Kocaeli’nde Modern Bir Endüstri Tesisinin İzleri: Kazlı Deri Fabrikası
Senem Müştak Sevindik, Araştırma Görevlisi – Doktora Öğrencisi
Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü
Oya Şenyurt, Prof. Dr.
Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi, Mimarlık Bölümü
Günümüzde atıl ve yıkılmaya yüz tutmuş durumda olan Doğan Tekeli ile Sami Sisa tarafından tasarlanan ve 1974 yılında Kocaeli’nde çağdaş yapım teknolojisi ve modern minimal mimari tarzla inşa edilen Kazlı Deri Fabrikası’na dair bir inceleme.
Türkiye’de sanayi denilince akla ilk gelen Kocaeli kentidir. Kocaeli bu kimliğini özellikle cumhuriyet sonrası yapılan büyük endüstriyel girişimler sonucunda elde etmiştir. 1950’li yıllara kadar sözü edilen endüstri girişimleri yoğun olarak devlet eliyle sanayi kalkınma planları çerçevesinde gerçekleşmiş, kentin endüstriyel kimliğinin temelleri bu yıllarda atılmıştır. 1950 sonrasında ise özel sermayeye yönelik verilen desteklerle özel sektör sanayi yatırımları yoğunluk kazanmış ve kentte özellikle D-100 karayolu çevresinde yeni sanayi alanları oluşmaya başlamıştır. Kocaeli’nin sanayi yatırımlarına elverişli yapısı; yerli ve yabancı sermayeyi kente çekmiş ve kenti bir endüstri kenti olarak şekillendirmeye başlamıştır. Endüstriyel üretimlerin nasıl ki çağın ihtiyaçlarına cevap verebilecek düzeyde çağdaş ve özgün olmaları gerekliyse, kuşkusuz endüstri yapılarının da bu üretimleri gerçekleştirebilecek mekansal nitelikleri taşımaları için aynı şekilde çağdaş ve özgün olmaları gerekir. Bu anlamda endüstri yapıları inşa edildikleri dönemin çağdaş yapım teknolojisini ve özgün mimari anlayışını yansıtmaları açısından tarihin önemli birer tanığıdır.
Bu bağlamda makale kapsamında Doğan Tekeli ve Sami Sisa tarafından tasarlanan ve 1974 yılında Kocaeli’nde inşa edilen Kazlı Deri Fabrikası’nın incelenmesi amaçlanmıştır. Günümüzde atıl durumda ve yıkılmaya yüz tutmuş olan yapı, kaybedilmeden önce çağdaş yapım teknolojisi ve modern minimal mimari tarzıyla incelenmeye değer görülmüştür.
İstanbul – Kazlıçeşme’den Kocaeli – Kazlı Deri Fabrikası’na Uzanan Süreç
Kazlı Deri Fabrikası’nın tarihi İstanbul Kazlıçeşme’deki küçük deri imalathanelerine uzanmaktadır (1) (Şekil 1). İstanbul’un en eski sanayi bölgelerinden biri olan Kazlıçeşme’deki dericiliğin çok eski bir geçmişe sahip olduğu bilinmektedir. 1600’lü yıllarda İstanbul’daki 700 imalathanenin 300’ünün Kazlıçeşme’de bulunduğu ve burada günde 3.000 işçinin çalıştırıldığı kayıtlara geçmiştir (Yelmen, 2008). Bilindiği gibi, deriden çizme ve ayakkabıların yanı sıra, çeşitli giysiler ve aksesuarlar da yapılmakta, atlar için eyerler, kolanlar, kuskun ve yularlar üretilmekteydi. Deriler bu ürünlere dönüştürülmeden önce, ham derilerin hazırlanması ve belirli işlemlerden geçirilmesi gerekmekteydi. Kazlıçeşme bölgesindeki imalathanelerde işlenen ham deriler, Saraçhane’de ürünlere dönüştürülmekte ve halka sunulmaktaydı (2)(Küçükerman, 2020).
İstanbul’da Kazlıçeşme bölgesinde dericilik faaliyetlerinin gelişmesinin temel sebebi, ham derinin işlenebilmesi için gerekli olan su ihtiyacı olmuştur (3) (Küçükerman, 2020). Tabakhane bölgelerine bakıldığında daima bir tatlı su kaynağının kenarında yerleşmiş oldukları görülür. Yakın zamanda yeraltı su kaynakları tükenmiş olsa da Kazlıçeşme bölgesi, yer altı su rezervi açısından tarihte zengin bir bölge olduğu için dericilik uzun yıllar bu bölgede varlığını sürdürmüştür (4) (Yelmen, 1992). Cumhuriyet’in ilanından sonra da Kazlıçeşme, dericiliğin nitelik ve nicelik açısından en önemli merkezi olmaya devam etmiştir (Resim 1).
1940’lara gelindiğinde gayrimüslimlere ait nispeten büyük imalathaneler bulunsa da diğer tüm imalathaneler küçük çaplı üretim yapmakta ve hepsi beden gücüyle üretim gerçekleştirmekteydi. Sümerbank’a bağlanan Beykoz Deri Fabrikası dışında büyük ölçekte modern üretim gerçekleştirebilecek bir fabrika bulunmamaktaydı (Küçükerman, 2020). Kazlıçeşme’deki ham deri işleme imalathanelerinin zamanla kent merkezi içinde kalmaları, yerleşim sahası darlığı, koku yayma gibi çevre sorunları yaratmaları gibi sebepler üretimin kent merkezinden uzak, geniş bir sahada modern biçimde gerçekleştirilebileceği fikrini doğurmuştur. Bu konudaki en önemli girişimlerden biri, Kazlıçeşme’deki 35 deri imalatçısının ortaklığıyla 1974 yılında kurulan Kazlı Deri Sanayii olmuştur (İstanbul Sanayi Odası, 2008). Dericiliğin ilerlemesine olanak verecek, çevreyi kirletmeyen modern bir deri fabrikası kurulması ve bu konuda diğer ham deri işleme imalathaneleri için öncü olunması amaçlanmıştır (Yelmen, 1992). Ancak ham deri işleyecek böyle bir fabrikanın nerede kurulacağı konusu bir süre uygun arsa arayışlarıyla birlikte belirsizliğini korumuştur. Deri imalatçılarının Kocaeli’nin İzmit ilçesinde kent merkezinin doğusunda dere kenarında geniş bir düzlük arazi bularak satın almalarıyla fabrikanın burada yapılacağı kesinleşmiştir.
27.000 m²’lik arazi üzerinde yapılması planlanan fabrikanın tasarımını Doğan Tekeli ve Sami Sisa ortaklığındaki Tekeli – Sisa Mimarlık Ofisi gerçekleştirmiştir (Tekeli ve Sisa, 1975). Fabrikanın tasarımı için İstanbul Sanayi Odası ve Türkiye Deri Sanayicileri Derneği eski başkanlarından Yüksek Kimya Mühendisi Hasan Yelmen (5) ile birlikte çalışılmıştır (Tekeli, 2022). Uzun yıllar Kazlıçeşme’de deri sektöründe çalışarak deri teknolojisini aile mesleği olarak deneyimlemiş olan Yelmen; Tekeli ve Sisa’ya ham derinin işlenmesindeki iş akışında gerekli olan mekansal organizasyonun oluşturulması konusunda yardımcı olmuştur.
Mimari Tasarım ve Mekansal Organizasyon
Kazlı Deri Fabrikası, Kocaeli İzmit’te D-100 Karayolunun güneyinde yer almaktadır. Ham derinin işlenmesi için yüksek miktarda tatlı su gerektiğinden, İzmit Körfezi’ne dökülen Kumla Deresi’nin yakınında alüvyonlu toprak zemin üzerinde konumlanmıştır (Şekil 2, Resim 2). Araziye ulaşım D-100 karayolundan gelen kuzey-güney yönlü yan yol ile sağlanmaktadır. Girişte ilk olarak yönetim birimlerinin yer aldığı idari bina ve onun batı tarafında beyaz ve mavi yakalı çalışanların kullandığı sosyal tesis yapısı bulunmaktadır. Girişin doğu tarafında küçükbaş ham deri işleme yapısı ve onun yanında hazırlanan mamül derilerin depolandığı bir yapı konumlanmıştır. Arazinin en doğusunda ürün yükleme alanı olarak kullanılan geniş bir servis alanı ile birlikte sundurmalı bir yapı daha bulunmaktadır. Vaziyet planında arazinin güney tarafında fabrikanın genişletilmesi için belirli yapılar planlanmıştır. Güneybatı yönünde bir konfeksiyon yapısı, onun doğu tarafında büyükbaş ham deri işleme yapısı ve yanında işlenen büyükbaş deri ürünlerinin depolanacağı bir yapı daha tasarlanmıştır. Vaziyet planında konumları belirtilen bu yapılar, hazırlanan tasarım maketinde üç boyutlu olarak gösterilmiştir. Ancak alanda yapılan gezi sırasında ve hava fotoğraflarında yapılara dair herhangi bir ize rastlanmadığı için söz konusu yapıların inşa edilmediği düşünülmektedir.
Deri üretiminin gerçekleştirildiği küçükbaş üretim tesisinde mekansal organizasyon, tabaklama işlemi de denilen ham derinin işlenmesindeki iş akışına göre tasarlanmıştır. Buna göre, ham derilerin mamul deriye dönüşünceye kadar geçirdikleri çeşitli süreçler vardır (Kozbay, 2009). Küçükbaş deri üretim tesisinde bu iş akışına göre birbiri ile ilişkili olarak tasarlanan mekanlar tek bir çatı altında toplanmıştır. Deri işleme sürecindeki iş akışı, tasarımda malzeme seçimini de doğrudan etkilemiştir. Derinin yüksek ısıda kaynatılması sonucu iç mekanda ortaya çıkan buharın yapıya olumsuz etkisi sebebiyle, çelik yerine betonarme karkasın daha verimli kullanılacağına karar verilmiştir. Prefabrike ve prekast olarak tasarlanan ve hızlı şekilde üretilen yapının çatısında da su buharını efektif şekilde tahliye edebilen havalandırma sistemi düşünülmüştür (Şekil 3). Yapıdaki prefabrik taşıyıcı sistemde kolonlar, “H” kirişler ve yirmi metrelik geniş bir açıklık geçen çatı makaslarının tamamı betonarmedir. Betonarme çatı makaslarında bulunan delikler, ham deri işleme sürecinde derilerin asılabilmesi için işlevsel amaçlı olarak bırakılmıştır. Zemin döşemesinde kolay eskimeyen, bakım gerektirmeyen özelliği sebebiyle yüzeyi sertleştirilmiş grobeton kullanılmıştır. Yapının tamamında olduğu gibi çatıdaki aşıklarda da beton kullanılmıştır. Üretimde ortaya çıkan ısı ve buharın etkisi düşünülerek çatıda arasında cam pamuğu olan bir sandviç sistem üzerinde tek kat oluklu eternit kullanılmıştır (Tekeli, 2022).
Yapının iç mekanındaki yalınlık ve işlevsellik cephelerinde de devam etmektedir (Şekil 4, Resim 3). Doğan Tekeli’nin ifadesine göre fabrika yapılarının tamamında “Miesyen” bir tasarım gerçekleştirmek amaçlanmıştır (Tekeli, 2022). Bu yaklaşımla, yapıların tamamında işlevselliğin yanı sıra yalın bir dil ile mekanlar mümkün olduğunca bölünmeden bütüncül kullanılmaya çalışılmıştır (Resim 4-5). Betonarme taşıyıcı sistemin net bir şekilde gösterilmesi ve taşıyıcı sistemdeki yataylık-düşeylik etkisinin cephe hareketleriyle vurgulanması amaçlanmıştır. Duvarlarda dolgu malzemesi olarak briket kullanılmıştır. Yapıların mümkün olduğunca fazla doğal ışık alması için kolonlar arasında sürekliliği olan geniş bant pencereler ve polyester malzemeden çatı ışıklıkları tercih edilmiştir. Deri işleme tesisinde cephede yer alan pencereler üretim sırasında güneş ışınlarının çalışanları rahatsız etmemesi için kolonları birbirine bağlayan ve yatay olarak su toplama görevi gören “H” formlu kirişlerin hemen altından başlamakta ve iki sıra halinde cephede yukarıdan devam etmektedir. Bu pencereler işlevsel olması için dışarıya açılan ters vasistas pencereler şeklinde tasarlanmıştır (Resim 6-7).
Kazlı Deri Fabrikası’nın Kapatılması ve Güncel Durumu
Kurulduğu dönemde Türkiye’nin en büyük deri fabrikası olan Kazlı Deri, kısa sürede işlediği ham derilerden imal ettiği ürünlerinin kalitesiyle ismini Avrupa’da da duyurmuş ve Paris’te her yıl açılan “Semaine de Cuir” fuarına katılan ilk Türk deri firması olmayı başarmıştır (8). Fabrika, kurulduğu 1974 yılından 1981 yılına kadar yedi yıl üretimini sürdürmüş ancak deri sektöründeki ulusal ve uluslararası yoğun rekabet ve fabrika yönetiminde çıkan çeşitli anlaşmazlıklar sebebiyle hisselerinin tamamını İş Bankası’na devretmiştir. Daha sonra fabrikayı İş Bankası’ndan satın alan Ali Şen, fabrikanın ismini “Maga Deri” olarak değiştirmiş ve üretime bu isimle devam edilmiştir. Bir süre daha devam eden üretim, tekrar yaşanan mali kriz sonucunda durma noktasına gelmiş ve işçiler grev kararı almışlardır. 21 Aralık 1990 tarihinde 550 işçinin grevde olduğu fabrikada üretim kesintili olarak bir süre daha devam etmiş ancak 1992 yılında ilan edilen iflas kararından sonra üretim son bulmuştur (Cumhuriyet Gazetesi, 1991) (Cumhuriyet Gazetesi, 1992).
Günümüzde yer yer zarar görmüş ve yıkılmış, yer yer ayakta kalan bölümleriyle atıl kalan fabrika, tekinsiz bir durumda sokak hayvanlarına ev sahipliği yaparak varlığını sürdürmektedir (Şekil 5). Fabrika’nın sosyal tesis binası iç mekanı tamamen tahrip edilmiş halde yalnızca betonarme strüktürü ayaktadır (Resim 8). Yapının pencere, kapı profilleri ve zemin kaplamaları dahi sökülmüştür (Resim 9). Sosyal tesisin hemen yanında yer alan idari bina tamamen yıkılmış, küçükbaş ham deri işleme tesisinin ve küçükbaş işlenmiş deri deposunun yalnızca bazı duvarları halen ayaktadır (Resim 11). Ayakta kalan duvarlarda su toplayan prefabrik betonarme “H” kirişleri, dışarı açılan ters vasistas pencere detaylarını görmek mümkündür (Resim 12). Fabrika yerleşkesinin en doğusunda yer alan yan yana dört betonarme makasla açıklık geçen sundurma yapının da üç makaslık açıklık geçen kısmı yıkılmış, kalan tek betonarme makaslı yapının cepheleri farklı malzemelerle kapatılarak derme çatma bir görünüm oluşturulmuştur. Arsa içerisinde bu yapının da doğu tarafına tek katlı bir konut yapılmıştır (Resim 13).
Son Söz Yerine
Endüstri yapıları tarih boyunca yeni teknolojinin mimariye uygulanmasındaki en önemli alanlardan olmuştur. Bu yapılardaki uygulamaların diğer yapılara ve yapı teknolojilerine ışık tutmak gibi bir rolü olmaktadır. Endüstri tesisleri üzerine çok sayıda mimari eser veren Doğan Tekeli ve Sami Sisa, tasarladıkları her yapıda bir önceki yapıda varılan sonuçlardan faydalanarak fonksiyonel ve konstrüktif açıdan yeni çözümler üretmeyi amaçladıklarını vurgulamaktadırlar. Daha çabuk, daha ucuz, daha iyi doğal aydınlanan ve her türlü gelişmeye açık olarak gerçekleştirilmesi gereken tasarımın yalnızca bunlarla yetinemeyeceğini ifade etmektedirler. Endüstri yapıları her ne kadar mimarın rolünün en az olduğu yapı çeşidi olarak görülse de mimarın temel amacı tüm bunların yanında endüstri yapılarını yalnızca üretim mekanı olmanın ötesinde merkezinde “insan” olan yapılar haline getirmek olmalıdır. Bu yaklaşımla çalışan Tekeli ve Sisa, endüstri tesislerinde 1953 yılından itibaren edindikleri tecrübeyi 1974 yılında inşa edilen Kazlı Deri Fabrikası tasarımına aktarmışlardır (Tekeli ve Sisa, 1970). Daha önceki endüstri tesislerinde prekast betonarme sistemin başarılı olması sonucu bu sistem tercih edilmiştir. Daha önce Gebze’deki Oluklu Mukavva Fabrikası’nda denenen ve 6 ay gibi kısa bir sürede yapının bitirilmesine imkan sağlayan prekast taşıyıcı sistem ve “H” formlu su toplayan kirişler burada da kullanılmıştır. İç mekana doğal ışık alınması için tasarlanan eğrisel formlu polyester çatı ışıklığının bir benzeri daha sonra Lassa Lastik Fabrikası’nda da kullanılmıştır. Kazlı Deri Fabrikası’nın en önemli özelliği Türkiye’de ilk kez deri tabakhanelerini tek bir çatı altında toplayarak modern ham deri işleme teknolojisine göre iş akışı tasarlanmış bir mekanda üretimin gerçekleştirilmesi olmuştur.
Türkiye’nin endüstri tarihinde önemli bir yer etmiş özgün bir modern mimarlık eserinin bu denli tahrip edilmesi ve günümüzde geldiği nokta oldukça üzücüdür. Diğer taraftan uzun yıllar atıl kalan ve büyük zarar gören fabrika yapılarının yıkılması an meselesidir. Fabrika arsasının satın alındığına ilişkin haberler halk arasında duyulmuşken Doğan Tekeli ve Sami Sisa’nın Kocaeli’ndeki birer imzası niteliğini taşıyan Kazlı Deri Fabrikası’nın, kaybedilmeden önce bir veda niteliğinde son kez gündeme gelmesi mesleki bir sorumluluk olarak kıymetli görülmektedir.
Kaynaklar
- Cumhuriyet Gazetesi. (22 Ocak 1991). Maga Deri’de 550 İşçi Grevde. Cumhuriyet Gazetesi, 12.
- Cumhuriyet Gazetesi. (26 Aralık 1992). SSK, Maga ve Koşar Deri’nin İflasını İstedi. Cumhuriyet Gazetesi, 3.
- Çizgen, G. (2018). Deri Fabrikaları. Salt Araştırma, https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/80230, (Ziyaret Tarihi: 27 Haziran 2022).
- Günay, R. (1974). Kazlı Deri Fabrikası. Salt Araştırma: https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/211450, (Ziyaret Tarihi: 20 Haziran 2022).
- İstanbul Sanayi Odası. (2008). İstanbul Sanayi Odası’nın 55. Yılında Türk Sanayii. İstanbul: Dünya Yayıncılık A.Ş.
- Küçükerman, Ö. (2020). Geleneksel Türk Dericilik Sanayisinden Sanayi Devrimi’ne Geçişin Boğaziçi’ndeki Temsilcisi: Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası. İstanbul: Beykoz Belediyesi Kültür Yayınları.
- Kozbay, S. (2009). Balıkesir – Gönen İlçesinde Üretimi Yapılan Deri Çeşitlerinin İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara, 229113.
- Müştak Sevindik, S. (2022). Kazlı Deri Fabrikası Kişisel Fotoğraf Arşivi. Kocaeli.
- Pervititch, J. (1939). Gayrimenkul Haritası: Kazlı-Çeşme. Salt Araştırma: https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/1850, (Ziyaret Tarihi: 20 Haziran 2022).
- Tekeli, D. (1974). Kazlı Deri Fabrikası. Salt Araştırma: https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/211660, (Ziyaret Tarihi, 20 Haziran 2022).
- Tekeli, D. (14 Mayıs 2022). Kazlı Deri Fabrikası. (Röportaj yapan S. Müştak Sevindik)
- Tekeli, D. (1972). Kazlı Deri Fabrikası Maket Fotoğrafları. Salt Araştırma: https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/204643, (Ziyaret Tarihi: 20 Haziran 2022)
- Tekeli, D., Sisa, S. (1970). Sanayi Yapıları Üzerine. Mimarlık, 8(6), 61-79.
- Tekeli, D., Sisa, S. (1975). Doğan Tekeli – Sami Sisa Projeler Uygulamalar (1954-1974). İstanbul: APA Ofset Basımevi.
- TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi. (2010). Cumartesi Buluşmaları – Mimarlar Deneyimlerini Paylaşıyor : Doğan Tekeli. İstanbul: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi.
- Yelmen, H. (1992). Semtimizdeki “Kazlıçeşme” Daha Görkemli Hale Getirilmelidir. Yelmen, H., (Ed.), Kazlıçeşme’de 50 Yıl içinde (61-64) İstanbul: Ezgi Ajans.
- Yelmen, H. (2008). Fatih’in Derileri. İstanbul Sanayi Odası’nın 55. Yılında Türk Sanayii içinde (195). İstanbul : İstanbul Sanayi Odası Yayınları.
Notlar
- İstanbul’un Zeytinburnu ilçesinin mahallesi olan Kazlıçeşme, ismini kente adını vermiş olan Kazlı Çeşme’den almaktadır. Üzerinde kaz kabartması ve eski Türkçe ile yazılmış iki beyit bulunan çeşme, 1537 yılında yaptırılmıştır (Yelmen, 1992).
- Ham deriden özellikle at ile ilişkili ürünlerin yapıldığı ve bu ürünlerin satıldığı, esnafların bir arada ticaret yaptıkları yeri ifade eder. İstanbul’daki Saraçhane’nin, geniş bir ana caddenin kenarında düzenli bir plan içerisinde yer aldığı, günümüzde aynı bölgenin halen aynı isimle anılmaktadır.
- Bir kilogram ham derinin işlenip ürün haline getirilebilmesi için ortalama yüz litre suya ihtiyaç duyulmaktadır (Yelmen, 1992).
- Zeytinburnu yerleşim bölgesi olduktan sonra su kullanımı büyük ölçüde artmış ve Kazlıçeşme’deki kuyuların suyu tükenmiştir. Kazlıçeşme’deki su sorunu taşınma fikrini desteklemiştir (Yelmen,1992).
- 1923 yılında Yugoslavya Üsküp’te doğmuş olan Hasan Yelmen, 1937 yılında ailesiyle birlikte İstanbul’a göç etmiştir. Lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde tamamlayarak mesleki stajını Sümerbank Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası’nda yapmıştır. Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası’nda hakim olan Alman ekolünde dericiliği yerinde öğrenmiş ve modern deri üretim tekniklerini kullanarak üretim yapan deri sektöründe öncü bir isimlerden biri olmuştur (Yelmen, 1992).
- Kazlı Deri Fabrikası vaziyet planının çizimi, kaynakçada yer alan “Doğan Tekeli – Sami Sisa Projeler Uygulamalar (1954-1974)” kitabından faydalanılarak yazar tarafından hazırlanmıştır.
- Kazlı Deri Fabrikası Küçükbaş Ham Deri İşleme Binası Şematik Kesit ve Batı Cephesi çizimi, kaynakçada yer alan “Doğan Tekeli – Sami Sisa Projeler Uygulamalar (1954-1974)” kitabından, Salt Araştırma Online Arşivinden ve Doğan Tekeli kişisel fotoğraf arşivinden faydalanılarak yazar tarafından hazırlanmıştır.
- Paris Dericilik Fuarı, her yıl eylül ayında dünyanın dört bir yanından gelen deri üreticilerinin bir araya geldiği sektörün en önemli etkinliklerinden biri olarak görülmektedir.