Çatalhöyük Ziyaretçi Merkezi

Mimari Tasarım
TEĞET

Proje Ekibi
Mehmet Kütükçüoğlu, Ertuğ Uçar, Hande Ciğerli, Onur Akın, Ethem Aybar, Yıldırım Erbaz, Ece Ünübol, Oğul Öztunç, Deniz Subaşı, Tuberk Altuntaş, Deniz Dilan Kara, Alican Tilkan

İşveren
Konya Büyükşehir Belediyesi

Yapımcı
Bilir İnşaat 

Statik Projesi
ATTEC & BKSD

Mekanik Projesi 
Anka Mühendislik

Elektrik Projesi 
Anka Mühendislik

Altyapı Projesi
Diyap Mühendislik

Peyzaj Projesi  
Seda Kurt Şengün

Aydınlatma Danışmanı
Ukon Aydınlatma

Sergi Danışmanı
Pattu Mimarlık

Yangın Danışmanı
Ethos Mühendislik

Ahşap Danışmanı
Demet Sürücü

Proje Yeri
Çumra, Konya

Tamamlanma Tarihi
2023

Toplam İnşaat Alanı
3.250 m2

Fotoğraflar
Egemen Karakaya

Göz alabildiğine uzanan Anadolu peyzajı içinde Çatalhöyük’ü işaret eden ahşap kulesi, hafif ve mütevazı strüktür sistemi ve köy yerleşimine öykünen artikülasyonu ile TEĞET tasarımı Çatalhöyük Ziyaretçi Merkezi, sadece bir müze binası olarak değil, var olan ilişkileri örgütleyen bir omurga olarak çalışıyor.

Çatalhöyük Ziyaretçi Merkezi projesi, izleri milattan önce 8. yüzyıla dayanan ve bilinen en eski yerleşimlerden biri olan Çatalhöyük antik kentinin doğu ve batı höyüklerinin arasına yerleşiyor. Bugün Konya’ya bağlı olan Çumra ilçesinin 10 km doğusundaki alan, büyük bir halı gibi serilen tarlaların ve onları aralıklı olarak kesintiye uğratan irili ufaklı köylerin ortasında kalıyor. İlk olarak 1960’larda başlayan arkeolojik kazılar doğu höyüğü üzerinde olanca hızıyla devam ederken, 1980’lerden beri buradaki çalışmalara servis sağlayan ve bir grup binadan meydana gelen kazı evi, doğu höyüğünün düzleştiği noktada geniş bir alan üzerine kurulu. Benzer şekilde parçalı yapıda olan ziyaretçi merkezi yerleşkesi, “U” formundaki kazı evinin hemen karşısında örgütleniyor; arkeolojik çalışmaların ilk başladığı tarihlerde faal olan, ancak bugün kurumuş bir dere yatağının diğer tarafında. Ziyaretçiler için bir giriş ve yürüyüş rotası tayin eden projenin, arkeolojik kalıntıları olduğu kadar arazideki mevcut yapıları, ana yaklaşım güzergahı olan araç yolunu ve zamanında höyüklere hayat veren dereyi birbirine bağlı organizmalar olarak kabul eden bütüncül bir yerleşim yaklaşımı var. Mekanlar bu prensip etrafında kurulurken ana hedef: ÇZM’nin sadece bir müze binası olarak değil, söz konusu ilişkileri örgütleyen bir omurga olarak çalışması.

Binlerce yıllık tarihi ve barındırdığı kıymetli toprak altı varlıklarıyla Çatalhöyük arazisi, yeni yapılar planlanırken hassasiyetle yaklaşılması gereken bir alan. Höyüklerin içinde tuttuğu 9000 yıllık kolektif hafızanın ve kültürel birikimin ağırlığına tezat oluşturacak şekilde, yere olabildiğince az temas eden, hafif ve mütevazı bir strüktür sistemi kuruluyor bu sebeple. Yerel malzemenin ve en önemlisi antik kalıntıların kerpiç olduğu bir alanda, tercih edilen ahşap strüktür ve malzeme, mevcut olanla yarışmıyor, onu taklit etmiyor; aksine etrafıyla incelikli bir kontrast yaratıyor. Temel, tesisat, döşeme, duvar, çatı gibi yapı elemanlarından meydana gelen ana birim, hem koruma prensibinin hem de tektonik kurgunun karşılığı. Noktasal beton temeller ve ahşap döşeme arasındaki 1 metrelik boşluk içine, yapıların altına gizlenen tesisat sistemi, ana birimin mekan hiyerarşisi ve geometrisi etrafında çeşitlenen esnek yapısını mümkün kılıyor.

ÇZM, üçgen bir avlunun etrafında toplanan üç binadan müteşekkil. Ziyaretçileri karşılayan ve onları orta avluya taşıyan, “U” formundaki yapı, idari ofisleri, sergi alanlarını ve ilgili servisleri içeriyor. Sergi odası, sergi koridoru ve teras olmak üzere üç farklı mekan tipine sahip. Bir diğeri, göz alabildiğine uzanan Anadolu peyzajı içinde Çatalhöyük’ü işaret eden ve ziyaretçilerin Konya ovasının geniş düzlüğünde yükselen iki höyüğü tepeden seyredebildiği 22 metre yüksekliğindeki ahşap kule ile terasına ayaklarını bastığı kafe. Avluya cephe veren üçüncü yapı, ulusal ve uluslararası konuşmalara, etkinliklere ve atölyelere ev sahipliği yapacak 100 kişilik çok amaçlı salon. Sürekli ve geçici kullanımlara imkan tanıyan kurgusu ÇZM’nin dinamik yapısına katkı sağlıyor.

Bir köy yerleşimine öykünen merkezin artikülasyonu kapalı alanlar olduğu kadar açık alanlarla da tarif ediliyor. Terasların, bahçelerin, köprülerin ve orta avlunun, uçsuz bucaksız anadolu peyzajının sessizliği ve imgesi ile uyumlu bir yapısı var. Seçilen malzeme, doku ve bitkiler bunun bir uzantısı. Merkezin üç ana kütlesini birbirine bağlayan ve ahşap saçakların altında devam eden teraslar, doğu ve batı höyüklerine ulaşan iki ayrı yaya köprüsüne dönüşüyor. Kuzeydeki yapılar bütünüyle güçlü bir giriş mekanı ve seyir terası teşkil eden ÇZM, güneyde geri çekilerek ziyaretçiler ve Çatalhöyük antik yapılaşması arasında incecik ve mütevazı bir ilişki kuruyor.