Mimarlık Açık Hava Müzesi Olarak ODTÜ
Celal Abdi Güzer, Prof. Dr.
ODTÜ Öğretim Üyesi
Orta Doğu Teknik Üniversitesi yerleşke alanı ilk yapıldığı yıllardan bugüne sadece Ankara’ya kazandırdığı büyük ve bütüncül yeşil alanla değil aynı zamanda başta ilk yerleşkeyi oluşturan Behruz ve Altuğ Çinici yapıları olmak üzere onlara sonradan eklenen yapılarla birlikte özgün mimarlık örneklerini barındıran örnek bir eğitim ortamına dönüşmüştür. Yerleşkede yer alan ve çeşitli müellifler tarafından tasarlanmış olan yapılar Türkiye çağdaş mimarlık ortamında öne çıkan örneklerdir. Bu özellikleri ile yerleşke geçtiğimiz günlerde ODTÜ ev sahipliğinde gerçekleşen “XIX. Docomomo, Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları” buluşmasında paylaşılan sunumlarda, Neriman Şahin Güçhan’ın altını çizdiği gibi, adeta bir “açık hava mimarlık müzesi” niteliği taşımaktadır. 1956 yılında kurulan üniversite 1961 yılında açılan yarışma sonrası yeni yerleşkesine taşınmış, yarışmada ana yaya allesini çevreleyen yapıların çoğu ve onlara eklemlenen yurtlar, spor, lojman ve sosyal merkez alanları yarışmanın birincileri Behruz ve Altuğ Çinici tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu ilk nesil yapılar döneminin araştırmacı, yenilikçi ve özgün örnekleri olarak Türkiye’de modern mimarlığın tanınması ve yerleşmesinde öncü bir rol oynamıştır. Yerleşkenin ilk yapısı olan Mimarlık Fakültesi yapısı bugün bile zamana direnen, mekansal değerleri, malzeme kullanımı ve dili ile öne çıkan, Türkiye mimarlık tarihi içinde ayrıcalıklı yeri olan özgün bir yapıdır. Topoğrafya ile kurduğu süreklilik, açık plan kurgusu, avluları, brüt beton kullanımı, mekansal deneyim zenginlikleri ve yalın mimarlık dili ile öne çıkan yapı mimarlık eğitim ortamı için hala yenilikçi, esnek bir model sunmaktadır. Aslında yerleşkenin bütünü ve planlama anlayışı da Türkiye’de pek çok üniversite için bir örnek oluşturmuştur. Araç trafiğinden arındırılmış allenin etrafında toplanan yapılaşma, bu alanı dışarıdan saran araç yollarından hizmet almakta bu anlamda yayayı öne alan ilk yerleşim örneklerinden biri olmaktadır. Benzer biçimde yerleşkenin yeşil doku ile bütünleşme biçimi, özgün peyzaj anlayışı, yapıları alleye bağlayan yarı açık geçiş mekanları ve özelleşen ara mekan tasarımları ilk yerleşke alanını, mimarlık için her noktasında farklı deneyimlere açık bir öğrenme ortamına dönüştürmektedir. Hazırlık okulundan başlayan yaya aksı üzerinde yer alan ve Çinici’lerin tasarımı olan kütüphane, kafeterya, üçlü amfi ve fakülte yapılarının hepsi özgün tasarım ürünleridir. Yerleşkenin doğu tarafında yer alan spor salonu, sosyal merkez, Devrim stadyumu, yurtlar ve lojmanlar da aynı müellifler tarafından tasarlanan, özellikle mimari nitelikleri açısından kendi dönemi içinde araştırma ve denemeler barındıran, tipolojik alışkanlıkları değiştiren yapılardır.
Yıllar içinde üniversite nüfusunun artması, Teknopark, ODTÜ Vakfı’na ait ilk ve orta öğretim yapıları, ek yapılar, araştırma yapıları, yeni yurt ve lojmanlar gibi yapıların eklenmesi ile yerleşke batı yönünde büyümüş, belli noktalarda ilk çemberin dışına çıkarak yeni alt alanlar oluşturmuştur. Bu yeni yapılaşmanın bir bölümü ilk proje müellifleri Behruz ve Altuğ Çinici tarafından tasarlanırken özellikle yeni yerleşme alanlarında yer alan yapıların çoğu davetli yarışmalar, mimarlık fakültesi öğretim üyeleri ya da seçilmiş mimarlar tarafından tasarlanmıştır. Böylelikle yerleşkenin mimarlık dilinde ve oluşturduğu değerlerde bir süreklilik sağlanmaya, yapısal niteliği korunmaya çalışılmıştır. Şüphesiz Teknopark’ın gelmesi ve ivmelenerek büyümesi önemli değişim noktalarından biri olmuştur. Benzer biçimde batı kanadında yeni lojmanlar, yurtlar, araştırma yapıları, ek eğitim yapıları, müze kompleksi ile vakıf okullarına ait yapıların gerçekleştirilmesi bu yönde yeni yoğunlaşma getirmiş, alt alanları olan yeni bir yerleşke oluşmuştur. Gerek ilk gerekse yeni yerleşke alanı, yeni mimarlara ev sahipliği yaparak çağdaş mimarlık tartışmaları içinde öne çıkan çok sayıda örnek barındırmıştır. Bu yapıların bir yandan çeşitlilik ve farklılıkları öte yandan aralarında oluşturdukları süreklilik özgün mimarlık örneklerinin bir arada izlenebileceği bir ortamı, adeta bir mimarlık açık hava müzesi oluşmasını beraberinde getirmiştir. Kısa bir yazıdan çok daha kapsamlı bir kitap projesi olabilecek bu birikim aynı zamanda çağdaş mimarlık ortamı adına bir belgeleme ve araştırma ortamı sunmaktadır. Bu yazı sınırları içinde birçoğuna haksızlık etmeyi göze alarak bazı yapıları ön plana çıkartmak olasıdır. Bu süreç akademik bir değerlendirmeden çok yazarın öncelikleri ile oluşturulmuştur. Bir anlamda örtük bir seçim ve kişisel değerlendirmeye karşılık gelmektedir. Bu değerlendirme içinde öne çıkarılan örnekler belli dönem, dil, yaklaşım farklılıkları ile süreklilikleri temsil etmektedir.
İlk Dönem Yapıları (Çinici Yapıları)
Yerleşkenin ilk dönem yapılaşması büyük ölçüde yarışma projesine ve orada geliştirilen ana fikre dayanmakla birlikte uzun uygulama süreci ve sayısal çokluk nedeni ile bazı değişiklik ve ekler barındırmaktadır. Bu yapılar içinde yerleşkenin ilk yapısı olan mimarlık fakültesi, yarışma projesinde yer almayan, sonradan orjinal plana eklenen ve yerleşke için önemli bir karşılama ve toplanma yapısı olan kütüphane, bir başka buluşma ve sosyalleşme yapısı olan kafeterya, birçok bölümün paylaşarak kullandığı üçlü amfi, öğrencilerin üniversite ile tanışma mekanı olan hazırlık okulu yapısı öne çıkan yapılar arasındadır. Benzer biçimde eğitim çemberi dışında yer alan spor salonu ve sosyal merkez yapıları özellikle taşıyıcı sistemleri ve tektonik dışavurumları ile ilginçtir. Yine aynı alan içinde yer alan lojman yapıları da bugün bile az katlı, avlulu konutlar için özgün bir tipoloji sunmaktadır.
İlk Dönem Yerleşkesi İçinde Yer Alan Diğer Yapılar
İlk dönem yerleşkesi içinde Altuğ ve Behruz Çinici tasarımı olmayan yapı sayısı azdır. Bunlar arasında Enis Kortan’ın Bilgisayar Mühendisliği ek yapısı, Sevinç Yavuz, Aydan Balamir ve Nihal Bursa’nın Endüstri Mühendisliği Yapısı, Kadri Atabaş’ın Havacılık ve Uzay Mühendisliği İdari Yapısı ve Hangarı, Alişan Çırakoğlu ile Ilgın Avcı’nın tasarımı olan Yüksel Proje Amfisi sayılabilir.
Teknopark Yapıları
Türkiye’de 1980’li yıllarda gündeme gelen Teknopark kavramı ve ODTÜ’nün de öncüleri arasında olduğu teknokent kurma çalışmaları, yerleşkede üniversite dışından katılıma da açık bir araştırma alanının oluşmasını getirmiştir. Bu alan mevcut yerleşkenin batı bölgesinde dışarıdan bağımsız olarak erişilebilecek ama üniversite ile bütünleşen yeni bir gelişme alanı olarak ele alınmıştır. Buradaki yapıların bazıları doğrudan ODTÜ tarafından gerçekleştirilirken bazıları ise yap-işlet-devret modeli ile özel sektör ya da üniversite dışı kurum yatırımı olarak gerçekleşmiş ancak projelendirme süreçleri üniversite tarafından yönlendirilmiş ve denetlenmiştir. Birçoğu davetli yarışma sonucu elde edilen bu yapılar arasında bu yerleşkenin ilk yapısı ve Semra Teber tasarımı olan İkizler Yazılımevi ve Halıcı Yazılımevi, Alişan Çırakoğlu Tasarımı olan Galyum Blok, Hüseyin Bütüner ve Hilmi Güner tasarımı olan Gümüş Bloklar, Boran Ekinci tasarımı olan Silikon Blok, Hüseyin Bütüner ve Hilmi Güner tasarımı olan Milsoft, Havelsan ve Aselsan yapıları, Ali Özer ve Ahmet Mucip Ülger tasarımı olan Türk Telekom yapısı ile Tülin Hadi ve Cem İlhan’ın Titanyum yapısı sayılabilir.
Araştırma Yapıları
Teknopark’la, yerleşkenin eğitim yapıları bölgesi arasında kalan alan araştırma merkezleri bölgesi olarak gelişmiştir. Bu yapılar arasında Celal Abdi Güzer tasarımı olan ve bir anlamda erken dönem “akıllı yapı” denemesi olan MATPUM yapısı, Kerem Yazgan tasarımı Modelleme ve Simülasyon Araştırma ve Uygulama Merkezi yapısı, Kadri Atabaş, Ufuk Ertem ve İdris Kırman tasarımı TÜBİTAK yapısı ve Emre Arolat tasarımı ve henüz tamamlanan Araştırma Parkı Yapısı sayılabilir.
Yeni Lojmanlar
Zaman içinde artan öğrenci ve öğretim üyesi sayısı yerleşke içindeki mevcut barınma olanaklarının artırılmasını gerektirmiş, yerleşkenin batısı bu ihtiyaç doğrultusunda gelişmiştir. Bu bölgede yeni bir lojman ve yurt alanı ile bunlara hizmet veren servis ve spor alanları düzenlenmiş, böylelikle yerleşkenin gece yaşamı için alternatif bir bölge öngörülmüştür. Burada Baykan Günay ve Erhan Acar’ın tasarımı olan yeni bir mahalle (ODTÜ Kent) oluşturulmuş, Gönül Evyapan’ın Konukevi tasarımlarını da içeren bu mahalleye yakın dönemde Celal Abdi Güzer ve Lale Özgenel tasarımı Genç Akademisyenler Lojman Blokları eklenmiştir. Bu yeni yapılar çatı biçimleri, malzeme ve dilleri ile ilk lojmanlara referans vermektedir.
Yeni Yurtlar
Artan öğrenci sayısı da yurt gereksinimlerinin çeşitlenmesini, gerek batı alanındaki yeni yerleşkede gerekse doğu bölgesinde yeni yurtları gündeme getirmiştir. Bu yurtlar arasında Ali Kural tasarımı olan 19. Yurt, Semra ve Özcan Uygur tasarımı olan Lisansüstü Konukevi sayılabilir. ODTÜ yurt yapılarının çoğu mevcut yurt tipolojilerine alternatif olabilecek denemeler barındırmaktadır.
Ek Yapılar
Öğrenci sayıların artışı ve eğitim programlarının çeşitlenmesi birinci derecede eğitim yapılarını etkilemiş mevcut fakülte yapılarına ek yapıları gündeme getirmiştir. Bunların başında Altuğ ve Behruz Çinici’nin yerleşkedeki ilk yapıları olan Mimarlık Fakültesi’ne yaptıkları ek yapı gelmektedir. Behruz Çinici, malzeme sürekliliği açısından fakülte binasına referans veren ancak fakülte yapısının mekansal kurgusunu ve inceltilmiş mimari detaylardaki zenginliğini barındırmayan bu yapıdan ilk yapı kadar memnun kalmadığını çok kez dile getirmiştir. Bunun dışında enerji etkin yapı anlayışıyla tasarlanan, Çinici’nin yerleşkedeki son yapısında sergilediği farklı dil arayışını gösteren Ayaslı Araştırma Merkezi, Gönül Evyapan’ın Makine Mühendisliği ek binası, Haluk Pamir’in Petrol Mühendisliği binası, Kadri Atabaş’ın İdari Bilimler Fakültesi ek binası, Kadri Atabaş, Ufuk Ertem ve İdris Kırman’ın Enformatik Enstitüsü yapısı, Boran Ekinci’nin Hazırlık Okulu ek binası, Celal Abdi Güzer ve Lale Özgenel’in Eğitim Fakültesi ek binası sayılabilir.
Diğer yapılar
Yukarıda vurgulananların dışında Ayşen Savaş ve Barış Yağlı tarafından projelendirilen ve açık alan sergisi ile bütünleşen Bilim ve Teknoloji Müzesi yapıları, daha yakın dönemde gerçekleşen Eren Başak ve Meral Özdengiz Başak tarafından tasarlanan ODTÜ Geliştirme Vakfı Okulları yeni yapıları ile bu yıl açılan Onat Öktem’in Öğrenci Merkezi’nden bahsedilebilir.
Heykel ve Anıtlar
ODTÜ sadece yapıları ile değil açık alan düzenlemeleri, sanat eserleri ve anıtlar ile de dikkat çekmektedir. Bunlar arasında ODTÜ girişinde yer alan Ersen Gürsel ve Tamer Başoğlu tasarımı Bilim Ağacı Anıtı, Şadi Çalık ve Ercüment Tarcan tarafından tasarlanan Atatürk Anıtı, Rektörlük önündeki Dündar Elbruz’un soyut heykeli, Rolf Westphal’in alle üzerinde yer alan, beton kaideli renkli kirişlerden oluşan soyut heykeli, Hakkı Karayiğitoğlu’nun Bilim Kızı Heykeli, Hakkı Atamulu’nun duvar rölyefi, Burhan Alkar’ın Gençlik Anıtı, Mehmet Asatekin’in 2 Aralık Anıtı, Süha Özkan tarafından tasarlanan Kemal Kurdaş Anıtı ve daha yakın dönemde Mehmet Aksoy tarafından tasarlanan Bilimin Işığında Kanatlanan Hezarfen Ahmet Efendi ve İki Çocuklu Toprak Ana heykelleri sayılabilir.
Başta da vurgulandığı gibi bu kısa yazı özelinde yapılan seçmeler ODTÜ tarihi ve içindeki yapıların çeşitlilik ve zenginlikleri göz önüne alındığında, baştan haksızlıklar yapmaya açık bir seçmedir. Ama kısıtlı örneklerden görüleceği gibi ODTÜ yerleşkesi sadece mekan kaliteleri ve yapı zenginlikleri ile sınırlı olmaksızın Türkiye çağdaş mimarlık ortamı için özgün bir örnekleme alanı, bir açık hava müzesi niteliği taşımaktadır. Bu zenginlik içinde yarım kalmaya açık bu yazının ilerde geliştirilecek kapsamlı bir kitabın başlangıç noktası olması beklenebilir.