasyon öncesi, Yüreğir Belediyesi Arşivi.Image 8. Pre-restoration state of the Misis East and West water mills, Yüreğir Municipality Archive.

Resim 8. Misis Doğu ve Batı su değirmenleri restorasyon öncesi, Yüreğir Belediyesi Arşivi. Image 8. Pre-restoration state of the Misis East and West water mills, Yüreğir Municipality Archive.

Çalışma kapsamında ele alınan Misis’te ilk belgeleme çalışmaları 1950’li yıllarda İTÜ profesörlerinden Dr. Helmuth Th. Bossert’in öncülüğünde gerçekleştirilen arkeolojik kazılarla başlamıştır (15). Ancak, 2000’li yıllara kadar hızla tahrip olan değirmen yapıları için korumaya yönelik herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Günümüzde de devam eden arkeolojik kazılar ve tarihi yapıların restorasyonu ile Misis’te koruma çalışmaları ivme kazanmıştır. Doğu ve Batı değirmenleri 28.11.2014 tarihinde Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından tescil edilerek yasal koruma altına alınmıştır. Yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalan ve yapısal bütünlüklerini büyük ölçüde kaybeden değirmenler, yerel yöneticilerin girişimiyle yeniden hayata döndürülmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda, 2012’de Yüreğir Belediyesi’nin öncülüğünde başlatılan “Ölümsüzlük Şehri Misis Projesi ”ne (16) dahil edilen değirmenlerin restorasyon projesi de başlamıştır. Proje kapsamında Doğu ve Batı değirmenlerinin rölöve ve restitüsyon çizimleri yapılmış, teknik analiz raporları hazırlanmıştır (17). 2018’de restorasyonları tamamlanan değirmenlerin, kültürel etkinliklerin gerçekleştirileceği yapılara dönüştürülmesi planlanmıştır. Ancak yerinde yapılan incelemelerde Doğu ve Batı değirmenlerinde gerçekleştirilen restorasyon uygulamalarında bazı sorunların olduğu göze çarpmaktadır. Örneğin, Doğu ve Batı değirmenlerinin beden duvarlarında -her ne kadar aslına uygun taşlarla bütünleme yapılmış olsa da- özgün duvar örgüsü ile yeni duvar örgüsü arasındaki derzlerin birbirini tutmaması ve bütünlemelerin rekonstrüksiyon ölçeğine varmış olması dikkat çekmektedir. Yapılarda kullanılan alüminyum doğramalar ve doğu değirmeninde çörtenleri de kapatacak şekilde düzenlenmiş alüminyum çatı, yapıların özgünlüklerine zarar verici nitelikte olmuştur. Doğu ve Batı değirmeninde geleneksel tahıl öğütme tekniklerinin sunulması planlanmıştır. Ancak değirmenler geleneksel tahıl öğütme tekniklerine ilişkin veri sunmamaktadır. Bilgilendirme panolarının olmayışı, değirmen taşlarının sabit olması ve endüstriyel yöntemlerle üretildiğinden üzerinde yivlerinin olmayışı eksikliklerden bazılarıdır. Ayrıca, 2018’de restorasyon uygulamaları tamamlanmış olmasına rağmen değirmenlerin henüz ziyarete açılmamış olması da yeniden işlevlendirmede ve yönetim süreçlerinde sorun olduğunu düşündürmektedir.

Resim 9. Misis Doğu ve Batı Su Değirmenleri restorasyon sonrası.Image 9. Post-restoration state of the Misis East and West Water Mills.

Resim 9. Misis Doğu ve Batı Su Değirmenleri restorasyon sonrası. Image 9. Post-restoration state of the Misis East and West Water Mills.

Resim 10. Misis Doğu Değirmeni müdahaleler, bütünleme uygulamaları ve yeni çatılar.Image 10. Misis East Mill interventions, integration works and new roofs.

Resim 10. Misis Doğu Değirmeni müdahaleler, bütünleme uygulamaları ve yeni çatılar. Image 10. Misis East Mill interventions, integration works and new roofs.

Resim 11. Misis Doğu Değirmeni restorasyon sonrası.Image 11. Post-restoration state of Misis East Mill.

Resim 11. Misis Doğu Değirmeni restorasyon sonrası. Image 11. Post-restoration state of Misis East Mill.

Resim 12. Misis Doğu Değirmeni, restorasyon öncesi ve sonrası.Image 12. Pre and post restoration state of Misis East Mill.

Resim 12. Misis Doğu Değirmeni, restorasyon öncesi ve sonrası. Image 12. Pre and post restoration state of Misis East Mill.

Resim 13. Misis Doğu Değirmeni, restorasyon öncesi ve sonrası.Image 13. Pre and post restoration state of Misis East Mill.

Resim 13. Misis Doğu Değirmeni, restorasyon öncesi ve sonrası. Image 13. Pre and post restoration state of Misis East Mill.

Resim 14 Misis Batı Değirmeni iç mekanı ve değirmen taşları.Image 14. Misis West Mill, interior and millstones.

Resim 14 Misis Batı Değirmeni iç mekanı ve değirmen taşları. Image 14. Misis West Mill, interior and millstones.

Resim 15. Misis Batı Değirmeni, restorasyon öncesi ve sonrası.Image 15. Pre and post restoration state of Misis West Mill.

Resim 15. Misis Batı Değirmeni, restorasyon öncesi ve sonrası. Image 15. Pre and post restoration state of Misis West Mill.

Değerlendirme ve Sonuç
Tarihi ve kültürel çevreler somut ve somut olmayan değerlerin etkileşimiyle ve birikerek oluşur. Bu bakımdan kültürel miras toplumların kimliğinin, kültürel varlığının ve sürekliliğinin simgesidir. Kültür varlıklarını ve toplumların kimliğini sadece anıt eserleri ya da tekil olarak kültür varlıklarını onararak ve işlevsel olarak kullanılabilir hale getirerek korumak mümkün değildir. Tüm kentsel ve kırsal alanların somut ve somut olmayan kültürel değerleriyle birlikte korunması ve gelecek nesillere aktarılması bütüncül korumanın gereğidir. Kültür varlıkları biçim ve tasarım, yapım tekniği ve malzeme, konum ve çevre ilişkileri gibi somut yönleri ile özgün işlev, gelenekler, anılar, duygu ve ruh gibi somut olmayan yönleri bütünlük içerisinde korunabildiği ölçüde özgün sayılabilir (18).
Geleneksel değirmen yapıları tarihi, teknolojik, sosyal, mimari ve bilimsel değerleri olan endüstriyel kültür kalıntılarıdır (19). Değirmen yapıları için çevrelerindeki su kaynakları, tarım alanları, kırsal/kentsel yerleşim dokusu, ulaşım ağları, yapıların inşasında kullanılan malzemeler, üretim ve depolamaya ilişkin araçlar ya da dönem ekleri somut yönlerinden sayılabilir. Üretim geleneği, -varsa- işlev değişiklikleri, tarımsal etkinlikte bulunan toplumların üretime ve sosyal yaşamlarına ilişkin anıları, duyguları hatta değirmen çarklarının sesi bile soyut miras kapsamında yer alır.
Derwent Vadisi değirmenleri ve Kinderdijk-Elshout değirmen ağı örneklerinde görüldüğü üzere bu alanlar sadece kültürel miras olarak korunmaları ve ziyarete açık olmalarıyla değil aynı zamanda sunuş biçimleriyle de başarılı birer örnektirler. Hem alan hem de yapı ölçeğinde özgünlük ve bütünlüklerini önemli ölçüde korumaktadırlar. Özel araç, bisiklet, kara ya da suyolu ile toplu taşıma gibi çeşitli ulaşım olanaklarıyla erişilebilirdirler. Ziyaretçilerin gezip terk ettiği alanlar değil konaklayabileceği, dinlenebileceği, eğlenebileceği ve vakit geçirebileceği; böylece mekânın ruhunun hissedildiği mekânlar olması sağlanacak şekilde tasarlanmış ve düzenlenmiştir. Mekânın ruhunun yaşamasında önemli hususlardan biri de şüphesiz değirmenlerin içinde bulunduğu bağlamla sosyal, kültürel, teknolojik ilişkisinin kopmamasıdır. Kültürel miras alanlarının yönetiminde çok sayıda paydaş yer almaktadır. Yerel ve merkezi yönetimler, alan için kurulmuş özel vakıflar, derneklerle birlikte alanın korunması ve yönetimi sağlanmaktadır. Bütüncül koruma yaklaşımı ile kültür varlıklarının sadece özgünlükleri ve bütünlükleri korunmamış ya da turizm gelirleri sağlanmamış aynı zamanda istihdam olanakları da sunulmuştur. Gönüllülerle yürütülen çalışmaların yanında kaptanlar, tur rehberleri, değirmenciler, tamirciler, ev sahipleri ve hizmet sektörü çalışanları gibi yüzlerce personel için de istihdam alanı yaratılmıştır. Koruma ve yönetim süreçleri kentsel, kırsal ve ulusal ölçekli planlamayla uyum içerisinde sürdürülmektedir.
Türkiye’de de değirmen yapıları benzer koruma sorunlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Bunda şüphesiz yukarıdaki örneklerden farklı olarak ülkemizdeki sanayileşme adımlarının 1960’lı yıllardan itibaren hızlanması, tarımsal ve endüstriyel üretim yöntemlerinin değişmesi etkili olmuştur. Böylece kır ve kent arasındaki dengeler birden ve hızlı bir bozulma sürecine girmiş; geleneksel üretim yapıları sahipsiz ve işlevsiz kalmıştır. Ayrıca batılı ülkelere nazaran sanayileşmenin Türkiye’de daha geç başlaması geleneksel üretim yapılarının korunmasına yönelik farkındalığın da daha geç gelişmesinde etkili olmuştur.
Ölümsüzlük Şehri Misis Projesi bütüncül koruma çabası bakımından önemli ve değerlidir. Proje kapsamında tarihi yapılar yakın çevreleri ile ele alınmış ve arkeolojik alanlar da dâhil olmak üzere tarihi alanın tamamını kapsayan koruma projeleri üretilmiştir. Ancak örnek alanlarla kıyaslandığında somut ve somut olmayan değerlerin bir arada korunması bakımından bütüncül koruma için yeterli olmadığı açıktır. Alanın ulaşılabilirliği, ziyaretçi yönetimi, yerel halkın yeniden işlevlendirme gibi karar süreçlerine katılımının sağlanamaması, üretim tekniği ve gelenekler hakkında bilgi verici olmaması, dolayısıyla bağlamla sosyal, kültürel, teknolojik ilişkilerin kurulamadığı görülmektedir.
Yapıların onarımında özgünlük ve bütünlüklerine zarar veren uygulama hatalarının yanında iki değirmen için birbiriyle tutarlı müdahale biçimleri de geliştirilmemiştir. Örneğin, doğu ve batı değirmenlerinde çatılar için tercih edilen malzemelerin birbirinden farklı olması ya da kaybolan değirmen taşlarının yerine birbirinin kopyası olan çok sayıda değirmen taşı yerleştirilirken su çarklarının yapılmaması -gerekliliği ayrı bir tartışma konusudur- müdahale yaklaşımları arasındaki tutarsızlıklardan bazılarıdır.
Tarihi yapıların varlıklarını devam ettirmelerine olanak sağlayan etmenlerin başında, yapıların aktif bir şekilde kullanılıyor olması, düzenli bakım ve onarımlarının yapılıyor olması gelmektedir. Yok olma tehdidiyle karşı karşıya olan su değirmenleri için yeni kullanım önerilerinin geliştirilmesi önem arz etmektedir. Bu bakımdan müze olarak ya da başka uygun işlevlerle yeniden işlevlendirilmeleri kaçınılmazdır. Çevre dostu bu yapıların mümkünse yeniden enerji veren yapılara dönüştürülmesi özellikle kırsal alanların kalkınması için çok amaçlı sürdürülebilir kullanım olanaklarının düşünülmesi verimli olacaktır. Bu bağlamda çeşitli başarılı örnekler de dikkate alınmalıdır.

Notlar
1. Su ve rüzgar gücünün kullanımı ile ilgili bilgi daha ayrıntılı bilgi edinmek için bkz. Gimpel (2004), Basalla (2013), Wikander (2000a).
2. Bazı örnekler için bkz. Agarwal (2006); Grassi and Grassi (2012);(FriendsofPeirceMillInc., 1999-2022); Quaranta, Pujol, and Grano (2021). Ayrıca Polonya örneğinde su değirmenlerinin ve yel değirmenlerinin in situ ve açık hava müzelerinde korunması hakkındaki Mosakowski et al. (2020) makalesi incelenebilir.
3. Ayrıntılı bilgi sahibi olmak için bkz. (URL 1).
4. İşbirliği programları ve projeler hakkında bilgi almak için bkz. (URL 2).
5. Proje hakkında bilgi sahibi olmak için bkz. (URL 3). Benzer önerinin getirildiği bir başka örnek için bkz. Angelakis et al. (2022).
6. Daha fazla bilgi edinmek için bkz. Farmer (2015). Ayrıca bkz. (URL 5).
7. Dünya Miras Listesi’ne (ii) ve (iv) no’lu kriterler ile girmiştir. Derwent Vadisi Değirmenleri Dünya Miras Alanı adaylık dosyası ve alanın planları gibi diğer bilgiler için bkz. (URL 6).
8. Daha fazlası için Derwent Vadisi Değirmenleri web sayfasını (URL 5) inceleyiniz.
9. Polder: Kıyı şeridine paralel bentler inşa edilerek ve bentler ile doğal kıyı şeridi arasındaki alanın drenajı sağlanarak denizden geri kazanılan toprak (Britannica, 2015, August 25).
10. Bu değirmenlerden bazıları: Zaanse Schans değirmenleri baharat öğütmek, su pompalamak gibi amaçlarla inşa edilmiş bugün neredeyse tamamı müzeye çevrilmiştir (URL 8). Molen de Adriaan değirmeni savunma kulesinden değirmene çevrilmiştir. Enfiye (toz tütün) ve un değirmeni olarak kullanılmıştır. 1932’de bir yangın geçirmiş ve daha sonra yeniden inşa edilmiştir. Müze değirmen olarak işlevlendirilmiştir (URL 9). De Nieuwe Palmboom değirmenleri tahıl üretimi için inşa edilmiştir ve bugün müze olarak işlevlendirilmiştir (URL 10).
11. Hollandalı Kont Floris V’nin emriyle kurulan ve suyu alandan uzaklaştırmak için çalışan ortak çabanın ürünü olarak kurulmuş yenilikçi kuruluşlardır. Alblasserwaard, Overwaard ve Nederwaard Su Kurulları olarak kurulmuş daha sonra Rivierenland Su Kurulu ile birleştirilmiştir.
12. Dünya Miras Listesi’ne (i), (ii) ve (iv) no’lu kriterler ile girmiştir. Kinderdijk-Elshout Değirmen Ağı Dünya Miras Alanı adaylık dosyası ve alanın planları gibi diğer bilgiler için bkz. (URL 14). Ayrıca bkz. (URL 15).
13. Yüksek lisans ve doktora çalışmalarından birer örnek için bkz. Çorapçıoğlu (2015);Tütüncü (2016); Soyel (2009).
14. Günümüzde Yakapınar adıyla bilinmektedir.
15. 03.09.1956 tarihli bir Cumhuriyet Arşivi belgesinde, Dr. Helmuth Th. Bossert’in, Almanya’nın Münster Üniversitesi’nden Doçent Dr. Ludwig Budde ve Aachen Teknik Üniveristesi’nden Mimar Hinzen ile birlikte Misis’te (Mopsuhestia) kazı yapmalarının, İcra Vekilleri Heyetince kararlaştırıldığı ve dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından onaylandığı yazmaktadır (BCA144-72-17). Kazılarla ilgili bilgi edinmek için bkz. (Bossert, 1957, 1958, 1959, 1960).
16. Tarihi Kentler Birliği tarafından düzenlenen “Tarihi ve Kültürel Mirası Koruma Proje ve Uygulamalarını Özendirme Yarışması”nda 2015’te “Proje Ödülü”ne, 2016, 2017, 2018’de “Başarı Ödülü’ne ve 2019’da yeniden “Proje Ödülü”ne layık görülmüştür.
17. Ayrıntılı bilgi için bkz. Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu arşivinde yer alan 792 parsel nolu Misis Doğu Değirmeni’ne ait 3703 ve 465 parsel nolu Misis Batı Değirmeni’ne ait 4236 nolu dosyalar.

Kaynaklar
● Agarwal, S. K. (2006). Re-energizing Watermills for Multipurpose Use and Improved Rural Livelihoods. Mountain Research and Development, 26(2), 104-108. doi:10.1659/0276-4741(2006)26[104:Rwfmua]2.0.Co;2
● Angelakis, A. N., Valipour, M., Dietrich, J., Voudouris, K., Kumar, R., Salgot, M., . . . Tsoutsos, T. (2022). Sustainable and Regenerative Development of Water Mills as an Example of Agricultural Technologies for Small Farms. Water, 14(10). doi:10.3390/w14101621
● Balcıoğulları, A. (2018).). 9 ve 13. Yüzyıllar Arası Çukurova’da Yerleşme ve Ticaret Yolları. Paper presented at the XVIII. Türk Tarih Kongresi, Ankara, Türkiye.
● Basalla, G. (2013). Teknolojinin Evrimi (C. Soydemir, Trans.). Ankara: Doğu Batı Yayınları.
● Baysan, İ. (1997). Misis. In Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi (Vol. 2, pp. 1271-1272). İstanbul: Yem Yayınları.
● Bir, A., Acar, M. Ş., & Kaçar, M. (2012). Anadolu’nun Değirmenleri. İstanbul: YEM Yayın.
● Bossert, H. (1957). 1956 Yaz Mevsiminde Misis’te Yapılan Kazı Hakkında. Türk Arkeoloji Dergisi, VII(I), 40-41.
● Bossert, H. (1958). 1957 Misis Hafriyatı Hakkında Rapor. Türk Arkeoloji Dergisi, VIII(II), 5.
● Bossert, H. (1959). 1958 Misis Hafriyatı Hakkında Rapor. Türk Arkeoloji Dergisi, IX(I), 11.
● Bossert, H. (1960). 1959 Misis Çalışmaları. Türk Arkeoloji Dergisi, X(I), 15.
● Britannica. (2015, August 25). Polder. In T. E. o. Encyclopaedia (Ed.), Encyclopedia Britannica.
● Çorapçıoğlu, G. Ö. (2015). Doğu Karadeniz Örneğinde Su Değirmenlerinin Belgelenmesi ve Korunması Konusunda Bir Yöntem Araştırması. (Doktora Tezi), MSGSÜ İstanbul.
● Davis, E. J. (1879). Life in Asiatic Turkey. A Journal of Travel in Cilicia, Nature 19, 457.
● Demirkent, I. (2020). Misis. In İslam Ansiklopedisi (Vol. 30, pp. 178-180). Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları.
● Erhat, A. (2019). Mitoloji Sözlüğü. İstanbul: Remzi Kitapevi.
● Farmer, A. (2015). Derwent Valley Mills Through Time. Gloucestershire: Amberley Publishing.
● FriendsofPeirceMillInc. (1999-2022). Restoring the Rest of Peirce Mill Retrieved from https://www.friendsofpeircemill.org/
● Gimpel, J. (2004). 1996. Ortaçağda Endüstri Devrimi (N. Özüaydın, Trans.). Ankara: Tübitak Yayınları.
● Grassi, T., & Grassi, S. (2012). The Mill at Freedom Falls-Freedom, Maine. Retrieved from https://www.millatfreedomfalls.com/
● Kahraman, S. A. (2011). Günümüz Türçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnamesi (Vol. 9. Kitap, Cilt 1). İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
● Koşay, H. Z. (1968). Kilikya Tarihi. Belleten, 32(126), 297-299.
● Mosakowski, Z., Brykała, D., Prarat, M., Jagiełło, D., Podgórski, Z., & Lamparski, P. (2020). Watermills and windmills as monuments in Poland – protection of cultural heritage in situ and in open-air museums. Muzeológia a kultúrne dedičstvo, 8(3), 41-62. doi:10.46284/mkd.2020.8.3.2
● Quaranta, E., Pujol, T., & Grano, M. C. (2021). The repowering of vertical axis water mills preserving their cultural heritage: techno-economic analysis with water wheels and Turgo turbines. Journal of Cultural Heritage Management and Sustainable Development. doi:10.1108/jchmsd-03-2021-0040
● Soyel, N. T. (2009). Kuzey Kıbrıs’taki tarihi su değirmenleri ve kırsal peyzajın parçası olarak korunmaları için öneriler. (Doktora Tezi), İTÜ, İstanbul.
● Tütüncü, Z. Ö. (2016). Burdur Kurna Çayı Çevresi Geleneksel Su Değirmeni Yapıları, Kabacalı Değirmeni Koruma Sorunları ve Çözüm Önerileri. (Yüksek Lisans Tezi), YTÜ, İstanbul.
● Ünal, A., & Girginer, K. S. (2007). Kilikya-Çukurova İlk Çağlardan Osmanlılar Dönemi’ne Kadar Kilikya’da Tarihi Coğrafya, Tarih ve Arkeoloji. İstanbul: Homer Kitapevi.
● Wikander, O. (2000a). Handbook of Ancient Water Technology (Technology and Change in History). Leiden, Boston, Köln: Brill.
● Wikander, O. (2000b). The Wate-Mill. In O. Wikander (Ed.), Handbook of Ancient Water Technology (Technology and Change in History) (pp. 371-400). Leiden, Boston, Köln: Brill.
● BCAKutu No: 144, Gömlek: 72, Sıra: 17, Miladi: 03.09.1956
● International Council on Monuments and Sites (ICOMOS 1994).
● The Nara Document on Authenticity. Electronic document, http://www.icomos.org/charters/nara-e.pdf
● The International Committee for the Conservation of the Industrial Heritage (TICCIH 2003).
● The Nızhny Tagıl Charter For The Industrıal Herıtage.
● Electronic document, https://www.icomos.org/18thapril/2006/nizhny-tagil-charter-e.pdf
● URL 1: https://www.spab.org.uk/mills
● URL 2: https://www.interregeurope.eu/
● URL 3: https://www.interregeurope.eu/project-ideas/renewat-renovate-european-water-mills.
● URL 4: https://whc.unesco.org/en/list/1030/multiple=1&unique_number=1203
● URL 5: https://www.derwentvalleymills.org/
● URL 6: https://whc.unesco.org/en/list/1030.
● URL 7: https://www.nottingham.ac.uk/research/research-areas/energy-institute/work-with-us/case-studies/cromford-mill/the-future-of-hydroelectric-power-at-cromford-mills.aspx
● URL 8: https://www.dezaanseschans.nl/en/
● URL 9: https://www.molenadriaan.nl/en/
● URL 10: https://www.deschiedamsemolens.nl/de-palmboom/
● URL 11: https://www.molenmuseumdevalk.nl/
● URL 12: https://whc.unesco.org/en/documents/135582
● URL 13: https://www.alblasserdamsnieuws.nl/wordpress/2022/11/25/musea-en-rondvaartboot-kinderdijk-op-6-december-gratis-voor-bezoekers/
● URL 14: https://whc.unesco.org/en/list/818/
● URL 15: https://www.kinderdijk.nl/