MIT.Nano Binası
Meral Ekincioğlu, Dr. Mimar
Visiting scholar, MIT; Research Scholar, Columbia University; Research Fellow, Harvard University
Bir üniversite kampüsünün nasıl tasarlanacağı kadar, zaman içinde yeni dinamikler ışığında hangi kriterlerle gelişim göstereceği, hem mimari tasarım, hem de eğitim ve bilim ortamındaki çalışmaların işleyişi ve gelişimi açısından hayati bir soru. 1861 yılında ABD’de kurulmuş, ülkenin en eski mimarlık programlarından birine ev sahipliği yapan, Nobel ödülleri, buluşları, insanlık tarihinde dönüm noktası olabilmiş yeni bulgularıyla dikkat çeken Massachusetts Institute of Technology de, üniversite kampüsünün mimari gelişim çizgisine ileri seviyede önem veren bir dünya üniversitesi. Nitekim, “MIT 2030” olarak ifade edilen, üniversitenin eğitim ve bilimsel araştırmalarıyla yakın gelecekteki gelişimini kapsayan plan, aynı zamanda, mevcut kampüs binalarının yenilenmesi, yeni binaların tasarlanması ve uygulanmasını da içermekte (1). Bunun yakın dönem öne çıkan örneklerinden biriyse, 2018 yılında kullanıma açılan MIT.Nano Binası. Bu yeni mimari bina, içerdiği işlevi ile birlikte, üniversitenin tarihindeki en önde gelen taahhütlerinden biri olarak ifade edilmekte. Öyle ki, yaşam bulmasından kısa süre içinde de pek çok ödüle değer görülmesi, bu taahhütü adeta belgeler nitelikte: 2021 yılı Amerikan Mimarlar Enstitüsü-Çevre Komitesi Ödülü (The American Institute of Architects, Committee on the Environment, COTE, Top Ten Award), 2020 yılı Boston Mimarlar Topluluğu – Onur Ödülü, 2020 yılı Amerikan Mimarlar Enstitüsü – New England Onur Ödülü, 2019 yılı Amerikan Mimarlar Enstitüsü – Eğitim Tesisleri Tasarım Ödülü, 2019 yılı Amerikan Mühendislik Firmaları Konseyi-Mühendislikte Mükemmellik Büyük Ödülü (ACEC, American Council of Engineering Companies, Grand Award for Engineering Excellence) bunlardan birkaçı.
Massachusetts Institute of Technology’nin kampüs tasarımında dikkat çeken bir özellik, 1800’lerden günümüze uzanan tarihsel süreçte, farklı mimari yaklaşımların öne çıkan örneklerini sunması. Cambridge, Massachusetts’te konumlanan üniversite kampüsünü gezerken, mimari tasarım açısından Neoklasikten, Modernist, Brutalist ve Dekonstrüktrif yaklaşıma uzanan, farklılığı ve çoğulculuğu adeta bir potada eriten bir perspektif görmek pekala mümkün. Örneğin, üniversitenin ilk kampüs binalarının tasarımında, MIT mezunu William Welles Bosworth’un (1869-1966) Neoklasik mimari dili dikkat çekerken, özellikle, 1940’ların ikinci yarısından itibaren, 2. Dünya Savaşı modern mimarlığının yenilikçi örnekleriyle karşılaşılmakta: Alvar Aalto’nun, öğrenci yurdu olarak işlev gören “Baker House” Binası (1947-1949), Eero Saarinen’in “Kresge Oditoryumu” (1954), Eduardo Catalano’nun “Stratton Ögrenci Merkez Binası” (1963) gibi. 2000’li yıllardaysa, üniversite kampüsü, 21. yüzyılın çağdaş mimarlık örneklerine ev sahipliği yapmaya başlar: Steven Holl’ün, öğrenci yurdu olarak işlev gören “Simmons Hall” Binası (2003), Frank Gehry’nin “Ray and Maria Stata Merkez” Binası (2004), Charles Correa’nın “Beyin ve Bilişsel Bilimler Bölümü” Binası (2005) ve Fumihiko Maki’s yeni “Media Lab” Binası (2009) gibi (2).
MIT.Nano binasıysa, tüm bu tarihsel perspektif içinde, adeta yeni bir eşik. 1953 yılında, Richard Hammel, Curt Green ve Bruce Abrahamson tarafından kurulmuş, disiplinlerarası bir tasarım firması olan HGA Mimarlık Ofisi’nin imzasıyla hayat bulan bu mimari bina, çevreye, etkin enerji kullanımına, sürdürülebilirliğe olan duyarlılığı, ve 21. yüzyılın ileri teknolojisini yansıtan karakteriyle öne çıkıyor. 7 katlı bu yeni kampüs binası, 200.671 metre karelik bir alana (216.000 square feet) sahip olup, birinci ve üçüncü katlarda yer alan, projenin en önemli bölümü olarak temiz odalar, beşinci katta konumlanan eğitim ve prototip çalışmalarının yürütüldüğü mekanlar, bodrum katta cihaz ve ekipman destek birimleri ile ofisler, ayrıca konferans mekanları, elektron ve X-Ray mikroskoplarının yer aldığı alanlar, hazırlık odaları, biyo odalar (Ing. “bio room”), atık malzeme ve gaz detektor odası içermektedir (3).
Charles Nehri boyunca uzanan kampüsün öne çıkan özelliklerinden biri, Massachusetts Avenue ile adeta ikiye ayrılıyor olup batı tarafında ağırlıklı olarak eğitim ve bilim faaliyetlerinin yürütüldüğü binaların, doğu tarafındaysa çoğunlukla öğrenci yurtları, spor ve kültür faaliyetlerinin yürütüldüğü tesislerin konumlanması. Bir diğer öne çıkan özelliğiyse, adeta mühendislik, bilim ve teknoloji ile yoğrulan bir üniversite olarak, her binanın “sayılarla” tanımlanmış olması. Bu bağlamda, “12 nolu MIT.Nano” Binası, kampüste, eğitim ve bilim faaliyetlerinin yürütüldüğü alanda konumlanıyor. Çevrili olduğu 4, 8, 10 nolu binalarsa, MIT mezunu William Welles Bosworth tarafından tasarlanmış olup, 13 nolu binaysa, yine bir MIT mezunu, SOM’den Walter Netsch’in (1920-2008) imzasını taşıyor. Diğer ifadeyle, Neoklasik ve Modern mimarlığı temsil eden çevre binaları arasında, 21.yüzyıl çağdaş mimarlığını şeffaf ve teknolojik bir dille sergileyen MIT.Nano Binası için adeta “cam bir kaput içinde Ferrari motor” benzetmesi yapanlar da mevcut (4).
Bu binaların arasından, MIT.Nano’ya, “Olasılık Dışı Yürüyüş Yolu”yla (Ing. Improbability Walk) erişiliyor. Bu yeni tasarlanmış olan “yol”, özel bir referans ve anlama sahip: “Olasılık Dışı”, MIT’nin eski ve vefat etmiş profesöru Mildred “Millie” Dresselhaus’un (1930-2017), kendi kariyer çizgisi ve gelişimi için kullandığı bir ifade olarak belirtilmekte (5). 1930 yılında dünyaya gelen ve Büyük Buhran sırasında çalışarak ailesinin geçimine katkıda bulunan Mildred Dresselhaus, 1967 yılında MIT’de görev almaya başlamış, 1985 yılında üniversitenin “ilk kadrolu kadın profesörü” olarak atanmış ve Ulusal Bilim Madalyası’nı kazanan ilk kadın olarak da tarihe geçmiş bir isim (6). MIT.Nano’nun kurucu profesörü Vladimir Bulović’in ifadesiyle, “Millie”, kariyerinin geç evresinde, kampüste sıklıkla yürüyüşe çıkar ve bunu, öğrencilerle iletişimini geliştirmek, sohbet etmek ve eğitim pratigini sürdürmenin bir parçası olarak kabul edermiş. Bugünse, bu “Olasılık Dışı Yürüyüş Yolu”, adeta sütun gibi yükselen bambular ve yeni mimari binanın cam cephesiyle çevrilerek hem üniversite topluluğu için bir tür dinlenme işlevine sahip, hem de MIT.Nano binası önünden geçenlere, içerideki bilimsel araştırma mekanlarına dair dışarıdan bir bakış sunmakta. Bu dış mekan tasarımı, üniversite topluluğunun dışındaki yayalar için de davetkar olup, evrensel olarak erişilebilir ve bisiklet dostu bir yaşam alanı. Mimari binaların, kullanıma başladıktan sonraki performans verileri ve değerlendirmeleri ışıgında verilen bir ödül olarak, Amerikan Mimarlar Enstitüsü-Çevre Komitesi Ödülü’ne layık görülen MIT.Nano binasının yürüme skoru: 92, bisiklet skoruysa: 99 olarak değerlendirilmiş (7). Bu yürüyüş yolundan geçerek binaya yaklaşıldığındaysa, üniversitenin, bilim ve teknolojiyi yaratıcı sanatla biraraya getirme misyonunun bir işareti olarak da kabul edilebilecek bir enstalasyon ziyaretçileri karşılamakta: Bina girişinin tavanında, Olafur Eliasson tarafından tasarlanmış özel bir sanat çalışması olan “Kuzeybatı Geçidi”, yarattığı optik illuzyonlarla, binanın tasarımı ve varlığına ilk anda dikkatleri çekmekte. 2014 yılında, MIT tarafından yaratıcı yeteneklere verilen, Eugene McDermott Ödülü’ne layık görülen Olafur Eliasson’un bu çalışması, tavandan sarkıtılmış halde, yaklaşık 3 metre uzunluğunda, 7 LED halka ve 30 cilalı paslanmaz çelik panelden oluşuyor (8).
Bu yeni üniversite binasının çevresine olan duyarlılığı, çesitli tasarım kriterleriyle kendini göstermekte: Örneğin, üniversite kampüsünün, Charles Nehri kıyısında konumlanmış olması dikkate alınarak, nehrin drenaj modellerinin bir bölümü, bu yeni mimari binanın çevre ve altyapı tasarımında da sürdürülmüş. Yağmur suyu, öncelikle üniversite ve kentin drenaj sistemine, ve oradan da Charles Nehri’ne boşaltılmakta olup, MIT.Nano binasının çevresinde de, mümkün olan her yerde, yağmur suyunun, geçirgen döşeme ve bitki yatakları yoluyla, toprağa sızması sağlanmış. Buna ek olarak, su arındırma konusuna da ayrıca önem verilerek, “ters ozmoz su arıtma teknolojisi” (Ing. Reverse Osmosis Reject Reclaim System) yoluyla, yağmur suyunun, basınçla, yarı geçirgen bir zardan geçirilerek temizlenmesi ve kullanımı amaçlanmış (9). Ayrıca, su kullanımından tasarruf için, düşük debili gömme armatürler kullanılarak, %49 daha az su kullanımı sağlanmış. Buna ek olarak, tasarımın uygulama sürecinde, dikilen 100’ün üzerinde ağaç sayesinde, yaklaşık 2300 metrekarelik (25.000 square feet) doğal bir kanopi oluşturulmuş. Böylece, proje başlamadan önce bitki örtüsü içeren alan yüzdesi 7.9 olarak belirtilirken, projenin katkısıyla, bu oran % 35’e çıkarılmış. Mimari tasarımda çevreye olan duyarlılık, cephe tasarımında da kendini göstermekte: Çok katmanlı kaplama malzemesi kullanılarak, kuşların cepheye çarpmasını azaltmak hedeflenmiş. Ayrıca, bina kabuğunun ayrıntılı analizleri için alanında en yeni yazılımlar kullanılarak, enerji verimliliği, ısıl performans, hava ve su sızdırmazlığı, yüksek basınç tehdidi, bina güvenliğine yönelik herhangi bir darbe, patlama, olası sismik hareketleri vb. dikkate alan, özel geliştirilmiş, birleştirilmiş giydirme cephe sistemi kullanılmış. İç mekanlardaysa, gün ışığından en verimli şekilde faydalanabilmek için, uzmanlarla yapılan ön incelemeler neticesinde, pencere-duvar oranı % 53 seviyesinde tutulmuş (10).
Mimari tasarımda en önemli kriterlerden biriyse, binanın 50-100 senelik zaman dilimi icinde, programında yaşanacak muhtelif değişikliklere uyum sağlayabilmesi. Bu konu göz önünde bulundurularak, mekan tasarımında, modüler ve rasyonel bir yaklaşım tercih edilmiş. İç tasarımdaysa, en hayati konuların başında “temiz oda”nın geldiği rahatlıkla ileri sürülebilir. Özel koşullar gerektiren bilimsel araştırma ve üretim süreçleri için kullanılan bu mekanların, havadaki toz ve diğer parçacıklardan maksimum derecede arındırılmış olması, sıcaklık ve nem oranlarının da kontrol altında tutulması zorunlu. MIT tarafından, MIT.Nano bünyesindeki temiz odaların, hem en yüksek kapasitede çalışması, hem de mümkün olan en üst enerji verimliliğine sahip olması yönündeki talebi, bu alanda çalışan uzmanlar için adeta “yeni bir eşik” olmuş. Bu talep yönünde bilinen bir kaynak ve net bir örneğin eksik olması nedeniyle, ülkedeki en önde gelen 15 üniversitenin temiz oda verileri toplanmış, değerlendirmiş ve bunların neticesinde, sekiz standart tespit edilmiş. Toplamda yaklaşık $2.400.000 tutarında bir teşvikle gerçekleştirilen MIT.Nano binasındaki “temiz odalar”, bu sekiz üst standarttan altısını gerçekleştirirken, incelenen diğer tesislerin hiçbirinin dörtten fazlasını sağlayamadığı da ifade edilmekte (11).
Temiz odalar, partikül içermeyen bir çevre gereksinimi, sıcaklığın dengede tutulması, nem kontrolü vb. nedenlerle, saatte 260 hava değişimine ve bu nedenle yüksek enerjiye ihtiyaç duyan özel mekanlar olup, bu nedenle, MIT.Nano mimari projesinin erken evrelerinden itibaren, mimarlar ve mühendisler arasında ortak çalışmalar yürütülmüş. Üzerinde çalışılan enerji modelleri ile, HVAC sisteminin, böyle bir işleve sahip binada, hayati önemi fark edilmiş. (12). Ayrıca, projede, temiz odaların hava kalitesine dair geri bildirim temin eden “zehirli gaz izleme sistemi” (Ing. toxic gas monitoring system) kullanılarak, ülke ölçeğinde gerçekleştirilmiş, en üst verimliliğe sahip temiz oda tasarımı gerçekleştirilmiş. Temiz odalar, havadaki metre küp başına düşen partikül miktarı ve boyutuna dayalı olarak sınıflandırılmakta olup, ABD’de, temiz oda bağlamında resmi kabul edilmiş, federal standartlar mevcut. Buna göre, en temiz oda Class 1 kategorisinde değerlendirilirken, en az temiz olan odalarsa Class 100.000 kategorisinde yer alıyor. Bu federal standartlar ışıgında, MIT.Nano bünyesindeki temiz odalar, “Class 100, 1000, 10.000” kategorisinde. Ayrıca bu mekanların maksimum temizliği açısından, kullanıcılarının, özel olarak hazırlanmış kıyafetler giymesi zorunlu olup, bu, kullanıcı ve mekan arasında bir tür filtre ve koruyuculuk görevi üstlenmekte (13).
MIT.Nano binasının iç mekanında kullanılan araştırma cihazları, milyon dolarlık yatırımlar olup, vibrasyonu, akustiği, sıcaklığı ve nemi çok dikkatli şekilde kontrol edilen mekanlara ihtiyaç duymakta. Böylesine özen gerektiren bir üniversite binasını, kampüsün içinde, herkesin erişebileceği bir konumda hayata geçirmekse, uzmanların liderliğinde, disiplinlerarası bir çalışma sürecini kaçınılmaz kılmış. Bu bağlamda kritik bir konuysa, ideal bir gürültü ve titreşim seviyesinin sağlanması ve sürdürülebilmesi. Bu konuda danışmanlık hizmeti veren uzman bir ekip, mimari tasarım ekibi ile birlikte çalışarak, ön tasarım sırasında, üniversite kampüsü çevresinde bir dizi ölçüm yapmış ve ideal konumun tespit edilmesini sağlamış. Mimari projenin fiziksel konumu, bu şekilde, net bir biçimde tespit edildikten sonraysa, tamamlanan binada ne tür titreşim seviyelerinin beklenebileceğine dair, ayrıca ek ölçümler yapılmış. Bu bağlamda, proje üzerinde çalışan uzmanların, MIT-Nano için sunduğu hizmetlerden bir diğeriyse, uzaktan gürültü ve titreşim izlemesi: Buna göre, kurumlara yönelik özelleştirilmiş web sayfaları, titreşimle ilgili verilerin sanal olarak neredeyse her yerden takip edebilmesine imkan sağlamakta, ve böylece, sistemler, uzaktan kontrol edilip ayarlanabilmekte. Ölçülen verilerin, belirtilmiş olan limitleri aşması veya yaklaşması halindeyse, elektronik posta ve mesaj gönderilerek, gerekli ikaz, kontrol ve tedbirlerin takibi mümkün (14). Bu da, MIT.Nano’nun, güncel teknolojik imkanlar ve uzmanlaşmayı nasıl kullandığına bir diğer örnek.
Peki, yaklaşık olarak 2000 kullanıcıya, yıllık 8760 operasyon saati kapsamında hizmet vermekte olan (15) bu üniversite binası, bilimsel olarak nasıl bir profil sergiliyor? Kurucu direktörü Profesor Vladimir Bulovic, elektrik mühendisi olup, tutkusu “eğitim”. Nitekim, kendisi, MIT’nin en üst seviyedeki eğitim ödülü olan, “MacVicar Fellowship”e layık görülmüş olup (16), 100’ün üzerinde patente sahip, 250’nin üzerinde araştırma makalesinde yazar, ve teknoloji ile mühendislik alanında yenilikçi projeler geliştiren üç şirketin de kurucu ortağı. Yürütülen bilimsel araştırma projeleri açısındansa, MIT.Nano binasında, üç ana bölüm yer alıyor: Fab.nano, Karakterizasyon.nano (Ing. Characterization.nano) ve sanal lab. (Ing. immersion lab.). Bunlardan Fab.nano, MIT’de ortak bir üretim tesisi olup, mikro ve nano ölçekteki strüktürlerin kontrollü bir şekilde üretilmesi ile ilgili bir bölüm. Karakterizasyon.nano, bir diğer ortak kullanım tesisi olup, mikro nano ve alt nano ölçekte strüktürlerin kontrollü karakterizasyonuna odaklı çalışmaların yürütüldüğü bölüm. Sanal Lab. ise, sanal gerçeklik, mekansal verilerin görüntülenmesi, analizi vb. konularda bilimsel araştırma projelerine odaklı olarak çalışılan bölüm (17). Bu tesislerde, elektronik, manyetik, termal, akışkan, süper iletken, kuantum cihazlar, makine öğrenimi, biyolojik ve tibbi cihazlar, enerji vb. çok ceşitli alanlarda, yeni bulgu ve buluşlara odaklı olarak bilimsel araştırma projeleri yürütülmekte (18). Örneğin, Afrika’da çok sayıda insanın beslenmesinde temel ürün olmasına rağmen, hasattan birkaç gün sonra kolayca çürüyen manyok besininin raf ömrünü uzatabilmek için, oksijenle reaksiyona giren nanopartiküller içeren, plastik bir kap tasarımı; ya da tuz iyonlarını engelleyen, ama su moleküllerinin geçmesine izin veren, nano boyutunda deliklere sahip, grafen tabakaların yardımıyla geliştirilen ekonomik ve hızlı su arındırma yöntemi gibi (19). Sanal lab.daysa, özellikle deneysel ögrenme ve eğitim kapsamında, yeni yöntemler ve geliştirilen cihazlarla projeler yürütülmekte. Örneğin, kalbin çalışma ilkeleri ve kritik durumlarda nasıl müdahale edilebileceği yönünde, tıp öğrencileriyle sanal ortamda yürütülen çalışmalar ve deneyimlerle, mesleklerini profesyonel olarak uygulamaya başladıklarında başarılı sonuç alma olasılıklarının arttırılması, ya da coğrafi konum olarak erişilmesi kolay olmayan fiziksel ortamları, sanal ortamda ögrencilerle buluşturarak, eğitimin sınırları ve kapsamını geliştirmek gibi (20). Özetle, MIT.Nano, hem mimari tasarım ve teknolojiyi bütünleştirmedeki yetkinliği, hem de bünyesindeki yenilikçi bilimsel araştırma projeleri ile, bir üniversitenin, 21. Yüzyılı (ve hatta sonrasını) nasıl bir duruş içinde selamladığının, öncü ve başarılı örneklerinden biri demek pekala mümkün. Nitekim, üniversitenin 17. başkanı (president) Rafael L. Reif’in ifadesiyle de, MIT.Nano, bu tarihi ve alanında lider kurumun gelecegi keşfetmesinde merkezi bir role sahip (21).
Notlar
- Kampüs içinde tasarım ve inşa aşaması devam eden projeler için bakınız: https://capitalprojects.mit.edu/#gallery, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- Massachusetts Institute of Technology’nin kampüs tasarımına dair tarihi ve güncel perspektifler sunan çalışmalar icin bakınız: Jarzombek, M., 2017, Designing MIT, Bosworth’s New Tech, SA+P Press, Cambridge, MA, ABD; Shand-Tucci, D., 2016, MIT: The Campus Guide, Princeton Architectural Press, ABD; Simha, O. R., 2003, MIT Campus Planning 1960-2000, An Annotated Chronology, the MIT Press, Cambridge, MA, ABD.
- COVID-19 sürecinde, mimari mekanlarının kullanımına dair hazırlanmış olan çalışma ve kat planları için bakınız: MIT.nano Occupancy Maps; https://nanousers.mit.edu/sites/default/files/2020-06/MITnano_occupancy_maps_v1_June2020.pdf, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- Bu benzetme için bakınız: https://www.architectmagazine.com/project-gallery/mit-nano_o, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- MIT.Nano bina tasarımında, “Olasılık Dışı Yürüyüş Yolu” hakkında bilgi için bakınız: Galts, C., 2019, Improbability Walk at MIT.nano honors Mildred Dresselhaus, https://news.mit.edu/2019/improbability-walk-mitnano-honors-mildred-dresselhaus-1115, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- Gaal, R., 2017, Mildred Dresselhaus: 1930-2017, APS News, https://www.aps.org/publications/apsnews/updates/mildred.cfm, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- Massachusetts Institute of Technology | MIT.nano, https://www.aia.org/SHOWCASES/6388137-MASSACHUSETTS-INSTITUTE-OF-TECHNOLOGY–MIT, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- Olafur Eliasson’un kendi ifadeleriyle, Kuzeybatı Geçidi çalışmasını izlemek için bakınız, https://www.youtube.com/watch?v=AirMBd6W3zo&t=2s, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- Ters ozmoz su arıtma teknolojisi ile ilgili olarak, MIT Press tarafından, erken donem bir yayın için bakınız: Merten, U., 1967, Desalination by Reverse Osmosis, the MIT Press, Cambridge, MA, ABD.
- Bu bilgilerin referansı için bakınız: https://www.aia.org/SHOWCASES/6388137-MASSACHUSETTS-INSTITUTE-OF-TECHNOLOGY–MIT, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- Bu konuda, üniversite projesine danışmanlık hizmeti sunan “BR+A”’nin açıklamaları için bakınız: https://brplusa.com/projects/mitnano, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- Wilson HGA, 2019, MIT.Nano, Architect, https://www.architectmagazine.com/project-gallery/mit-nano_o, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- MIT.Nano bünyesindeki temiz odaların performansı hakkında detaylı bilgi için bakınız, https://mitnano.mit.edu/facilities-and-infrastructure, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- Bu konuda, üniversite projesine danışmanlık hizmeti sunan Acentech’in açıklamaları için bakınız: https://www.acentech.com/project/mit-nano/, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- https://www.aia.org/showcases/6388137-massachusetts-institute-of-technology–mit, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- Bu bilgi için bakınız: https://www.onelab.mit.edu/team, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- Bu konuda bilgi için bakınız: https://mitnano.mit.edu/research-capabilities, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- MIT.Nano bünyesinde yürütülen bilimsel araştırma projelerine dair 2021 yılı raporuna erişim için bakınız: 2021 Research Report: https://www.mtl.mit.edu/sites/default/files/uploads/2021annualreport.pdf, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- Bu araştırmalar hakkında bilgi için bakınız: https://mitnano.mit.edu/areas-impact/sustainable-futures, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- Bu konuda detaylı bilgi için bakınız: MIT.Nano, Information for Facility Users, https://nanousers.mit.edu/immersion-lab-application-areas/experiential-learning-and-teaching, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
- Reif, R. L., 2016, 2018, The future of Nano at the Heart of MIT, the MIT Technology Review, 27 Haziran, https://www.technologyreview.com/2018/06/27/240501/the-future-of-nano-at-the-heart-of-mit, son erişim tarihi 10 Nisan 2022.
*MIT.Nano Binasına ait olan tüm fotoğraflar, izinle çekilmiştir.