Katar Ulusal Müzesi, Orta Doğu’nun Kültür Mirasına Ayna Tutuyor

Dünyaca ünlü mimar Jean Nouvel’in tabiatın kendi başına inşa ettiği ilk mimari form olarak nitelendirdiği çöl gülünden ilham alarak ve ziyaretçileri Katar’ın ve Arap Yarımadası’nın geçmişinde binlerce yıllık bir yolculuğa çıkarmayı amaçlayarak tasarladığı yapısı Katar Ulusal Müzesi açıldı. 

Jean Nouvel’in tasarladığı Katar Ulusal Müzesi bugün açıldı. Katar Ulusal Müzesi’nin 1.500 metre uzunluğundaki kıvrımlı bir yol üzerine yerleştirilen galerileri, ziyaretçileri Katar’ın tarihinde bir dönemi canlandıran farklı mimari tasarımlar, müzik, şiirler ve sözlü tarih anlatımının yanı sıra, o dönemi çağrıştıran kokular, arkeolojik objeler, özel üretilmiş sanat eserleri ve film gösterileri gibi sürprizlerle buluşturuyor.

11 galeride yer alan kalıcı sergiler, ziyaretçileri Katar yarımadasının milyonlarca yıl önceki jeolojik tarihinden başlayarak, adım adım ülkenin bugününe getiriyor. Katar Ulusal Müzesi, ülkenin geçmişi ve kültürüne ek olarak, Katar halkının da sesi oluyor. Müze, yaratıcılık ve toplumsal katılım için bir merkez olmanın yanı sıra, Katarlılara eğitim alanında farklı fırsatlar sunarak ülkenin kültür vizyonuna katkıda bulunmayı hedefliyor.

52 bin metrekarelik geniş bir alan üzerine kurulu Katar Ulusal Müzesi’nin merkezinde modern Katar’ın kurucusu Abdullah bin Jassim Al Thani’nin (1880-1857) restore edilen sarayı yer alıyor. Bu bina geçmişte aileye ev sahipliği yaparken, aynı zamanda yönetim merkezi olarak da kullanılıyordu. Daha sonra Katar Ulusal Müzesi’ni barındıran bina, günümüzdeki galeri deneyiminin odak noktasını oluşturuyor.

Ziyaretçileri için farklı bir deneyim sunacak olan müzenin binası mimar Jean Nouvel tarafından tasarlandı. Dünyaca ünlü mimar Nouvel ilhamını çöl gülünden aldı. Çöl gülü, Körfez bölgesinde bulunan sığ tuz havzalarındaki minerallerin kurak topraklarda kristalleşmesiyle ortaya çıkan, çiçek formunda bir kristal. Nouvel bu oluşumları tabiatın kendi başına inşa ettiği ilk mimari form olarak nitelendiriyor. Çöl gülü, müzenin karmaşık yapısını oluşturan, birbirine geçmiş farklı ölçeklerdeki diskler ve eğimlere model oldu. Disklerin bir kısmı dikey taşıyıcılara dayanırken, diğerleri de başka diskler tarafından taşınıyor ve tarihi sarayı bir kolye gibi çevreliyor. Yapının merkezindeki meydan, galerilerin tam ortasında yer alıyor ve dış mekânda gerçekleştirilecek kültürel etkinlikler için planlandı. Yapının dış yüzeyini oluşturan kum renkli beton çöl atmosferi ile doğal bir uyum içinde. Zeminle bütünleşen yapı adeta bulunduğu yerde yetişmiş gibi doğal bir etki yaratıyor. Yapının içinde birbirine geçmiş diskler devam ederken, bir dizi düzensiz hacim oluşuyor.

Açılı olarak yerleştirilen disklerle elde edilen doğal gölgeler, Katar Ulusal Müzesi’nin LEED Gold sertifikası ve Küresel Sürdürülebilirlik Değerlendirme Sistemi’nden dört yıldızlı bir sürdürülebilirlik notu almasını sağlayan unsurlar arasında.

Katar’ın hikâyesini kapsayıcı deneyimlerle anlatmak

Katar Ulusal Müzesi, “Başlangıç”, “Katar’da Yaşam” ve “Modern Katar Tarihi” adlı üç bölüm ve 11 galeriden oluşuyor. Ziyaretçilerin yolculuğu Arap Yarımadası’nın ve doğal ortamının oluşumundan başlayarak, çöldeki ve deniz kıyısındaki doğal mirastan, modern Katar’ın politik gelişimine, petrolün keşfine ve Katar’ın günümüzde dış dünyayla olan ilişkilerine kadar geliyor.

Sözlü tarih filmleri, arşivlerden çıkarılan fotoğraflar, haritalar, metinler, modeller ve dijital öğrenme istasyonlarının yanı sıra Katar tarihinden ve kültür mirasından bir seçki, hikayeyi oluşturuyor. Katar Ulusal Müzesi tarafından, objeleri bütünlemek ve deneyimi canlandırmak için uluslararası sinema yapımcılarına bir dizi kısa film de sipariş edildi. Filmlerin her biri özel olarak dinamik kıvrımlar taşıyan, düzensiz yapılara uyacak şekilde ölçeklendirilerek, galerilerdeki duvarlara büyük ebatlarda yansıtıldı. Büyük boyutlarda sergilenen filmlerle duvarlar adeta birer hareketli gösteri alanına dönüştü.

Galeriler:

“Katar’ın oluşumu” Bu bölümde Katar’ın geçmişindeki yedi dönemi temsil eden bitki ve hayvan fosilleri sergileniyor. Christophe Cheysson’un (Başlangıçlar, 2018) yönetmenliğinde çekilen film, izleyiciye yarımadanın oluşumunun ve erken yaşam formlarının görüntülerini taşırken, dijital ekranlarda soyu tükenmiş bitki ve hayvanlarla şimdi yok olmuş manzaralar canlandırılıyor.

“Katar’ın Doğal Ortamları” soyu tükenmiş bitki ve hayvanları sergiliyor. Bu bölümde Arap oriksinden, kum kedisine; ölüm tuzağı akreplerinden tüm balıkların en büyüğü olan dokuz metre uzunluğundaki balina köpek balığı yer alıyor. Yönetmen Christophe Cheysson ve film yapımcısı Jacques Perrin’in (Kara ve Deniz, 2017) tarafından çekilen kaleydoskopik bir filmde kuşlar 50 metre genişliğinde bir gökyüzünde uçuyor, balık sürüleri derinlerde yüzüyor ve bir kasırga tüm duyuları etkiliyor.

“Katar’ın Arkeolojisi” bölümünde 1.000’e yakın arkeolojik buluntu sergileniyor. Sergilenen objeler arasında lüks kullanım için olduğu kadar günlük yaşamdan da örnekler yer alıyor. Bu objelerle yarımadadaki insan yaşantısının gelişimine ilk günden başlayarak 1800’lü yıllara kadar tanık olmak mümkün. Jananne Al-Ani (Arkeoloji, 2017) yönetmenliğindeki film Katar’ın arkeolojik alanlarını galeride canlandırıyor. Film kuş bakışı çekimlere ek olarak, Bronz Çağı ve ötesindeki çağların objelerini etkileyici bir şekilde mercek altına alıyor.

“Katar Halkı” Bu bölümde Katar halkının kimliğinin bir parçası olan hareketin incelenmesi ile başlıyor: Çöl (al barr) ve kıyı arasındaki mevsimsel yolculuk; su ve tarım alanlarının aranması, ticaret yapmak için yolculuk. Galeri yarımadanın üç boyutlu bir heykeli çevresinde düzenlendi. Burada göçmen yaşam tarzı ile hayatta kalmanın hikâyesi anlatılıyor. Galeride deve derisi eğerler, deri su torbaları ve 1.000 yıl önce Endonezya kıyılarında batan ticaret gemisi Cirebon’dan kurtarılan bir dizi obje sergileniyor. Jon Kane tarafından sipariş üzerine hazırlanan sözlü tarih filmi ile Katar halkının yüzleri ve sesleri galeride yankılanıyor. Bu şekilde ülkede yaşamanın tecrübesi yeniden dile getiriliyor.

All Barr’daki (Çöl) hayat ülkenin iç kısmındaki çölde yaşamın güçlüklerini, sevinçlerini ve mutlu eden yönlerini ortaya koyuyor. Galeride eksiksiz bir çadır, el dokumaları ve mutfak araç gereçleri bulunuyor. Ortamı şiir okuması ve kahve kokusu zenginleştiriyor. Abderrahmane Sissako (Çölde Yaşam, 2017) tarafından çekilen kapsamlı filmler de galerinin duvarlarında ziyaretçileri günlük yaşam döngüsü ile buluşturuyor.

“Deniz Kıyısında Yaşam” bölümüne önemli bir ticaret ve inci dalgıçlığı merkezi olan Al Zubarah’ın büyük ölçekli bir modeli yerleştirildi. Bölge Arap Yarımadası’nın en büyük ve en iyi korunmuş kıyı şehirlerinden biri. Şehir aynı zamanda UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor. Al Zubarah’ın altın çağındaki ritmini ve yaşamı konu alan bir filmi Abderrahmane Sissako (Al Zubarah, 2017) yönetti. Filmin gösterimi şehrin modelini çevreleyen 6 bölmeli bir fonda gerçekleştiriliyor. Mira Nair’ın (Nefes/Breathe, 2014) çektiği ikinci bir film, karşılıklı yerleştirilmiş ve her biri yaklaşık 31 metre uzunluğundaki iki ekranda gösteriliyor. Film izleyicileri inci avcılığının fiziksel ve duygusal güçlükleriyle yüzleştiriyor. John Kane’in yönettiği ikinci bir sözlü tarih filmi de bu deneyimi tamamlıyor.

“İnciler ve Törenler” Bu bölümde mücevherler, kostümler ve diğer ender bulunan objeler sergileniyor. Sergideki objeler Katar’ın dış dünyayla uzun yıllar boyunca temel bağını oluşturan inci avcılığının rolüne tanıklık ediyor. Bu objelerden biri de Katar’ın en büyük milli hazinelerinden biri olan, dünyaca ünlü Baroda’nın İnci Halısı. 1865’te sipariş edilen halının üzerinden 1.5 milyondan fazla en üst kalite körfez incisinin yanı sıra, zümrüt, elmas ve safirler işli.

“Katar’ın Modern Tarihi” bölümünde hikâye birbirine bağlı mekânlarda anlatılıyor. Birinci mekânda 1500 ile 1913 yılları ele alınırken, Rahmah bin Jaber ve Isa bin Tarif’ten başlayarak, Sheikh Mohammed bin Thani ve Sheikh Jassim bin Mohammed bin Thani, Katar’ı birleştiren liderler sergileniyor. Ziyaretçiler arşivlerden alınma belgeler, tarihi haritalar ve çok daha fazlası ile geçmişe dönüyor. Peter Webber (Tarihin Gölgeleri, 2018) tarafından çekilen film de birleşmeden önceki süreci şiirsel bir dille anlatıyor.

İkinci mekân 1913 ile 1972 arasındaki dönüşüm hareketinin olduğu döneme odaklanıyor. Bu dönemde Sheikh Abdullah bin Jassim Al Thani, Sheikh Ali bin Abdullah Al Thani ve Sheikh Ahmad bin Ali Al Thani liderliğinde, çöken inci endüstrisinden petrolün keşfine kadar olan dönem aktarılıyor. Bu bölümde, çok az kişiden oluşan nüfusu ile, bir çöl ülkesinin geldiği nokta anlatılıyor. Dünyaca ünlü video sanatçısı Doug Aitken’in (Petrolün Bulunuşu, 2017) çektiği filmde petrolün bulunuşunun etkisi görülüyor. Film 360 derecelik empresyonist bir enstalasyonla gösteriliyor.

Üçüncü mekân, Sheikh Khalifa Bin Hamad Al Thani ve Emir’in babası, Sheikh Hamad bin Khalifa Al Thani liderliğinde geçen 1972 ile 2013 arasını ele alıyor. Bu mekâna Doha şehrinin 5 metre çapında ahşap bir modeli yerleştirildi. Mekânın çok kullanıcılı interaktif duvarları ziyaretçilerin arşivden gelen görüntülerle ülkenin bu yıla kadar olan gelişimini keşfetmesini sağlıyor. Bu dönemde petrolden elde edilen kazanç ve sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG) şehirleşmeye etkisi gösteriliyor. Galeride Tala Hadid, Rowdha Al Thani ve Amal Al Thani tarafından yönetilen ve Emir’in babasını konu eden bir sözlü tarih filmi de gösteriliyor. Mekânda John Sanborn (Alchemy, 2016) tarafından bir video enstalasyonu da, LNG’nin önemine yaratıcı bir şekilde dikkat çekiyor. Film 30 yüksek çözünürlüklü ve farklı büyüklüklerdeki ekranlarda gösteriliyor.

“Katar’ın bugünü” Bu bölüm galerilerdeki yolculuğun bitimine yakın bir noktada yer alıyor. Günümüzde yönetimde olan Emir’in çalışmalarını sergileyen galeride, Haziran 2017’de Katar’a uygulanan ekonomik ambargo ve olayın ülke ve halkını yüzleştirdiği durum da anlatılıyor. Galerideki kapsamlı dijital enstalasyon aracılığıyla bu olaylar dinamik bir dille aktarılıyor. Bu bölüm Katar Ulusal Müzesi’nin ikinci fazının bir bölümü olarak açılacak.