Locus Solus
31 Aralık’a kadar Arter’de sergilenecek olan Locus Solus, merkezine aldığı “doğa” fikrini olgular, kurgular ve duygular perspektifinden irdelemeyi amaçlıyor. Doğa ile kültürün birbirlerine nüfuz etme ve birbirlerini etkileme biçimleriyle ilgilenen sergi, aynı zamanda organik süreçler ve doğal ortamlarla insan eylemliliği ve insan elinden çıkma yapılar arasındaki kesişim alanlarını inceliyor.
Locus Solus’da ilişkisel bir kavram olarak ele alınan “doğa”, yerler ile insan ve insan-olmayan varlıklar arasındaki geniş bağlantılar ağı üzerine yeniden düşünme imkânı tanıyor. Ortak anlatıların, ritüellerin, kolektif bilinçdışının ve bireysel deneyimlerin şekillendirdiği çok katmanlı bir inşa olan bu doğa fikri, aynı zamanda insani korkuları ve arzuları da yansıtıyor. Sergide yer alan yapıtlar, genel olarak “doğa” adı altında işaret ettiğimiz yerler, varlıklar ve süreçlerle kurduğumuz çelişkili ilişkiyi açığa çıkarıyor; heterojen âlemler arasındaki karşılıklı etkileşimi sahneye koyarak gerek maddi gerekse gayrimaddi bileşenleri birbirine bağlı bir ağ formüle ediyor. Bu ilişkiler ağında geçmiş geleceği yansıtıyor, gerçeklik fantezide ifadesini buluyor, maddi olan metafizik olana bağlanıyor, görünebilen görünemeyeni yankılıyor, var olan yitip gitmiş olanın hafızasını taşıyor ve gelmekte olanı öngörüyor. Locus Solus her şeyden önce, doğanın bizim dışımızda var olan, gelişen ve yok olan şeylerin ve varlıkların bir kataloğundan ibaret olmadığının farkındalığı ve doğanın doğallığının artık verili sayılamayacağı kanaati üzerine temelleniyor.