OKKA Architects tarafından tasarlanan House and Beeyard, geleneksel taş ev ve çevresinin kütlesel izlerini koruyarak yerel sıkıştırılmış beton tekniği, yeniden kullanılan taşlar ve bazalt agrega aracılığıyla Balaton Uplands kırsalının hafızasını çağdaş bir mimari dile aktarıyor.

Batı Macaristan’daki Balaton Uplands bölgesinin korunaklı vadilerinden birinde konumlanan House and Beeyard, eski bir taş ev ve ona eşlik eden tarımsal yapıların kalıntılarından doğuyor. Bu yapılardan biri, yerel olarak “Beeyard” adıyla bilinen ve bir zamanlar arı kovanlarının saklandığı depo işlevini taşıyordu. Proje başlangıçta bir yenileme olarak düşünülse de mevcut duvarların taşıyıcı nitelikte olmadığı anlaşılınca mimarlar, özgün yapıların konumunu ve kütlesel özelliklerini koruyarak onları yeniden inşa etme yoluna gitmiş. Böylece hem geçmişin mekansal izleri korunmuş hem de çağdaş bir yapım tekniğiyle yeni bir bütünlük kurulmuş.

Malzeme sürekliliği projeye başından itibaren yön veren temel yaklaşım oldu. Eski evden sökülen büyük taşlar, yerel bir ocaktan temin edilen bazalt agrega ile zenginleştirilen özel karışımlı sıkıştırılmış beton duvarlara entegre edilmiş. Aynı bazalt, elde üretilen terrazzo zeminlerde yeniden ortaya çıkarak yapı yüzeylerini bölgenin jeolojik dokusuna bağlanmış. İç mekanda ladin kontrplak, açık yaşam alanının çatı yüzeyinde ve çeşitli yerleştirilmiş mobilya elemanlarında kullanılmış. Yan yapı da bu malzeme dilini sürdürürken çatısının ahşap kiremit ile kaplanması, yerel zanaat kültürü ve kırsal yapı geleneğiyle ilişkiyi güçlendirmiş.

Mekanın karakteri, manzarayla kurduğu akışkan ilişki üzerinden tanımlanıyor. Görüş doğrultuları, eşikler ve geçişler iç ile dış arasındaki sınırları belirsizleştirerek çevredeki topoğrafya ve köy dokusunun günlük yaşama doğal biçimde dahil olmasına olanak veriyor. Yapı, ölçeği, malzeme dili ve tektonik sadeliğiyle kırsal mirası çağdaş mimari üretime işleyen bilinçli bir yaklaşım sunuyor. House and Beeyard, hem yeniden kullanım stratejileri hem de yerel yapım tekniklerinin çağdaş yorumuyla, bölgenin kültürel ve doğal bağlamına derin bir duyarlılık gösteren bir kırsal mimarlık örneği olarak öne çıkıyor.