Kent Suyla Buluştuğunda: Kentsel Tasarımda Bir Aktör Olarak Su
Dosya sayfalarında bir araya getirdiğimiz, dünyanın dört bir yanında yer alan çağdaş projelerle, su kıyılarını yalnızca ekonomik potansiyeliyle değil, toplumsal ve mekansal etkileşimleriyle ele alarak suyla kurulan ilişkiyi yeniden düşünmeye davet ediyoruz.
Hazırlayan: Ebru Şevli, Mimar
Antropolog Loren Eiseley, “Eğer dünyada bir mucize varsa, bu sudadır” der. Su, yalnızca yaşamın sürdürülebilmesi için vazgeçilmez bir kaynak değil, aynı zamanda uygarlıkların şekillenmesinde belirleyici rol oynamış bir coğrafi unsurdur. Bugün dünya nüfusunun büyük bölümünü barındıran kentlerin kuruluşunda da nehirler, göller ve denizler gibi farklı su varlıkları tarih boyunca yönlendirici olmuştur. Tarım toplumlarının yerleşik hayata geçişinden küresel ticaret ağlarını tanımlayan boğaz ve kanallara kadar, su her dönemde toplumsal ve mekansal organizasyonun merkezinde yer almıştır.
Endüstri öncesi kentlere baktığımızda, suya karşı konumlanmaktan çok onunla uyum içinde var olma çabası öne çıkar. Su ve doğa, mimari biçimlerin ve kent örüntülerinin şekillenmesinde belirleyici bir aktördür. Örneğin Orta Çağ kenti Venedik, yapısal bütünlüğünü suyun ritmine göre kurmuş; kentsel morfolojisini, karşı durduğu değil, uyum sağladığı bir doğa unsuru olarak suya göre biçimlendirmiştir. Benzer şekilde, Amsterdam, New York ve İstanbul gibi kentlerin su kenarında konumlanmış olmaları tesadüf değildir. Bu kentler, ulaşım olanakları, iklimsel avantajlar ve kültürel etkileşim açısından suyu stratejik bir unsur olarak değerlendirmiştir.
Günümüzde ise tarih boyunca kentsel yerleşimleri biçimlendiren ve özgün mekansal deneyimlerin taşıyıcısı olan su kıyıları, neoliberal kentleşme pratikleriyle metalaştırılmış alanlara dönüşmektedir. Nehir, göl ya da deniz kıyıları; kamusal niteliklerini yitirerek yalnızca ekonomik değer üzerinden tanımlanan, yatırım aracı olarak görülen sınırlara indirgenmektedir. Oysa Jane Jacobs’ın da ifade ettiği gibi, kıyılar yalnızca sınır değil; kara ile suyu, doğa ile yapay olanı bir araya getiren, çift yönlü işleyen dikiş yerleridir. Bu yüzeyler, doğayla temas kuran kentsel bağlamlar olarak yeniden düşünülmelidir.
Bu yeniden düşünme çağrısı, kıyıların yalnızca görsel bir seyir mekanı değil, aynı zamanda sürdürülebilir kentsel altyapıların ve dirençli kent politikalarının taşıyıcısı olabileceğini gündeme de getiriyor. Ekolojik krizlere karşı geliştirilecek stratejilerde suyla kurulan ilişkinin dönüştürücü bir gücü olduğunu unutmamak önem taşıyor. Kamusal alan üretiminde su, hem fiziksel bir varlık hem de toplumsal bir kaynak olarak değerlendirildiğinde, kentler için çok katmanlı ve sürdürülebilir bir zemin sunma potansiyeli barındırıyor.
Bu dosyada yer alan projeler, farklı coğrafyalarda, farklı su varlıklarının kıyılarında hayata geçirilmiş güncel yaklaşımları bir araya getiriyor. Su kenarlarını yalnızca ekonomik getiri sağlayan alanlar olarak değil, toplumsal ve mekansal açılardan yeniden ilişki kurulabilecek canlı kentsel arayüzler olarak ele alıyor. Suya yeniden bakmak ve onunla kurulan ilişkiyi yeniden tanımlamak, daha adil ve yaşanabilir kentler tasarlamak için güçlü bir zemin sunuyor.
Aldilonda
Proje Yeri
Bastia, Fransa
Tasarım
Buzzo Spinelli
Tamamlanma Tarihi
2020
Toplam Uzunluk
450 m
Fotoğraflar
Celia Uhalde
Bastia Kalesinin etrafındaki Aldilonda yürüyüş yolu, yayalar, engelliler ve bisikletliler için bir geçiş rotası olarak hizmet vererek sitadeli çevreliyor. Bu manzaralı kentsel mekan, Bastia’nın denizle olan bağını vurgulayan, suyun üzerinde asılı bir balkon hissi sunarak alanın genel niteliğini artırıyor. Geçen yüzyılda yapılan tünel inşaatı, kentin denizle olan bağlantısını kesintiye uğratmış. Ancak günümüzdeki Aldilonda, Bastia’nın kuzey ve güney bölgelerini yeniden birbirine bağlayarak kenti kıyısıyla tekrar buluşturuyor.
Tarihi anıt olarak tescillenmiş surların hemen altında konumlanan bu yol, kıyının doğal hatlarını takip ederek yayalara kayalık uçurumlara doğrudan ulaşım sağlıyor. Çevreye entegre olarak bu bağlantıyı mümkün kılan yürüyüş yolunun asıl gücü, yeni mekanlar yaratmaktan ziyade mevcut alanları herkes için erişilebilir kılmasında yatıyor. Deniz kıyısı boyunca kıvrılarak uzanan patika, kayalık teraslara giriş imkanı sunarak kıyı şeridini yüzücüler ve balıkçılar için dinlenme ve eğlence alanlarına dönüştürüyor.
Niederhafen River Promenade
Proje Yeri
Hamburg, Almanya
Tasarım
Zaha Hadid Architects (ZHA)
Tamamlanma Tarihi
2019
Toplam İnşaat Alanı
6250 m²
Fotoğraflar
Piet Niemann
Hamburg’daki Elbe Nehri kıyısında, St. Pauli Landungsbrücken ile Baumwall arasındaki Niederhafen bölgesinde konumlanan 625 metrelik yenilenmiş nehir kıyısı promenadı, kentin modernleştirilen sel koruma sisteminin önemli bir parçasını oluşturuyor. 1962 yılında yaşanan ve 315 kişinin hayatını kaybetmesine, 60.000 kişinin ise evsiz kalmasına neden olan taşkın sonrası, Hamburg’ta 1964-1968 yılları arasında Elbe kıyısında 7.20 metre yüksekliğe kadar koruma sağlayan bir set inşa edilmiş. Ancak günümüzde gelişmiş hidroloji analizleri ve simülasyonlar, bu yüksekliğe ek olarak 0.80 metrelik bir artışın gerekli olduğunu ortaya çıkarmış.
2006 yılında yapılan denetimlerde mevcut yapının taşıyıcı elemanlarının zorlandığı ve temellerin güçlendirilmesi gerektiği tespit edilince, Hamburg Belediyesi yeni bir tasarım yarışması düzenlemiş ve projeyi Zaha Hadid Architects üstlenmiş. Şehrin simgesel alanlarından biri olan bu kıyı bandı, hem güçlü bir sel savunması hem de Elbe Nehri ve limana kesintisiz manzaralar sunan kamusal bir promenad işlevi görüyor. Nehir kıyısı promenadı, farklı mekansal niteliklere sahip iki bölüme ayrılmış. Batıdaki bölüm daha geniş ölçekli ve nehir boyunca gemi trafiğini izlemeye olanak tanıyan panoramik manzaralar sunuyor. Doğudaki bölüm ise limanın marinası sayesinde daha samimi bir atmosfere sahip; amfitiyatroya paralel uzanan uzun bir rampa, ziyaretçileri su kenarına doğru yönlendiriyor.
Little Island Park
Proje Yeri
New York, ABD
Tasarım
Heatherwick Studio
Tamamlanma Tarihi
2021
Toplam İnşaat Alanı
11000 m²
Fotoğraflar
Timothy Schenck
Heatherwick Studio, Little Island Park projesinde dekoratif bir nesne tasarlamak yerine, bir iskelenin ne olabileceğini yeniden ele almış. Strüktüre değil; suyun üzerinde olma, şehri geride bırakma ve yeşillikler içinde bulunma deneyimine öncelik verilmiş. Central Park’tan ilham alınmış. Geleneksel iskeleler, teknelerin yanaşması için birbirine paralel olarak tasarlanırken bu “iskele”nin aynı amaçla kullanılmayacak olması, tasarım ekibini farklı bir form arayışına itmiş. Manhattan’ın ortogonal sokaklarıyla tezat oluşturacak yeni bir topoğrafya yaratmak hedeflenmiş. Yapının, suyun üzerinde yüzen kıvrılmış bir yaprağı andıran ve köşelere doğru yükselen formu, alanı rüzgardan koruduğu gibi güneş ışığının deniz habitatına ulaşmasına da izin veriyor. Bu form, aynı zamanda, bir amfi yaratarak çeşitli performanslara olanak tanıyor. Little Island’da yaklaşık dört yüz farklı türde bitki ve New York iklimine uygun en az yüz farklı ağaç türü bulunuyor. Adanın topoğrafyasının bir sonucu olarak, güneşe ve rüzgara maruz kalma oranının farklılığı sebebiyle, her bir köşe farklı mikro iklimi temsil ediyor.
The Floating Piers
Proje Yeri
Iseo Gölü, İtalya
Tasarım
Christo & Jeanne-Claude
Tamamlanma Tarihi
2016
Fotoğraflar
Wolfgang Volz, Christo & Jeanne-Claude Foundation
2016 yılında, 16 gün boyunca İtalya’nın Iseo Gölü’nün üzerinde parlayarak yüzen sarı kumaşlar yer aldı. Cüretkar ve dikkat çekici tasarımlarıyla her zaman mekana ve kente olan bakışımızı değiştirmeyi başaran Christo & Jeanne Claude ikilisi, “The Floating Piers (Yüzen İskeleler)” başlığını taşıyan üretimleriyle ziyaretçileri suyun üzerinde yürümeye davet ediyor. 22 bin adet yüksek yoğunluklu poliüretan küp üzerine 100 bin metrekare kumaş kaplanarak oluşturulan yüzeyler, suyun dalgalarıyla hareket ediyor. Tasarım, hem dikkat çekici bir kentsel arayüz, hem de coğrafyanın bir uzantısı haline gelerek ziyaretçilerine benzersiz bir duyusal ve mekansal deneyim sunuyor. Christo, tasarımla ilgili “Tıpkı tüm tasarımlarımızda olduğu gibi, The Floating Piers da kesinlikle halka açık ve ücretsizdi. Bilet yoktu, açılış yoktu, rezervasyon yoktu, sahipler yoktu. The Floating Piers, sokağın bir uzantısıydı ve herkese aitti.” diyor.
Löyly
Proje Yeri
Helsinki, Finlandiya
Tasarım
Avanto Architects
Tamamlanma Tarihi
2016
Toplam İnşaat Alanı
1071 m²
Fotoğraflar
kuvio.com
Helsinki’nin kıyısında konumlanan Löyly, Finlandiya’nın köklü sauna kültürüne çağdaş bir yorum getiriyor. Ülkede 5,4 milyon nüfusa karşılık 3,3 milyon sauna bulunurken, son yıllarda apartman dairelerine özel saunaların yaygınlaşmasıyla kamusal saunaların sayısı hızla azalmış durumda. Helsinki Belediyesi’nin girişimiyle, endüstriyel geçmişe sahip Hernesaari kıyısında başlatılan proje, çeşitli öneriler ve yatırımcı değişimlerinin ardından oyuncu Jasper Pääkkönen ve milletvekili Antero Vartia’nın katkısıyla hayata geçiriliyor.
Kent merkezine yalnızca iki kilometre uzaklıkta yer alan yapı, açık deniz manzarasına sahip bir peyzajla çevreleniyor. Doğal silüete zarar vermemek adına ince ve alçak bir form tercih ediliyor. Yapının merkezinde siyah bir kütle yer alırken, bu kütle ısıl işlem görmüş çamdan üretilmiş serbest formlu bir ahşap pelerinle sarılıyor. Dış kabuk, mahremiyet sağlıyor, rüzgara karşı koruma sunuyor, gölgeli oturma alanları yaratıyor ve çatısına tırmanılarak manzaranın izlenmesine olanak tanıyor.
Harbour Magnets
Proje Yeri
Aarhus, Danimarka
Tasarım
LIST, Hideyuki Nakayama Architecture, Matilde Cassani
Tamamlanma Tarihi
2017
Fotoğraflar
Rasmus Baaner, LIST
“Liman Mıknatısları” (Harbour Magnets), Danimarka’nın Aarhus kentinde gerçekleşen iddialı bir mimarlık projesi ve festivali. LIST, hem festivalin artistik direktörlüğünü üstlenmiş hem de projeye katılan üç uluslararası mimarlık ofisinden biri olmuş. LIST tarafından geliştirilen “Liman Mıknatısları” konsepti, Aarhus Limanı’nda tam ölçekli enstalasyonlardan oluşan bir takımyıldızını; merkezi bir sergiyi, bir dizi yuvarlak masa toplantısını ve açık hava sinema gösterimlerini bir araya getiren çok katmanlı bir programı kapsıyor.
Liman çevresine yayılmış bu 1:1 ölçekteki enstalasyonlar, kentsel dokunun kopuk bölgelerinde yer alan belirli çevresel bağlamları açığa çıkararak izleyicileri kentsel bir keşif yolculuğuna davet ediyor. “Liman Mıknatısları”, üç uluslararası mimarlık ofisinin – LIST, Hideyuki Nakayama Architecture ve Matilde Cassani – çalışmalarını bir araya getiriyor. Bu 1:1 enstalasyonlar, Aarhus şehri ile limanını birbirine bağlayan bir köprü işlevi görecek biçimde tasarlanmış. Limanın doğal haşinliği ve yalınlığı ile diyalog kuran bu müdahaleler, sınırları tanımlanmış kamusal mekanlar olarak birer tefekkür ve yalnızlık anı sunuyor. Tüketim odaklı ya da kamudan koparılmış alanlar değil; limanın teknik donanımları ile etkileşime geçen ve onları yeniden kullanan mekanlar olarak kurgulanıyorlar.







































(©Aga Khan Trust for Culture)