Maison&Objet Paris 30. yıl teması: Tech Eden
Maison&Objet Paris fuarının marka elçileri Bilgen Coşkun ve Dilek Öztürk, fuarın 30. yıl teması Tech Eden’ı Mozaik Showroom’unda, küresel iç mimari ve tasarım trendlerini içeren bir sunumla aktardılar.
Maison&Objet Paris fuarı, 2024’te TECH EDEN teması altında 30. yılını kutluyor.
Yaratıcı strateji ajansı Peclers Paris işbirliğiyle geliştirilen TECH EDEN, form ve renk aracılığıyla iyimserliği teşvik ederek, geleceğin biyofilisine ve yeni bir “wellbeing” anlayışına odaklanıyor: Yeni Doğal Uyanış (A New Natural Awakening)
Bu anlayışın temelinde bireyler ve dijital teknolojiler arasında güçlenen güven duygusu yatıyor. Global Webindex’in 2023 yılı içinde yaptığı bir araştırmaya göre; dünya nüfusunun %60’ı sosyal medya kullanıyor ve günlük kullanım süresi ortalama 2 saat 24 dakika.
İleri teknoloji ve dijitalleşme alanlarına içerik ve şiirsellik katmayı amaçlayan Tech Eden teması, mekansal deneyimin duyuları zenginleştirici, hibritleşen özelliklerine dikkat çekiyor. Doğa ve bilim arasındaki dengeye odaklanarak, teknolojik yeniliklerle zenginleştirilmiş, sürdürülebilir mekansal tasarımları yeniden düşünmeye davet ediyor.
Tech Eden, geleceğin iç mekanlarını üç başlık altında topluyor: Yaşam Alanları, Perakende ve Konaklama
Geleceğin Yaşam Alanları
Geleceğin yaşam alanları, içinde yaşadığımız sosyal ve çevresel krizler karşısında bireylerde sakinleştici bir koza etkisi yaratıyor. Önümüzdeki dönemlerde; dönüşen yaşam tarzı ihtiyaçlarımıza adapte olabilen, esnek ve aynı zamanda gerçekle kurgu arasında hayal kurduran teatral yaşam alanları ön plana çıkacak.
Dijital sanatçı Charlotte Taylor’ın bilgisayarda geliştirdiği Canyon House, sakin renk paleti ve dairesel formları ile dramatik bir atmosfer sunuyor. Bu dramatikliğin merkezinde konumlanan de Sede’nin ikonik dairesel koltuğu, mekan içinde yaratılan farklı zemin yüksekliklerine yerleştirilerek, merak uyandıran bir görsel oluşturuyor. Zemindeki kum gibi yumuşak malzemeler, mekanın dokunsallık hissini arttırarak; bireylerin mekandaki hareketini yavaşlatıyor.
1960’larda Madrid’de brütalist stilde inşa edilen White Towers’ı yeniden yorumlayan Studio Noju, mekanda sınırları kaldıran; iç ve dış alanların birlikte olduğu bir tasarım yaklaşımı benimsedi. Cam panel ile bütünleşen iç mekan ve teras alanı, aynı zamanda zemin malzemelerinin birleşimi ile de teatral bir atmosfer yaratıyor.
Geleceğin Perakende Mekanları
Geleceğin Perakende Mekanları; dijital ve fiziksel dünyaların buluştuğu çok katmanlı mağazacılık deneyimleri etrafında şekilleniyor. Teknolojik inovasyonlarla arttırılmış gerçeklik kurgusu; önümüzdeki yıllarda perakende mekanlarında akışkan organiklik ve sürdürülebilir minimalizm stilleri ile vücut bulacak.
Cara Davide’nin tasarladığı, Kanada’lı lüks dış giyim markası Moose Knuckles’ın Milano Showroom’u; mağazaların satış noktaları yerine, bir sosyalleşme ve etkinlik alanına dönüşümünü vurguluyor. Ziyaretçilerin sokak kotundan marka ile ilk buluştuğu nokta; tavanında Led’ler ile donatılmış bir ışık enstalasyonu. Dijital ve fiziksel etkileşimin bir araya geldiği bu deneyimden sonra; bar alanı ile devam eden mağaza, kullanıcıyı satış alanından önce marka değerlerini yansıtan bir yolculuğa çıkarıyor.
Fear of God markasının Güney Kore’deki pop-up mağazası ve Los Angeles’taki defilesi, dijital ve mekansal etkileşimleri bir araya getiriyor. Markanın hem pop-up mağazasındaki, hem de defilesindeki bilgisayarda üretilmiş görseller, mekan deneyimini zenginleştiriyor. Los Angeles’ta ikonik Hollywood Bowl binasında gerçekleşen defile, mekanın brütalist tarzını; farklı renk ve ışık kullanımları ile zenginleştirerek dramatik bir atmosfer yaratıyor.
Geleceğin Konaklama Mekanları
Geleceğin Konaklama Mekanları “kaçış” kavramını yeniden tanımlıyor. Gerçeklik ve kurgunun buluştuğu bir dünyada, artırılmış gerçeklik ve yapay zeka teknolojileri, aromaterapi ve ışık terapisiyle bir araya gelerek, geleceğin konaklama mekanlarında beş duyuya hitap ediyor.
Savoy Palace’ın Laurea Spa’sı, Portekiz’in Madeira bölgesindeki ikonik ormanlarını; seramik üzerine işlenen hologramlarla taklit ederek hibrit bir deneyim sunuyor. Harry Nuriev’in, bekleme alanlarının ve asansörlerin geçici bir seyahat deneyimi sunması fikrinden geliştirdiği enstalasyon, hareket halinde hissi veren mobilyalarla tamamlanıyor.
Tech Eden, geleceğin estetiğini ve biyofiliye dönüş arzusunu ifade etmek üzere birkaç farklı trend alanında gerçekleşecek. Mekanlar hibritleşerek, ziyaretçilere çok amaçlı kullanımlar sunuyor.
“What’s New? In Retail?” alanı, perakende sektörü için bir araştırma laboratuvarına dönüşüyor. François Delclaux, global tasarım ajansı BETC ile işbirliğinde atölye çalışmaları ve konferanslardan oluşan bir program hazırladı. Program, kafe ve çeşitli mağaza tasarım fikirleriyle ilham veren bir alan oluşturacak.
Sakinleştirici bir koza işlevinde ‘‘ev’’
Pandemi döneminde ev kavramı, uzaktan çalışma, açık kaynak teknolojisi ve e-ticaret ile dönüşüm geçirdi. Bu eğilim pandemi sonrasında da devam ediyor: Özel konutlar samimi ve modüler tasarımıyla bir sığınak, rahatlatıcı bir koza olarak görülüyor; oturma odası bir ofis haline geliyor, lavabo ise iyi hissetmeye odaklanılmış bir oturma odası oluyor. Fuarda, Elisabeth Leriche’in “What’s New? In Decor” trend alanı; desenler, kumaşlar ve etkileşimli dekorlarla; iç dekorasyona yeni bir yaklaşım getirecek.
Bir kaçış kapsülü olarak konaklama konsepti
Peclers Paris, ‘’Hospitality Lab’’de; uyanış, aktiflik ve yeniden doğuşa odaklanan üç ayrı biyofilik, etkileşimli ve geleceğe yönelik kaçış kapsülü sunacak. Kapsüllerin her biri, sürekli evrim geçiren kaçış deneyimleri üzerine konaklama sektörünün farklı yönlerini temsil edecek: Kafeler bir iyi hissetme alanına dönüşürken, spalar çoklu duyusal deneyimler sunacak, havaalanları ve tren istasyonları gibi bekleme yerleri ise etkileşimli teknolojiler sayesinde spor salonlarına dönüşecek.