Dynafit Headquarters

Mimari Tasarım
Barozzi Veiga

Proje Yeri
Kiefersfelden, Almanya

Tasarım Ekibi
Yorgos Apostolopoulos, Andrea Bergamini, Paola Calcavecchia, Oskar Jobin, Kim-Lou Monnier, Alessandro Lussignoli, Rodrigo Martinez, Martin Meinecke, Miguel Pereira Vinagre, Toni Poch, Verena Recla, Andrei Sashko, Rob Scott, Nelly Vitiello, Andrea Bergamini, Caterina Delaini, Marta Grządziel, Hannes Lukesch, Vasco Marcolin, Cristian Munteanu, Sofia Pozzoli, Maxime Soquet, Elvira Turek, Maria Ubach, Anina Weber

Toplam İnşaat Alanı
10.200 m2

Tamamlanma Tarihi
2024

Fotoğraflar
Simon Menges & Nino Tugushi, Brigida González

Barozzi Veiga tarafından tasarlanan Dynafit Headquarters, Eno Vadisi’nin manzarasına iki piramit formuyla dahil olan, doğayla bütünleşen anıtsal ama sade bir yapı olarak Kiefersfelden’de yer alıyor.

Kiefersfelden’deki Dynafit Headquarters’ın tasarımında, doğal çevresiyle bütünleşen bir yol izlenmiş. Yapı, Eno Vadisi’nde çarpıcı bir görsel simge olarak tasarlanmış. Almanya ve Avusturya’yı birbirine bağlayan otoyoldan görülebilen, iki piramit şeklindeki yapının birleşiminden oluşan bu bina, vadiyi tanımlayan manzaranın bir parçası olmayı hedefliyor. Binanın hacimsel kompozisyonu, tepeler ve vadiler gibi yakındaki unsurların ölçeklerinden yararlanarak yükseklik hissini güçlendirmeyi amaçlamış. Samimi ancak anıtsal bir dikeylik ile bina, dikey yüzeylerinde yüksekliği en üst düzeye çıkarırken eğimlenen yan yüzeylerde daha insani bir ölçek elde etmeye çalışmış. Bu kontrast, binayı çevresi içinde öne çıkarmakla kalmamış, aynı zamanda mimari ve doğa arasında görsel bir diyalog oluşturmuş.

Projenin hacminin görünürdeki sadeliğine rağmen kesit, hem personel hem de ziyaretçiler için bu çok işlevli binanın deneyimini zenginleştiren bir mekansallık ifade ediyor ve farklı mekanların sunduğu perspektifler aracılığıyla aralarındaki etkileşimi teşvik ediyor. İç mekan, her katın zıt uçlarında servis çekirdeklerini birleştirerek maksimum verimlilik hedefleyen basit bir yapıdan oluşan aydınlık ve verimli bir açık mekan sistemi olarak tasarlanmış.

Markanın ürünlerini yansıtan hafiflik, verimlilik ve teknoloji kavramları; binayı güneş ışınlarından korurken çevreyi sürekli olarak görebilmeyi sağlayan bir cephe sisteminin kullanımının tercih edilmesine neden olmuş. Cephenin diyagonal metal kafes deseni, hacmin geometrisinin algısını vurgulamış ve komplekse dinamik ve karmaşık bir dış görünüş kazandırmış. Bu görünüm, yansıyan ışığa bağlı olarak, basit bir geometriyi gün boyunca dinamik ve karmaşık bir görsel deneyime dönüştürüyor. Basit, soyut ve biraz gizemli bir hacimsel yapı, geometrisi ve soyutluğu sayesinde, manzara ile o kadar güçlü bir ilişki kurmaya çalışıyor ki, mimari kendi anlamını ve sağlam kimliğini kaybetmeden, manzaranın bir parçası haline geliyor.