Jingdezhen Fırın Müzesi

Mimari Tasarım
Studio Zhu-Pei

Tasarım Ekibi
Zhu Pei, Zhou Rong, You Changchen, Han Mo, He Fan, Shuhei Nakamura, Liu Ling, Wu Zhigang, Zhang Shun, Du Yang, Yang Shengchen, Chen Yida, He Chenglong, Ding Xinyue

İşveren
Jingdezhen Municipal Bureau of Culture Radio Television Press Publication and Tourism, Jingdezhen Ceramic Culture Tourism Group

Ana Yüklenici
China Construction First Group Corporation Limited, Huajiang Construction CO., LTD of China Construction First Group

Toplam Proje Alanı
10.370 m²

Tamamlanma Tarihi
2020

Fotoğraflar
schranimage, Tian Fangfang, Zhang Qinquan

Tasarladıkları Jingdezhen Fırın Müzesi ile Studio Zhu-Pei, “porselen başkenti” Jingdezhen’in köklerini yeniden keşfetmeye, fırın, porselen ve insan arasındaki geçmiş deneyimi canlandırmaya çalışmış.

Çin’in “porselen başkenti” olarak bilinen Jingdezhen kentinde porselen üretimi 1.700 yıllık bir geçmişe sahip. Avrupa’ya büyük miktarda porselen ihraç etmiş kentin planı, porselen endüstrisi ile şekillenmiş. İlk yerleşimler fırın kompleksleri etrafında gelişmiş. Fırınların etrafındaki sokakların çoğu porselen ürünlerini nehre taşımak için Chang Nehri’ne açılmış.

Fırının geleneksel formundan ilham alınarak tasarlanan müze, farklı bir boyut, eğrilik ve uzunluktaki tonozlardan oluşuyor. Tarihi fırın kalıntılarının bulunduğu bölgede inşa edilen Fırın Müzesi, kalıntılarla bir bütün oluşturacak şekilde tasarlanmış.

Tonozların konumlanışı, yaya kotunda kalıntıları da barındıran bir dizi kamusal alan yaratmış. Bu alanlardan bazıları, Jingdezhen’in özellikle yaz aylarının çok sıcak ve yağışlı geçmesi sebebiyle açık tonozlarla korunaklı hale getirilmiş.

Tonozlar arasında kalan farklı büyüklükteki beş batık avlunun da farklı bir teması var: Altın, ahşap, su, ateş, toprak… Bu beş tema, sadece Çin kültürünü yansıtmakla kalmıyor, aynı zamanda porselen yapım teknikleriyle de ilişkilendiriliyor.

Tasarladıkları Fırın Müzesi ile Studio Zhu-Pei, Jingdezhen’in köklerini yeniden keşfetmeye, fırın, porselen ve insan arasındaki geçmiş deneyimi canlandırmaya çalışmış. Tasarım ekibi, yerel antik fırın tektoniği ve malzemesinden etkilenmiş. Ustalar, geçmişte inşa ettikleri fırınlarda iskelesiz, özel bir teknik kullanmış. İnce ve hafif fırınlarda, minimum malzeme ile maksimum iç mekan elde edilmiş ve ısı akışını bir uçtan diğerine aktaran organik formlar tercih edilmiş. Ayrıca, termal performansı korumak için her iki veya üç yılda bir yıkılan fırınlardan çıkan tuğlalar geri dönüştürülerek Jingdezhen’deki binalarda kullanılmış.

Yerel inşaat kültürünü yansıtmak hedefiyle, müzede de geri dönüştürülmüş eski fırın tuğlaları, yeni tuğlalarla beraber kullanılmış. Yeni ve eski tuğlalar ile iki farklı tarihsel evre arasında ilişki kurulmuş. Tonozlar, iki kat yığma tuğla duvar ve arasına dökülen betondan oluşuyor. İki duvar katmanını birbirine bağlamak için küçük kemerler dik olarak yerleştirilmiş. Silindir şeklindeki tavan pencereleri, antik tuğla fırının duman deliklerine referans veriyor. Gündüz doğal, gece ise yapay aydınlatma sağlamak için kemerlerin üst kısmına yerleştirilmiş. Ziyaretçilere, farklı duyular aracılığıyla geçmiş, şimdi ve doğa arasında bir tür yolculuk, deneyim sunulmuş.