Kentsel Deneyim Olasılıkları İçin Efemeral Mimarlık

Dünyanın farklı kentlerinde kamusal hayata renk katmak ve topluluk etkileşimini canlandırmak için tasarlanmış, ömürleri kısa olsa bile yarattıkları deneyimin canlılığı ve farklılığı ile kentlilerin anılarında kalıcı bir yer edinen geçici yapılardan oluşan “efemeral mimarlık” örneklerini bir araya getirdik.

Derleyen: Ebru Şevli, Mimar,
Pınar Doğa Çelebi, Mimar

Her gün geçtiğimiz sokaklarda, deneyimlediğimiz mekanlarda, ziyaret ettiğimiz şehirlerde yapılı çevreyi oluşturan kalıcı yapılar, o yere dair hafızamızın kurucu taşlarını oluşturuyor. Ancak bu kalıcı ve uzun ömürlü yapılar kadar kent içerisinde bir görünüp bir kaybolan, kalıcılık vaadi taşımayan ve tam da bu yüzden daha özgür mekansal deneyimler sunma fırsatı barındıran “efemeral” yani, “kısa ömürlü, gelip geçici” mimarlık, topluluklara bir karşılaşma mekanı, deneyim zemini ve sınırsız tasarım ihtimali sunuyor. Malzeme seçimlerinde, üretim süreçlerinde ve tasarım dilinde deneyselliği mümkün kılan, kalıcı olmak için gereken bazı sınırlandırmalardan azade olan bu mimarlık biçimi, adeta bir kentsel laboratuvar gibi bize bir arada olmanın ve mekanı algılamanın farklı yollarını üretiyor.

Gündelik hayat içerisinde, farkına varmadan önünden geçip gittiğimiz caddeleri, meydanları, kültürel alanları bir süreliğine başkalaştıran, kent hayatına heyecan ve renk katan, birbirimizle olan iletişimimizde katalizör olarak davranma potansiyeline sahip özgür ve göçebe yapılar ile yeni teknolojiler için prototipler oluşturmak da mümkün hale geliyor.

Ölçeği ve doğası bakımından kullanıcılarının hem üretim sürecinde, hem kullanım esnasında değişim ve müdahalelerine daha açık durumda olan bu strüktürler, fiziksel ömürleri kısa olsa bile yarattıkları deneyimin canlılığı ve farklılığı ile kentlilerin anılarında daha kalıcı bir konumda yer alabiliyor. Dünyanın farklı kentlerinde kamusal hayata renk katmak ve topluluk etkileşimini canlandırmak için tasarlanmış geçici yapılardan oluşan “efemeral mimarlık” örneklerini bir araya getirdik.

1. The Arches
Montpellier, Fransa

Fotoğraf: TimeBox Prod

Montpellier’deki Arceaux bölgesi, tarihi şehir merkezine yakın, banliyölerde hüküm süren yaşam kalitesini son derece iyi temsil eden bir bölge olarak tanımlanıyor. Bölgenin pazarı, mağazaları, kafeleri, mimari mirası ve okulları burayı çocukların gelişimi için ideal bir alan haline getiriyor. Kamusal alanın yenilenmesi, şehir merkezini Arceaux bölgesine bağlamak için “çocuk yüksekliğinde şehir” temasını kullanıyor. Döngüsel ekonomi ilkeleri doğrultusunda oluşturulan modüller; monte edilebilir, sökülebilir, depolanabilir ve yeniden kullanılabilir. Böylece yapılar, açık hava etkinliklerine ve festivallere entegre edilebilecek hatta okul bahçelerine kurulabilecekler.

2. Emerald Screen Pergola
Wuxi, Çin

Fotoğraf: CreatAR lmages

Emerald Screen Pergola, genellikle bambu veya ahşaptan inşa edilen, geleneksel Çin bahçelerinin önemli bir parçasını oluşturan peyzaj unsurunun çağdaş bir yorumunu sunuyor. Emerald Screen Pergola’da, çatısız koridorlarda ve duvarlarda tırmanıcı bitkiler yetiştirilerek duvarlar ve çatılar kaplanıyor. Bu gelenek, tasarımın Çin resimlerinde karşılaşılan önemli kültürel sembollerle ilişki kurmasını sağlıyor. Wutopia Lab tarafından tasarlanan, Wuxi’de inşa edilen bu geçici yapıda 1.2 kilometrelik alan boyunca çeşitli duvar ve çatı kombinasyonları oluşturmak için açılıp kapanan, tek başına duran, üst üste binen bu tasarım, “Ejderha Dansı” görüntüsünü çağrıştırıyor.

3. Lizbon Şelalesi
Lizbon,Portekiz

Fotoğraf: Marcelo Dantas

Lizbon Şelalesi enstalasyonu yerel mimar Marcelo Dantas tarafından, Portekiz’in başkentinin doğu kısmına su sağlanmasını kutlamak amacıyla 1948 yılında tamamlanan çeşmeyi ziyaret edenlerin deneyimini geliştirmek üzere tasarlanmış. Bilinen bir yeri yeniden keşfetmek ve vücudun tüm duyularını kapsayan bir deneyim sunmak için Lizbon’daki Fonte Luminosa’nın (Işıklı Çeşme) içine inşa edilmiş olan geçici yapı; heykeller, su, ışık ve ses ile etkileşim içinde kalarak ve çeşmelerden, şelalelerden geçerek içine girmeye izin veriyor. Tasarım, şelalenin yoğunluğuna ve heykellerinin taştan maddeselliğine karşıt olarak, geçici bir doğaya sahip basit ahşap ile somutlaştırılmış dinamik bir senaryo oluşturuyor.

4. Ashui Pavilyonu

An Phu, Vietnam

Fotoğraf: Trieu Chien

Nehirler, Vietnam’ın tarihi ve kentsel gelişimiyle yakından ilişki kuran doğal unsurlar olarak biliniyor. Saigon Nehri de, Ho Chi Minh şehrinin oluşumuna değer katan en büyük nehirlerden biri. İskele için komşu parselden ödünç alınan alan ile birlikte kumaşın özellikleri kullanılarak doğal yerçekimi aracılığıyla sergi alanı için olabilecek en yüksek noktada yumuşak bir eğri oluşturulmuş, sahne yerleşimi ve izleyicilerin oturabilmesi için de yükseklik kademeli olarak azaltılmış. Rüzgarda sürekli sallanan ve ışık çizgileri oluşturan beyaz kumaş katmanlarının altında, ziyaretçiler kendilerini akışa bırakabilir ve kumaşı hafifçe kaldırarak farklı bir alana geçebilirler.

5. Anıtsal Kentsel Merdiven 

Rotterdam, Hollanda

Fotoğraf: Laurian Ghinitoiu

MVRDV tarafından tasarlanan proje, Rotterdam şehrinin kalbinde 29 metre yüksekliğinde ve 57 metre uzunluğunda 180 basamaklı bir merdiven olan geçici kentsel bir kentsel yapıdan oluşuyor. Merdivenden çıkanlar Rotterdam Centraal’a bakan geçici bir gözlem düzlemi, bir çatı barı ve en son 1960’larda faaliyet gösteren Kriterion sinemasının geçici olarak yeniden açıldığını görüyor. Bu enstalasyonun merkezinde yer alan bina olan Groot Handelsgebouw, 2.Dünya Savaşı’nda Rotterdam’ın bombalanmasının ardından inşa edilen ilk büyük binalardan biri. Uygulamada merdiveni inşa etmek için kullanılan iskele sistemi, şehrin yeniden inşasının 75. yıldönümüne bir selam niteliği taşıyor.

6. ¡Qué Faena(r)! 

Vigo, İspanya

Fotoğraf: Franzisko Gonzalez

“¡Qué faena(r)!” (Ne görev ama!), Vigo’daki Puerta del Sol’da kurulan TAC!, Kentsel Mimarlık Festivali’ndaki pavilyonlardan biri. Tasarım, gelenek ve yeniliği bir araya getirerek yerel üreticiler ve zanaatkarlar sürece dahil ediliyor ve aynı zamanda balık ağları, geri kazanılmış ahşap ve denizdeki görevlerini yerine getirdikten sonra ikinci bir hayat kazanan granit bloklar gibi atık malzemeler yeniden kullanılıyor. Óscar Cruz Garcíave Pablo Paradinas Sastre, bu pavilyon aracılığıyla, yerel balıkçılık geleneği olan “batea”lardan, balık tutmak için denize kurulan geleneksel ahşap platformlardan, bölgeden ve yerel ekonomiyle ilgili unsurlardan ilham alıyor.