Her zaman bulunduğu yerle ve zamanla ilişkilendirerek, ihtiyaca göre ve değişime açık bir yaklaşımla şekillendirdiği yapılarında, az çizgiyle çok şey ifade eden Japon Mimar Arata Isozaki’nin, Japon köklerinden ve geleneğinden beslenen, tek bir mimari tarza sıkışıp kalmayı reddeden, evrensel yaklaşımıyla ele aldığı 8 proje…
Hazırlayan: Betül Toy, Y. Mimar
Geçtiğimiz Mart ayının ilk günlerinde 46. Pritzker Ödülü’ne layık görülen Mimar Arata Isozaki, Japon köklerinden ve geleneklerinden beslenen vizyonu, tek bir mimari tarza sıkışıp kalmayı reddeden, ileri görüşlü yaklaşımıyla biçimlenen 65 yıllık meslek yaşamı boyunca dünyanın çok farklı coğrafyalarında özgün eserlere imza attı. Tasarımlarında her projenin kendi bağlamından yola çıkarak, özel bir çözüm arayışı geliştiren Japon mimar 1986 yılında RIBA Altın Madalyası’nın da sahibi oldu.
Aynı zamanda bir teorisyen, kent plancısı ve öğretim görevlisi olan Isozaki’nin mimarlığa ilgisi çocukluk yıllarında yaşadığı trajik olaylara dayanıyordu. II. Dünya Savaşı’nı yaşayan ve Hiroşima’nın yok ettiği patlamanın merkezine yakın bir yerde büyüyen Isozaki, mimarlıkla ilk kez kentlerin tamamen harabeye döndüğü, yapıların yerle bir olduğu sıfır noktasında tanıştı. Bir kentin sıfırdan mimarlık yoluyla nasıl inşa edilebileceğine dair teoriler üreten Isozaki’nin mimari yaklaşımını kuşkusuz, Tokyo Üniversitesi’nde aldığı mimarlık eğitiminden sonra bir süre yanında çalıştığı Kenzo Tange’nin fikirleri de oldukça etkiledi.
Isozaki her ne kadar ilk çalışmalarında Brütalizm ve Metabolizm’den, son yıllarında ise daha çok Post-modernizm’den etkilense de hiç birine sıkı sıkıya bağlı kalmadı. Stilistik kategorilere meydan okuyarak, küresel bir anlayış benimseyen mimarın yarattığı mekanlarda, “Seslerin arasında boşluklar, sessizlikler vardır. Nesneler arasında da boşluklar vardır. Tek başına zaman ve mekân yoktur; “Ma” (boşluk) vardır. Mekân önemlidir, ancak mekânlar arasındaki boşluk daha önemlidir” diye ifade ettiği, Japon kültüründe önemli bir yeri olan, kelime olarak “boşluk” anlamına gelen “Ma” felsefesinin izlerini yansıdığı görülür.
Her yapının kendi bağlamından doğan spesifik çözümleri olduğunu ileri süren Isozaki, her zaman mimarlığın sadece bina tasarlamaktan öte, derin bir teorisinin olduğunu savundu. 7. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Japon mimarlık tarihindeki önemli olayları, binalar ve kültürel bağlamları ile örnekleyerek ele aldığı “Japan-ness in Architecture” isimli kitabıyla geniş kitlelere ulaştı.
1. Art Tower Mito / Mito, Japonya
Mimari Tasarım: Arata Isozaki & Associates
Tamamlanma Tarihi: 1990
Alan: 22.432 m²
Fotoğraflar: Yasuhiro Ishimoto
Titanyum panellerden oluşan üçlü spiral formuyla DNA sarmalını andıran, 100 metre yüksekliğindeki Mito Sanat Kulesi, Japonya’nın Mito kentinin kuruluşunun 100. yılını simgeliyor. 1990 yılında Isozaki tarafından, tetrahedronların (düzgün dörtyüzlü) kompozisyonuyla oluşturulan anıtsal seyir kulesi, 680 kişilik bir konser salonu, tiyatro, modern sanat galerisi, iki katlı konferans salonu, kafe ve müze satış birimi gibi mekânları bünyesinde barındıran Mito Sanat Kompleksi’nin bir parçası.
Isozaki’nin sürekli gelişen, yenilikçi mimari arayışının bir ürünü olan bu sembolik kule, diğer metallere göre daha hafif, korozyon ve hava koşullarına karşı oldukça dirençli olan titanyum malzemesiyle yapıldı. Titanyumun binalarda yeni kullanılmaya başlandığı yıllarda oluşturulan yapı, taşıyıcı sistemi, strüktürel özellikleri, formu ve yenilikçi malzeme seçimleriyle dikkat çekiyor.
2. Ark Nova / Miyagi, Japonya
Mimari Tasarım: Arata Isozaki & Associates, Anish Kapoor
Tamamlanma Tarihi: 2013
Fotoğraflar: Iwan Baan
2011’deki Japonya’da gerçekleşen ve büyük bir yıkıma ve can kaybına sebep olan deprem ve tsunami felaketinden iki yıl sonra, Isozaki’nin sanatçı Anish Kapoor ile birlikte, felaketten etkilenen bölgelerde kurulmak üzere tasarladığı, dünyanın ilk şişme ve mobil konser salonu Ark Nova, Kapoor’un Paris’te gerçekleştirdiği sergide bulunan Leviathan heykel serisinden ilham alıyor. Konser salonu, müziğin ve sanatın insanlara zor zamanlarda bile umut vadeden gücünden yararlanarak, bölge insanının yaşadığı kötü olayları atlatmasına yardımcı olabilmek ve bölgenin bir an önce normale dönmesini sağlamak amacıyla kuruldu. Plastik, esnek membrandan yapılmış olan strüktürü, çabucak sökülüp takılabilecek şekilde tasarlandı. Öyle ki; 2 saat içinde şişirilerek 500-700 kişi kapasiteli bir konser salonuna ve aynı zamanda bir sanat objesine dönüşen dev balon, dünyanın dört bir yanından gelen sanatçıların ve toplulukların klasik müzik, caz, dans, multimedya ve disiplinler arası sanatsal projelerini kapsayan performans ve gösterilerine ev sahipliği yapıyor.
3. Qatar National Convention Center / Doha, Katar
Mimari Tasarım: Arata Isozaki & Associates
Tamamlanma Tarihi: 2011
Alan: 177.000 m²
Fotoğraflar: Hisao Suzuki, Nelson Garrido
Isozaki’nin Katar kültüründe önemli yeri olan ve yedinci cennetin sonunu simgelediğine inanılan kutsal Sidra ağaçlarından ilham aldığı çarpıcı görünümlü ikonik yapı, Katar’ın Doha kentinde bulunuyor. 2011 yılında tamamlanan yapının en dikkat çekici kısmı, kuşkusuz cephesinde bulunan iç içe geçmiş ağaç görünümlü taşıyıcı elemanları.
İnsanların ağaç dalları altında toplandığı bir bilgi ve öğrenme mekânı yaratma metaforuyla oluşturulan bu sembolik taşıyıcılar, aynı zamanda teras çatının kanopi şeklinde dışarı doğru uzayan döşemesini destekliyor. Sergiler, tiyatrolar, konferanslar, kongreler, yerel ve uluslararası müzik ve sanat festivalleri ve çeşitli gösterilere ev sahipliği yapan bu çok amaçlı merkez, dört bin kişilik konferans salonu, dokuz sergi salonu, üç oditoryum ve çok sayıda esnek toplanma mekânına sahip.
4. Nara Centennial Hall / Nara, Japonya
Mimari Tasarım: Arata Isozaki & Associates
Tamamlanma Tarihi: 1999
Alan: 22.682 m²
Fotoğraflar: Hisao Suzuki
Japonya’nın Nara kentinde bulunan Isozaki’nin tasarladığı çok amaçlı salon, kentin tarihi ızgara planı boyunca uzanan devasa büyüklükte bir elipsten oluşuyor. 1992 yılında kentin kuruluşunun 100. yılı anısına açılan, aralarında Hans Hollein, Tadao Ando, Mario Botta, James Stirling, Richard Meier gibi önemli mimarların önerilerinin de bulunduğu uluslararası bir yarışmayı kazanan Isozaki’nin projesi 1999 yılında uygulandı.
Isozaki, gri seramik ve çinko kaplı bu devasa kıvrımlı yapıda, tarihi ve kültürel açıdan Japonya için oldukça önemli bir yere sahip, aynı zamanda ilk başkent olan Nara kentinin ünlü Todaiji tapınaklarının çatısından esinlendi. İç mekânları çeşitli etkinliklere, kongre ve konferanslara uyum sağlayacak şekilde çok yönlü olarak tasarlanan yapının cam konser salonu, binanın prekast beton kabuğunun içine kristal bir kutu şeklinde yerleştirildi.
5. Gunma Museum of Modern Art / Takasaki, Japonya
Mimari Tasarım: Arata Isozaki & Associates
Tamamlanma Tarihi: 1974
Fotoğraflar: Yasuhiro Ishimoto
Japonya’nın Gunma Bölgesi’nde yer alan Modern Sanat Müzesi, Isozaki’nin “Ma” felsefesiyle bütünleştirdiği “boşluk” kavramını en iyi yansıtan örneklerden biri… Yapımı 1974 yılında tamamlanan müzeye daha sonraki yıllarda, orijinal geometrik yapısı bozulmadan, restoran ve çağdaş sanat galerisi gibi mekânlar eklendi. Temel olarak bir küp sistemine dayanan yapı, ana dikdörtgen bir omurga ve iki çıkıntı koldan oluşuyor. Bu küp sistemi yapının lobi ve galeri gibi iç mekânlarından, küpün saf geometrisini boşluğa aksettiren yansıtma havuzu gibi dış mekânlarına kadar uzanıyor. Müzenin kübik çerçevesi iç mekânları içinde bulunduğu Gunma-no-mori Park’nın peyzajından ayırarak, insanları bulundukları yerden soyutlayıp sanata döndürüyor. Isozaki, müze yapılarının ilki olan bu minimalist tasarımda müzenin kendisini nötralize ederek, mimarlığın sanat eserlerinin önüne geçmesini engelleyen ve zihnin kendi yansımasına olanak sağlayan bir boşluk oluşturmayı amaçladı; ancak müze yine kendi başına bir sanat eserine dönüştü.
6. Palau Sant Jordi / Barselona, İspanya
Mimari Tasarım: Arata Isozaki & Associates
Tamamlanma Tarihi: 1990
Fotoğraflar: Hisao Suzuki
Palau Sant Jordi, Arata Isozaki’nin 1992 Olimpiyat Oyunları için, İspanya’nın Barselona kentinde tasarladığı, devasa büyüklükteki kubbe biçimli çatısıyla dikkat çeken kapalı bir spor kompleksi.
16 bin kişi kapasiteli bu kompleks, her türlü spor, konser ve kültürel aktivite için kullanılabilecek şekilde esnek bir mekân anlayışıyla çözümlendi. Yapıda kullanılan malzemeler de bu çok amaçlı mekânın esneklik ve çok yönlülüğünü destekleyen elemanlardan seçildi. Sırlı seramik karolar ve metal bağlantı elemanlarıyla oluşturulan çatı formu yerden hidrolik bir teknolojiyle kaldırıldı.
Isozaki, teorilerini yoğun teknik bilgi ve teknolojiyle harmanladığı mimari yaklaşımını Palau Sant Jordi binasına da yansıttı. “Mimari bir mücevher” olarak nitelendirilen tasarımı ve teknolojisi ile büyük beğeni kazanan yapı Barcelona’nın önemli simgelerinden biri haline geldi.
Mimar, bölgenin politik, sosyal ve kültürel özelliklerini göz önünde bulunduran, yere özgü mimari çözümler üreten anlayışını bu yapıda, Antoni Gaudi’ye gönderme yapan ve üzerinde bulunduğu Montjuïc Dağı’nın kıvrımlı yapısıyla uyumlu bir his uyandıran stadyumun organik çatı formuyla sergiliyor. Dış mekânda Aiko Miyawaki’nin, güneş ışığında parıldayan metal halkalar ve çelik kablolar kullanarak oluşturduğu silindirik beton heykeller, yapının anıtsal görünümünü kuvvetlendiriyor.
7. Pala Alpitour / Torino, İtalya
Mimari Tasarım: Arata Isozaki & Associates, Pier Paolo Maggiora
Tamamlanma Tarihi: 2005
Alan: 255 m²
Fotoğraflar: Alessandra Chemollo, Hisao Suzuki
Pala Alpitour (diğer adıyla Palasport Olimpico), İtalya’nın Santa Rita Bölgesi’ndeki Torino kentinde yer alan, uluslararası bir yarışma sonucunda yapılan, çok amaçlı bir kapalı spor ve konser arenası. 2006 Kış Olimpiyatları için tasarlanan yapı, açılışından bu yana büyük ölçekli konserlere ve buz hokeyi etkinliklerine de ev sahipliği yapıyor. İçinde birçok farklı etkinliğin düzenlenebileceği, esnek bir tasarım kurgusuyla biçimlendirilen yapının strüktürü de bu esnekliğe cevap verecek şekilde oluşturuldu. 12.300 adet koltuk kapasitesiyle İtalya’nın en büyük kapalı arenası olma özelliğine sahip bu fütüristik arenanın cephesinde yarık şeklinde cam pencereler ve paslanmaz çelik malzemeler kullanıldı.
8. Los Angeles Museum of Contemporary Art / Kaliforniya, ABD
Mimari Tasarım: Arata Isozaki & Associates
Tamamlanma Tarihi: 1987
Alan: 255 m²
Fotoğraflar: Yasuhiro Ishimoto, Hisao Suzuki
Isozaki’nin 1987 yılında, teraslı bir avlu etrafında çözümlediği bu Post-modern yapı, Los Angeles’ta yer alıyor. Tüm hacimleri altın oran ve ying-yang felsefesinin pozitif ve negatif mekân kompozisyonuyla kurgulanmış olan yapının büyük bir kısmı sokak kotunun altında bulunuyor. Cephelerinde kullanılan kırmızı kumtaşı malzemesiyle birlikte Bunker Hill bölgesinin çelik ve cam cepheli yüksek katlı yapılarıyla adeta kontrast yaratan yapının tamamı soyut geometrik formlarla oluşturuldu. Avlunun etrafına yerleştirilen sanat galerileri ve diğer mekânlar lineer veya piramit formlu tepe pencereleriyle aydınlatıldı. Yapının yarım silindir şeklindeki çatısıyla dikkat çeken kısmı ise ofis mekânlarına ayrıldı.