ISTHMUS”

ISTANBUL’74, Küba asıllı sanatçı José Parlá’nın Türkiye’deki ilk sergisine ev sahipliği yapacak…

“1999’da İstanbul’u ilk kez ziyaret ettiğimde, insanlarına ve içinde yaşadıkları güzel çevreye hayran kalmıştım. Kentle aramda yakın bir bağ hissetmiştim, zira bana bir şekilde anne ve babamın doğduğu şehir olan Havana’yı anımsatmıştı. İstanbul Boğazı’nın enerjisi, kentin surları ve mabet duvarlarındaki hat eserleri bana ilk görüşte ilham vermişti. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki hattatların nasıl bir hayatları olduğunu merak etmiştim ve o zamandan beri hep dünya tarihinin bu usta hattatlarının yarattığı kültüre saygı duruşu niteliğinde bir proje yapmanın hayalini kurdum.” José Parlá

ISTANBUL’74, Küba asıllı Amerikalı çağdaş sanatçı José Parlá’nın “ISTHMUS” sergisine ev sahipliği yapacak. Sanatçı’nın İstanbul’a özel olarak hayata geçirdiği ve eski Türkçede “iki tarafı su ile çevrili, iki büyük kara parçası arasında bağlantı sağlayan kara uzantısı” anlamına gelen ISTHMUS sergisi; İstanbul Kültür Sanat Vakfı 16. İstanbul Bienali’nin paralel sergilerinden biri olacak.

9-28 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek sergi sanatçının estetik ve kültürel ifade aracı olan kaligrafik imge üretim biçimi bu çok yönlü serginin temelini oluşturuyor. Asya ve Avrupa kıtalarını fiziksel olarak birbirine bağlayan bir kara parçası olarak İstanbul, Parlá için, sembolik ve metaforik anlamda Doğu ve Batı kültürlerini birleştiren bir köprü işlevi görüyor. José Parlá’nın, İstanbul coğrafyasından ilham alarak ve “yaşadığı yere ait bir hat sanatının nasıl olabileceğini, gelecek kuşaklar için neyi temsil edebileceğini hayal ederek” yarattığı sergide, sanatçının özel olarak ürettiği kağıt ve cam üzerine işleri, resimleri ve geleneksel Türk el sanatlarını benimseyen köklü seramik markası Gorbon işbirliğiyle ürettiği seramik eserleri yer alıyor. Sanatçı, ISTHMUS’ta binlerce yıllık kentin tarihi hat sanatı geleneği ve kaligrafi belleğine Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi gibi tanınmış müze ve koleksiyonlardan aldığı ilhamla göndermeler yapıyor.

Gittiği küresel şehirlerin “yaşayan dokularını” eserlerine sindirip yansıtan José Parlá’nın yapıtları, Londra’daki British Museum ve Küba’nın başkenti Havana’daki Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi gibi saygın kurumların koleksiyonlarında yer alıyor. Parlá’nın yapıtları ayrıca, the Neuberger Museum of Art (New York, 2018), the SCAD Museum of Art (Savannah, 2017), the National YoungArts Foundation (Miami, 2016) ve the High Museum of Art’da (Atlanta, 2015) düzenlenen kişisel sergilerde, sanatseverlerle buluştu. Jose Parlá’nın yapıtlarının yer aldığı diğer karma sergiler ve bienaller arasında ise, Beyond The Streets, New York (2019), GLASSTRESS 2019 Venedik Bienali paralel sergisi, University of Michigan U-M Museum of Art (2017), Neuberger Museum of Art, Purchase, New York (2016), Van Every / Smith Galleries, Davidson College (2016) ve The Havana Biennial (2012) yer alıyor.

Sanatçının yapıtları dünya duvarlarının baş döndürücü yükü ve kamusal, özgür ifade zenginliğini bütünüyle devralıyor. Parlá, kullandığı ısrarcı, tutkulu ama samimi üslûp ile duvarın hangi tarafında durduğumuza, içinde yaşadığımız mekanda neyi gördüğümüz ve dillendirdiğimize dair hayli zorlu sorular yaratıyor. Sanatçı, İstanbul projesi ISTHMUS ile bu tarihi kente kaligrafinin ve graffitinin kendine özgü dünyalarını aynı anda taşımayı başarıyor.

José Parlá Hakkında

José Parlá’nın tuvalden geniş ölçekli kamusal alan duvar resmi çalışmalarına, video ve yerleştirmeye doğru genişleyen biçim ve içerikteki eserleri bugüne kadar Paris, Londra, New York, Milano ve Havana gibi birçok farklı kentte izleyiciyle buluştu. Eserlerinde doğaçlama harekete dayalı bir ifadeci yaklaşımla birlikte, çoklu katmanların kullanımı ve gündelik hayattan buluntu malzemeleri kompozisyonlarına dahil etme gibi yaklaşımları benimsiyor. Bu, sanatçının yapıtlarında ön plana çıkardığı kentsel çevrelere ilişkin araştırmacı üslûbunun da bir yansıması. Gittiği küresel şehirlerin yaşayan dokularını eserlerine sindirip yansıtan Parlá’nın yapıtları, Londra’daki British Museum ve Küba’nın başkenti Havana’daki Ulusal Güzel Sanatlar Müzesi gibi saygın kurumların koleksiyonlarında yer alıyor.

Parlá’nın yapıtları ayrıca, the Neuberger Museum of Art (New York, 2018), the SCAD Museum of Art (Savannah, 2017), the National YoungArts Foundation (Miami, 2016) ve the High Museum of Art’ta (Atlanta, 2015) düzenlenen kişisel sergilerde sanatseverlerle buluştu. Bu yıl Beyond The Streets, New York (2019) ve Venedik Bienali paralel sergilerinden GLASSTRESS 2019’te yer alan sanatçının kalıcı kamusal sanat projeleri arasında Teksas Austin Üniversitesi (Austin, 2018), ONE World Trade Center (New York, 2018), North Carolina Eyalet Üniversitesi Hunt Kütüphanesi (Snøhetta’nın katkılarıyla, Raleigh, 2014), Brooklyn Müzik Akademisi, BAM Fisher (2012) ve Concord City Place (Toronto, 2010) için ürettiği ‘psiko-coğrafya’ niteliğindeki eserleri de bulunuyor.