Geleneksel Mimarinin Sürdürülebilirliği: İran Geleneksel Mimarisi
Y. Mimar Shaylan Oudeh
Doç. Dr. Emine Dilay Güney
Sürdürülebilirlik kavramı günümüzde neredeyse her alanda dikkatleri üzerine çeken bir konudur ve olmaya devam etmektedir. “Neden Sürdürülebilirlik?”sorusuna Wilson’un (2002) yorumu açıklayıcıdır:
“Bitki ve hayvan türleri, insanlığın gelişinden, yüz kat daha hızlı yok olmakta ve bu yüzyılın sonuna kadar belki de yarısı yok olacaktır. Üçüncü binyılın başında bir Armageddon yaklaşmaktadır. Fakat bu kozmik savaş değildir ve insanoğlunun ateşli çöküşü olarak kutsal kitabında da öngörülmüştür. Bu, gezegenin enkazı insanlığın çöküşünü göstermektedir” (1).
Bir yandan mimarinin hızla değişimi, “mimari kimliklerin ve kültürel değerlerin değişimi”ne yol açarken diğer yandan artan çevresel problemlere aynı hızda çözüm aramaktayız. Bu süreç içinde günümüzde, yerel (vernacular) mimarinin yeniden keşfedilmesi aranılan çözümlere bir başvuru kaynağı olabilir mi sorusu güncel konular arasına girmektedir. Tasarım süreçlerinde yerel ve geleneksel verilerin günümüz tasarım süreçleri ile bütünleşememiş olması, yöresel ve kültürel bağlantıların yavaşça kaybolması sonucunu doğurmuş ve bize geçmişin yeniden yorumlanması yolunu açmıştır. Geleneksel mimarinin yapım teknikleri ve tasarım yaklaşımları günümüz mimarlığına tercüme edildiğinde, dezavantajlarının yanı sıra çok sayıda avantaja sahip olduğu görülebilir.
Geleneksel mimari terimi yerel mimari terimi ile karıştırılabilen hatta birbirinin yerine de kimi zaman kullanılabilen bir terim olarak karşımıza çıkar. Oysa geleneksel mimari ve yerel mimarinin zamanın ve değişimi hızının bağlamında farklılıkları bulunmaktadır. Bu çalışmada “geleneksel mimari” terimi geçmişin ve geleneğin süzgecinden geçmiş, yerel mimarinin bir alt kümesi olarak ele alınmıştır. Geleneksel mimari aynı zamanda geleneksel toplum yapısı ve zaman kavrayışı bağlamında üretildiğinden ve “o yer” de üretildiğinden yerel mimaridir. Dolayısı ile halen süregelen bir geleneksel mimari olabilir ve bu mimari aynı zamanda yerel mimaridir. Ancak geleneksel mimarinin üretimi toplumsal yapının değişimine paralel olarak sonlandırılmış olsa da “o yer” de hala gözlenebilir. Bu ikili durumun incelenecek olmasından ötürü çalışmada sürdürülebilirlik bağlamında incelenecek mimari geleneksel ve/veya yerel mimari olarak adlandırılacaktır.
Sürdürülebilir mimarlık, modern mimarinin problematiği gibi görünse de yerel mimarlık olarak adlandırdığımız “büyük yapı” (edifice), sürdürülebilir mimarinin karakteristiklerini barındırmaktadır. Bu nedenle günümüzde geleneksel ve/veya yerel mimari, sürdürülebilir mimarinin alt kavramlarından biri olarak tartışılmaktadır.
Yerel mimarinin sürdürülebilirlik bağlamında incelenmesi ile yola çıkarak aşağıdaki soruların cevaplanması gerekmektedir.
- Yerel mimariyi oluşturan tasarım yaklaşımları nelerdir?
- Kullanılan bu yaklaşımlar sürdürülebilir bir mimari tanımı ile eşleşmekte midir?
- Bu ilkelerin ve verilerin güncel mimarlık bağlamında avantajları ve dezavantajları nelerdir?
- Günümüz mimarlığı yerel mimariden sürdürülebilir mimari bağlamında yararlanabilir mi?
Bu çalışma geleneksel ve/veya yerel mimariyi oluşturan ilkelerin, güncel mimari tasarıma uyarlanabileceği savıyla, yukarıda sorulan soruların yanıtları üzerine gelişmiştir. Çalışmada bir örneklem olarak İran geleneksel mimarisi ve İran’dan çağdaş bir mimarlık örneği karşılaştırmalı olarak incelenecektir.
Geleneksel Mimari ve “Sürdürülebilirlik”
Geleneksel ve/veya yerel mimarinin sürdürülebilirlik bağlamında incelenmesi için öncelikli olarak yerel (vernacular) mimarinin tanımına yeniden bakmakta yarar vardır. Vernacular latinceden gelen vernaculus “native”, yerli anlamına gelmektedir. Yere özgün koşulların ve yerel bilginin kabuludur. Kuban’a göre (1996), Türkçede “vernacular” sözcüğünün karşılığı tek sözcük olarak yoktur ve “vernacular” sıfatı ile tanımlanan anonim, yerel ya da yöresel mimari olarak bilinmektedir. Dilbilimde, anadil, yerel lehçe, mimaride ise, sıradan, halkın yapmaya ve görmeye alışık olduğu, anonim mimari anlamında kullanıldığını savunmaktadır. Rudofsky’nin dediği gibi “vernacular”, sadece “insanın dünya deneyiminin köklerine inen, teknik ve estetikten fazla bir şey, dogmasız bir mimari” değildir (2). Bernard Rudofsky, modern mimari bir kriz dönemine girdiğinde “mimar olmadan mimarlık” konusuna dikkat çekmiş, bu konuyu açıklamak amacıyla “yerel, adsız, eskimiş, kırsal alanlar…” gibi birçok sözcüğü kullanmıştır (3).
Sürdürülebilir kelimesi, latince “sustenere” den türemiş olup, desteklemek ve ya belirli bir koşulda muhafaza ve koruma kabiliyeti anlamına gelmektedir (4). Dolayısıyla, sürdürülebilirlik, istenen bir durumun desteklenmesi ve bununla birlikte, istenmeyen koşulların korunması anlamına gelmektedir. Aslında modern mimarinin “her yere ait” olma düşüncesine karşı, sürdürülebilir mimari, yerel ve kültürel değerlerden ortaya çıkan “özel bir duruma ait” olma niteliğindedir.
Afshar ve Norton’un (1997) özetledikleri gibi, uzun süredir var olan ancak yine de oldukça marjinalleştirilmiş söylemleri, yerel gelenekler, daha uygun yerleşim ve binalar yaratmak için çağdaş bina uygulamalarına entegre edilmesine dayandırılma gerekliliğidir (5).
Geleneksel İran Mimarisi ve Sürdürülebilirlik
İran’ın mimarisi, MÖ 5000’den günümüze kadar devam eden bir tarihe sahip olmakla beraber hem yapısal ve hem estetik olarak çeşitlilik sergilemekte, gelenek ve göreneklerden kademeli ve tutarlı bir biçimde etkilenerek gelişmiş bir mimaridir. Geleneksel İran mimarisi, çevre koşullarının yanı sıra binaların formunu ve özel konfigürasyonunu etkileyen ana faktörler olan insanların yaşam tarzı ve kültürünü göz önünde bulundurularak binlerce yıllık evrimin bir sonucu olarak oluşmuştur. Yeraltı su kemerleri, sarnıçlar, kanalizasyon, sulama sistemleri, rüzgar kuleleri, su depoları, arkadlar, minareler ve kubbe gibi unsurlar Pers Medeniyeti’nde sıkça kullanılmıştır.
Geleneksel İran mimarisinde sürdürülebilirlik bağlamında bakıldığında, bulunduğu çevreye ve iklimine uygun tasarım, iklimsel değişkenlere yanıt veren sürdürülebilir çözümler, yerel malzemenin kullanımı, su kaynaklarının doğru kullanımını sağlayan (bölgede var olan nehirler ve yeraltı suları) özelleşmiş altyapı sistemleri, doğal enerji kaynaklarının özgün mimari detaylar aracılığı ile etkin kullanımı ve yerel halkın bu süreçte dahil olması gözlenir ve tüm bu unsurların varlığı, Geleneksel İran mimarisinin sürdürülebilir mimari başlığında değerlendirilmesini zorunlu kılar. Çalışmanın devamında Geleneksel İran mimarisi sürdürülebilir mimarinin gerekli başlıklarında incelenecektir. Bu başlıklar şunlardır:
- Bulunduğu Çevreye ve İklimine Uygun Tasarım
- Yerel Malzeme Kullanımı
- Atık Yönetimi ve Geri Dönüşümlü Malzeme Kullanımı
- Su Kullanımı
- Enerji Tasarrufu ve Doğal Enerji Kaynaklarının Etkin Kullanımı
1. Geleneksel İran Mimarisinde Bulunduğu Çevreye ve İklimine Uygun Tasarım
İran’ın iklimi dört başlık altında ele alınmaktadır. Bunlar; ılıman, soğuk, kuru sıcak ve nemli sıcak olarak tariflenmektedir. Bu bölümde İran’ın iklimsel adaptasyonunun sürdürülebilirliği aşağıdaki tabloda tartışılacaktır (Tablo 1).
2. Geleneksel İran Mimarisinde Yerel Malzeme Kullanımı
Geleneksel İran Mimarisini sürdürülebilirlik bağlamında incelerken, malzeme seçimine bakmak önemlidir. Toprak, kerpiç, saman ve ahşap gibi malzemelerin geleneksel mimarisinde yaygın olduğu gözlenmektedir. Örneğin Yezd’in kuru sıcak bölgede yer alması, farklı malzemelerden oluşmasına neden olmuştur. Kullanılan malzemeler çoğunlukla sıcaklığı hızlı dağıtmaya yardımcı olan, daha düşük bir termal kütle içeren, tuğla, taş ve kerpiç gibi yerel malzemeler olarak seçilmiştir (Resim 9).
3. Geleneksel İran Mimarisinde Atık Yönetimi ve Geri Dönüşümlü Malzeme Kullanımı
Güvercin gübresi olan güherçile, İran’da uzun yıllardan beri tarım ve bitki örtüsünde kullanılan bir malzemedir. Güvercin gübresi kuru ve yüksek derecede neme sahiptir. Böylece zayıf ve soğuktan etkilenen bitkiler için kullanılan bir maddedir. Diğer gübre biçimlerinden farklı olarak, eskimeden hemen az miktarda kullanılması uygun olup bitkilerin çiçek açmasını arttırmakta ve büyümelerinde hızı sağlamaktadır. Güvercin kuleleri ağırlıklı olarak Mısır ve İran’da bulunmaktadır (Resim 10).
4. Geleneksel İran Mimarisinde Su Kullanımı
Önceki bölümlerde sözü geçen plato bölgelerde, örneğin İran’ın kuru ovalarında bulunan sistem, sembolik altyapısı ve teknolojisi ile “qanat” olarak bilinmektedir. İlk binyılın başlarında, yüzey su kaynakları, evsel ve tarımsal amaçlar için yetersiz kalmasıyla, qanat sistemlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Qanatlar fiziksel olarak çevre açısından sürdürülebilir yeraltı su ihraç sistemleridir. Kurak bölgelere uyarlanmış olan bu sistem, sulama, ev kullanımı ve enerji için yüzlerce kilometre boyunca suyu taşıyan yerel bir tünel sistemidir (Resim 11).
5. Geleneksel İran Mimarisinde Enerji Tasarrufu ve Doğal Enerji Kaynaklarının Etkin Kullanımı
Geleneksel binaların ısıtma ve soğutma sistemleri, genellikle en büyük enerji sakınımını sağlayacak sistemlerdir. Bu nedenle iklim koşulları ile baş etmek için yapılarda pasif ısıtma ve soğutma sistemleri kullanılmıştır. Yerleşim yönelimi, binalar arası mesafe, bina yönelimi ve formu, eyvan, rüzgar kuleleri, merkezi avlu gibi mimari mekansal oluşumlar Geleneksel İran mimarisini oluşturan mekansal karakteristiklerdendir.
Malzeme seçimi, pasif enerji uygulaması, atık ve teknoloji yönetiminde çevre stratejileri, sürdürülebilir bina tasarımının birer parçası olan kavramlardır. İran’ın, geleneksel mimari örneklerinde, bina kabuğundaki sıcaklık gecikmelerinden faydalanmak için, daha büyük termal kütleli malzemeler seçilmiştir. Bu termal kütle, bina kabuğu boyunca ısı transferini yavaşlatmakta ve bu nedenle, dış ve dolayısıyla iç mekan termal koşullarını sağlamaktadır (5).
İran’ın geleneksel mimarisinde enerji tasarrufu ve doğal enerji kaynaklarının etkin kullanımı, Kaşan Şehri örnek verilerek, tabloda incelenmiştir (Tablo 2).
Geleneksel İran Mimarisinin Modern Mimariye Entegrasyonu
Son yıllarda, İran’ın çeşitli bölgelerindeki yerel ve geleneksel yapılar dikkat çekmekte, mimarlar ve tasarımcılar farklı biçimlerde bu yaklaşımları yorumlamaktadırlar. Mimaride yeni teknolojiler keşfetmemiz sonucu, enerji kaynaklarımızın azalmasının ve nerdeyse tükenmesinin çarelerini ararken bir çözüm yolu olarak geleneksel ve/veya yerel çözümlerin, çağdaş yeniliklerle yorumlanması gündemdedir.
İklime duyarlı mimari tasarım binlerce yıldır arıtılırken avlular, rüzgar kuleleri, çatı terasları ve tuğla malzemesi gibi mimari unsurlar, etkili iklim kontrolü için kullanılan yapı bileşenleri, sosyal ve kültürel unsurlar haline gelmiştir. Amaç, bu eski yöntemleri modern teknolojik yeniliklerle uzlaştırmaktır.
İran’ın coğrafyası büyük ölçüde merkezi bir çöl platosundan oluşmuştur. Ülkenin çoğunlukla toprak ve kaya tarafından kaplanması nedeniyle İran mimarisi tuğla veya kerpiç elemanlarından yararlanmaktadır. Tahran gibi büyük şehirlerde görülen binaların çoğu, benzer tuğla döşeme yöntemleri kullanılarak inşa edilmiştir. Bu geleneksel ve bağlamsal etkileri benimsemeye devam ederken, İran’ın çağdaş mimarları, malzeme pratiklerine ve biçimsel gelişimine yenilikler getirmişlerdir.
İncelenecek örnek İran’ın Arak Şehri’nde tasarlanan “Dönen Tuğla Sarayı” (The Revolving Bricks Serai) ofis projesidir (Resim 17). Tuğla cepheli bina, gerçekleştirilmesinden bu yana İran’daki geleneksel kentsel mekanın önemli bir simgesi halini almıştır (Resim 15, 16). Bu projede, geleneksel malzeme olan tuğla, modern bir yaklaşımla yeniden yorumlanmaktadır. Çift çeperli cephede dış katmandaki tuğla yüzey, bir yandan binanın mahremiyetini sağlamaya çalışır, diğer yandan ışığın optimum olarak kullanılmasını, ısının kontrolünü sağlayan, tasarımın baş etmesi gereken bir yaklaşım olur. Tuğladan kurulu çeper, kullanıcıların mahremiyetini ve aynı zamanda ses yalıtımı sağlamaktadır. Doğu ve batı ışığını daha fazla kullanabilmek amacıyla, parametrik geometriyi kullanarak yüzey bükülmüştür (Şekil 2, 3). İç mekandaki ışığın seviyesini hesaplamak için özel yazılım programları kullanılmış olup binanın dış çeperi vida eklemli (screw joints) modüllerden planlanmış ve monte edilmiştir. Böylece her modülün tamir edilmesi veya değiştirilmesi pratik hale gelmektedir. Binanın cephesinin parametrik geometrisinde, turkuaz ve mavi renkli tuğlaların başlangıç ve bitişlerde kullanılması, cephede kuzeyden güneye, gün içinde dinamik bir görünüme yol açmaktadır (Şekil 4).
Bina çeperinde kullanılan tuğla malzemesinin yüksek termal kapasitesi ve cephe ile bina arasındaki hava boşluğu sayesinde, yaşam alanı pasif olarak soğutulmakta ve havalandırmayı yaratmaktadır (Resim 18). “Dönen Tuğla Sarayı” tasarımını, bilginin yerden ve geleneksel mimarinin özünden üretilmesiyle sürdürülebilir mimarinin yeniden yorumlanan bir süreklilik ile üretilmesi yoluyla oldukça değerli kılmaktadır. Geleneksel mimari biçimsel dilin tekrarı ile bir anlam taşıyıcı rolü yerine, bir mimari akıl sürekliliği sağlamaktadır. Geleneksel İran mimarisinin sürdürülebilir mimari özellikler taşıması yeni mimari bir dilin yaratılmasında referans alınmasını kolaylaştırmaktadır. İncelenen örnek geleneksel mimariyi özümseyen ve yeniden farklı çözümler üreten, yerel bir modern bina olarak tanımlanabilir (7).
Sonuç
Çalışma sonucunda üretilen bilgiler tablo haline getirilmiş ve karşılaştırmalı bir biçimde aşağıda yer alan tabloda sunulmuştur (Tablo 3).
Araştırmanın sonucunda günümüzde tartışılan sürdürülebilir mimarinin geçmişte izlerine rastlanmıştır. Üretilen geleneğin ve “yer”in ürettiği mimarlığa, farkındalık unsuru olmaksızın bugünden zamansız olarak bakıldığında, geleneksel ve/veya yerel mimariyi, modern terminoloji bağlamında, sürdürülebilir mimari olarak tanımlayabiliriz. Çalışmada geleneksel ve/veya yerel mimarinin sürdürülebilirliği ortaya konmaya çalışılmış ve geleneksel mimarinin sürekliliğinden çıkarsama yapılarak üretilen binanın da sürdürülebilirlik kriterini yerine getirdiği gözlenmiştir. Örnek olarak incelenen günümüz binasında, yerel referanslar ve güncel gereksinimler denge içinde çözümlenmiştir. Son söz olarak geleneksel ve/veya yerel mimari, günümüz sürdürülebilir mimarlığı için rehber olma karakteristiğini sürdürmektedir. Günümüzde yerelliğin sadece geçmişte oluşan kimliklerin referans alanı olmadığı, coğrafya kaynaklı tasarım parametrelerine dayandırılması ile sağlanabileceği incelenen örnekle gözlenebilmektedir.
Not
Bu çalışma, Shaylan Oudeh tarafından, Doç. Dr. Emine Dilay Güney danışmanlığında tamamlanan “Sürdürülebilirlik Bağlamında Geleneksel ve/veya Yerel Mimari: Geleneksel İran Mimarisi ” başlıklı yüksek lisans tezinden üretilmiştir.
Kaynaklar
1. Sassi, P., 2006. Strategies for Sustainable Architecture, Taylor & Francis, Newyork.
2. Kuban D., 1996. Çağdaş Tasarımda Yöresel Öğeler, Yapı Dergisi, 175; 75-80.
3. Rudofsky, B., 1964. Architecture Without Architects, Doubleday & Company Inc., Garden City, New York.
4. Asquith, L.,Vellinga, M., (Ed.), 2006. Vernacular Architecture in the Twenty-First Century: Theory, education and practice. Bonner, S. “Control and authority in vernacular architecture”, Taylor & Francis, Newyork, 2005; 23-46, 111.
5. Afshar, F., Norton, J. 1997. (Ed.). Encyclopaedia of vernacular architecture of the world. Oliver, P., Cambridge: Cambridge University Press; 25-27.
6. Tolou Behbood, K., Taleghani, M., Heidari, S., 2010, Energy Efficient Architectural Design Strategies in Hot‐Dry Area of Iran: Kashan, İran.
7. http://caoi.ir/en/projects/item/1241-revolving-bricks-serai.html#description, 2018.
8. http://faslsafar.com, 2018
9. https://iranmemari.com/masoole, 2015
10. https://iranplanner.com/attraction?id=29593
11. http://www.zohreh-bozorgnia.com, 2004
12. http://www.nbpars.ir, 2016
13. http://dezful-architecture.mihanblog.com
14. http://fanoo3.com/162/badgir/, 2015
15. https://www.mehrnews.com/news/4041471/, 2016
16. http://antiquity.ac.uk/projgall/pourjafar327/, 2017
17. https://www.destinationiran.com/kariz-qanat-in-iran.htm, 2010
18. http://persianv.com
19. https://sonyaandtravis.com/shiraz-our-entry-to-iran, 2012
20. https://www.chidaneh.com/blog/post/34447, 2015
21. http://caoi.ir/en/projects/item/1241-revolving-bricks-serai.html#description, 2018
22. http://caoi.ir/en/projects/item/1241-revolving-bricks-serai.html#general-Information, 2019