Mimar Adayı ve Kullanıcının Gözünden Tarihi Yapılara Yönelik Müdahaleler: Çağdaş Ekler

Prof. Dr. Ebru Cubukcu*
Deniz Polat**
Dilara Taciroğlu***

Yapıların dış cephesi kentin imajını belirlediği gibi, kentlilerin yaşama bakışları hakkında ziyaretçilere ipuçları da vermektedir. Örneğin, Avrupalı ve Asyalıların yaşam tarzındaki farklılığın izleri yaşadıkları mekânlardaki farklılıktan da okunabilir (ya da tam tersi mekânsal farklılıklar kişilerin yaşam tarzına da yansımaktadır). Farklı mekânsal koşulların farklı davranışlar ürettiği de yadsınamaz bir gerçektir. Dolayısıyla, bir yapının dış cephesinin tasarımı hakkında söz sahibi olanlar yalnızca mimarlar, tasarımcılar ve mülk sahipleri değildir. Yapının bulunduğu bölgede yaşayanlar da yapıların dış cephelerinin değerlendirilmesinde en az onlar kadar söz sahibi olmalıdır. Bu çalışma kullanıcıların ve tasarım uzmanlarının yapıların dış cephelerini nasıl değerlendirdiğine odaklanarak, kullanıcıların sesini tasarım uzmanlarına duyurmayı amaçlamıştır.

Yeni üretilen yapıların dış cepheleri çağın koşullarının nasıl yaşandığına ışık tutarken, tarihi yapılara yapılan müdahaleler kültürel, sosyal, ekonomik ve teknolojik değişimi ortaya koyar,  karar vericilerin ve yerel halkın geçmişi koruyarak yaşatmaya verdiği önemi açıkça o yerin ziyaretçisinin izlenimine sunar. Bütün insanlığın ortak kültürel mirası olarak geçmişten günümüze kalmış olan tarihi yapıların gelecek nesillere aktarılmasında yapıyı yaşatarak korumak önemlidir. Bunun için bu tarihi yapılara müdahalede koruma – kullanma dengesini sağlamak en temel hedeftir. Tarihi yapılara, kapasitesinin üzerinde işlevler yüklemeden, oldukça hassas davranılarak ve yapının özgünlüğünü bozmadan yapılacak doğru müdahaleler yapının ömrünü uzatmakta ve yapıyı ihya etmektedir.

Amaç ve Alan Çalışması

Çalışmanın temel hedefi tarihi yapılara yapılan müdahalelerin kullanıcılar ve tasarımcılar tarafından nasıl değerlendirildiğini irdelemektir. Günümüzde tarihi yapılara farklı şekillerde müdahaleler yapıldığı gözlemlenmektedir. Mekânsal gereksinimler ve kullanım koşulları doğrultusunda yapılan çağdaş ekler, yeni mekân gereksinimini karşılamaya yönelik olabileceği gibi, yalnızca strüktürel destek sağlamayı da hedefleyebilir. Bu ekler bazen yapıdan daha baskın, daha ön plana çıkan ekler olabildiği gibi, daha çekinik, daha az belirgin olduğu durumlarda vardır. Baskın çağdaş ekler yapının temel oranlarını ve boyutunu değiştiren yapının büyük bir kısmını etkilerken, çekinik ekler ise yapının yalnızca bir bölümünü etkiler. Aynı şekilde bu ekler bazen yapının formunu, eksik parçalarını tamamlayıcı nitelikte olurken başka zamanlarda tümüyle yapının temel formundan bağımsız biçimdeki ekler de olabilmektedir. Yapının temel formunu tamamlayan ekler tarihi yapıdan daha baskın (daha ön plana çıkan) ekler olabildiği gibi daha az belirgin (daha az ön plana çıkan) yalnızca çatı katına yönelik müdahaleleri de içerebilir. Benzer şekilde tarihi yapının temel formundan bağımsız kurgulanan çağdaş ekler tarihi yapıdan daha baskın olabildiği gibi, tarihi yapının bütününe oranla daha küçük parçalara yönelik müdahale ve eklentileri içerir (dış cephe merdiveni ya da asansörü gibi).

Çalışma kapsamında kullanılmak üzere tarihi yapılara getirilen çağdaş eklere örnek olabilecek görsel arşiv taraması yapılmıştır. Arşiv taraması sonucunda seçilen 15 örnek yapıya getirilen çağdaş ekler iki özelliği ile sınıflandırılmıştır (1) baskın / çekinik (2) temel formu tamamlayıcı  /  temel formdan bağımsız eklentiler (Şekil 1 ve Tablo 1). Katılımcıların yapıyı deneyimleme düzeyinin estetik yargıları üzerindeki etkisini en aza indirgemek amacıyla yapıların tamamı yurt dışından (Almanya, İngiltere, Kanada, İspanya, Gürcistan vb.) seçilmiştir. Yapı çeşitliliğini sağlamak amacıyla dini yapılar, büro yapıları, müze yapıları, konut yapıları örnekler içinde yer almıştır.

Yöntem ve Değerlendirme

Tasarım eğitimi alan ve almayan kişilerin mekâna yönelik değerlendirmelerinin farklılaştığını öne süren çok sayıda araştırma bulunmaktadır (literatür taraması için bknz. Cubukcu&Diktaş, 2013; Cubukcu & Akgül 2007a, 2007b). Bu çalışma kapsamında da tasarım eğitimi alan ve almayan bireylerin tarihi yapılardaki çağdaş ekleri nasıl değerlendirdiğinin karşılaştırılması amacıyla, çalışmanın örneklemi iki farklı gruptan seçilmiştir. İstanbul Teknik Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Mimarlık Fakültesi’nde 4. Sınıf düzeyinde eğitimine devam eden 15 öğrenci ve İzmir’de bulunan bir mimarlık bürosunda çalışan ve mimarlık dışı bir alanda çalışmakta olan (muhasebe, harita mühendisi vb.) 15 kişi (toplam 30 kişi) çalışmaya gönüllülük esası ile katılmıştır.

Çevre psikolojisi alanında mekânın algısal değerlendirmelerini konu alan çalışmalarda, kişilerin öznel değerlendirmelerine yönelik bilgi anket yolu ile elde edilmiş ve katılımcılara farklı zıt yargılara (bu yapıyı çok beğendim / hiç beğenmedim) ya da sıfatlara (çok estetik / hiç estetik değil) katılım derecesi sorulmuştur (literatür taraması için bknz. Cubukcu & Diktaş, 2013; Cubukcu&Akgül 2007a, 2007b). Mekânın algısal özelliklerinden literatürde en çok üstünde durulan özellik basitlik/karmaşıklık düzeyi ile ilişkilidir (literatür taraması için bknz. Cubukcu&Diktaş, 2013; Cubukcu&Akgül 2007a, 2007b). Araştırmalar beğeni ve karmaşıklık düzeyi arasında ters “U” formu şeklinde bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Bireylerin ne çok basit ne çok karmaşık yapıları beğendiği, basitlik ve karmaşıklık arasında bir denge aradığı öne sürülmektedir. Bu çalışma kapsamında da estetik yargı ve algısal özellikler arasındaki ilişki irdelenmiştir. Katılımcılara seçilen yapı örneklerinin bulunduğu bir A4 sayfası ve her yapı ile ilgili değerlendirmelerin işaretleneceği bir anket formu verilmiştir. Anket formunda yapının ne düzeyde beğenildiğinin, estetik bulunduğunun, basit ya da karmaşık bulunduğunun değerlendirilebilmesi için 7’li zıt sıfatlar skalası kullanılmıştır (1=hiç, 7=çok; 1=çok basit, 7= çok karmaşık gibi).

Değerlendirme ölçütleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olup olmadığı korelasyon analizi ile incelenmiştir. Estetik yargının iki ölçütü (çok beğendim / hiç beğenmedim ve hiç estetik değil / çok estetik) arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunduğundan (pearson korelasyonu = 0.702, p = 0. 00), bundan sonraki bölümde yalnızca beğeni düzeyi ölçütü ile ilgili bulgular rapor edilecektir.

Yapının karmaşıklık düzeyi ve ne düzeyde beğenildiği arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur (pearson korelasyonu = 0.146, p = 0. 00). Bu durum literatür bulgularını desteklemekte, karmaşıklık ile genel beğeni arasında ilişki olduğunu ortaya koymaktadır.

Yapıya getirilen çağdaş eklerin katılımcılar tarafından nasıl değerlendirildiği incelendiğinde, her ne kadar bütün çağdaş ek tipleri için beğeni düzeyi ortalama ya da ortalamanın biraz altında olsa da, yapının temel oranlarını ve boyutunu değiştiren eklerden çok, yapının yalnızca bir bölümünü etkileyen eklerin daha çok beğenildiğine ilişkin istatistiksel bulgular bulunmaktadır (Şekil 2). Bir başka ifade ile çekinik ekler, baskın eklere kıyasla daha çok beğenilmiştir.

Çekinik çağdaş ekler “biraz basit” olarak değerlendirilirken, baskın çağdaş ekler “ne basit ne karmaşık” ya da “biraz karmaşık” olarak değerlendirilmiştir ve bu iki grup arasındaki değerlendirme farkı istatistiksel olarak kanıtlanmıştır (Şekil 3). Bir başka ifade ile baskın ekler çekinik eklere göre daha karmaşık olarak algılanmıştır.

Kadınlar ve erkeklerin beğeni (t = 0.145, df= 448, p=0.89) ve basitlik / karmaşıklık (t = 0.629, df= 448, p=0.53) değerlendirmelerinin farklılaşmadığı görülmüştür. Ancak mimarlık eğitiminin 4. yılında olanlar ve farklı mesleklerde (mimarlık dışında) çalışanların basitlik / karmaşıklık (t = 1.661, df= 448, p=0.10) değerlendirmeleri benzer olsa da, beğeniye yönelik değerlendirmeleri farklılaşmıştır (t = 1.951, df= 448, p=0.05). Mimarlık eğitiminin 4. yılında olanların ortalama beğeni değerleri (ortalama = 3.72, SD=1.86) daha düşükken, farklı mesleklerde (mimarlık dışında) çalışanların ortalama beğeni değerleri (ortalama = 4.02, SD=1.85) daha yüksektir. Bu durum mimarlık eğitimi alanların yapıların dış cephelerini değerlendirirken daha eleştirel olduklarına işaret etmektedir. Yapıya getirilen çağdaş ekler bazında mimarlık öğrencilerinin ve farklı mesleklerdeki kişilerin değerlendirmeleri karşılaştırıldığında iki grup arasındaki farkın yalnızca baskın ve temel formu tamamlayıcı türdeki çağdaş ekler için geçerli olduğu görülmüştür (t = 2,163, df= 118, p=0.03). Öteki üç tür çağdaş ek için iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildir (p>0.05).

Sonuç Yerine

Bu çalışmada tasarım eğitimi alanların ve tasarım eğitimi bulunmayanların tarihi yapılara getirilen çağdaş ekleri nasıl değerlendirdiği incelenmiştir. Seçilen tarihi yapı örnekleri dünya genelinde uygulanmış ve mimari yayınlara konu olmuş örneklerdir. Bu yönü ile seçilen tarihi yapı ve onlara getirilen çağdaş eklerin bazı yıldız mimarlar tarafından tasarlandığı ve bazı uzmanlar tarafından yüceltildiği de yadsınamaz bir gerçektir. Bu yönü ile seçilen örneklerin tarihi yapılara getirilen çağdaş ekler olarak başarılı örnekler olduğu söylenebileceği gibi, bu yapıların genç tasarımcılara örnek olduğunun da altı çizilmelidir. Ülkemizde de benzer yaklaşımla müdahalede bulunulan tarihi yapıların sayılarının her geçen gün arttığı da bir gerçektir. O halde, tarihi yapılara yönelik bu tasarım anlayışının mimar adayları ve yapının bulunduğu mekânın kullanıcıları tarafından nasıl değerlendirildiğinin incelenmesinin gerekliliği yadsınamaz. Bu çalışma böylesi bir incelemenin önemini ortaya koymak açısından önemlidir. Ancak, gerek katılımcı sayısının darlığı, gerekse seçilen örneklerin biçimsel ve işlevsel özelliklerinin dağılımının darlığı nedeniyle konu hakkında kesin ve net bir bulgu ortaya koymak için henüz çok erkendir. Benzeri çalışmaların çok gecikmeden artırılması tarihi yapılara yönelik yeni mimari tasarım yaklaşımlarının kullanıcılar tarafından nasıl değerlendirildiğinin ortaya konulması için gereklidir.

Bu çalışma kapsamında seçilen örnekler içinden tarihi yapılara eklenen çağdaş eklerin var olan yapıdan daha baskın olduğu durumlarda hem kullanıcı hem de mimar adayları tarafından olumsuz olarak değerlendirildiği görülmüştür. Ancak, bu baskın çağdaş ekler için tarihi yapıyı tamamlayıcı bir biçim benimsendiğinde mimarlık dışındaki uzmanlık alanlarında çalışanların beğeni düzeyinde bir değişiklik olmazken, mimar adayları böylesi “baskın ve temel formu tamamlayıcı” ekleri, “baskın / temel formdan bağımsız” eklere kıyasla daha olumsuz olarak değerlendirmiştir. Bir başka ifade ile mimar adayları tarihi yapılara getirilen çağdaş ekler eğer var olan tarihi yapının kütlesinden daha baskın ise bu ekin var olan formu tamamlayıcı değil, var olan forma zıt olmasını tercih etmektedir. Oysa tasarım eğitimi bulunmayan bireyler için böylesi baskın çağdaş ekler tarihi yapının formuna uyumdan bağımsız olarak değerlendirilmekte, her şekilde çekinik eklere kıyasla daha olumsuz olarak değerlendirilmektedir. Kuşkusuz, bu bulgunun geçerliliği bundan sonra farklı örneklemler ile yapılacak çalışmalar ile kanıtlanabilecektir. Genç tasarımcılara (dünyadaki örnekleri hızla taklit etmeden önce) ve genç araştırmacılara (var olan durumu önyargıları ile değerlendirmeden önce) bilimsel yöntemlere dayanan sorgulama yapmanın önemini hatırlatmayı hedefleyen bu çalışmada, tarihi yapılara getirilen çağdaş eklerin nasıl değerlendirildiği tartışmaya açmıştır. Tartışmanın geliştirilmesi kuşkusuz daha kaliteli, daha özellikli mekânlarda yaşamamızı sağlayacaktır.

Kaynaklar

  • Çubukçu, E.; Akgül, İ.; “Mekânsal Estetik, Mimari Üslup ve Tasarım Eğitimi”, Arredamento Mimarlık: Tasarım Kültürü Dergisi, 204, 110-113, 2007a.
  • Cubukcu, E.; Akgül, I.; “Architectural Styles, Contextual Compatibility and Design Education on Perceived Quality of Buildings”, LIVENARCH III Livable Environments and Architecture: Contextualism in Architecture, 905-913, 2007b.
  • Çubukçu, E.; Diktaş, E. O.; “Turkish modern and post modern houses: Evaluative differences between design and non-design students”, Archnet-IJAR, International Journal of Architectural Research, 7(1) 37-51, 2013.

*Ebru Cubukcu, Prof. Dr.

Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

**Deniz Polat

Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Öğrencisi

***Dilara Taciroğlu

Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Öğrencisi