Emerald
Künye
Mimari Tasarım
Bureaux Andrew Phillips
Proje Yeri
Lüksemburg
Statik Projesi
ICB
Mekanik Tesisat Projesi
Ingetech SA
Cephe Danışmanı
FMDC
Yönetmelik ve Koordinasyon
Energie et Environnement SA
Ana Yüklenici
CBL
Cephe Yüklenicisi
Kyotec
Tamamlanma Tarihi
2025
Toplam İnşaat Alanı
7000 m²
Fotoğraflar
Simon Menges
Pandeminin ardından modern çalışma alanlarının değişen ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla Bureaux Andrew Phillips tarafından Lüksemburg’ta tasarlanan Emerald, her saatte değişen görünümü ile çevresiyle dinamik bir ilişki kuruyor.
Bureaux Andrew Phillips, Lüksemburg şehrine uzanan ana bulvarlardan birinde yeni bir ofis binası tasarladı. Emerald, kentin güneybatı yönünde gelişmekte olan karma kullanımlı projenin bir parçasını oluşturuyor. Pandeminin ilk dönemlerinde sipariş edilen proje, modern çalışma alanlarının değişen ihtiyaçlarına cevap veriyor.
Yapı, çevresinin nötr tonları arasında öne çıkıyor. Geleneksel bir bina çekirdeğinin ögeleri ayrıştırılarak, kat planı boyunca görsel bağlantıyı artıran iki panoramik “çatı katı”na (loft) yer veriliyor; böylece klasik hücreler dizisi yerine daha açık ve akışkan bir mekan sunuluyor. Merdivenler, ön planda konumlanan, doğal ışıkla dolan ve dış manzaralar sunan canlı alanlara dönüşmüş. Dikey dolaşım, kullanıcıları harekete teşvik eden, deneyimsel bir sürece evriliyor.
Cephedeki şerit pencereler, dönüşümlü açılı kanatlarla çerçevelenmiş. Bu kanatlar, cepheye dokulu ve üç boyutlu bir yüzey kazandırıyor. Belirli açılardan bakıldığında cephe, derin bir dokuma perdeyi andırıyor. “British Racing Green” olarak adlandırılan yüzey kaplaması, gün ışığına bağlı olarak koyu griden parlak zümrüte kadar farklı tonlara bürünüyor ve gün boyunca değişim gösteriyor.
Cephe; ışık ve gölge, geçirgenlik ve opaklık arasında oyunlu bir ilişki kuruyor. Düz yüzeyler yerini derinliğe bırakıyor; katı yapılar çevreyi yansıtarak değişken bir görsellik sunuyor. Yapı, yürüyen, araba süren ya da tramvaya binen herkes için sürekli değişen bir izlenim sunuyor. Her yaklaşım yeni bir bakış açısı getiriyor. Görsel deneyim sürekli yenileniyor; zamanın geçişini ve kentin dönüşümünü yansıtıyor. Bu ofis binası, duyusal etkileşimi ön planda tutuyor. Her açıdan, her saatte farklı bir görünümle çevresiyle bağ kurmaya davet ediyor.















