Nöromimari Tasarım Kriterleri

Sezgi Giray Küçük, Dr. Öğr. Üyesi
Hande Yüceer, Arş. Gör.

Nöromimari Tasarım Kriterleri ve Edirne II. Bayezid Darüşşifası ile Tıp Medresesi’nin bu Kriterler Çerçevesinde İrdelenmesi

Nörobilim, sinir sistemini inceleyen disiplinlerarası bir bilim dalıdır. Mekanı ve mimariyi algılamamız, sinir sisteminin işleyişiyle ilgilidir. Yapıların şekli, rengi, dokusu gibi duysal bilgiler farklı beyin bölgeleri tarafından işlenir (Kandel, 2013). Duysal ve üst beyin merkezlerinin birlikte çalışmasıyla yer-yön bulmak, duygusal tepkiler vermek ve estetik yargılarda bulunabilmek mümkün olur (Mesulam, 1998). 

Mimarinin, nörobilimsel araştırmaların hedefi olmasıyla “nöromimari” alanı hayatımıza girmiştir. Nöromimari, insan davranışını, sağlığını ve refahını optimize edebilecek ortamlar yaratmayı amaçlar (Ritchie, 2020). Bir disiplin olarak nöromimarinin doğuşu 1998’de Fred Gage’in beyinde yetişkinlikte de nöron üretildiğini keşfetmesi ile olmuştur (Kempermann, 1998). Gage, çevremizin beynimizin yapısını ve genetik işleyişini nasıl etkilediğiyle ilgilenmiştir. Ardından, Kanwisher ve ekibinin mimari yapıların beyinde özel bir tanıma sürecinden geçtiğini göstermesi, mimari bilgiyi nörobilim ile doğrudan ilişkilendirmiştir (Epstein, 1999). 2003 yılında ABD San Diego’da, Academy of Neuroscience for Architecture’ın kurulması ile nöromimari görünürlük kazanmış (Url 1), 2014 yılında konuma duyarlı beyin hücreleri keşfinin Nobel Ödülü kazanmasıyla daha da tanınmıştır (Url 2). Nöromimari araştırmalarında genellikle beyin görüntüleme ve uyarım yöntemleri ile çeşitli fizyolojik ölçümler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerle duysal deneyim ve mimari algı arasındaki ilişkinin kurulması ve ideal mimari kriterlerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır (Ritchie, 2020). Günümüzde nörobilim uzmanları, psikologlar, mimarlar ve şehir planlamacılarının katılımıyla nöromimariye yönelik uluslararası kongreler düzenlenmektedir.

Son yıllarda özellikle sağlık yapılarının planlamalarında nöromimari kriterleri ön plana çıkmıştır. Yeni doğan ünitelerinde bebeklerin bilişsel gelişimini destekleyen tasarımlar yapılmakta (Eberhard ve Patoine, 2004), ruh sağlığı merkezlerinde tedaviyi hızlandırmak üzere biyofilik öğelerin kullanımı arttırılmaktadır (Chow, 2015). Çalışmamızda, nöromimari tasarım kriterleri araştırılmış ve bu kriterler tarihi bir sağlık yapısı olan Edirne II. Bayezid Darüşşifası ve Tıp Medresesi örneği üzerinden incelenmiştir. Bu yapının seçiminde, korunarak günümüze gelebilmiş ve günümüzde müze olarak kullanılmakta olmasının payı vardır. 

Nöromimarinin Önerdiği Objektif Tasarım Kriterleri

  1. Simetri ve Geometrik Merkez

Yapıların geometrik merkezleri nöral aktiviteyi arttırır. Simetrik mimari tasarımlar nörobilimsel açıdan pozitif duygularla eşleştirilir (Higuera vd., 2021).

  1. Işık-Aydınlatma

Işığın doğal veya yapaylığı, parlaklığı, doğrudan veya dolaylı olarak mekana ulaşması konfor düzeyini etkiler. Parlak ışıklar kan basıncını ve uyarılabilirliği arttırır (Higuera vd., 2021). Hastanede yatış sürelerinin, doğal ışık kullanımı ile azalabildiği tespit edilmiştir (Park vd.2018). Dolaylı ışık kaynakları kullanıldığında mekanlar daha büyük algılanır ve bu durum hoşnutluk hissi uyandırır (Shin vd., 2015).

  1. Renk

Sıcak renkler, bilişsel performansı arttırırken soğuk renkler bilişsel uyarılabilirliği azaltır (Higuera ve Llinares, 2021). Kırmızı renk nabzı hızlandırır, dikkat ve algıyı arttırır. Mavi ve yeşil renkler nöral aktivitede azalma ve rahatlama yaratır (Ab vd., 2012). Nötral renkler ise sakinlik hissi uyandırır ve derin bir mimari deneyim sağlar (Yan, 2019).

  1. Düzen ve Karmaşa

Mimari yapılarda orta düzey bir karmaşa nörobilimsel açıdan daha tercih edilir bulunmuştur (Coburn vd., 2017). Yapılarda motif, işleme, kalem işi gibi süsleme öğeleri ile yaratılan kompleksite, üst bilişsel merkezlerde aktivite artışına sebep olur ve mimari tasarım dikkat çekici hale gelir (Coburn vd., 2017). 

  1. Eğrisel-Keskin Hatlar

Korku durumunda aktivitesini arttıran amigdala bölgesi, keskin konturlu yapılara bakıldığında da aynı aktiviteyi göstermektedir. Nöromimari, keskin hatlardansa eğrisel yüzeylerin mimari tasarımlarda tercih edilmesini önerir (Coburn vd., 2017). 

  1. Sonsuzluk

Büyüklük ve tekrar, sonsuzluk algısı yaratır. Açık alanlar ve büyük yapılar, düşüncelere dalmak ve içe dönüş ile ilişkili beyindeki “olağan durum ağı” aktivitesini azaltır. Böylece, kişi kendi varlığının küçüklüğünü hisseder ve öznel düşüncelerinden uzaklaşarak binanın görkemine kapılır (Takano ve Nomura, 2020). Yürüme mesafesinin arttığı mekânlar ise daha ferah algılanır ve HRV ölçümlerine göre düşük stres ile ilişkilidir (Higuera vd., 2021). 

  1. Güvenli Tehdit

Labirent benzeri dolambaçlı yollar, cam zeminler, belirsiz bir alan gibi gizemli unsurlar güvenli bir tehdit oluşturarak tehlikeli veya bilinmeyen şeylere olan doğuştan gelen ve öğrenilmiş arzularımızı tetikler (Yan, 2019).

  1. Oran-Ölçü

Mimari tasarımda, altın oran gibi belli oranların kullanılıyor olması, nöral aktivite artışına sebep olur ve sıkça tercih edilir (Higuera vd., 2021).

  1. Tavan Yüksekliği

Yüksek tavanlar özgürlük ve konfor ile ilişkilendirilmiştir. Yaratıcılık ile ilişkili olağan durum ağı aktivitesi, yüksek tavanlı ortamlarda artmaktadır (Higuera vd., 2021). Dolayısıyla yüksek tavanlar yaratıcı işlerde, alçak tavanlar ise sakin ve konsantre olunması gereken rutin ve teknik işlerde kullanılmalıdır (Vartanian, 2015). 

  1. Pencereler

Yapıdaki açık alanlar, stres hormonu kortisolün seviyesini azaltır (Fich vd. 2014). Açık alan izlenimi vermenin en iyi yolu çok sayıda pencere kullanımıdır. Ayrıca pencereler panjurlara kıyasla daha fazla dikkat çeker ve HRV buna bağlı olarak değişir (Coburn ve Chatterjee, 2017).

  1. Termal Konfor

Yüksek veya düşük ısı durumunda EEG’de yüksek stres ile ilişkili teta bant gücünde artış görülür. Mevsime uygun termal konfor sağlayacak tasarımlar bu sebeple önemlidir (Chow, 2015).

  1. Havalandırma

Uygun havalandırma koşulları ve hava kalitesi nöromimarinin en önem verdiği kriterlerdendir. Kurşun, solventler, pestisitler gibi hava kirleticileri ve bazı zararlı yapı malzemelerine maruz kalmak veya uygun olmayan hava kalitesi; ciddi nörolojik ve bilişsel kusurlara yol açabilir (Coburn ve Chatterjee, 2017).

  1. Koku

Kokular, mimari yapılara yönelik duygusal cevaplarda oldukça önemlidir (Mesulam, 1998). Belirli kokular uyanıklığı (nane) ve sakinliği (lavanta) artırabilir (Erwine, 2016). Geleneksel Türk Mimarisi’nde, lale, sümbül, karanfil gibi kokuların tercih edildiği bilinmektedir (Çınar ve Kırca, 2010).

  1. Ses

İşitsel uyaranlar ile mekanın büyüklüğü, şekli, sahip olduğu boşluklar hakkında fikir sahibi olunabilir. Yankılanma süresi gibi akustik parametreler, algılanan sesin doluluğunu ve karmaşıklığını etkiler ve muhtemelen bir yerin bir manastırda olduğu gibi tefekkür için mi yoksa bir stadyumda olduğu gibi heyecanlı bir aktivite için mi tasarlandığına katkıda bulunur (Ritchie, 2020).

  1. Dokunsal Uyaranlar

Kullanılan malzemelerin dokunsal doğası iç ve dış mekan deneyiminde rol oynar. Farklı nesnelerin dokularını ve sıcaklıklarının hissedildiği bir ortamın tasarlanması çocukların gelişimini zenginleştirmektedir (Papale vd., 2016).

  1. Doğa ve Biyofilik Tasarım

Biyofilik tasarım, zihin-vücut sistemine saygı duyarak yapılan tasarımlardır. Biyofilik ortamlarda genellikle düz olmayan yüzeyler, kavisli duvarlar, doğayı taklit eden dinamik ve dağınık ışık ve gölge, düşük renk tonu seviyeleri ve renk doygunlukları, iç ve dış mekân bitkileri kullanılır. Minimum işlenmiş doğal taş ve ahşap malzemeler, iç içe geçmiş fraktallar da biyofilik tasarımın temel unsurlarıdır (Kellert vd. 2008).

Yapıların insan-doğa etkileşimine elverişli olması stres ve kaygıyı düşürürken empati ve sevgiye yönelik beyin bölge aktivasyonunu arttırır. Ek olarak, mimaride biyofilik formlar yapay tasarımlardan çok daha estetik algılanmaktadır (Coburn ve Chatterjee, 2017).

Suyun görme, işitme, dokunma gibi duyuları tetikleyen bir unsur olarak mimaride kullanımı sakinlik uyandırır, stres düzeyini düşürür ve mekâna aidiyet hissini arttırır (Chow, 2015). Çeşmeler, şadırvanlar, süs havuzları bu anlamda en iyi bilinen örneklerdir. Bu sebeplerle yapıların akarsu ve diğer su formları yakınlarına inşa edilmesi de faydalıdır (Yan, 2019).

  1. Yön Bulma

Yapı içerisinde yönümüzü kolay bulabilmek nöromimarinin bir diğer önem verdiği kriterdir. Tavan yüksekliği arttıkça yön bulma kolaylaşır (Vartanian, 2015). Yön bulma becerilerini kontrol eden hipokampus bölgesi hasarlı Alzheimer hastalarında, monoton ve belleklerini tetikleyecek kişisel eşya kullanımının az olduğu iç mimari kompozisyon kaybolma riskini artırabilir (Passini vd., 2000). 

Subjektif Nöromimari Kriterler

  1. Dikkat ve Bellek

Dikkatimizi çeken yapılar belleğe kodlanır ve gerektiğinde geri çağrılır. Yeni ve farklı ortamların keşfedilmesiyle beyindeki nöron sayısında artış saptanmıştır (de Paiva ve Jedon, 2019). Bu anlamda aşinalık ve yenilik önemlidir (Higuera vd., 2021).

  1. Duygusal Süreçler ve Estetik Yargılar

Pozitif duygularla ilişkilendirilen yapılar daha estetik algılanır (Coburn ve Chatterjee, 2017). Anlık duygusal durum da mesafe algısını, yapısal unsurların hatırlanma sürecini ve estetik algıyı etkiler (Ledoux, 2008). 

  1. Sosyal Hayat ve Kültür

Mimari algı; eğitim, kültür ve sosyoekonomik imkanlar doğrultusunda şekilllenir. Sosyal statü ve kültür, renk algısı gibi görsel sistemimizi bile etkileyecek oranda güçlüdür (Dance, 2017). Farklı mesleklerden kişilerin yapı algılarının farklı olduğu saptanmıştır (Cialone vd. 2018). 

  1. Bayezid Darüşşifası ve Tıp Merkezi’nin Nöromimari Tasarım Kriterleri Bağlamında İrdelenmesi

Sultan II. Bayezid tarafından 1484-1488 yılları arasında Edirne’de inşa edilmiş külliye, sağlık yapıları olan darüşşifa (hastane) ve tıp medresesi, avlulu düzende inşa edilmiştir. Tıp medresesi, orta aksta geniş bir derslik ve etrafına dizilmiş U formlu 18 hücreden ve avluyu dört yönde saran revaklardan oluşmaktadır. Darüşşifa ise dikdörtgen planlı olup art arda iki avlusu, avluların bitiminde altıgen planlı bir tedavi merkezi vardır (Resim 1). Nöromimarinin önerdiği tasarım kriterlerinden simetri ve geometrik merkez kavramı, pek çok tarihi yapıda olduğu gibi, II. Bayezid Darüşşifası ve Tıp Medresesi’nin planlanmasında da göz önüne alınmıştır. Tıp medresesinde, vaziyet planının yanı sıra, dış cephelerde, avlu cephelerinde ve arkat sistemindeki tasarımda simetrinin hâkim olduğu dikkati çekmektedir (Resim 2). Avlunun ortasındaki şadırvan, yapının geometrik merkezidir. Her iki yapıda da art arda sıralanmış odalar, arkat sistemindeki sütunlar, kemerler, gergi demirleri, bacalar ve kubbeler tekrarlı öğeler olup sonsuzluk hissi yaratmaktadır (Resim 3 ve 4). Yapılarda, eğrisel hatlar olarak sütunlar, kemerler, kubbeler, şadırvan, keskin hatlar olarak dörtgen plan şemalı mekanlar, sekiler, pencereler, bacalar kullanılmıştır. Sütunlarda, kemerlerde, şadırvanda, beden ve çevre duvarında, kapı sövelerinde kullanılan küfeki, mermer, granit gibi doğal taşların farklı dokularda ve şekillerde olması, monotonluktan uzak bir düzene işaret eder (Resim 5). Orta avlular, insanların küçük ölçeğine kıyasla yapıların görkemini ortaya çıkarmaktadır. Geniş bir alana yayılmış olan bu yapılar, kişileri yürümeye teşvik ettiği için daha ferah algılanmaktadır.  Avlulardaki bitki, su öğesi, doğal taş ve ahşap gibi biyofilik unsurlar, görme, dokunma ve işitme duyularını harekete geçirmekte, stres seviyesini azaltmaktadır. Avlular ve yapıların çevresindeki bahçeler ile doğanın iyileştirici gücünün dikkate alındığı gösterilmektedir (Resim 4, 6).       

Resim 1: Edirne II. Bayezid Darüşşifası ve Tıp Medresesi hava fotoğrafı (Fotoğraf, Sezgi Giray Küçük tarafından düzenlenmiştir).

Resim 1: Edirne II. Bayezid Darüşşifası ve Tıp Medresesi hava fotoğrafı (Fotoğraf, Sezgi Giray Küçük tarafından düzenlenmiştir).

Resim 2: a) Tıp medresesine giriş kapısı b) Tıp medresesi avlusu tasarımında simetri.

Resim 2: a) Tıp medresesine giriş kapısı b) Tıp medresesi avlusu tasarımında simetri.

Resim 3: Tıp medresesi a) orta avlusunda b) kuzeybatı cephesinde, tekrarlı öğelerin kullanımı ve sonsuzluk hissi algısı.

Resim 3: Tıp medresesi a) orta avlusunda b) kuzeybatı cephesinde, tekrarlı öğelerin kullanımı ve sonsuzluk hissi algısı.

Resim 4: Darüşşifa’nın birinci avlusunun a) kuzeydoğu cephesindeki arkat sisteminde b) güneybatı cephesindeki mekanlarda, tekrarlı öğelerin kullanımı ve sonsuzluk hissi algısı ile avludaki biyofilik unsurlar. 

Resim 4: Darüşşifa’nın birinci avlusunun a) kuzeydoğu cephesindeki arkat sisteminde b) güneybatı cephesindeki mekanlarda, tekrarlı öğelerin kullanımı ve sonsuzluk hissi algısı ile avludaki biyofilik unsurlar. 

Resim 5: Darüşşifa’nın a) birinci avludan ikinci avluya geçiş kapısı b) tedavi merkezi giriş kapısı c) külliye çevre duvarında kullanılan farklı renk, doku ve şekillerdeki taş çeşitlerinin monotonluktan uzak düzeni.

Resim 5: Darüşşifa’nın a) birinci avludan ikinci avluya geçiş kapısı b) tedavi merkezi giriş kapısı c) külliye çevre duvarında kullanılan farklı renk, doku ve şekillerdeki taş çeşitlerinin monotonluktan uzak düzeni.

Resim 6: Avludaki biyofilik unsurlar.

Resim 6: Avludaki biyofilik unsurlar.

Tıp medresesindeki öğrenci odaları ve dershane doğal ışık ile aydınlatılmakta, tepe pencerelerinden alınan ışık, içlik ve dışlık olmak üzere çift pencere sistemi ile doğrudan değil, dolaylı olarak mekana etki etmektedir. Tepe pencerelerinde kullanılan renkli camların kırmızı, yeşil ve sarı renkleri ile ortaya çıkan nöral aktivite, pencere ve raflarda kullanılan ahşabın nötral rengi ile dengelenmektedir ve bu durum sakinlik hissi yaratmaktadır (Resim 7). Dershanenin yüksek tavanların yaratıcılığı arttırıcı etkisinin, öğrencilerinin eğitimine katkısı olduğu söylenebilir.

Resim 7: Tıp medresesinin dershane bölümünde renkli camlardan oluşmuş revzen ve ahşabın kullanımı. 

Resim 7: Tıp medresesinin dershane bölümünde renkli camlardan oluşmuş revzen ve ahşabın kullanımı. 

Tedavi merkezinde, eyvanlar, odalar ve ortada bir şadırvan ile geniş bir açıklık bulunmaktadır (Resim 8). Burada, su sesinin ve çeşitli makamlarda müziklerin yanı sıra gül, şebboy, karanfil, reyhan, lale, menekşe gibi çiçeklerin kokularının da tedavi amaçlı kullanılmış olduğu bilinmektedir (Yılmaz, 2012). Farabi, müziklerin makamlarının bile insan beyninde farklı etkiler meydana getirdiğini belirtmiştir. Doğal ışıkla aydınlatılan bu yüksek tavanlı, kubbeli mekanın üstünde tepe penceresi, kubbe eteğinde renkli camlı revzenler ve alt kotta dikdörtgen pencereler de kullanılmıştır. İç mekânda ve avlu sütunlarında kullanılan mukarnaslar ile avludaki baklavalı sütun başlıkları, tasarımı monotonluktan uzaklaştıran öğelerdendir. Odalar ve tedavi merkezi gibi kapalı mekânlarda ocakların bulunması, termal konforun dikkate alındığını göstermektedir.

Resim 8: Darüşşifa’nın tedavi merkezinde yüksek tavan, su öğesi, renkli camlar ve doğal ışık kullanımı. 

Resim 8: Darüşşifa’nın tedavi merkezinde yüksek tavan, su öğesi, renkli camlar ve doğal ışık kullanımı. 

Sonuç

Mimari tasarımlar, beyin yapımızı ve davranışlarımızı değiştirebilir. Nöromimari, mekan tasarlama kriterlerlerini sinir sistemimizle ilişkilendirerek somut olarak beyindeki değişiklikleri araştırmaktadır. Bu disiplininin katkılarıyla dengeli ve uyumlu, nöro-çeşitliliğe sahip mekanlar tasarlanabilir. 15. yüzyıla tarihlenen ve Osmanlı döneminin önemli tedavi merkezlerinden biri olan II. Bayezid Darüşşifası ve Tıp Merkezi’nde, nöromimarinin önerdiği doğa, dokunsal uyaranlar, ses, koku, simetri, doğal ışık, sonsuzluk hissi gibi birçok tasarım kriterinin uygulandığı dikkat çekmektedir. Bu öğelerin, geleneksel yapılarımızın büyük çoğunluğunda da kullanıldığı bilinmektedir. Kısaca, nöromimari çalışmalarının önerdiği tasarım kriterlerinin aslında uzun yıllardır kullanılageldiği ve geleneksel mimarimiz içerisinde önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir. Nöromimari alanındaki gelişmeler ile gelecekte insan yaşamına daha uygun mimari tasarımlar yapabilmek için içgörü sağlanacaktır. 

Notlar

  1. Elektroensefalogram (EEG), fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRG), manyetoensefalogram (MEG), transkranyal manyetik stimülasyon (TMS), Galvanik deri tepkisi (GSR), kalp atış hızı değişkenliği (HRV), pupilametre, göz takibi, elektromiyogram (EMG) kullanılan başlıca ölçüm tekniklerindendir.
  2.  Makalede yer alan tüm fotoğraflar, Sezgi Giray Küçük tarafından Mayıs 2021’de çekilmiştir. 
  3.  Rast makamı eğlence ve huzur, rehâvi makamı sonsuzluk hissi, küçek makamı melankoli, üzüntü, yas; büzürg makamı korku, İsfahan makamı güvenlik, Uşşak makamı gülme arzusu, Zirgüle makamı uyku, Saba makamı cesaret ve dayanıklılık, buselik makamı dayanıklılık ve güç, Hüseyni makamı sükunet ve konfor, Hicaz makamı tevazu duygularını uyandırmaktadır.

Kaynaklar

Ab Jalil, Nurlelawati; Mohd Yunus, Rodzyah; Sheik Said, Normahdiah, 2012, “Environmental Colour Impact upon Human Behaviour: A Review”, Procedia – Social and Behavioral Sciences, cilt:35, ss.54–62.

Chow, Lara, 2015, “Enriched Environment: A Treatment Centre for Transitional Youth with Mental Illness”, Carleton University Research Virtual Environment.

Cialone, Claudia; Tenbrink, Thora; Spiers, Hugo, 2018, “Sculptors, Architects, and Painters Conceive of Depicted Spaces Differently”, Cognitive Science, cilt:42, no:2, ss.524–553.

Coburn, Alex; Vartanian, Oshin; Chatterjee, Anjan, 2017, “Buildings, beauty, and the brain: A neuroscience of architectural experience”, Journal of Cognitive Neuroscience, cilt:29, no:9, ss.1521–1531.

Çınar, Hande Sanem; Kırca, Simay, 2010, “Türk Kültüründe Bahçeyi Algılamak”, Journal of the Faculty of Forestry, Istanbul University, cilt:60, no:2, ss.59–68.

Dance, Amber, 2017, “Science and Culture: The brain within buildings”, PNAS, cilt:114, no:5, ss.785–787.

de Paiva, Andréa; Jedon, Richard, 2019, “Short- and long-term effects of architecture on the brain: Toward theoretical formalization,” Frontiers of Architectural Research, cilt:8, no:4, ss.564–571.

Eberhard, John; Patoine, Brenda, 2004, “Architecture with the Brain in Mind”, Cerebrum, Available: https://dana.org/article/architecture-with-the-brain-in-mind/

Epstein, Russell; Harris, Alison; Stanley, Damian; Kanwisher, Nancy, 1999, “The parahippocampal place area: Recognition, navigation, or encoding?,” Neuron, cilt:23, no:1, 

Erwine, Barbara, 2016, “Creating sensory spaces: The architecture of the invisible”, 1. baskı, Routledge, New York, ABD, ss.177-203.

Fich, Lars Brorson; Jönsson, Peter; Kirkegaard, Poul Henning; Wallergård, Mattias; Garde, Anne Helene; Hansen, Åse, 2014, “Can architectural design alter the physiological reaction to psychosocial stress? A virtual TSST experiment”, Physiology & Behavior, cilt:135, ss.91–97.

Higuera-Trujillo, Juan Luis; Llinares, Carmen; Macagno, Eduardo, 2021, “The cognitive-emotional design and study of architectural space: A scoping review of neuroarchitecture and its precursor approaches”, Sensors, cilt:21, no:6, ss.1–47.

Kandel, Eric, 2013, “From Nerve Cells to Cognition: The Internal Representations of Space and Action”, Principles of Neural Science, 5. baskı, McGraw Hill, New York, ABD, ss.421-443.

Kellert, Stephen; Heerwagen, Judith; Mador, Martin, 2008, “Biophilic Design: The Theory, Science and Practice of Bringing Buildings to Life”, 1. baskı, John Wiley, New York, ss.400-412.

Kempermann, Gerd; Kuhn, Georg; Gage, Fred, 1998, “Experience-Induced Neurogenesis in the Senescent Dentate Gyrus”, Journal of Neuroscience, cilt:18, no:9, ss. 3206–3212.

Ledoux, Joseph, 2008, “Cognitive-Emotional Interactions in the Brain,” Cognition and Emotion, cilt:3, no: 4, ss.267–289.

Mesulam, Marsel, 1998, “From sensation to cognition”, Brain, cilt:121, no:6, ss.1013–1052.

Passini, Romedi; Pigot, Hélène; Rainville, Constant; Tétreault, Marie-Hélène, 2000, “Wayfinding in a nursing home for advanced dementia of the Alzheimer’s type”, Environment and Behavior, cilt:32, no:5, ss.684–710.

Papale, Paolo; Chiesi, Leonardo; Rampinini, Alessandra; Pietrini, Pietro; Ricciardi, Emiliano, 2016, “When Neuroscience ‘Touches’ Architecture: From Hapticity to a Supramodal Functioning of the Human Brain”, Frontiers in Psychology, cilt:0, no:JUN, ss.866.

Park, Man Young; Chai, Choul-Gyun; Lee, Hae-Kyung; Moon, Hani; Noh, Jai Sung, 2018, “The Effects of Natural Daylight on Length of Hospital Stay”, Environmental Health Insights, cilt:12, eCollection.

Ritchie, Ian, 2020, “Neuroarchitecture: Designing with the Mind in Mind”, 1. baskı, John Wiley & Sons, ss.11-38.

Shin, Yu-Bin; Woo, Seung-Hyun; Kim, Dong-Hyeon; Kim, Jinseong; Kim, Jae-Jin; Park, Jin Young, 2015, “The effect on emotions and brain activity by the direct/indirect lighting in the residential environment”, Neuroscience Letters, cilt:584, ss.28–32.

Takano, Ryota; Nomura, Michio, 2020, “Neural Representations of Awe: Distinguishing Common and Distinct Neural Mechanisms”, Emotion, Advance online publication.

Vartanian, Oshin ve ark., 2015, “Architectural design and the brain: Effects of ceiling height and perceived enclosure on beauty judgments and approach-avoidance decisions”, Journal of Environmental Psychology, cilt:41, ss.10–18.

Yan, Wendi, 2019, “Neuroscience Informs Design, Now What? Towards an Awe-inspiring Spatial Design”, Conscious Cities Anthology, cilt:2019, no:1.

Yılmaz, Coşkun, 2012, “Evliya Çelebi Atlası”, Evliya Çelebi’nin Dünyası , (ed.) Coşkun Yılmaz, MEDAM Yayınları, İstanbul, ss.452-455.

Url 1: ANFA – Academy of Neuroscience for Architecture. https://www.anfarch.org/about/history/.

Url 2: The 2014 Nobel Prize in Physiology or Medicine. https://www.nobelprize.org/prizes/medicine/2014/press-release/