Müşterek Mekanlarda Kendin-Yap Şehirciliği

Y. Mimar Gözde Kızılkan
Doç. Dr. Serhat Başdoğan

Kent, kolektif bir insan yaratısı olarak estetik kaygı ve daha iyi bir çevre yaratma arzusu ile büyür, gelişir ve dönüşüm süreçleriyle özgül bir biçim kazanır (Rossi, 2006). Bu görüş çerçevesinde, akademik olarak birbirini andıran fikirler savunulsa da özellikle Türkiye ve benzer ülke konjonktürlerinde ortaya çıkan yapılı çevrelerde, fiziksel ve sosyal iyileştirmeye gereksinim duyulduğu gözlemlenebilmektedir. Tüm bu iyileştirme faaliyetlerinin yalnızca yönetimlerin iştiraki ile gerçekleştirilmesi sosyo-ekonomik gerekçelerle sürdürülebilir bir çözüm olamamaktadır. Bu bağlamda, “kendin-yap şehirciliği”, çağdaş ve katılımcı bir iyileştirme için önemli bir çalışma alanı olarak değerlendirilebilir.

Geniş kapsamlı bir literatürün ana parçalarından olan yapılı çevre, zaman içinde inşa edilen dinamik bir sürecin ürünü olarak tasarım faaliyeti ile yakın etkileşim halindedir. Tasarım faaliyeti ise işlevsellik, yenilikçilik, estetik, yaratıcılık gibi birçok başlığı kapsayacak şekilde yaşam alanlarımız olan doğal ya da yapılı çevrelerdeki bir nevi varoluş çabasıdır; ancak geleneksel olarak tüm bu tasarım faaliyeti, tepeden inme bir planlama ve tasarım anlayışıyla kentlinin kente katkısını göz ardı edebilmektedir.

Sürekli olarak değiştiğini kabul ettiğimiz yapılı çevreye, kapsayıcı, katılımcı ve şeffaf süreçleri dahil etmek; kentli olduğunu düşünen her bireyin, kente dair katılımına olanak sağlayacak modelleri geliştirmek ve desteklemek, kentsel sorunların iyileştirilmesine yönelik önemli bir potansiyel güç olarak değerlendirilebilir. Yaratıcı kentlerin yaşam alanları, yaratıcı fikirleri açığa çıkaran, iyileştiren, etkileşime geçiren, faydalanılan ve anlamlandırılan ortamlarda mümkün kılınabilmektedir (Cohendet vd., 2010). Yaratıcı kentler bu bağlamda halk katılımı ve kullanım değerinin ön planda olduğu “kendin-yap” hareketi ile ortak bir zemin üzerinden okunabilirse, resmi kurum ve kuruluşların öneri ve uygulamalarından daha kapsayıcı bir bakış açısı sunabilir.

Bu yazı içeriği olan yapılı çevrede kullanıcı odaklı fiziksel müdahaleler, tepeden inme planlama anlayışından farklı olarak, uzamsal/zamansal elemanların yerin atmosferi içinde konumlandırılma/ortaya çıkmaları olgusuna değinmekte; kullanım değeri ön planda olan ve kentli kullanıcılar tarafından aidiyet hissiyle benimsenen müşterek mekan olgusuna örnekler üzerinden yanıtlar ararken, kendin-yap hareketinin örgütsel ve yaratıcı çalışma prensiplerini odağa alan hermenötik bir yaklaşımla kavramsal bir bakış açısı geliştirme olanaklarını tartışmayı amaçlamaktadır.

Müşterek Mekanlar ve Mekana Müdahale
Mekanlarda geçirilen zaman ile de ilişkili olarak ortaya çıkan iyileştirme çabaları; konut birimi, bina, yapı bloku, mahalle, kent gibi farklı ölçeklerde, çeşitli aktörler tarafından görünür kılınıp müdahaleye imkan tanımaktadır. Bu durumda, planlı/düzenli ya da anlık/geçici mekan ile olan etkileşim sürecinde iki farklı seçimin söz konusu olduğu söylenebilir. Mevcut mekan düzeninin, insan davranışlarını etkileyerek insanın var olan sürece karşı uyumu ya da insanın kültür, deneyim, alışkanlıklar, kişisel/toplumsal özellikler sonucu var olan mekanı yeniden kurgulayarak kendine uyumlandırmasıdır (Rapoport, 1982).

Müşterek mekanları sadece kamusal ortak alanlar olarak tanımlamak yeterli olmayacaktır. Habermas (2018), “kamusal alan” kavramını kamuoyuna benzer bir birliktelik ve kamuoyunu biçimlendiren ortam olarak ifade ederken, bu yaklaşımı eleştirel akıl ve rasyonalite ile şekillenen demokratik, kültürel ve toplumsal örgütlenmeler olarak tarihsel bağlamlarla kurmaktadır.

Günümüz çağdaş metropolleri, kentsel çevreler ve süreçlerin karmaşık kümelenmeleridir. Uzamsal çevrelenme eylemleri ile tanımlanan müşterek (ortak) mekanlar, “ortaklaşa olarak özel” ya da resmi otoriteler tarafından kamu adına yönetilen “kamusal alan”lar olarak nitelendirilmektedir (Stavrides, 2016). Ortak alanlar, belirli bir nesne, değer ya da süreçleri değil, dinamik ve dış etkilere açık toplumsal ilişkilerin yaşandığı, sürekli yeniden üretilen bir yer olarak da tanımlanabilmektedir (Harvey, 2013). Bu bağlamda; mekanlar, iktidardaki kuvvetlerin yönlendirmelerine göre şekillenir; her mekan kendi düzen ve kuralları dahilinde oluşturulan anlaşmalara göre davranış kalıplarını ortaya koyar (Lefebvre, 2014).

Müşterek mekanlarda topluluk olarak karar verme ve harekete geçme davranışının kazanılmış olması önemlidir. Böylelikle ilgili mekanlarda ortak çıkar(lar) dahilinde hareket edebilme kabiliyeti geliştirilerek, uzamsal/zamansal bağlamda yerin sahiplenilmesi, çevrenin fiziksel müdahaleler aracılığıyla değiştirilmesi ve talep edilen yaşam alanlarına dönüştürülmesine olanak tanınmaktadır. Bu şekilde; yapılı çevredeki müşterek mekanlar sadece fiziksel varlıkları ile değil; oluşan müşterek değerler üzerinden de yaratılmaktadır (Stavrides, 2018). Bu noktada, “Müşterek mekana dair ortak karar verme ve harekete geçme davranışı neden, nasıl, nerede, ne zaman ve kimler tarafından gerçekleştirilmektedir?” soruları önem kazanmaktadır. Özellikle de kimler tarafından sorusu bu çalışmada kendin-yap şehirciliği üzerinden örneklenmektedir.

Müşterek Mekanlar ve Yeni Şehircilik Akımı
Geçmiş zaman kent modellerini, mevcut bilim-teknoloji ve toplumsal yapının fiziksel ve sosyal dokusuna tepeden inme planlama anlayışı ile kopyalamak, güncel sorunların çözümlerine ışık tutamamakta; dolayısıyla yeni yerleşim yöntem ve mekanizmaları önem kazanmaktadır (Özdemir ve Zeren Gülersoy, 2010). Şehrin, denetimli ve sağlıklı bir şekilde gelişmesi için pek çok kuram geliştirilmekte; modeller üzerinden kentlerin, bütüncül bir bakış açısı ile disiplinlerarası katılımcılığa dayalı bir sistem olarak irdelenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Kentsel saçaklanma sonucu parçalara ayrılmış arazi kullanımları ile biçimlenen kent dışı yerleşmeler, öncelikle fiziksel ve bunun sonucunda sosyal ayrışmalara zemin hazırlamaktadır. Buna karşılık; geleneksel yerleşme ve karma kullanım dokusunu benimseyen, 1993 senesinde Amerika’da şekillenen Yeni Şehircilik akımı ve kentsel alanı en verimli şekilde kullanmayı amaçlayan kompakt ve karma işlevli yapılaşmalar, günümüzde yapılı çevre iyileştirilmesi açısından dikkat çeken modellerin üretildiği yaklaşımlar haline gelmiştir (Jenks & Burgess, 2000).

Yeni-Şehirciler; sosyo-politik, toplumsal ve ekonomik çıkmazların mevcut kent dokusuna ait müşterek mekanlarda tıkanmalara sebep olarak, çözümler üretilmesinde yetersiz kaldığını vurgulamakta ve fiziksel çevrede oluşan bu tıkanıklıkların, kentte yaşanan pek çok problemin nedeni olduğunu belirtmektedirler (Brain, 2005; Fuller & Moore, 2017). Tanımlı, okunaklı, yöresel dokuyu koruyan, sürdürülebilir, toplu taşımayı destekleyen ve yaya öncelikli doğal ve yapılı çevreler oluşturulması yeni şehircilik akımının çalışma konuları arasındadır.

Her sene düzenlenen Yeni Şehircilik Kongresi’nde mevzuat sınırları, bilgi eksiklikleri, finansal engeller ve yöresel eşitsizliklerin tanımlanarak iyi bir kent olma yolunda ilkeler ortaya çıkartılması hedeflenmektedir. Kavranabilir bir kent formu oluşturmak için doğal ve yapılı çevrede bölge, mahalle ve koridor benzeri kademelendirmeler üzerinde çalışılması gerektiği önerilmektedir (Pavlović-Howard, 2003). Kentlerde sağlıklı büyüme ve refah düzeyini yükseltmek için çevrelerin tasarlanma ve inşa edilme süreçlerinde her düzeyde katılım sağlanarak yerel ve merkezi yönetimler, ortaklar, uzmanlar ve vatandaşlarla karşılıklı iletişim ve etkileşim halinde olmanın amaçlandığı belirtilmektedir (CNU, 2019). Bu bağlamda kendin yap şehirciliği tüm bu hedeflere son derece uyumlu bir model olarak değerlendirilebilmektedir.

Kendin-Yap (DIY) Hareketi
Birey ve toplumların yaşam alanları olan çevrelerine anlık müdahaleleri, insanların ilk ortaya çıktığı zamanlardan beri süre gelmiş, günümüzde ise kentleşmenin getirmiş olduğu birtakım düzen ve kurallar çerçevesinde kısıtlı da olsa genellikle şehrin kamuya açık alanlarında kendisini göstermeye devam etmektedir. Kendin-yap hareketi, Endüstri Devrimi’nin yarattığı seri üretim, standardizasyon, tüketim odaklı yaşam tarzına bir karşı duruş olarak 19. yüzyıl ortalarında İngiltere’de ortaya çıkan Sanatlar ve El Sanatları (Arts & Crafts) akımının günümüz yansıması gibidir (Hagedorn ve Springgay, 2013). Arts & Crafts akımına ait ürünler ise sade, yöreye özgü malzemelerle, gösterişten uzak, mümkünse yedek olarak ayrılmış parçalardan ortaya çıkartılmaktadır (Stankiewicz, 1992).

İlk örnekleriyle 1950’ler Amerika Birleşik Devletleri’nde karşılaşılan kendin-yap; küçük dekoratif objeler üretmek, konut içlerinde ufak çaplı iyileştirmeler gerçekleştirmek gibi yaratıcı faaliyet ve tasarruf sağlayan aktivitelerin genel adı olarak kullanılmaya başlanmıştır (Oram, 2004). Bunun yanında; “kendin-yap” hareketi standartları olan, kalıplaşmış, özgünlükten uzak ve yarı-imal edilmiş ürünlere karşı ortaya çıkartılan el-yapımı alternatif bir tüketim objesi olarak değil; aynı zamanda ulaşım, enerji yönetimi, yeşil alan kullanımı gibi pek çok farklı çalışma alanını da etkileyerek önemli roller üstlenen yaratıcı bir süreçtir. Ayrıca profesyonel destek ihtiyacı güdülmeden geliştirilen bir yöntem şeklinde tanımlanmaktadır.

Kendin-Yap Şehirciliği
Kendin-yap şehirciliği ile kentsel alana müdahalelerde bireysel/toplumsal aktörler, yapılı çevrenin iyileştirilmesi gibi temel bir amaca hizmet etmektedirler. Böylelikle kendilerini mekana ait hissetmek, sorunları görünür kılmak ve mekanın kullanıcıları olan başkalarıyla iletişim kurarak sosyal sürdürülebilirliği sağlamak gibi yeni deneyimler üretilmesinde, fiziksel ve sosyal mekanın algılanmasında ve anlamlandırılmasında etkin roller üstlenmektedirler. Sonuç olarak, yeni iletişim platformları kurulmasına aracılık ederek demokratik ve adil bir yaşam alanında çözümler üretilmesine fırsat tanımaktadırlar (Fabian & Samson, 2016). Kendin-yap şehirciliği uygulamaları yapılı çevre ile aidiyet hissi ve bireysel/toplumsal değerlerin yarattığı kimlik olgusu aracılığıyla ilişki kurarak, resmi olarak planlı ve operasyonel bir süreç olmadan, genellikle yaratıcılık ile iyileştirilmiş etkileşim değeri olan mekanlar ortaya çıkarırken, deneyimle gelen ihtiyaçların karşılanması, sağlıklı ve güvenli yaşam alanlarının sorgulanmasına ve oluşmasına katkı sağlamaktadır.

Şehirdeki kendin-yap akımının örneklerinde; eğlence, dinlence, yaratıcı çözümlerle işlevsel, adil ve katılımcı ürün ve süreçler ortaya çıkarma faaliyeti üzerine odaklanıldığı dikkati çekmektedir. Kendin-yap şehirciliği; kamusal sanat, tasarım, mimarlık, mühendislik, teknoloji ve yenilikçi kent kavramlarını harmanlayan bir girişimcilik hareketi olup kaynaklarda pek çok benzer isim ve teknikle bir arada anılmaktadır: Gerilla kentleşme, pop-up kentleşme, asi kentleşme, kullanıcı katkılı kentleşme, şehri hackleme (korsan), taktiksel şehircilik vb. (Lydon ve Garcia, 2015:6). Kendin-yap şehirciliği; geleneksel planlamanın özenli tasarım ve yönetim odaklı kurumsal bürokrasisine karşı, dinamik ve katılımcı anlayışla fiziksel ve sosyal mekandaki etkileşimlerin yeniden düzenlenmesi ile günümüzde de sıklıkla başvurulan kent içi deneysel pratiklerdir (Finn, 2014). Bu bağlamda da toplumsal, dayanışmacı, sivil, aşağıdan yukarı bir yönelim ile proaktif süreçleri ifade etmektedir.

Yapılı çevre ve özellikle kolektif çıkar gözetilen müşterek mekanlardaki sorunların iyileştirilmesi sürecinde, Yeni Şehircilik akımı kategorilerinin hiyerarşik kademelerinden olan mahalleler ve bloklar direkt etkilenmektedirler. Hızlı bir şekilde ve yaratıcı çözümlerle izinli veya izinsiz, genellikle küçük ölçekli, düşük maliyetli çözümler ararken; mekanı sahiplenme, keşfetme ve yeniden anlamlandırma gibi işlevler kazandırmaktadırlar (Öcal ve Erkut, 2019). Kendin-yap şehirciliği, mülkiyet anlayışından farklı bir sahiplenme duygusu ile adil kullanım ve iyileştirme kaygıları güderek; demokratik tartışma platformları ve ortak yaşamanın getirmiş olduğu paylaşımlı müşterek mekanlardaki çözüm odaklı süreçler üzerinden, genelde fiziksel müdahale sonucunda kullanım değeri ön planda olan mekan oluşturma örnekleri şeklinde okunmaktadır.

Enformel Genişleyen Şehirler İçin Kendin-Yap Şehirciliği Hareketi
Kendin-yap şehirciliği hareketi temelli yaratıcı müdahaleler, müşterek mekanlarda kamu yararı adına ortaya konan müdahalelerdir. Bireysel ya da küçük gruplar tarafından genelde izinsiz; ancak katılımcı politikalar söz konusu olduğunda çok aktörlü bir yapım sürecinde düşük bütçeli olarak meydana getirilen, yerin sahiplenilmesi odaklı aidiyet hissini kuvvetlendiren uygulamalar bütünüdür. Bu uygulamalar, çok sıklıkla kamusal alandaki bir soruna işaret ederek, geri dönüştürülmüş ve prefabrike parçalar içermeyen fiziksel müdahaleler üzerinden sosyal etkileşimi artırmayı gözeten, güvenli, sağlıklı, iyileştirilmiş ve esnek tasarım yaklaşımına sahip geçici müdahaleler ortaya çıkartmaktadır. Kendin-yap şehirciliği çalışmaları, bulundukları yerel mekanlarda fiziksel ve sosyal düzeyde etkileşime fırsat sağladıklarından, kullanım değerleri ön planda olacak şekilde uzamsal bağlamda önce geçici (palyatif); zamanla artan kullanım oranları ve finansal destek alma imkanları ile kentsel soruna getirmiş olduğu çözüm ile orta ya da uzun vadeli kalıcı uygulamalar haline dönüşme potansiyeline sahiplerdir.

Resim 1. Kapatılan havalimanında rekreasyon alanı, Berlin – Almanya (URL-1).

Kendin-Yap Şehirciliği Örnekleri
2008’de protestolar eşliğinde faaliyetleri durdurulan Berlin’deki Tempelhof Havalimanı’nın kullanılmayan geniş toprakları için hükümet ve kamunun farklı planları olmakla beraber (mülteciler için geçici yaşam alanı, rekreasyon ve park bölgesi, hobi bahçeleri vb.) henüz tam bir planlama ve tasarım kararı alınmamış olmasından ötürü süreç devam ederken, alanın kentlilerce çok küçük toprak parçalarında farklı etkinlikler yürütmesine olanak tanınmakta ve bu şekilde dinamik, esnek ve katılımcı bir kent dokusu oluşması yönünde geleneksel planlama anlayışından farklı bir yöntem izlenirken, terk edilmiş havalimanı sahası kendin-yap şehirciliğinin deneysel, yerel ve çok katmanlı bir merkezi olarak kullanılmaktadır (Resim 1). Bu bağlamda bu alan kendin yap şehirciliği açısından kent ölçeğinde ele alınabilecek güncel bir örnektir.

Resim 2. Astoria Scum River (Atık Su Nehri) Köprüsü, New York City – ABD (URL-2).

New York şehrindeki 33. Cadde’nin işlek bir yaya kaldırımında, lağım gideri borusundan tam 20 yıl boyunca sızan pis su akıntısı kentliler için tehlikeli durumlar oluşturmaktayken, yerel yönetimin şikayetleri duymazdan gelmesi dolayısıyla, kendin-yap şehirciliği bağlamında hiçbir finansal kaynağa ihtiyaç duyulmadan kenara atılmış işlevsiz kent mobilyalarının gönüllüler tarafından birleştirilmesi ile onaysız bir küçük yaya köprüsü inşa edilerek kentliler kendi çözümlerini ortaya koymuşlar; bu olay da yetkililerin dikkatini çekerek sızıntının giderilmesi için gerekli çalışmaların 1 ay gibi kısa bir sürede başlatılmasına ön ayak olmuştur (Resim 2).

Resim 3. Otoparktan rekreasyon alanına, Park(ing) Day kolajı (Kolaj, 1. yazar tarafından oluşturulmuştur. Soldan sağa URL-3, URL-4, URL-5).

Metropol kentlerdeki yoğun yapılaşma ve araç kullanımı kaynaklı yaşanan yetersiz yeşil alan sorununa dikkat çekmek isteyen kendin-yap şehirciliği akımı destekçileri (aktivistler), yol kenarlarındaki bir ya da iki araçlık otopark alanlarını kısa süreliğine de olsa değişim değeri değil, kullanım değeri üzerinden deneyimlemeyi öneren taktiksel müdahaleler geliştirmektedirler. “Park(ing) Day” olarak bilinen bu müdahale ile kamusal mekanlardaki gizli kalmış olası müşterek alanlara dikkat çekilmesi amaçlanmaktadırlar (Resim 3). Böylelikle, geri dönüştürülmüş malzemeler kullanılarak yapı blokları ve park halindeki araç şeritleri arasında sıkışmış dar kaldırımlı kentsel dokulardaki sosyal etkileşimi arttıracak ekolojik, ekonomik ve yaratıcı müşterek mekanların oluşturulması fikrini yeşerten çalışmalar ortaya konulmakta; potansiyel etkileşim ve paylaşım alanlarının sorgulanması ve deneyimlenmesi hedeflenmektedir.

Resim 4. Maltepe95 programı çerçevesinde Superpool tarafından tasarlanan kavşak dönüşüm provası (URL-6).

Yeni-Şehircilik hareketi kapsamında yukarıda kavramsal olarak açıklanan mahalle kültürünü canlandırmak, güvenli, yürüme mesafelerinde ve kolaylıkla erişilebilen yaşam alanları yaratmak için 2019 yılında pilot bölge olarak seçilen İstanbul’un Maltepe ilçesinde örnek bir kavşak yenileme projesi belediye, sivil toplum kuruluşları ve halk katılımının da özendirildiği ortak bir çalışmayla hayata geçirilmiştir. Ulaşım ağlarının sağlıklaştırılması ve yaya kullanımında olmayan bir bölgenin müşterek bir rekreasyon alanına dönüştürülmesine yönelik yapılan bu düzenlemelerde kullanıcı odaklı, katılımcı, çok katmanlı, paylaşımlar ve ortak yaşantılarla aidiyet hissini kuvvetlendiren ve iyileştirilmiş müşterek mekanlardaki iş birliğini güçlendiren kendin-yap şehirciliği taktiklerinin önemi vurgulanmaktadır. Zemin boyası, saksı içinde ağaçlar, suni çim, geri dönüştürülmüş malzemelerle hazırlanan donatılar, ekonomik ve kısa vadeli çözümler üretiyor gibi görünse bile, uzun vadeli değişimler elde edebilmek ve kullanım değeri ön planda olan müşterek bir mekan yaratırken günümüz mimari ve kentsel tasarımlarının sorunlu yönlerine ışık tutan bir yaklaşım gözetilmiş olduğu dikkat çekmektedir (Resim 4).

Sonuç Yerine
Yaşamların kesiştiği, sosyal etkileşimin gerçekleştiği, fiziksel ihtiyaçların karşılandığı müşterek mekanlar hem toplumların varlığı tarafından oluşmakta hem de toplumları şekillendirerek var etmektedir. Müşterek mekanlarda ortaya çıkan değişimin dinamik süreçleri, farklı tartışma ortamları ve yeni çalışma alanları açılmasına da olanak tanımaktadır. Müzakere odaklı diyalog içeren mecralar aracılığıyla; iş birliğini özendiren, katılımcı, ihtiyaç ve gerekliliklere en kısa sürede ve en uygun koşullarda akılcı çözümler üreten kendin-yap şehirciliği hareketi, ilk etapta geçici fiziksel çözümler öneriyor görünse bile, zamanla artan kullanım oranı dolayısıyla otoritelerin talep edilen sorunlara yönelik geliştirilen taktiklere önemle eğilip düzen ve adaletin sağlanmasında ve sürekli uygulamalar üretilmesinde etkili bir yöntem olarak kullanılabilmektedir.

Yeni Şehircilik ilkeleri ile de örtüşmekte olan müşterek mekanlardaki kendin-yap şehirciliği uygulamaları; çeşitli yerlerden, farklı kullanım amaçları ile çalışma içinde ortaya konan örnekler gibi daha da genişletilip çeşitlendirilebilir. Kentlerin özellikle yapılı çevrelerinin, kentliler tarafından ve kentliler için en adil ve etkili şekilde kullanımları, müşterek mekanlardaki sorunların çözümüne yönelik mülkiyet anlayışından farklı olarak harekete geçilip aidiyet duygusu ile (yeniden) sahiplenilmesi, fiziksel iyileştirmenin yanında, sosyal etkileşim sağlanarak uzun süreler boyunca topluluk hissi oluşturan konforlu, canlı, çok işlevli, güvenli ve anlamlı mekanlar yaratılmasında önemli roller üstlenebilir.

Şehirde kendin-yap hareketi, günlük yaşamın sorunlarının çözümüne tepeden inme geleneksel planlama yaklaşımları sunmak yerine; farklı biçimler ile kısa süreli başlayıp aşağıdan yukarıya doğru bir yol izleyerek uzun süreli uygulamaları teşvik eden pragmatik eylem ve pratikler olarak ele alındığı şekliyle, problemlerin anlaşılması ve giderilmesine yönelik toplumsal katılımcılığı odağa alan yaratıcı çözümler sunmaktadır. Dolayısıyla, gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkede sıklıkla başvurulan bir yöntem olarak kullanılmaktadır.
Göç alan bir metropol olarak İstanbul, 16 milyonu aşan nüfusu ile düzensiz büyüme içinde olan bir kent gibi görülmesinin dışında, bünyesinde barındırdığı bu psiko-coğrafik çeşitlilik sayesinde de yaratıcı bir kent olma yolunda farklı taktiksel müdahalelerle iyileştirilmiş çevrelerde etkileşim düzeyi yüksek müşterek mekanları meydana çıkartma potansiyelini bünyesinde barındırmaktadır. Bu bağlamda; metropol kentlerdeki pek çok soruna yönelik ortaya çıkan paylaşım odaklı, geri dönüşümü destekleyici, yeşil alan kullanımını özendiren, tanımsız alanlardaki aidiyet hissini kuvvetlendirerek yeni bir anlam kazandıran güçlü sosyal etkileşimli çevreler yaratmak sadece yerel halkın değil, geleneksel planlama ve tasarım faaliyetindeki aktörlerin de kentsel sorumluluğu olmalıdır.

Kaynaklar
Arlı, A., 2009, “Bilim, Yöntem ve Hermenötik”, Sosyal Bilim, Etik ve Yöntem, (Ed.) Ahmet Kemal Bayram, Osman Konuk, Ankara: Adres Yayınları.
Brain, D., 2005. “From Good Neighborhoods to Sustainable Cities: Social Science and the Social Agenda of the New Urbanism”. International Regional Science Review, 28(2), 217–238.
Cohendet, P., Grandadam, D., & Simon, L. (2010). “The anatomy of the creative city”. Industry and innovation, 17(1), 91-111.
CNU, 2019. Congress for the New Urbanism. https://www.cnu.org/what-we-do/our-issues [Erişim Tarihi: 01.11.2019; 18:30].
Erman, T., 2012. “Yıkılan Gecekondular, Yapılan TOKİ Toplu Konut Projeleri: Kent Yoksulunun Yeni Yaşam Çevresi Olarak Karacaören-TOKİ Sitesi”. İDEALKENT, 3(7), 38-63.
Fabian, L., & Samson, K., 2016. “Claiming participation–a comparative analysis of DIY urbanism in Denmark. Journal of Urbanism”: International Research on Placemaking and Urban Sustainability, 9(2), 166-184.
Finn, D., 2014. “DIY urbanism: implications for cities”. Journal of Urbanism: International research on placemaking and urban sustainability, 7(4), 381-398.
Fuller, M., & Moore, R., 2017. An Analysis of Jane Jacobs’s The Death and Life of Great American Cities. Macat Library, Routledge, London.
Genç, F. N., 2014. “Gecekonduyla mücadeleden kentsel dönüşüme Türkiye’de kentleşme politikaları”. Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1(1), s. 15-30.
Gümüş, A., 2016. “TOKİ uygulamalarının kullanıcı memnuniyeti açısından değerlendirilmesi”. Kütahya’da Planlama Düşünceleri Üzerine. 57-76.
Gür, M., & Dostoğlu, N., 2010. “Bursa’daki Alt ve Orta Gelire Yönelik TOKİ Konutlarında Memnuniyet Araştırması”. Uludağ Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt 15, Sayı 2, 139-153.
Habermas, J., 2018. Kamusallığın Yapısal Dönüşümü. Çev. Tanıl Bora, Mithat Sancar. 15. Baskı. İletişim Yayınları. İstanbul.
Hagedorn, A., & Springgay, S., 2013. “’Making’our way through: DIY and crafting communities in Toronto”. Craft Research, 4(1), 11-30.
Harvey, D., 2013. Asi Şehirler. Çev. Ayşe Deniz Temiz. Metis Yayıncılık. İstanbul.
Jenks, M. & Burgess, R. (Eds.). 2000. Compact cities: Sustainable urban forms for developing countries. Spon Press. London.
Lefebvre, H., 2014. Mekânın Üretimi. Çev. Işık Ergüden. Sel Yayıncılık. İstanbul.
Lydon, M., & Garcia, A., 2015. Tactical Urbanism: Short-Term Action for Long-Term Change. Island Press. Washington.
Mitchell, D., 2003. The Right to the City: Social Justice and the Fight for Public Space, Guilford Press, New York.
Oram, S., 2004. “‘Construction Contemporary’ Common sense approaches to going modern in the 1950s”. Interior Design and Identity. Eds. McKellar, S. & Sparke, P. Manchester University Press. pp. 174-195.
Öcal, G., & Erkut, G., 2019. “Kent Hakkı ve Katılımcılık Bağlamında Kendin Yap Kentleşme: Roma Bostanı Örneği”. Planlama. 29(2):115–128.
Özdemir, A. D., & Zeren Gülersoy, N., 2010. “İstanbul’da yeni yerleşme alanlarının Yeni Şehircilik akımına göre değerlendirilmesi”. İTÜDERGİSİ/a, 5(2). s. 209-221.
Pavlović-Howard, Ž., 2003. “New urbanism: A new approach to the way America builds”. Spatium, (9), 22-27.
Purcell, M., 2003. “Citizenship and the Right to the Global City: Reimaging the Capitalist World Order”, International Journal of Urban and Regional Research, 27(3/09), pp. 564-590.
Rapoport, A., 1982. The Meaning of the Built Environment. Sage Publications. California.
Rossi, A., 2006. Şehrin Mimarisi. Çev. Nurdan Gürbilek. Kanat Kitap. İstanbul.
Sadri, H., 2013. “Mimarlık, Mekân ve İnsan Hakları”. Mimarlık, Mekân-Kent: Kentsel Dönüşüm ve İnsan Hakları, s. 5-33.
Saunders, D., 2010. Arrival city: How the largest migration in history is reshaping our world. Vintage. London.
Stankiewicz, M. A., 1992. From the aesthetic movement to the arts and crafts movement. Studies in Art Education, 33(3), 165-173.
Stavrides, S., 2016. Kentsel Heterotopya: Özgürleşme mekânı olarak eşikler kentine doğru. Çev. Ali Karatay. Sel Yayıncılık. İstanbul.
Stavrides, S., 2018. Müşterek Mekân: Müşterekler olarak şehir. Çev. Cenk Saraçoğlu. Sel Yayıncılık. İstanbul.
URL-1, 2019. https://www.kth.se/blogs/sustainable-built-environment/2015/11/diy-urbanism-from-a-global-perspective/ [Erişim Tarihi: 08.11.2019; 23:15]
URL-2, 2019. https://jasoneppink.com/astoria-scum-river-bridge/ [Erişim Tarihi: 08.11.2019; 23:30]
URL-3, 2020. Kolaj içinde en solda bulunan resmin alındığı uzantı. https://katu.com/news/local/parking-day-applications-now-being-accepted – [Erişim Tarihi: 11.03.2020; 19:40]
URL-4, 2020. Kolaj içinde ortada bulunan resmin alındığı uzantı. https://solarskelter.wordpress.com/2017/08/31/parking-day-den-haag-15-september/ – [Erişim Tarihi: 11.03.2020; 19:45]
URL-5, 2020. Kolaj içinde en sağda bulunan resmin alındığı uzantı. https://inhabitat.com/parking-day-2012-pop-up-parks-spring-up-in-parking-spots-across-the-states/parking-day-cca-alite-design-curiosity-shoppe/ – [Erişim Tarihi: 11.03.2020; 19:50]
URL-6, 2020. https://www.arkitera.com/haber/zumrutevler-meydani-donusum-provasi-cocuklar-ve-aileleri-icin-guvenli-yollar/ [Erişim Tarihi: 10.12.2019; 23:05]