Kendinin Ağırlığı

Şengül Öymen Gür, Prof. Dr.

Genellikle gündem sütunumda kenti, mimarlığı ve toplumu ilgilendiren konularda yazarım. Bu yazımı ise toplumları oluşturan her statüdeki, her görevdeki insan tarafından okunması dileğiyle yazıyorum.  

Lyon İstinaf Mahkemesi Binası’nın tam karşısında, “Kendinin Ağırlığı” olarak anılan bir yontu, keskin eleştirel düşünceleri ve fütursuz mizahlarıyla tanınan bir sanatçı ikilisi olan Danimarkalı Michael Elmgreen ve Norveçli Ingar Dragset tarafından tasarlanmıştır. Bu ikili yeni bir anlamın ortaya çıktığı değişim biçimlerini üretmeye çalışırlar. Beklenmedik, garip, huzursuzluk hissine, endişeye yol açan çalışmaları aynı zamanda kahkahalara da neden olur. Sanatçılar kurumları, toplumsal ve kültürel bedeni sorgulamayı arzularlar. Lyon’da, Saone nehri üzerinde Romain Rolland rıhtımında, yaya köprüsünün başlangıcında yer alan ve bir kamu komisyonu olan 2,7 metre yüksekliğinde “Kendinin Ağırlığı” adlı cesurca ele alınmış çıplak yontu Eylül 2013’te açıldığından bu yana Lyon panoramasında bir dönüm noktası haline gelmiştir. Tam da Lyon İstinaf Mahkemesinin karşısında yer almakta ve ona bakmaktadır.  

Karşısında durduğu, tarihi anıt olarak tescil edilmiş olan bina Lyon İstinaf Mahkemesi binasıdır. Adalet Sarayı olarak anılan bu binanın inşaatına Louis-Pierre Baltard’ın yönetiminde 1835 yılında başlanmış ve bina 1845 yılında tamamlanmıştır. 15. yüzyıldan beri Lyon’da adliye binaları hep aynı yerde inşa edilmiştir! Böylece toplum belleğinin şaşkınlığa uğraması önlenmiştir. Bu bina sütun sayısından dolayı “Yirmi Dört Sütunlu Saray” olarak da anılır. Fransa’daki en iyi Neo-klasik binalardan birisi olan bina 2008 yılında erişilebilirlik, yükseltme, güvenlik gibi konularda tadil edilmiştir. Peki, tam karşısında duran ve ona bakan bu yontu da neyin nesidir?

Resim 1. Lyon İstinaf Mahkemesi, Louis-Pierre Baltard, Lyon, 1835-1845  (Fotoğraf: Gür, 2023).

Resim 1. Lyon İstinaf Mahkemesi, Louis-Pierre Baltard, Lyon, 1835-1845  (Fotoğraf: Gür, 2023).

“The Weight of Oneself” Neyin Temsilidir?

Ayakta duran bir adamın, boğulmaktan kurtulmuş gibi duran başka bir adamı kollarında taşıdığı bu temsil tuhaf biçimde rahatsız edicidir. İlk anda iki karakterin yüzlerinin aynı olduğu fark edilir.  Adam çiftini taşımaktadır; böylece aynı anda hem kendi yükü hem kendi kurtarıcısı olur!

Düz anlamıyla çalışma, Batı’nın uzun heykel geleneğinden, eski Greko-Romen ideal oranlarından yola çıkıyor olsa da burada yeni bir tekniğin (katılaşmış mermer tozu) kullanılması yontu sanatında yeni bir geleneğin başlangıç noktasına işaret ediyor. Dik duran ve kollarında tıpatıp kendisi olan başka bir cansız bedeni taşıyan bu adam, kendisini dalgalarda sürüklenerek boğulmaktan mı kurtardı? Adam çiftini taşıyor ve bunu yaparken kendi kurtarıcısı ama aynı zamanda kendi değirmen taşı oluyor. Yapıt, çağdaş kültürümüzün aslında çok tipik olmayan bir yordamasıdır. 

Resim 2. The Weight of Oneself, Michael Elmgreen ve Ingar Dragset, Lyon, 2013 (Fotoğraf:Gür, 2023).

Resim 2. The Weight of Oneself, Michael Elmgreen ve Ingar Dragset, Lyon, 2013 (Fotoğraf:Gür, 2023).

Yapıtın derin anlamı bir kahramanı kutlamak ya da bir amaç peşinde koşan ya da bir şeyler başarmaya çalışan birini kutlamak değildir. “Kendini etik olarak kurtarmaya çalışan birinin gerilimli öyküsüdür.” Sanatçılar kurumları sorgulamayı, toplumsal ve kültürel bedeni sorgulamayı arzulamaktadırlar. Adalet Sarayı örneğinde ise orada her gün tartışılan medeni ve bireysel sorumluluklar ve sorunlar karşısında vicdanı yansıtırlar. Sanık ve mağdurun yerine kendisini koymanın zorunluluğunu, sorumluluğunu ve zorluğunu yansıtır ve aktarırlar. 

İnsan kendini taşır. O onun hem kurtarıcısı hem de yüküdür. Bu mükemmel temsil aslında kişinin kendi kaderini ve topluma karşı bireysel sorumluluğunu sorgular. “Kendinin Ağırlığı” kişinin hem kurtarıcısı hem de yüküdür; bir başka deyişle yapıt, bireysel ve sivil sorumluluğu sembolize eder.

Michael Elmgreen ve Ingar Dragset Kimdir?

1961 doğumlu Michael Elmgreen ve 1969 doğumlu Ingar Dragset 1994’te Oslo’da tanıştıklarında Dragset bir tiyatro öğrencisiydi. Elmgreen yazar ve şair. Danca yazılmış metinlerini geniş çapta yaymanın dilsel imkansızlığından dolayı hayal kırıklığına uğrayan Elmgreen ve düşüncelerini deneysel kısa filmler aracılığıyla sahnelemek için gizlilikten kurtulmayı planlayan Dragset, birlikte, plastik ifade alanları arasında yontuyu diğer semantik araçlara yeğlediler. Şimdi Londra ve Berlin arasında yaşıyorlar ve atölyeleri Neukölln bölgesinde sadece on asistan tarafından korunan eski bir su pompalama tesisi. Böylece provokasyonlara aldırmadan ifade özgürlüklerini koruyorlar.

2009 yılında, Venedik Bienali için, zengin bir koleksiyoncunun (sahte) cesedi evinin havuzunda yüzüyor. 2010 yılında, Trafalgar Meydanı’nda, sallanan bir at üzerindeki küçük bir çocuk, şehirlere musallat olan tüm kahraman binicilik figürlerine burun kıvırıyor. 2012 yılında, “Kopenhag’ın Küçük Deniz Kızı” nın erkek versiyonu hayal ediliyor. 2013 yılında Londra’daki Victoria ve Albert Müzesi’nde ikili, hayatının sonunda hayal kırıklığına uğramış bir mimarın hayali dairesini yeniden yaratıyor. 2016 yılında, “Van Gogh’un kulağı” New York’un kalbindeki Rockefeller Center’ın ön avlusunda duruyor.

“The Weight of Oneself” Konusunu Niçin İşledim?

Eminim tüm okurlarım bu konuyu niçin seçtiğimi zaten biliyor. Kendinin ağırlığını taşımak toplumu oluşturan her bir üyenin görevidir; 7’den 70’e, en alt kademedeki bireyden en üsttekine… Davranış ve yargıların toplumsal ve evrensel etalona göre etik olmasının yanı sıra, verdiği hazzı, gönül rahatlığını da duyumsamak ve unutmamak gerekir. Ne oluş esnasında ne de sonrasında üzücü bir anı olarak belleğimizde sürünüp duran bir leke olmamalı…  

Özellikle ulusal, toplumsal, yargısal, yönetsel, eğitsel kurumların ve bu kurumlarda görev yapanların hataları kalıcı, toplumun ve tüm dünya toplumlarının geleceği açısından yaralayıcı ve hatta ölümcül olabiliyor. 6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan olay bir sismik hareket değildi yalnızca. Kendini taşıyamayanların neden olduğu bir cehennemdi. Hepimiz yandık. 

Bu nedenlerle bu heykellerden öncelikle parlamento binalarının, parti binalarının, belediye ve valiliklerin, meslek odalarının, eğitim kurumlarının bahçe ve avlularına ve hatta her kent ve mahalle parkına birer tane dikilmesinde yarar görüyorum. İlgililerin ve herkesin taşımaya çalıştıkları yük kendilerini aşıyorsa rahat bıraksınlar doğayı ve yeri; ait oldukları yere çekilsinler…

Notlar

Daha fazla bilgi için: