Kent Üniversitesi / Üniversite Kenti: 2012 İTÜ Ayazağa Yerleşkesi Yarışması için Kentsel ve Mimari Tasarım Kararları
Prof. Dr. Ayşe Şentürer
Arş. Gör. Zeynep Dündar
Öğr. Gör. Nazmiye Rasimoğlu Nurdoğan
Mimar Ece Üstün
İTÜ Ayazağa yerleşkesinin “sürdürülebilir” olacak şekilde yeniden tasarlanmasını öngören “İTÜ Ayazağa Yerleşkesi Sınırlı Kentsel Tasarım ve Mimari Proje Yarışması” Nisan 2012’de açıldı. İTÜ öğretim üyelerinin içinde yer aldığı ekiplerce hazırlanan master plan projeleri Haziran 2012’de teslim edildi. Yarışmanın şanssızlığı, dönemin Rektörlük seçimine denk gelmesiydi; gerçi yarışmanın açılma nedeni de yine aynı gerekçeydi: Rektörlük seçimi! Bunun gayet farkındaydık ama üniversiteyi tartışmak ve içinde yer aldığımız üniversiteyi daha da yakından tanımak için yarışma sürecine dahil olmayı önemli bir fırsat olarak gördük. Aynı zamanda bu projeyi, lisans / y. lisans stüdyo tasarım pratiği içinden yarışma ortamına bakmaya olanak veren bir mimari ve kentsel tasarım araştırma projesi olarak ele aldık. “Kent Üniversitesi / Üniversite Kenti” projesinin tasarım ekibi olarak raporumuzu daha yarışmayı teslim ettiğimiz gün yayımlamayı planlamıştık; ancak rektörün değişmesiyle birlikte yarışma pek konuşulamadan ve basılamadan gündemden düştü. Konunun ve getirdiğimiz yaklaşımın önemli olduğunu, daha geniş bir platformda tartışılması gerektiğini düşünüyorduk. Yarışma bunun için iyi bir platformdu. Bu “üniversiteyi” ve İstanbul Teknik Üniversitesi’ni konuşmak için iyi bir fırsattı; olması gereken de buydu. Üniversite – kent ilişkisi tartışılmalıydı. Hem de yüksek sesle! Yarışmaya katılım yalnızca üniversite içine açık olsa da dışarıdan destek almak da olanaklıydı. Sonuç olarak, yarışma içli-dışlı ciddi bir katılıma sahne oldu, 22 proje teslim edildi. Sonuçların ilan edildiği gün ekip olarak da sevinmiştik, 2. Mansiyonu almıştık. Amacımız biraz da mansiyondu. Başka bir deyişle alternatif olanın peşindeydik. Fakat bizim, 2. Mansiyon alan, “Üniversite Kenti / Kent Üniversitesi” yarışma projesi aracılığıyla üniversite-kent ilişkisini tartışmak ve yayınlamak fikrimiz hep sürdü. Aradan üç yıl geçtikten sonra ve İTÜ’de yeni dönem rektör seçimleri yaklaşırken konuyu tartışmaya açmak üzere yarışma proje raporumuzu yayımlamak istedik. Umut ediyoruz ki bu vesileyle, “nasıl bir üniversite?” ve “nasıl bir kampus?” sorularıyla çalışmaya başladığımız ve sonuçlandırdığımız bu yarışma projesi heveslendiğimiz tartışmanın oluşmasına katkıda bulunur.
Nasıl Bir Kampüs?
“Nasıl bir üniversite?” ve “nasıl bir kampüs?” sorularını sorma ve tartışma olanağı veren yarışma süreci, genel olarak üniversite ve kampüsün ne olduğu, nasıl bir yer olabileceği üzerine fikirleri açığa çıkartırken, İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa Yerleşkesi’nin sorun ve potansiyellerinin de ortaya konulmasına aracılık etmiştir. Kente, “büyük açık bütüne” açılan, onun “karşılaşma ortamı”na sahip olduğu entelektüel enerji ve birikimle karışan, kentin gereksinimi ile enerjisinden beslenen ve onu besleyen ve gerektiğinde de kendisine dönebilen bir kampüs anlayışı bu süreçte belirleyici olmuştur. “Üniversite Kenti / Kent Üniversitesi” olarak özetlenen bu tutumla, İTÜ Maslak Kampüsü’nün yakın çevresinden başlayarak kendini İstanbul Metropoliten alanına açması, kentsel olanakların kampüse dahil edilmesi ve özellikle kampüsün kendini bir kent parçası haline getirmesi çok önemli görülmüştür. Ayrıca bu yaklaşımın öteki İTÜ kampüslerini de güçlü biçimde kendisine, birbirine ve kente bağlayacağı öngörülmüştür. Dolayısıyla İTÜ Ayazağa Yerleşkesi’nin, kullanımdaki adıyla İTÜ Maslak Kampüsü’nün:
- Üniversiteyi kente ve kenti üniversiteye açmak üzere yakın çevre ve metropolle ilişkisini geliştiren;
- Üniversitedeki iletişim ve paylaşımı, yaşamı kuvvetlendirmek üzere ulaşım-erişim ağları ile sosyal, kültürel donatıları sağlayan;
- Akademi’nin araştırma-geliştirme ortamını ileriye doğru sıçratmak üzere mekansal, mimari, teknolojik alt ve üst yapıyı inşa eden; melez, açık bir yapı, kentsel bir strüktür olarak gelişimi öngörülmüştür. Buna uygun bir program, mekan kurgusu ve yapılaşma ile tasarım stratejileri ve master plan kararları oluşturulmuştur.
Sorunlar, Potansiyeller ve Tasarım Stratejisi
Aru’nun Şifresi
İTÜ Ayazağa Yerleşkesi’nin Kemal Ahmet Aru ve ekibi tarafından 1970-71 yıllarında hazırlanmış var olan planı, projemizin araştırma ve tasarım sürecinde “ARU’nun şifresi” olarak ele alınmıştır. Kampus hali hazırdaki yapısal oluşumlarıyla ne kadar geçirimsiz, hatta akışı engeller olsa da, ARU’nun plan hedeflerinin aslında bir doku oluşturmak olduğu görülmektedir. ARU sonrası yerleştirmelerde de onun aksa bağlı, “gridal” (ızgarasal) altlığının ne kadar dikkatlice kullanıldığı ya da bu tür bir oluşumun zorunlu olarak nasıl bütün sistemi kendisine bağladığı görülmüştür. Fakat bu sistem, bir tür “gridal” aks sistemini taşımakla birlikte onu bir geçişler, yollar ağı olarak öneremediği için sistemi de geçirimsiz hale getirmiş, hatta kilitlemiştir.
Kampüs İçi Ulaşım ve Sosyal-Kültürel Yaşam
Var olan durum incelendiğinde, geçirimsizlik tezini ve önerilen yaklaşımı doğrular nitelikte sorunlarla karşılaşılmıştır. Kampüs içi ulaşım zorlukları ve sosyal donatı eksiklikleri en önemli sorunlar olarak belirmiştir. Ortak yaşam, toplantı, paylaşım alanları ve donatılarının eksikliği ve yakın çevreye kolaylıkla açılamama, kampüs kullanıcıları tarafından en sık sözü edilen zorluklar arasındadır.
Taksim-Maslak 15 dk. Fakat…
Marmaray Metro hattının gelişiyle kampüse geliş ve gidişteki ulaşım sorunları büyük ölçüde aşılmıştır; bununla birlikte kampüs içi ulaşım, kampüsün çok geniş bir alanda yayılmış olması, eğimli topografya, var olan yapısal örüntünün kestirmelere, hızlı geçişlere olanak vermemesi gibi nedenlerle, kampüs içi ve yakın çevresi ulaşım zorlukları sorunların başında gelmektedir. Benimsenen “Üniversite Kenti / Kent Üniversitesi” anlayışına da paralel olarak, sosyal-kültürel donatıların eklemlendiği akışkan ve kolay bir kampüs içi ve çevresi ulaşımın, erişimin sağlanması tasarım stratejisinin ilk ilke kararı haline gelmiştir.
Sınırlar, duvarlar, kapılar. Üniversite ve kampüsün kent ile ilişkisi bağlamında başka bir saptama, kampüs çeperindeki duvarlı sınırlar, kontrollü kapılardır. Bu durum ülkemizde giderek yaygınlaşmaktadır, fakat dünyadaki çeşitli büyük kent üniversite ve kampüslerine bakıldığında yaygın olanın sınırların çok gevşek, neredeyse olmadığı durumlar olduğu görülür; sınırlar varsa da ancak bina kapısında başlamaktadır ki pek çoğunda o bile yoktur. Özellikle dünyada lider üniversiteler, ilginçtir ki kente tümüyle yayılmış, kentle iç-içe durumdadırlar. Örneğin New York Üniversitesi, MIT, Harvard, IIT, Cincinnati, Cambridge, Karlsruhe Üniversiteleri bunlar arasındadır. Elbette bu sınırların işlevsiz olması, hemen sınırın ardındaki (bir yandan birleştirici fakat daha çok yarıcı) yol, kampüs ve çevresi arasındaki geçiş ve ilişkileri daha da zorlaştırıcı unsurlardır. Dolayısıyla buradaki ele alış üst ölçekte yapılan tartışmalarla birlikte kampüste saptanan sorunlar çerçevesinde, bu durumları gözeten bir pozisyonu temsil eder. Kısaca, İTÜ Maslak Kampüsü’nde saptanan sorunlar ve bizim “nasıl bir üniversite” ve “nasıl bir kampüs” sorusuna yönelik bulduğumuz yanıtlar, tasarım stratejisi ve master plan kararlarının altlığını oluşturmuştur. Kendi içinde yoğunlaşmış, akışkan ve geçişli, gereksiniminde olduğu sosyal-kültürel yaşantıyı destekleyen unsurları taşıyan ve bu unsurları kentsel-kamusal alana açan bir üniversite ve kampüsün, üniversite kentinin tasarımı; bu koşulları oluşturacak program ve mekansal kurguları, mimarlığı içerecek bir kampüs tasarımı hedeflenmiştir.
Tekno-Kent
Hali hazırda, bu tür kente açık bir oluşumun elde edilmesinde “Tekno-Kentler” çok yardımcı birer unsurdur. Özünde de üniversite ile çeşitli sektörler arasında işbirliğini öngören, üniversitenin Ar-Ge potansiyelini, entelektüel enerjisini güncel, günlük ve ilerici uygulama pratiklerine dönüştürmeyi hedefleyen bu üç ayaklı yapı, melez bir oluşuma gebedir ve buradaki yaklaşım içinde çok önemli bir potansiyel olarak görülmüştür. Haziran 2012 tarihinde 6.000 kişiyi bulmuş olan Tekno-Kent kullanıcısı sayısının, üniversitenin hedefleri içinde, gelecek beş yıl sonunda 12.000 kişiye çıkacağı öngörülmektedir. Kampüsteki öğrenci ve öğretim üyesi sayısının 13.000 olduğu düşünüldüğünde, yakın bir gelecekte zaten kampüsün kendi kullanıcı sayısı kadar bir Tekno-Kent kullanıcısı söz konusu olacaktır. Hemen çeperdeki alanın nüfusunun iki milyon olduğu göz önüne alındığında ise İstanbul’un ilk yüksek yapılarını taşıyan bu hat ve onların hemen kampüsün karşı komşusu durumundaki pozisyonları ile kullanıcıları, ciddi bir kentsellik durumu sunmaktadır. Tekno-Kent’in bu konumunun geliştirilerek, adeta kampüsü kente açıcı bir anahtar olarak kullanılabilmesi, bu yönde bir başka önemli tasarım kararıdır. Paralel olarak, verilen (var olan) sınırlar (TAKS, KAKS) içinde özellikle daha yoğun kentsellik taşıyan ve Tekno-Kent’in gelişmekte olduğu kampüsün ileri kuzey hattında, olabildiği kadar akademik kampüs kullanıcılarına, yolun öteki tarafındaki kent kullanıcılarına ve bütün kentin kullanımına açık program ve mekan kurguları taşıyan bir Tekno-Kent gelişimi hedeflenmiştir.
Sınırlar, Komşuluklar
Öteki sınır komşulukları arasındaki Armutlu yerleşimi ve bu alanın kampüsle komşuluk ötesindeki zorunlu hukuki ilişkisi, bir başka kentsel açılım potansiyelidir. Bir sosyal sorumluluk projesi olarak da ele alınarak geliştirilebilecek bu durum, hem üniversitenin genel olarak şehir yaşamına katkı ve katılımında (yakın çevre ve bütün kente açık kamusal-kentsel alanlar, ara bölgeler) hem de kendi gereksinimlerinin kentle bütünleşik karşılanmasında (konut vb.) olanaklar sunmaktadır. Kampüsün Güney Kapısı da o bölgenin taşıdığı nüfus ve üst ulaşım sistemiyle ilişki kurarak (FSM Köprüsü ve Boğaziçi’ne bağlantılar) kentsel kullanımlar konusunda yine potansiyel olan bir konuma sahiptir.
Yoğunlaşma Alanı ve Aksları
Var olan akademik kampüs oluşumu; ulaşım, sosyal-kültürel donatı, ara-mekan ve içine alıcı, etkileyici mimarlık açısından eksiklikler taşısa da, yoğunlaşmaya açık kullanım alanları ve hatta akslarına sahiptir. Doğu-Batı hattında, halihazırda ana-yol olarak çalışan ve üzerinde merkezi derslikler, kütüphane, yemekhane gibi ortak kullanım alanlarını taşıyan bu yol, bu nitelikte bir gelişmeye açıktır. Buradaki yaklaşımda benimsenen ve öngörülen “kentsel doku” oluşumunda yer alacak yoğunlaşma aksı için iyi bir altlık oluşturmaktadır. Benzer başka bir oluşum, ana kampüs girişinden stadyuma doğru gelişen ara bölgedir; taşıdığı koru, festival alanı ve stadyum ile bu kez İTÜ Ayazağa Yerleşkesi’nin bir başka önemli potansiyeli yeşil alan / park potansiyeline gönderme yapar ve Kuzey-Güney doğrultusunda bir dinlenme, gezinti, spor ve oyun alanı olarak düzenlenmeye açıktır. Yine buradaki yaklaşımda kentsel dokunun oluşumunda başka bir önemli unsur olarak görülmüş ve tasarım kararlarına aktarılmıştır.
Dolayısıyla kampüste oluşturmak istediğimiz kentsel doku ve onu yapan geçişli yol ağları, “Aru’nun şifresi” üzerinden, fakat bu kez geçirgenlik, akış ve yoğunlaşmayı öngörerek belirmiş; böylece var olan kampüs dokusunun izlerinin sürülmesi ve güncellenmesi de söz konusu olabilmiştir. Bu saptama ve kararlar, öncelikli tasarım adımları olarak belirlediğimiz:
- Doğu-Batı ekseninde, bütün akademik birimlerin, Fakülte ve Enstitülerin yüz verdiği, giriş aldığı yaya, bisiklet, ring servisi ve gereksiniminde olunan sosyal donatılara olanak verecek bir “yoğunlaşma aksı” cadde/arter/bulvar oluşumu ile;
- Bu aksa, Kuzey-Güney yönünden, özellikle Şişli-İstinye Caddesi’ndeki giriş noktalarından, kapılardan başlayarak gelip saplanacak, onu delip-geçerek devam edecek bir “dikey hat” ve “ara yollar ağı” kararlarının altlığını oluşturmuştur.
İklim, Bitki Örtüsü ve Topoğrafya
Var olan bitki örtüsü ve topoğrafya, gerek kampüs gerekse metropoliten kent açısından, önemli potansiyellerden biridir. Basit bir karşılaştırma bu durumu ortaya koymaktadır; Kampüs, hemen komşusu durumundaki Emirgan korusu ile benzer büyüklüktedir ve bu durum bir üniversite olma nitelikleriyle de birleşince daha da olanaklı bir hale dönüşmektedir.
Bu içerikte bir başka potansiyel, hemen bütün İstanbul şehrinin taşıdığı hareketli topoğrafyanın olanaklarıdır ki şehre farklı bakışlar yöneltilmesine, farklı rotalar sunulmasına olanak vermektedir. Böylece benimsenen kentsel üniversite anlayışıyla bir yandan kültürel, yapay ve keskin oluşumlar; öte yandan topoğrafyanın bu olanakları ve bitki örtüsüyle birlikte yumuşak bir doku ve hatları ortaya çıkabilmektedir. Bu durum, yine, iki katmanlı bir yapının bir aradalığının ve birbirini farklılaştırmanın olanaklarını taşımaktadır.
Topoğrafya özellikleri ayrıca farklı iklimsel konforlara da aracılık etmektedir. Örneğin kuzeydoğu ve kuzeybatıdan esen egemen İstanbul rüzgarları alanı daha fazla etkileyebilmektedir (ki bölge de Ayazağa adını bu niteliklerden almış gibidir). Alanın bu özelliği enerji konusunda rüzgarın olanaklarını gündeme getirmiş ve üniversite içinde bir Enerji Enstitüsü ve özellikle bir Rüzgar Enerjisi bölümünün olması bizi bu konuda derinleşmeye, bu yöndeki olanakları araştırmaya itmiştir. Yapılan araştırma ve görüşmeler, rüzgar haritalarından elde edilen veriler bu tür bir enerjinin kampüs içinde elde edilebileceğini göstermiştir. İTÜ’nün pek çok konudaki önderliği de dikkate alınarak, her akademik birimi temsilen bir Rüzgar tribününün alanın bu açıdan en uygun görülen yerine yerleştirilmesine karar verilmiştir.
“Üniversiteyi kentsel bir durum” olarak ele alan tutumumuzla birlikte kampüsü “iklim, bitki örtüsü ve topoğrafyaya” ilişkin saydığımız olanakları üzerinden okuduğumuzda; bu durum bizi, alanı kentsel peyzaj ve park peyzajını bir arada taşıyan bir Üniversite ve Kent Parkı olarak da ele alma ve işlevlendirme noktasına getirmiştir.
Kentsel Mimarlık ve Çeşitlilik
Ortaya koyduğumuz “Üniversite Kenti / Kent Üniversitesi” anlayışını destekler bir başka durum, “İTÜ Ayazağa Yerleşkesi Kentsel Tasarım ve Mimari Fikir Projesi Yarışması” şartnamesi üzerinden ortaya çıkmıştır. Şartname, “önerilecek yapı gruplarının, ikinci kademede, ayrı ayrı yarışmaya açılmasını” öngörmektedir. Bu talep, yapı gruplarının farklı mimarlar tarafından tasarlanmasını getirmekte; bu durum ise kentsel bir dokunun oluşumunda önemli bir katkı unsuru olarak belirmektedir. Dolayısıyla bu tutum, kentsel bir doku ve yaşantı oluşturmak üzere desteklediğimiz ve benimsediğimiz bir tasarım stratejisi olmuştur. Böylece kentsel tasarım ve master plan kararları mimari yapıları bir arada tutar ve öngörülen hedefleri kontrol ederken, farklı tasarımcıların özellikle mimari arayışlar ve yaklaşım konusunda farklı yorumlar yapmasına olanak sağlayacaktır.
Kentsel Tasarım Kararları
Bu içerikte, geliştirilen İTÜ Ayazağa Yerleşkesi Kentsel Tasarım Projesi, Üniversite’yi, “bir yoğunlaşma arteri, kentsel bir strüktür, ağsal bir yapı / meydan ve park” olarak tanımlar. Bu Kentsel ve Ağsal Yapısal Strüktür:
- Kenti kampüse kampüsü kente açan, gereken yoğunlaşma dinamiklerini oluşturan geçişli-akışkan “yapılaşma, yol ve ağlarını”;
- bu yapılaşma, yol ve ağlarına takılarak ulaşım ve sosyal-kültürel yaşantıyı destekleyecek donatıları taşıyan, onları düzenleyen bir “yapısal strüktürü” (ki böylece kampüs içi fakülteler arası geçişler kolaylaşacak; akademik kampüs, tekno-kent kullanıcıları ile öteki kullanıcılar bir arada olabilecek; kampüsün yakın çevresi ve metropoliten kent ile ilişkisi güçlenebilecektir);
- ve bu “strüktür” üzerine yerleşerek zeminde, yatayda ve düşeyde ilerleyen, doğrusal, noktasal, hacimsel olabilen akışkan bir “kent meydanı ve parkı”nı içerir.
- Üniversite, hizmet sektörü ve sanayi arasında konumlanan var olan tekno-kent oluşumlarını bir “ara durum” olarak kullanan ve artıran;
- Entelektüel bir üretim alanı, bir araştırma-geliştirme üssü, bir laboratuvar olarak üniversiteyi kente açan (Medya-Tek, Deneysel-Müze, Sanat Galerisi, Performans Mekanı, Lab-Tur);
- Kampüsü sınırlarına, özellikle (ana arter) Büyükdere Caddesi’ne yaslayarak ve üniversite ile kent arasında işlevlendirerek kente geçişleri sağlayan Tekno-Kent, Otel-Kongre Merkezi, İTÜ Kule ve Meydanı… Radyo-TV, Medya-Tek, Büro, Galeri, Performans, Park-Oto-Park;
- Yerleşkenin kent ölçeğinde önemli bir değeri olan topoğrafya ve bitki örtüsünü bir Kent Parkı, dinlenme ve spor alanı olarak bütün kente açan -tepeler, vadiler, yamaçlar, korular ve gölet− bir program ve mekan kurgusu sağlar.
- Kampüsteki yaygın ve geçişsiz-geçirimsiz yapılaşma ve dokuyu açmak, birlikte ulaşım ve erişimi, akışı sağlamak üzere hali hazırda oluşmuş hatları da gözeterek Doğu-Batı ekseninde Fakülte ve Enstitülerin gelip dayandığı, giriş, yüz verdiği bir Yoğunlaşma Aksı / Arteri oluşturan İTÜ Kampus Cadde, Yatay ve Düşey Fakülte Meydanları;
- Bu caddeye / artere gelip açılarak ve onu delip geçerek Kuzey-Güney yönündeki akışları sağlayan, İstanbul’a ve Boğaziçi’ne bakışlar sunan, Kkampüsün alt ve üst kotlarını bağlayan dikey yollar dizinini yapan bir yapılaşma tarif eder.
Yoğunlaşma arteriyle birlikte, bu kentsel strüktür, bütün yerleşke alanını geçerek:
- Kentsel peyzaj ve park peyzajını -yaya, bisiklet, araç yollarını, park, otoparkları, kampüs giriş ve geçişleri ile zeminini;
- Dolaşımı düzenleyen geçiş/merdiven, rampa, köprü, asansör kuleleri ve durakları, meydanları;
- Bunu yaparken de kampüsün gereksiniminde olduğu sosyal donatı ve servisleri üzerine alan -kafeterya, info, bağlantı noktası, büfe / açık mutfak, dijital iletişim panosu, fakülte galerisi;
- Ve bunları kentsel platforma, kamusal kullanıma taşıyan -akademik birimlerden bağımsız olarak kampusu ve bu kentsel parçayı ayakta tutacak− yapısal, mekansal, yaşamsal bir mimari strüktür tarif eder.
Ve kampüsün İstanbul Metropoliten merkezi ile 15 dakikaya düşen metro bağlantı hattını;
- Rektörlük-SDKM-Metro üçgeninde konumlandırılan İTÜ-Kule ve Meydanı’ndan alarak Metro Girişi-Stadyum Anfisi hattındaki korular ve festival alanı -kulüp odaları, performans mekânları, etütler- üzerinden doğal meydanlar, gölet, açık spor yamacı ve Rüzgar Tribünleri Vadisine taşıyan;
- Batı kapısı ve İnşaat Fakültesi kapıları arasına konumlanan Yeni Tekno-Kent kuleleri -büro, otel, kongre merkezi- arkasındaki koruyu, erguvan ve kiraz ağacı dizili yaya ve bisiklet yollarıyla akademik kampüs ve Güney ve Gölet Yurtları arasına konumlanan (Doğu-Batı yönündeki) yeşil hat üzerinden -açık spor ve gezinti alanları- yine gölet, yamaç ve vadilere bağlayan, gezinti, dinlenme, spor, oyun alanları içeren bir kent parkı önerir.
Master Plan Kararları
Ulaşım
Üniversite-kent ilişkisini sorgulayan bu ele alış, ulaşımı önceler ve onu ana-fikrin çok önemli bir unsuru haline getirirken, öte yandan kampüste ulaşıma ilişkin halihazırda yaşanan sorunlar da ulaşım kararlarını önceleyen bir başka veri olmuştur. Ana fikir ve var olan durum kaynaklı saptamalara bağlı olarak alınan ulaşım kararları şöyledir:
- Gereken kavşak düzenlemeleri: Levent yönündeki kavşağın, zorlu bir çözüm olmakla birlikte talep edilmesi; kısa vadede hızlı bir çözüm olarak Nükleer kapısındaki Levent yönüne çıkışın iki arabalık geçişe uygun hale getirilmesi (daha sonra gereken kavşak düzenlemesinin de yapılması); ve Şişli-İstinye Caddesi üzerine açılan öteki kavşakların da gereken uygun çıkışlara olanak verecek şekilde düzenlenmesi;
- Araç ve servis yolları: Lastikli araç yolunun bütün binalara otopark girişi olanağı sağlayarak ve yol üstü park-oto-parklara bağlantı olanağı vererek bir halka yaparak çeperde kalması; merkezi alana sokulmaması. Bu ringin uzanamadığı yerlerin servis yolları ile desteklenmesi. Yerleşkenin dolaşım arteri konumundaki İTÜ Cadde ve bağlantılı yolların ise yaya, bisiklet ve kampüsü dolaşarak servis yapan “Elektro-büs”lere, taksi ve öteki servis araçlarına (acil geçişler, ambulans gibi) açık olması.
- Bina altı Otoparkları ve Park, Otoparklar: Alana girişlerden sonra çeperdeki ring üzerinden girilen bina altı otoparklarında bina gruplarının gereksiniminde olduğu otoparklar ve servis girişlerinin sağlanması; geliştirilen “park, otopark” anlayışı içinde düzenlenen yarı açık POP’ların da bir tür yol üstü otoparkı olarak öğrenci ve alanın öteki kullanıcılarına yönelik hizmet vermesi;
- Kampus içi ring yapan Elektrobüs Servisi, Hat ve Durakları: Yapılan araştırmalara bağlı olarak raylı bir sistemin (monoray, tramvay, hafif raylı sistem) yatırım maliyetleri, bakım zorlukları, taşıma kabiliyeti kısıtlamaları ve hatlardaki sınırlamalar nedeniyle elektrikle çalışan -çalışırken enerjisini elde eden- bir kampüs içi ulaşım sisteminin en uygun çözüm olduğuna karar verilmiş, bu yönde, hatları ve duraklarıyla birlikte önerilen kentsel yapısal strüktüre takılan bir Elektrobüs hattı ve servisi önerilmiştir;
- Bütün Kampüsü Dolaşabilen Bisiklet Yolu: Topoğrafyanın hareketleri ve oluşturulan Arter/Cadde ile ona bağlanan yollar dikkate alınarak bir bisiklet yolu ağının oluşturulması;
- Her Yön ve Doğrultuda Yaygın Yaya Ulaşım Ağı: Geliştirilen yapılaşma ve yol ağı sistemi yaya için yeterli geçişliliğe sahip bir ulaşım sistemini bir başlangıç noktası kararı olarak önermektedir. Bu çerçevede kampüsü, Doğu-Batı ya da Kuzey-Güney yönünde ya da diyagonal, yaya olarak ve her tür ulaşım sistemiyle aşmak olanaklıdır.
Peyzaj
Peyzaj kararları, iki eksende ortaya çıkmıştır: Kent peyzajı, park peyzajı. Her ikisi de alanın potansiyeli olarak beliren ve buradaki ana fikir çerçevesinde talep edilen, olması istenilen unsurlardır.
- Kent peyzajı ile hızlı, yoğun günlük yaşantıda kullanılan yol, aralık, giriş hattı, ara-meydan ve meydana (yatay, düşey) atıfta bulunulur. Önerilen Kentsel Yapısal Strüktür de daha çok bu tür peyzaja altlık oluşturur.
- Park peyzajı ile ise, bilinen anlamda bir parka (gezinti, dinlenme, spor ve oyun alanlarına) gönderme yapılır. Sözü edilen kentsel yapısal strüktür, gerektiği yerde park peyzajına, özellikle onun Kentsel Peyzajla kesişme noktalarına, hatlarına bir altlık oluşturur ve onu düzenler.
Bu içerikte Kent peyzajı, akışı sağlayan yaya, bisiklet ve elektrobüs yol ve duraklarını; Üniversitenin kendi içerisine ve kente -akademik ve deneysel üretim, entelektüel enerji, sanat ve performans vb.- çok özel katkı ve katılımda bulunabilecek sosyal-kültürel donatılarını taşır. Bu aktiviteler için gereken mekansal aralıkları açar, çeşitli ara yüzler oluşturur. Bunlar: Medya-Tek ile İTÜ Radyo TV’si ve öteki dijital platformları, performans mekanlarını taşıyan İTÜ-Kule ve Meydanı, Festival Alanı ve Binası, Deneysel-Müze, Lab-Tur., dinlenme, durma noktaları, duraklar, galerileri vb. taşıyan ara-meydanlar ve POP’lardır (park, otopark).
Park peyzajı ise alanın yalnız kampüs için değil İstanbul ölçeğinde belli bir değeri olan doğal ve yapay peyzaj unsurlarını -korular, tepeler, yamaçlar, vadiler, gölet- içinde tutan gezinti yolları, dinlenme, spor ve oyun alanlarını taşır; aynı kotta seyreden farklı gezinti rotaları, seyir alanları sunar. Peyzaj tasarımı kararları doğrultusunda ağaçlandırılmış bu yollarla Kuzeybatı’da tepelik alandaki koru ile Kuzeydoğu’daki gölet ve vadisi arasında bir flora ve fauna geçişinin sağlanması, bir hava koridorunun açılması öngörülmüştür. Örneğin bu yollardan ikisi (erguvan ağaçlı ve kiraz ağaçlı) bu tepelik alanın iki farklı ucundan farklı kotlarda (+90.00 ve +100.00) başlayarak kendi kotlarında Kampusu Kuzeybatı’dan Kuzeydoğu’ya geçer ve bu hava-bitki-kuş koridoruyla birlikte yürüyüşü rahat ve hoş bir gezinti yolu tarif eder. Yapısal strüktür ise gereken noktalarda gereken donatıları sağlar; örneğin bu durum gölet yamacında bir dinlenme terası ve kahvesi olarak gelişirken, spor alanları yamacında bir küçük spor alanı destek ünitesine ya da dinlenme pavyonuna dönüşür.
Kent ve park, bu iki peyzaj oluşumu, bazı hatlarda kesişir ve birbiri içine geçer. Örneğin İTÜ-Kule’den Festival Alanı’na inen yol boyunca her iki peyzaj dokusu birbirine karışır, melez bir doku oluşur. Bu içerikte, kentsel peyzaj doğrusal izler ve katlar içerirken, park peyzajı yumuşak, rahat hatlara sahiptir. Bağlayıcı ve taşıyıcı olarak tarif edilen yapısal strüktür ağırlıkla kentsel peyzajın düzenleyicisiyken, yer yer de park peyzajına dahil olur, zeminini düzenler ve donatı sağlar.
Yapılaşma
Yapılaşma kararlarının en önemli belirleyicisi, bütün fakülte ve enstitü binalarının yüz vererek oluşturulması öngörülen, “yoğunlaşma arteri”dir: İTÜ Kampüs Cadde. Arterle birlikte çalışacak yol ağı sistemi de bu karaların oluşumuna katılır. “Kent Üniversitesi / Üniversite Kenti” anlayışıyla içinde, arterin de kurucusu olan kentsel yapısal strüktür, aynı şekilde yapılaşma kararlarında belirleyici olur. Master plan kararlarından gelen bu kentsel ve ağsal yapısal strüktür, böylece bir yandan arteri oluşturur ve güçlendirirken, öte yandan artere gelip açılan ya da onu delip geçen yol ağı sistemine katılır, onun hatlarına sızar, kimi zaman bu hatları işgal eder (örn: İTÜ-Kule ve Meydanı ile Festival Alanı). Bu üçlü sistem; i) yoğunlaştırıcı arter; ii) ona açılan yol ağı sistemi; iii) kentsel yapısal strüktür, yapı gruplarının yanı sıra, birlikte çalışan iki peyzaj katmanını, kent peyzajı ve park peyzajını da düzenler.
Bu yapılaşma kararları çerçevesinde, var olan akademik kampüs programı aynen uygulanmış; fakülteler, enstitüler, uygulama araştırma merkezleri ve araştırma laboratuvarları, Bilgi İşlem Daire Başkanlığı, Öğrenci İşleri Daire Başkanlığı, Dekanlıklar, oluşturulan kentsel tasarım kararları doğrultusunda -yoğunlaşma arteri boyunca- yerleştirilmiştir.
Öğrenci Sosyal Merkezi (kulüpler, öğrenci projeleri, bilim merkezi) programı ise, bu alanların artırılması ve kampüse yayılması yönündeki yoğun öğrenci talepleri ve yine kentsel tasarım ilke kararı “Üniversite Kenti / Kent Üniversitesi” doğrultusunda, ulaşımla birlikte sosyal donatıların da taşıyıcısı olacak ağsal yapısal strüktür içinde, başta festival alanı olmak üzere, kampüsün çeşitli yerlerine yerleştirilmiştir. Bilim Merkezi’nin yeni ekiyle şu an bulunduğu yerde geliştirilmesi önerilmiştir.
İTÜ Kule adı altında tanımlanan yüksek yapı (85 metre) sosyal ve kültürel donatıların bir parçası olarak işlevlendirilmiş, bununla birlikte özellikle İTÜ Radyo ve Televizyonu’na ev sahipliği yapacağı düşünülmüştür. Bina ayrıca Medya-tek, Dijital Sanatlar Galerisi, performans mekanları ve öteki sosyal donatılara sahip olacaktır. Kampüse ana giriş niteliğindeki bu son derece kapasiteli alan (Tekno-Kentlere ve yolun öteki tarafına yakınlığıyla birlikte) bu tür bir programla kentsel bir meydana dönüşebilecektir (ki var olan köprünün geliştirilerek kampüs alanı içine inmesi ve öteki tarafıyla da Büyükdere Caddesi’ni aşması öngörülmektedir). Böylece şartnamede kültür, sanat ve kongre merkezi olarak belirlenen programın bir kısmı bu “Kule Yapı”ya aktarılırken başka bir kısmı İTÜ Kule Meydanı’nı destekleyecek mekanlar olarak yakın çevrede konumlandırılmıştır.
İTÜ Kule’den başlayan hacimsellik ve yüzey festival alanına geldiğinde öğrencilerin son derece yoğun kullandıkları kulüp odalarını, etütleri içeren bir toplanma, buluşma, üretim, eylem ve oyun, eğlence mekanına dönüşmektedir. Yine kıentsel/ağsal yapısal strüktürün parçası olarak görülen bu açık ve yarı açık mekanlı festival binası (Kültür Sanat Birliği) kampüsün en yoğun kullanılan alanlarından biri olacaktır. Kentsel ve park peyzajı niteliklerini bir arada taşıyan bu aks, stadyum amfisine değerek oradan park peyzajı içindeki erguvan ve kiraz ağaçlı yolları kullanarak gölet yurtları, gölet alanı ve çevresine ulaşır ve serbest yürüyüş rotası olarak devam eder.
Kapalı spor salonu, Mediko-Sosyal’i de içine alarak yapısal strüktür üzerinde stadyum karşısında konumlandırılmış; kapalı yüzme havuzu, açık yüzme havuzu ve tesisleriyle desteklenmiştir. Halihazırda açık spor alanlarının (futbol sahaları) yer aldığı sırt, ek basketbol sahaları, tenis kortlarıyla genişletilmiştir ve yapısal strüktürün uzantısında yer alan spor destek mekanlarıyla tamamlanmıştır.
Öğrencilerin yoğun talebi olarak, var olan yurtlara ve şartname ile istenilen yurt kapasitesine ek olarak bir hostel programa eklenmiştir. Öğretim Üyesi Konutları ise, var olan konutların bulunduğu bölgenin yerleşme konusundaki zorlayıcı koşulları ve benimsenen kentsel mimarlık anlayışı içinde var olan alanın uzantısında eğim ve ağaçlık alanlar dikkate alınarak konumlandırılmıştır.
Ayrıca yapılan değerlendirmeler, akademik kampüs alanına yönelik programın sorunsuzca öngörülen yüksekliklerde tasarlanabileceğini göstermiştir. Tekno-kent alanında da, halihazırdaki kullanımlar dışarıda bırakıldığında, var olan alanlar üzerine yerleştirilebilecek 85.000 m2’lik bir alan söz konusudur. Proje var olan sınırlar içinde kalarak bu alanın 70.000 m2’sini kullanıma açmaktadır. “Sorunlar, Potansiyeller ve Tasarım Stratejisi” başlığında buradaki yaklaşım açısından tekno-kentlerin önemine değinilmiş, kampüsün kente açılımında önemli bir çekim yaratabileceğinden söz edilmişti. Dolayısıyla kampüsün kente yaslandığı kuzey çeperindeki var olan tekno-kent alanları kent ve üniversite arasında programlandırılmış; bu bina grupları, projede Tekno-kent 7, Tekno-kent 8, Otel ve Kongre Merkezi olarak adlandırılmıştır.
Master Plan Notları
İkinci aşamasında her bir bina grubunun ayrı ayrı yarışmaya açılacak olması, master plan notları açısından, projenin ana fikri ve omurgasını oluşturan yoğunlaşma arterinin yapılaşma notlarını önemli kılar. Projede, şartnamede verilen yapı grubu büyüklükleri temel alınarak yapılan hesaplamalarda, taban alanı kullanım ve kat alanı kullanımlarında yükseklikler konusunda imar durumu açısından bir sorun çıkmamıştır.
Yoğunlaşma arterine yerleştirilen kampüs akademik birimlerine, kısaca fakülte ve enstitülere yönelik olarak bir alan tanımı yapmak söz konusudur. Bununla birlikte proje, alınan temel tasarım karar ve ölçütleri doğrultusunda geliştirilmiştir. Bu yaklaşım çerçevesinde, nasıl bir doku, çevre ve yaşantı, ilişkiler ağı hayal ettiğimiz etüd edilmiş ve bu noktada benimsenen tutumu ortaya koyan plan, kesit ve temsillerle ifade edilmiştir. İkinci aşamada devreye girecek yarışma sürecindeki mimarların inisiyatifleri söz konusu olmakla birlikte, yoğunlaşma arterinin oluşumuna yönelik bazı plan notlarından söz etmek olanaklıdır.
1.Niyetler: Burada amaç ana arterin oluşması yönünde gereken yaşamsal ve bağlı fiziksel yoğunlaşmanın sağlanmasıdır.
2.Genel bağlayıcı plan notları (Fakülteler ve Enstitülere ayrılan blokların tanımı).
3.Bu artere, İTÜ-Cadde’ye yüz veren binaların yaklaşık yüksekliği 18 metredir. Binaların toplam kullanım alanlarının yüzde 30’unun bu yüze yaslanması öngörülmektedir. Tıpkı bir gölge oyunu gibi içerideki yaşamın yüzeye yansıyabileceği, içerisi ve dışarı ilişkisinin kuvvetli olduğu bir programlama ve mimari tasarım anlayışıyla mimari projelerin geliştirilmesi beklenmektedir. Binaların zeminde kamusal bir aralık oluşturması, önerilen kentsel/ağsal yapısal strüktür ile bağlılaşım içinde giriş kotları ve zeminlerin düzenlemeleri beklenmektedir.
Sürdürebilirlik
Proje, ekolojik, kültürel, teknolojik ve kentsel sürdürülebilirlik göz önüne alınarak geliştirilmiştir. Yaşam senaryosu ve programda yer alan kentsel –yapısal strüktür ve açılımları, melez karakter, fakülte ve enstitülerin kentsel strüktür ve birbirleriyle ilişki kurma biçimleri ve bir yerden sonra kendilerine dönen biçimlenişleri, kent peyzaj ve park peyzajı ile kampüs içerisinde enerji (ve tarım) üretimi bu ele alışın içerikleridir.
Etaplama
Projelendirme sürecinden sonra, şartnamede belirtilen beklentiler çerçevesinde üç aşamada, 6 yılda tamamlanacak bir etaplama ve yapım süreci öngörülmüştür. Konuyla ilgili ayrıntılı bir yapım süreci projesi/paftası oluşturulmuştur.
Sonuç / Notlar
Son not, çalışma ekibi ve sürecine yönelik olacak. Proje araştırması ve tasarım ortamını bir lisans proje stüdyosu gibi hazırlayıp, işlettik… Kısaca bir mimari proje stüdyosu kurduk, (çok heyecanlı ve motivasyonu yüksek bir ortamdı). Proje ekibi o sırada birlikte çalıştığımız lisans ve yüksek lisans öğrencilerinden oluştu, bir kısmı daha yeni mimar olmuşlardı ve projeyi birlikte geliştirdik. Üniversite içinden ve dışından farklı disiplin ve mimarlık pratiklerinden destekler aldık. Peyzaj mimarlığı, ulaşım, yarışma mimarlığı konuları bu destekler arasındaydı. Sonuç olarak proje bir üniversite ve mimarlık fakültesi çatısı altında çalışıldı ve ona uygun bir üretim modeli geliştirildi.
Bu süreçte, yarışma projesi şartnamesinde belirtilen “1970 öncesinde inşa edilmiş binaların yıkılacağı kabulü” başlangıçta ve süreçte en çok tartıştığımız konulardan biri oldu. “Depreme karşı dayanıklılıkları sorunu” nedeniyle de olsa bu kadar çok binanın yıkılması pek de içimize sinen bir tutum değildi. Projenin nasıl gerçekleştirilebileceği üzerine de epey çalışmış, iyi ve olanaklı olacağını düşündüğümüz bir etaplama, yapım yönetim projesi de vermiştik. Bununla birlikte pek de gerçekçi bulmadığımız kampüsün yaklaşık yüzde 23’ünü yıkıma uğratan bir yaklaşıma yanıt veren fakat böyle bir uygulama olmazsa, olamasa da çalışabilecek, kampüsün asıl gereksinimi olduğunu düşündüğümüz, ulaşım, erişim, sosyal, kültürel ve ekolojik (alt) yapısını ve böylece akademik yapısını destekleyen bir öneri geliştirmeyi önemli görmüştük.
Dolayısıyla Üniversite’yi, bir yoğunlaşma arteri, kentsel bir strüktür, ağsal bir yapı / meydan ve park olarak tanımlamış, bağlı olarak; var olan yapılar ve yol ağlarına takılarak, ulaşım ve sosyal-kültürel donatıları taşıyan ve düzenleyen, böylece kampüs içi fakülteler arası geçişleri kolaylaştıran, akademik kampüs ve tekno-kent kullanıcıları ile öteki kentli kullanıcıları bir arada tutan, kampüsün yakın çevresi ve metropoliten kent ile ilişkisini güçlendiren, onun bir park olarak da kente açan bir strüktür önermiştik. Proje, bir bütün olarak şartnamede istenilen, kampüsün bütün plan, program, gereksinimlerini gözetiyor ve tasarlıyordu fakat önceliğimiz, etaplamaya da yansıtıldığı gibi, bu kentsel/ağsal yapısal strüktürdeydi.