“Kalebodur’la Mimarlar Konuşuyor” Söyleşisinde Genç Mimarlara Tavsiyeler
Kalebodur’un, toplumu ve mimarlığı ilgilendiren değerlere sahip çıkma misyonuyla başlattığı ‘Kalebodur’la Mimarlar Konuşuyor’ söyleşileri, her ay mimarlık dünyasının önemli isimlerini ağırlamaya devam ediyor. Söyleşide Celal Abdi Güzer’in sorularını yanıtlayan mimarlık dünyasının etkili isimlerinden Ragıp Buluç, genç mimarlara tavsiyelerde bulundu. Genç mimarların iyimser olmasını isteyen Buluç, “Mimarlık yaratıcılık gerektiren bir mücadeledir. Bu ülkede kalın ve mücadele edin” dedi.
“Kalebodur’la Mimarlar Konuşuyor” söyleşisine, Ankara’nın simgelerinden Atakule’nin de mimarı olan, mimarlık dünyasının önemli ismi Ragıp Buluç katıldı. ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nin ilk kuşak mezunlarından olduğunu ve kendisini ‘Ben sadece mimarım’şeklinde tanımladığını ifade eden Ragıp Buluç, “Ben mimarım, başka bir şey değilim ve 100 yıl sonra da bu sıfatla anılmak isterim. Ben mimarlığı bir sanat olarak gördüm. Mimar Sinan da öyle görüyor ve diyor ki; ‘Mimarlık en zor sanattır.’ Çünkü bir ressamın, bir şairin ruhunu geliştirmesiyle, yüceltmesiyle, arıtmasıyla iyi bir ressam iyi bir şair olabilirsiniz. Ancak siz bir mimar olarak, hem ruhunuzu geliştirmeye bir şair, bir ressam kadar mecbursunuz hem de bir satranç ustası kadar akıllı olmak zorundasınız’’ diye konuştu.
Mimar Ragıp Buluç, Türk kültürünün sanata ve sanatçıya bakış açısını Doğu ve Batı kültürlerindeki kavramlarla değerlendirirerek şunları söyledi: “Osmanlı, zarafete önem verdi. Nedim’in şiirini hatırlayın: ‘Haddeden geçmiş nezâket yâl ü bâl olmuş sana’. Nezaket gibi zaten incelmiş bir şeyi tekrar rafine eden bir kültürdür bu. İstanbul’daki bütün yapılara bakın. Mimar Sinan’ın minarelerine bakın, ne kadar zariftir. Bu yüzden, Konya’da yapacağınız binayı asla İstanbul’da yapmayın. İstanbul’un zarafetini düşünün. İşte bu, onun elle tutulamaz değerlerinden biridir.”
Mimar Sinan’ın başarısının alçakgönüllülükle olan bağlantısını değerlendiren Ragıp Buluç, “Mimar Sinan’ın en güzel yapısının 90 yaşındayken yaptığı deniz kıyısındaki Şemsi Paşa (Kuşkonmaz) Camisi olduğuna inanıyorum… Ufacık bir yapıda, insani değerleri koruyabiliyorsan, tevazu ile yücelebiliyorsan, işte o zaman büyük mimarsın gibi geliyor bana. Aklına gelen bir şiiri düşün. İki mısrada sana ne çok şey anlatır. Kaside yazmak gerekmez. Mimarlık da buna benziyor.” dedi.
“Bu ülkede kalın ve mücadele edin.”
Genç mimarların iyimser kalmaları ve Türkiye’de kalıp mimarlık yapmaları gerektiğini ifade vurgu yapan Ragıp Buluç, sözlerini şöyle tamamladı: “Mimarlık yaratıcılık gerektiren bir mücadeledir. Gençlerin, mimarlığın çok güzel bir meslek olduğunu, gerçekten zor bir meslek olduğunu bilmeleri lazım. Bu savaşı kazanmak istiyorlarsa, mücadeleye devam edecekler. Bu ülkede kalın ve mücadele edin. Hor görülmüş bir sanat dalında uğraşıyoruz… Mimarlık bir tutku, bütün bu başıma gelenlere rağmen. Binalarım yıkılıyor, sormadan değiştiriliyor. Dünyaya bir daha gelsem, mimar olmak isterim. Boş kâğıttan başlıyoruz hepimiz. Boş kâğıt, sen de bir düşmansın demektir. Artık bir yapı yaptığın zaman Atakule olmayacaktır o yapı. Kendinle de mücadele ediyorsun. Bu zorluk, yaratıcılık hoşuma gidiyor.”