Kentsel Boşluk; Bir Açmaz mı Yoksa Olanak mı? Bir Stüdyo Deneyimi Üzerinden Sorgulamalar

İlknur Türkseven Doğrusoy, Doç. Dr.
Deniz Dokgöz, Yrd. Doç. Dr.

Boşluk terimi Türk Dil Kurumu sözlüğünde nesnel anlamıyla “oyuk, çukur, kapanmamış yer”, “Boş olan yer”, “Kesinti, kopukluk” olarak tanımlanmaktadır. “Kentsel boşluk” ise yabancı literatürde “urban void” ya da “vacant spaces” olarak ifade edilen boş, işlevsiz, kullanılmayan kentsel mekânları, binaları ya da binalardan oluşan atıl alanları ifade etmek için kullanılmaktadır. Hemen hemen bütün büyük kentlerde karşılaşabileceğimiz, Batı kentlerinin de önemli bir sorununu oluşturan bu türden atıl boşluklar kent dokusu içinde kırılma noktaları oluşturan, kamusal yaşamı zedeleyen ve kesintiye uğratan alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Modernleşme ve endüstrileşme süreçleriyle birlikte kentlerde kontrol edilemeyen nüfus artışı paralelinde plansız gelişen yapılaşma ve ulaşım ağı kentteki pasif boşlukları oluşturan en önemli nedenlerden biridir. Bununla birlikte, yeni yerleşim ve dönüşüm alanları ile var olan kent dokusu arasında oluşan tanımsız ara yüzler, yıkımlar ve karlılık beklentileri nedeniyle üzerinde uzlaşılamayan ve bir türlü yapılaşamayan adalar ya da parseller, işlevsel eskime nedeniyle kullanılmayan tarihi ya da modern binalar kentlerde farklı ölçeklerde atıl kentsel boşlukların oluşmasına yol açmaktadır. Bu makalenin amacı, küresel ölçekte yaşanan, kent ve mimarlık ara yüzünde yer alan “kentsel boşluk” problemini tariflemek ve bu tema üzerinden eğitim sürecinde kurgulanan bir tasarım stüdyosu deneyimini tartışmaya açmaktır. Bu anlamda ilk olarak “kentsel boşluk” nedir, “neden ve nasıl oluşur” soruları üzerinden iz sürülecek, sonrasında İzmir kentinin “kentsel boşluk” problemi üzerinden kurgulanan eğitim denemesinin sonuçları paylaşılacaktır.

Resim 1. Gecekondu alanındaki dönüşüm sürecinde oluşan kentsel boşluk problemine çevreyle diyaloğa geçen ve sınırları çözen bir kamusal hacimle yanıt arayan Yağmur Burcu Günberk Projesi.

Resim 1. Gecekondu alanındaki dönüşüm sürecinde oluşan kentsel boşluk problemine çevreyle diyaloğa geçen ve sınırları çözen bir kamusal hacimle yanıt arayan Yağmur Burcu Günberk Projesi.

Kentsel Boşluk Nedir? 

Kentteki boş mekânlar endüstriyel süreçlerde yaşanan dönüşümler, periferleşme, banliyöleşme ve sosyalizm sonrası yaşanan süreçlerle ilişkili olarak gelişen bir durumun sonucu olarak kabul edilmektedir (Oswalt; 2006). Bütün dünyada yaşanan kentleşme sorunları, kaçak yapılaşmalar, kentlerin büyümesi ve nüfus artışı ile sıkışması, bununla birlikte kent merkezlerinde yükselen arazi değerleri ve kamu yararı yerine kârlılığın ön plana geçmesi kent merkezlerinin ve kamusal mekânların niteliğini olumsuz yönde dönüştürmektedir. Özellikle, kentteki nüfus artışıyla birlikte kaçınılmaz olarak saçaklanan ve merkezden uzaklaşarak büyüyen kentler çeperlerinde yeni yerleşim halkaları oluşturmakta, bununla birlikte kentlerin sosyal, politik, kültürel ve ekonomik yapıları dönüşüm geçirmektedir. Boşalan merkez gücünü yitirmekte, kent birbiriyle ilişki kuramayan parçalara ayrılmakta ve kentsel doku içinde atıl ve kullanılmayan kent boşlukları oluşmaktadır (Bolofer; 2007). Kent çeperine tutunan yeni yerleşim alanları kimi durumlarda merkezin gücünü yitirmesine yol açarken bazen de yeni yerleşim alanları ile var olan kent dokusu arasında, dönüşüme muhtaç tanımsız ve atıl kent boşlukları ortaya çıkarmaktadır.  

Resim 2. Yağmur Burcu Günberk Projesi, zemin katı planı, CC kesiti ve perspektifler.

Resim 2. Yağmur Burcu Günberk Projesi, zemin katı planı, CC kesiti ve perspektifler.

Kentsel boşluk aynı zamanda eskiyen, terk edilmiş ya da kullanım dışı kalan endüstriyel alanları, boş fabrikaları, kullanılmayan demir yollarını ifade etmek için de kullanılmaktadır (Lehner; 2013). Geçmişte çeperde konumlanan bu türden endüstriyel alanların kentler büyüdükçe merkezde kaldıkları dikkati çekmektedir. Eski endüstriyel işlevini sürdüremeyen ve işlevsiz kalan bu mekânlar kentte alan ölçeğinde önemli atıl boşluklar oluşturmaktadır. Özellikle kullanılmayan tren yolu ağları, viyadükler ve hızlı yollar kentsel alanları birbirinden ayrıştıran önemli birer bariyere dönüşmektedir. Kentsel boşluklar alan ölçeğinde olabildiği gibi parsel ya da ada ölçeğinde de oluşabilmektedir. Özellikle ülkemizde büyük kent merkezlerinde yıkılıp yerine yenisi yapılmayan, yükselen arsa değerleri nedeniyle üzerinde karar alınamayan ve yapılaşamayan sayısız alanın varlığından söz etmek olanaklıdır.  

Kentte tanımsız boşlukların oluşmasına neden olan bir başka etken, mimari tasarım süreci ile kentsel planlamanın birbirinden bağımsız hareket etmesinden ve kentsel tasarımın iki boyutlu algılanmasından kaynaklanmaktadır. Mimari tasarımın etkinlik alanı yapılaşma alanı olarak algılanmakta, kent dokusu, sokak yaşamı, çevredeki bahçe, park, meydan ya da benzeri kamusal açık alanların varlığı ya da bu türden kentsel alanlarla bütünleşik bir mimari tasarım yaklaşımı gözetilmemektedir (Trancik; 1986). Böylece binaların çevresinde sayıları zamanla artan yaşamayan, dışlanmış, atıl kent boşlukları oluşmaktadır. Bu türden kentsel boşluklar özellikle ülkemizde plansız ya da parçacı planlama anlayışıyla eklektik biçimde gelişen yeni yerleşim alanlarında sıklıkla görülmekte ve kentsel alanların birbirine bağlanmasının önünde önemli engel oluşturmaktadır.

Resim 3. Akçay Caddesi’nin yarattığı tanımsız ve parçalı kentsel boşluk problemine bellekteki tren yolu izlerini canlandırıp kamusal bir geçit-yapı ile bütünleştirerek yanıt arayan Seher Çelik Projesi (Yerleşim planı ve kentsel analizler).

Resim 3. Akçay Caddesi’nin yarattığı tanımsız ve parçalı kentsel boşluk problemine bellekteki tren yolu izlerini canlandırıp kamusal bir geçit-yapı ile bütünleştirerek yanıt arayan Seher Çelik Projesi (Yerleşim planı ve kentsel analizler).

Kentsel boşluklar olumlu tarafından bakıldığında kentte norm dışı, çerçevesi çizilmemiş etkinliklere olanak tanımalarıyla öne çıkmaktadır. Bu türden mekânlar özellikle kural dışı sahiplenme ya da bireysel işgallere yol açabildiği gibi graffiti, sokak sanatı, oyun ve gösteri alanı gibi geçici kamusal etkinlikler aracılığı ile yaratıcı sahiplenme, keşif ya da kendileme (appropriation) olanakları da sunmaktadır (Rahmann&Jonas; 2011). Ancak, De Solà-Morales’in (1995) de vurguladığı gibi, karmaşık ve çok katmanlı kentsel çevrede boşluklar kimi zaman fark edilmesi zor olsa da önemli kırılma noktaları oluşturduğundan insan-çevre ilişkileri açısından önemli sorunlar yaratmaktadırlar. Bu anlamda kentsel boşlukların oluşturduğu en temel sorunların, kent yaşamının sürekliliğini kesintiye uğratmaları ve ekonomik, sosyal ve fiziksel anlamda sürdürülebilir ve yaşanabilir bir kentin önünde engel oluşturmaları olduğu söylenebilir. Özellikle boşluğun bina ölçeğinden alan ölçeğine ulaştığı durumlarda bu türden olumlu kendileme ya da dönüştürme olasılıklarından daha çok, etkinlik yoksunluğu ve güvenlik sorunlarının varlığından söz etmek gerekir. 

Resim 4. Seher Çelik Projesi, zemin katı ve birinci kat planları, CC kesiti.

Resim 4. Seher Çelik Projesi, zemin katı ve birinci kat planları, CC kesiti.

Erişilebilir ve kamusal etkinliklerle yaşayan canlı bir kentin varlığı sürdürülebilir bir kente işaret etmektedir. Jacobs, “The Death and Life of Great American Cities,” kitabında öne sürdüğü (1961) “Caddedeki Gözler”(Eyes on the Street) kuramında etkinlik sunan ve yirmi dört saat yaşayan kentlerin güvenlik sorununu aşabileceğini ortaya koymuş ve işlevsel bölgeleme ile tasarlanan modern Amerikan kentlerini eleştirmiştir (Jacobs; 1961). Gürültü ya da trafik gibi bütün sorunlarına karşın karma işlevli kentsel yapılanma sosyal ilişkileri iyileştirmekte, kentin gece ve gündüz yaşamasını sağlamaktadır. “Caddedeki Gözler”in varlığını tesis eden ve yirmi dört saat yaşayan bir kent strüktürü güvenlik yoksunluğunu aşmada en önemli katkıyı sağlamaktadır. Bu anlamda kent etkinliğini kesintiye uğratan birer kırılma noktası olan “kentsel boşluk”ların güvenlik algısını olumsuz yönde etkileyen ve suça ortam hazırlayan alanlar olduklarını iddia etmek yanlış olmayacaktır. 

Resim 5. Seher Çelik Projesi, görünüş ve perspektifler.

Resim 5. Seher Çelik Projesi, görünüş ve perspektifler.

Kentsel Boşluk Açmazını Bir Fırsata Dönüştürmek…

Dünyada kentsel boşlukların özellikle son birkaç on yıldır kentsel iyileştirme uygulamaları ile dönüştürülmesine ilişkin pek çok projelendirme çalışmasının yürütüldüğü dikkati çekmektedir. Kentteki atıl boşlukları birer açmaz olarak görmek yerine bulunduğu çevrenin ve kent yaşamının iyileştirilmesine katkıda bulunarak artı değer yaratabilen birer fırsata dönüştürülmesi olanaklıdır. İşlevsiz bir tren yolu ulaşım ağını dönüştürerek kent yaşamına katan nitelikli uygulamalardan birine New York’daki High Line Park örnek verilebilir (1). Parkın yapımı ile işlevsiz tren yolu atıl bir kent boşluğu olma durumundan kurtulup etkin biçimde yaşayan bir kamusal açık mekana dönüşmüş, geçirdiği değişim bulunduğu çevreye de ekonomik değer kazandırarak bölgeyi bir çöküntü alanı olmaktan çıkarmıştır. 

Kentsel boşlukların çeşitliliğinin, mülkiyet özelliklerinin, ölçeklerinin ve olası kullanım potansiyellerinin kentsel geliştirme ve iyileştirme projelerinde farklı stratejilerle ele alınması oldukça önemlidir (Lehner; 2013). İşlevsiz bir ulaşım ağı ile atıl bir endüstriyel alan ya da parsel ölçeğindeki bir boşluk farklı türden planlama ve tasarım stratejileri gerektirecektir. Dünyadaki uygulamalarda, küçük ve orta ölçekli kentsel boşlukların yoğun etkinlik alanı olarak kente geri kazandırılmasına dönük “boşlukları doldurarak geliştirme” (infill development) uygulamalarına rastlanmaktadır (Caterina vd.; 2002). Yeni Şehircilik Akımı (New Urbanists) boşluğa ne kadar iyi bir tasarım önerilirse o denli canlı ve etkin yaşayan bir yer elde edilebileceğini ve iyi planlama ve tasarımın yüksek yaşam kalitesi sunan yoğun ve erişilebilir yaşam alanları oluşumuna katkıda bulunabileceğini ileri sürmektedir (McConnell&Wiley; 2010). Mimari tasarım ve kentsel tasarım etkinliğinin tam da bu noktada kentsel boşluk açmazını bir fırsata dönüştürmede önemli bir araç olarak karşımıza çıktığı görülür. Mimari tasarım günümüzde, yakın çevre verilerinin dikkate alındığı ve bina programının yorumlandığı bir tasarım süreci olarak ele almak, karmaşık sorunlar barındıran ve canlı bir organizma olarak nitelendirebileceğimiz kentle mimarlık arasındaki girift ilişkiyi görmezden gelmekle eş tutulabilir. Bu anlamda eğitim süreci de mimar adaylarını tasarım etkinliğinin karmaşık ve kentin sorunlarıyla iç içe geçen doğasıyla yüzleştirme sorumluluğu ile karşı karşıyadır.  

Resim 6. Atıl biçimde kullanılan ve bir kent boşluğuna dönüşen Buca Stadı’nı bir tribün yapı olarak yorumlayan ve çevredeki tanımsız meydan ve spor alanlarını iyileştiren Uğur Türksoy Projesi (Kentsel analizler ve yerleşim planı kararları).

Resim 6. Atıl biçimde kullanılan ve bir kent boşluğuna dönüşen Buca Stadı’nı bir tribün yapı olarak yorumlayan ve çevredeki tanımsız meydan ve spor alanlarını iyileştiren Uğur Türksoy Projesi (Kentsel analizler ve yerleşim planı kararları).

İzmir’in Kentsel Boşluk Sorunu ve Bir Tasarım Stüdyosu Deneyimi 

Sanayileşmeyle birlikte hızlanan kentleşme süreci, yoğun göç alan İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentlerin denetimsiz bir biçimde büyümesine neden olmuş, göçe bağlı olarak yaşanan konut açığı gecekondu sorununu ortaya çıkarmıştır (Şişman; 2008). Birçok ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de, özellikle 1980 sonrası karlılık amacı güden projelerle kültürel, tarihi ve doğal zenginlikler tahrip edilmiş, toplumsal eşitsizliği ve kutuplaşmayı pekiştiren kent mekânları türemiştir (Sekmen; 2007). Bu anlamda, küresel ve yerel ölçekte yaşanan kentsel sorunlardan nasibini alan İzmir kentinde de parçacı planlama anlayışı, plansız büyüme, karlılık amacı güden uygulamalar ve işlevsel eskime nedeniyle kentteki kamusal yaşamı sekteye uğratan pek çok atıl boşluk oluşmuştur. Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Bölümü 4. Sınıf ilk dönem tasarım stüdyosu 2013-2014 güz yarıyılında, İzmir kentinin “Kentsel Boşluk” sorununu anlama, yordama ve “boşluğu iyileştirerek dönüştürme” süreci üzerinden ilerleyen bir eğitim deneyimi yaşamıştır. Makalenin bu bölümünde “kentsel boşluk” sorununa bağlamın sosyal, kültürel ve fiziksel değerlerini sürdüren ve iyileştiren karma işlevli kamusal mekânlarla yanıt arandığı bir stüdyo sürecinin ürünleri irdelenmektedir.

Resim 7. Uğur Türksoy Projesi, zemin katı planı, kesit ve görünüşler.

Resim 7. Uğur Türksoy Projesi, zemin katı planı, kesit ve görünüşler.

Yöntem ve Süreç

Dördüncü sınıfın ilk dönemini oluşturan tasarım stüdyosu mimarlık öğrencilerinin kent ve mimarlık arasındaki girift ilişkiyi anlamaları ve mimari tasarım etkinliğini kentsel sorunlarla birlikte bir bütün olarak ele almaları üzerine temellenen problem odaklı bir eğitim yaklaşımı benimsenmiştir. Eğitim sürecinin ilk aşamasında “Kentsel Boşluk” teması çevresinde öğrencilerin yaklaşık beş hafta süren bir analiz süreci sonucunda İzmir kentindeki “Kentsel Boşluk”ları irdelemeleri, belgelemeleri, mimari ve kentsel tasarım ölçeğinde iyileştirme yapılabilecek çalışma alanlarını önermeleri istenmiştir. Katılımcılar yöntem olarak gruplara bölünerek kentin değişik bölgelerini verilen problem tanımı üzerinden irdelemiş, analiz etmiş ve farklı nitelikte sorunlar barındıran alanlar önermişlerdir. Öte yandan stüdyo katılımcıları dünya ve Türkiye ölçeğinde kentsel iyileştirme ve geliştirme uygulamalarını çalışma grupları eşliğinde araştırmış ve stüdyo ortamında paylaşıma açmıştır. Alanlar belirlenip analiz edildikten sonraki aşamada, katılımcılardan kendi program önerilerini, bağlamın gereksinimlerini dikkate alarak geliştirmeleri ve kentsel boşluk problemine karma işlevli ve kamusal mekân önerileriyle yanıt aramaları beklenmiştir. Sürecin ilk aşaması tümüyle jüri yöntemi ile yürütülmüş, ikinci aşamada jüri ve bireysel kritik yöntemleri birlikte uygulanmıştır. 

Sonuç Ürünlerden Bir Kesit

  • Gecekondu alanlarının dönüşüm sürecinde oluşan kentsel boşluklar

Önerilen çalışma alanlarından biri Karşıyaka-Bostanlı’da dönüşüm geçirmekte olan Demirköprü, Dedebaşı ve Nergis mahallelerinin arakesitinde yer alan, kentte yaşanan dönüşüm sürecinde oluşan kentsel boşlukları örneklemektedir. Analiz ve gözlemler sonucunda, dönüşüm geçirmekte olan ve çok katlı modern konutların bulunduğu kentsel doku ile ölçekli eski mahalle dokusu arasında konumlanan Yusuf Nalkesen Caddesi’nin ve Bostanlı Deresi’nin fiziksel bir bariyer oluşturduğu, ara yüzde oluşan bu kırılmanın kentsel mekânların birbiriyle ilişkilenmesini zorlaştıran atıl bir kent boşluğu yarattığı saptanmıştır. Yeni doku ile eski doku arasında morfolojik bir gerilimin de yaşandığı geçiş bölgesinde yer alan alanın, tanımsız ve atıl boşluklarıyla kuzeyinde konumlanan ilköğretim okulu için güvenlik sorunları yaratabileceği gözlenmiştir. 

Alan için geliştirilen projelerden biri bölgedeki konut ve ilköğretim okulu kullanıcılarının kamusal mekân gereksinimini karşılayan, ticaret, rekreasyon ve eğitim etkinliklerini barındıran bir gençlik merkezi önermektedir. Projede trafik alt kota alınmış, gençlik merkezi ile modern konut dokusunu bütünleştiren bir kentsel alan düzenlemesi yaratılarak dere ve ulaşım arterinin yarattığı bariyer aşılmaya çalışılmıştır. Atıl kent boşluğu problemine, var olan yeşille bütünleşen ve kendi korunaklı iç avlusunu oluşturan bir dolulukla yanıt arayan bu öneride, hacmin içinde yapılan boşaltmalarla bina ve çevredeki kamusal kullanımlar arasında geçirgen bir ilişki yaratılarak etkinliklerin kente sızmasına izin verilmiştir. Önerilen kamusal hacmin biçimlenmesinde mahalle dokusunun saklı tuttuğu parçalı ve ölçekli morfoloji yeni dönüşen dokudaki homojen ve katı morfolojik düzene alternatif oluşturmak üzere yorumlanmıştır (Resim 1, 2).  

Resim 8. Yeni gelişen İnönü Mahallesi’ndeki tanımsız kent boşluğunu mimari ve kentsel tasarım arasındaki bariyerleri eriterek kamusal bir kent merkezine dönüştüren Yiğit Gümüş Projesi (Kentsel analizler ve yerleşim planı kararları).

Resim 8. Yeni gelişen İnönü Mahallesi’ndeki tanımsız kent boşluğunu mimari ve kentsel tasarım arasındaki bariyerleri eriterek kamusal bir kent merkezine dönüştüren Yiğit Gümüş Projesi (Kentsel analizler ve yerleşim planı kararları).

  • Yeni açılan ulaşım arterlerinin oluşturduğu kentsel boşluklar

Çalışma alanlarından ikincisi yeni açılan hızlı ulaşım arterleri nedeniyle oluşan kent boşluklarından birini örneklemektedir. İzmir’in Gaziemir ilçesinde havalimanını kent merkezine bağlayan ve kuzey-güney doğrultusunda uzanan Akçay Caddesi ona zıt eksende tanımsız ve ikiye bölünen bir kent boşluğu oluşturmuştur. Doğu yönünde tarihi Gaziemir İstasyon Binası ve konut alanlarıyla buluşan boşluk, batı yönünde bir meydanla sonlanan, postane, ilköğretim okulu, belediye, cami gibi önemli kamusal çekim noktaları barındıran Önder Caddesi’ne bağlanmaktadır. Hızlı bir ulaşım arteri olan Akçay Caddesi’nin açılmasıyla 1856’da yapılan ve kent belleğinde önemli yer tutan tren yolu hattının izleri silinmiş, ikiye bölünen merkezin doğu yakasından kamusal kullanımlara erişim olanakları önemli ölçüde zayıflamıştır.

Alana önerilen projelerden biri tanımsız ve parçalı kent boşluğunu, kamusal çekim odaklarını bağlama ve kent belleğini sürdürme yaklaşımı üzerinden canlandırmaya çalışmaktadır. Bölgede eksik olan eğitim, kültür ve rekreasyon işlevlerini bütünleştiren tasarım, ulaşım arterinin ikiye böldüğü alandaki kentlileri farklı kotlarda buluşturan bir geçiş mekânı olarak yorumlanmıştır. “Kentsel Yaşam Koridoru” adı verilen proje, kentsel bellekte önemli yer tutan Gaziemir istasyonuna bağlanan tren yolu izini canlandırmaktadır. Doğrusal yapı hacminde yaratılan boşaltmalar, iç mekânda oluşturulan galeriler ve binayı çevreleyen yarı açık ve açık teraslarda geçen yaşantılar aracılığıyla tren yolu hattı farklı kotlardan deneyimlenen önemli bir mekân bileşeni haline getirilmeye çalışılmıştır (Resim 3, 4, 5). 

Resim 9. Yiğit Gümüş Projesi, 0.00 ve -5.00 kotu planları.

Resim 9. Yiğit Gümüş Projesi, 0.00 ve -5.00 kotu planları.

  • İşlevsel ya da yapısal eskime nedeniyle oluşan kentsel boşluklar

Çalışma alanlarından bir başkası eskime nedeniyle etkin biçimde kullanılamayan kent boşluklarından birini örnekleyen Eski Buca Stadı’nın bulunduğu alandır. Buca kent merkezi İzmir’de sıkışık ve insan ölçeğindeki tarihi kent dokusu ile öne çıkan yerleşimlerdendir. Önerilen kentsel boşluk, kentlinin bir araya gelebileceği etkin biçimde yaşayan kamusal bir mekân önerisi için önemli bir düğüm noktası niteliğindedir. Güneybatı yönünde Çevik Bir Meydanı’na, güneydoğu yönünde 23 Nisan İlköğretim Okulu’na bakan ve yakın çevresinde pek çok eğitim yapısı bulunduran alan, kuzeybatı-güneydoğu ekseninde uzanan Özmen Caddesi boyunca semt pazarı, Buca Spor, Cemil Şebboy Spor Tesisleri ve Hasanağa Parkı gibi iyileştirilmeye muhtaç pek çok kamusal açık alana ve etkinlik mekânına bağlanmaktadır. 

Alana önerilen projelerden biri kentsel karar olarak Hasanağa Parkı’na kadar uzanan spor tesislerinin ve yeşil alanların iyileştirilmesini ve kamusallaştırılmasını, ulaşım akışının by-pass edilerek Çevik Bir Meydanı’nın yayalaştırılmasını ve proje alanıyla bütünleştirilmesini önermiştir. Programında spor, kültür ve rekreasyon etkinliklerine yer veren tasarım önerisi, U planlı ve yarı açık mekânlarla bütünleşen mekân örgüsüyle kentsel dokuyla geçişli bir ilişki kurmaktadır. Önerilen yarı açık kent saçağı hem kapalı mekânları örgütlemekte hem de esnek kullanım olanakları vaat eden yeni düzenlenmiş Çevik Bir Meydanı’na el uzatmaktadır. Açık spor etkinliklerinin yol kotundan aşağı alınması ve önerilen parçalı morfoloji ile çevrenin ölçeğine uyum sağlanmaya çalışılmıştır. Aynı zamanda kot farkı tasarımın bir tribün-yapı olarak yorumlanmasına ve Buca Stadı’nın kent belleğindeki yerini sürdürmesine olanak tanımıştır (Resim 6, 7).  

  • Yeni yerleşim alanlarında kentsel ve mimari tasarım kopukluğu nedeniyle oluşan kentsel boşluklar

Bornova İnönü Mahallesi’nde yer alan çalışma alanı, küresel bir sorun olan kentsel ve mimari tasarım kopukluğu nedeniyle oluşan tanımsız kent boşluklarını İzmir kenti özelinde örnekleyen alanlardan birisi olmaktadır. Şehit Mustafa Bey Caddesi, 784 ve 785 sokaklarla tanımlı ve konut alanlarıyla çevrili çalışma alanı, var olan haliyle içinde Esentepe Camisi, sağlık ocağı, kütüphane ve spor salonu gibi kamusal kullanımları ve polis lojmanlarını barındıran tanımsız bir alan görünümündedir. Mimari tasarım ve kentsel açık alan bütünlüğü gözetilmeden tasarlanan, bulunduğu çevreyle organik ilişkiler kuramayan kentsel boşluk, ulaşım olanakları ve merkezi konumuyla, dönüştürüldüğünde bulunduğu çevre için etkin bir kamusal odak noktası olmaya aday bir potansiyel sunmaktadır.

Alana önerilen proje, var olan camiyi koruyarak İnönü Mahallesi Muhtarlığı ile birlikte projedeki kamusal kullanımlara başlangıç noktası oluşturacak biçimde ele almıştır. Tasarımcısının “Modern Külliye” adını verdiği, yerleşime yeni bir kamusal merkez kazandırmayı hedefleyen proje var olan kamusal kullanımları korumakta, işlik, eğitim, deneyim ve açık performans alanlarıyla bütünleştirerek yeniden yorumlamaktadır. Yerleşim bölgeleri arasında bağlayıcı ve kısa yol oluşturabilecek kilit bir noktada konumlanan proje alanında yatay ve dikey yöndeki insan hareketleri dikkate alınmış, kentsel alan düzenlemeleri mimari tasarımın bir parçası olarak kamusal geçişlerle ve yarı açık deneyim alanları ile bütünleşik olarak önerilmiştir (Resim 8, 9, 10, 11). 

Resim 10. Yiğit Gümüş Projesi, Perspektifler.

Resim 10. Yiğit Gümüş Projesi, Perspektifler.

Genel Değerlendirme ve Sonuç

Kentte kamusal yaşamı zedeleyen ve güvenlik açısından sorunlu kırılma noktaları oluşturan kentsel boşlukların “boşlukları doldurarak iyileştirme” yaklaşımı ile kent yaşamını olumlu yönde geliştiren birer fırsata dönüştürülmesi olanaklı görünmektedir. Kentsel ve mimari tasarım arasındaki bariyerlerin kırıldığı, probleme özgü çözüm stratejilerinin geliştirildiği, tıkanık, atıl kent boşluklarının nitelikli, kamusal ve karma işlevli programlarla yer değiştirdiği bir yaklaşımın varlığını kurmak bu noktada oldukça önemlidir. “Kentsel Boşluk” problemini keşfetme, yorumlama ve çözüm önerme süreci üzerinden ilerleyen eğitim deneyimi, mimarlık eğitiminin yalnızca nesne/bina odaklı ve kentten bağımsız bir yaklaşımla ele alınamayacağına ilişkin inancımızı pekiştirmiştir. Takım çalışması, işbirliği yapma ve etkileşime dayalı öğrenme ortamlarının yaratılmaya çalışıldığı, öğrenciyi etkin bir aktör olarak öne çıkarmayı hedefleyen bu eğitim deneyiminde kamusal yaşam, kent yaşamı ve mimarlık ara kesitinde pek çok tartışma gerçekleştirilmiştir. “Kentsel boşluk” problemine, bağlamın sosyal, kültürel ve fiziksel değerlerini sürdüren ve geliştiren karma işlevli kamusal mekânlarla yanıtların arandığı süreçte, farklı sorunlar barındıran kentsel boşlukların yine farklı türden tasarım yaklaşımlarıyla iyileştirilebileceği görülmüştür. Araştırmaya ve keşfederek süreç içinde öğrenmeye odaklı kurgulanan eğitim süreci, tasarım yaklaşımlarında yaratıcılığa ve çeşitliliğe olanak tanımış, stüdyo katılımcıları için olduğu kadar yürütücüleri için de oldukça geliştirici bir deneyim olmuştur. 

Not 1: Projenin ayrıntılı bilgilerine YAPI Dergisi’nin 339 No’lu Şubat 2010 sayısından ulaşılabilir.

Kaynaklar

  • Bolofer, C.; “Urban Voids, Reinventing the Marginalized Spaces” Masters of Architecture, The University of Detroit Mercy School of Architecture, 2007.
  • Cirelli, C.; Mercatanti, L.; Porto, C. M.; “Past and Present Urban Voids as Resources for the Future, The Case Study of Catania”, 42nd Congress of the European Regional Science Association, From Industry to Advanced Services – Perspectives of European Metropolitan Regions, Dortmund, August 27th – 31th, 2002. 
  • De Solà-Morales, I.; “Terrain Vague.” Anyplace, ed. Cynthia C. Davidson, s.118-23, MIT Press, Cambridge, 1995.
  • Jacobs, J.; “The Death and Life of Great American Cities”, Random House, New York, 1961.
  • Lehner, J. M.; “The Inner Void, Urban Brownfield Transformation and Popular Contention”, International RC21 Conference, Resourceful Cities, Berlin (Germany), 29-31 August 2013. 
  • Mc Connell, V.; Wiley, K.; “Infill Development: Perspectives and Evidence from Economics and Planning”, Discussion paper, NW, Washington, 2010, accessed in www.rff.org/rff/documents/RFF-DP-10-13.pdf.
  • Oswalt, P.; “Shrinking Cities Vol:1 International Research”, Hatje Cantz Verlag, Ostfildern-Ruit, Germany, 2006.
  • Rahmann, H.; Marieluise J.; “Urban Voids: The Hidden Dimension of Temporary Vacant Spaces in Rapidly Growing Cities”, State of Australian Cities National Conference, November 29 th – December 2 nd 2011, accessed in http://soac.fbe.unsw.edu.au/2011/papers/SOAC2011_0229_final.pdf
  • Sekmen, S.; “Kentsel Dönüşüm Üzerine Bir Model Önerisi: İzmir – Ferahlı Mahallesi Örneği” Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İzmir, 2007.
  • Şişman A.; “Kentsel Dönüşüm Uygulamaları”,TMMOB Samsun Kent Sempozyumu, 27-29 Kasım, Samsun, 2008.
  • Trancik, R.; “Finding Lost Space, Theories of Urban Design”, John Wiley & Sons, USA, 1986.