IPA Kampüs

Mimari Tasarım
SO?

Tasarım Ekibi
Sevince Bayrak, Oral Göktaş, Merve Akdoğan, Osman Faruk Akkum, Ahmet Yaymanoglu, Selen Erdoğan, Onur Demir, Gülçiçek Karaman, Dila Duygu, Serra Utkum İkiz

İşveren
İstanbul Planlama Ajansı

Danışman
Arzu Erdem

Peyzaj Tasarımı
TYLA

Tamamlanma Tarihi
2022

Toplam İnşaat Alanı
550 m² (Hangarlar),  1.000 m² (Havuz)

Fotoğraflar
SO?, İBB

SO? imzalı IPA Florya Kampüsü’nün kamusal kullanıma açılması için, mevcut yapıların dönüşümünde kaynakların tükenmeyecekmişçesine harcandığı dönemlere kontrast olacak şekilde hareket ettirilebilir amfiler ve sergi birimleri kullanılarak farklı etkinlikler için yeniden kurgulanabilir bir tasarım anlayışı sunulmuş. 

Hangar

IPA Florya Kampüsü’nün kamusal kullanıma açılması için, mevcut yapıların dönüşümü projesinde yüzme havuzu ile birlikte yeniden işlevlendirmesi önerilen yapılardan diğeri uzun zamandır kullanılmayan hangarlarmış. Hangarların konumu ve çevrelerindeki peyzaj, hemen önündeki anıt çınar ağacı ile, yapıların çok amaçlı tek hacimlere dönüşmesi için çok uygunmuş. Mevcut yapının strüktürünü koruyup cephelerini yeniden tasarlayarak bu iki yapı, beraber ya da ayrı ayrı kullanılabilen mekanlara dönüştürülmüş. Yapılarda bulunan hareket ettirilebilir amfiler ve sergi birimleri farklı etkinlikler için yeniden kurgulanabilir bir tasarıma sahip. İki yapının arasında yer alan kutu, tuvalet teknik hacim ve depoları içerirken hangarları birbirine bağlıyor. Böylece içerideki etkinliklerin dışarı taşması da mümkün olabiliyor. Hangarlar şu anda IPA Florya kampüsünde gerçekleşen kamusal etkinliklere, dönüştürülen yüzme havuzu ile birlikte ev sahipliği yapıyor. 

Çuval Teorisi | Havuz Problemi

“Kahramanın bu çuvalın içinde pek hoş görünmediği de bir gerçek. Ona bir sahne, bir kaide, bir zirve lazım. Torbaya girince tavşan ya da patates gibi duruyor.”

Ursula K. Le Guin’in romanlar için kullandığı Çuval Kuramı, kahramanı değil hikayeyi yücelten o meşhur teori, mimarlık için de geçerli. Kahraman yapılara tertemiz, insansız, pozlanmış sahneler lazım. Hangi açıdan, nasıl renklerle yapılacağı belli sahneleri, olduğundan heybetli gösteren kaideleri ve kadrajı zorlayan zirveleri olmazsa patates gibi görünebilirler.

Ama artık mimarlık da bir kırılmanın tam ortasında. Tam da modern mimarlığın miras bıraktığı imgelerden instagram algoritmasına uyabilenlerin kaydedildiği görsellere dönüşmüşken mimarlık, çuval kuramı ile kendini bu kısır döngüden kurtarabilir. Belki mecburen, şatafatlı kahramanı ayakta tutacak kaynaklar tükendiği için, belki de bile isteye, kaidenin üzerinde poz veren binayı görmekten sıkılıp, hikayeyi merak edenlerin sayısı arttığı için. Sonunda Le Guin’in hayali gerçek oluyor, mağara duvarlarına mızrağı ile mamut avlayanlar yerine yulaf toplayıp çuvalına dolduranların çizildiği dönem başlıyor. Mimarlık bundan nasibini almasın mı? Kaidesiz, sahnesiz, insanlarla sarılı mekânların hikayelerini dinlemenin vakti geldi. Bize miras kalan imgeleri, kemikleşmiş güzellik ve işlevsellik algılarımızı yerinden söküp, kahramanı çuvala sokup, tavşan gibi görünmesine tahammül edebilecek miyiz? Mimarlığı, nesnelerle değil hikayelerle tanımlarsak evet.

İPA Florya Kampüsü için kaynakların tükenmeyecekmişçesine harcandığı bir dönemin simgesi olan bir yüzme havuzunu yıkıp, yerine göz alıcı bir yapı dikmek yerine, yüzme havuzunu koruyarak kamusal bir etkinlik salonuna dönüştürülmesi önerilmiş.