Yaz aylarının buram buram Akdeniz kokan ilhamıyla İtalya, İspanya, Fransa, Fas ve Yunanistan’dan nitelikli 6 villa mimarisi örneği…

Hazırlayan: Ekin Öztürk

Aslında başka hiçbir yapı çeşidinde olmadığı kadar kişiye özel bir program üzerine kurulu olan “ev” tipolojisi, tarih boyunca mimarlığa biçim veren tüm söylemlerin ve akımların temsilinde kullanılan en önemli araç oldu. Birçok mimarın evrensellik iddiasında olan söylemlerini ilk örnekledikleri yapılar olan evler, yeri geldi stilleriyle dönemleri birbirinden ayrıştırdı, yeri geldi filizlendirdiği tartışmalarla yepyeni fikirlerin üretilmesine zemin hazırladı. İçinde bulunduğu bağlam, yerleşim, sosyal yapı ve ekonomik koşullar, mimara üzerinde oynamak için çok dinamik ve cazip bir zemin sunduğundan olsa gerek, güncel yaşam alışkanlıkları ne yöne evrilirse evrilsin villa ya da müstakil ev kavramı mimarın karşı koyamadığı bir fantezi aracı olarak her dönemde varlığını ve önemini korumaya hep devam etti, edecek de… İşte tam da bu nedenle ve yaz aylarının buram buram Akdeniz kokan ilhamıyla İtalya, İspanya, Fransa, Fas ve Yunanistan’dan nitelikli villa mimarisi örneklerini sizler için derledik.

1. Casa ECS / Sicilya, İtalya

Mimari Tasarım: Giuseppe Gurrieri Studio
İşveren: Erica Anna Cavalli
Tamamlanma Tarihi: 2017
Alan: 230 m²
Fotoğraflar: Manuela Minaldi

Giuseppe Gurrieri Studio tarafından tasarlanan Casa ECS, İtalya’nın Sicilya bölgesinde yer alıyor. Arazinin doğal yapısı sayesinde, toprağın Akdeniz’e doğru olan yumuşak eğimi, ufkun ötesine uzanan ve üzerlerinde zeytin ve keçiboynuzu ağaçları yetişen, kuru taş duvarlarla korunan bir dizi terasla değerlendirilmiş.

Proje tasarımı, yapıyı doğal çevreye adapte ederek doğal çevreyi en az etkileyecek şekilde müdahale etme ve enerji tasarrufu ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirilmiş. Tasarımın temel fikri, yapının araziye kolaylıkla yerleştirilmesine olanak tanıyan doğal bir basamak oluşturmak amacıyla, yerel taşlarla kaplı bir istinat duvarı inşa edilerek, araziye doğru geri çekilen terasların çoğaltılmasına dayanıyor. Böylece, kırsal manzara ve geleneksel ekili arazi arasında dikkat çekici bir süreklilik yaratılmış. Ayrıca, çatı bahçesi sayesinde yapı, çevreyi bütünleyen bir görünüme kavuşmuş. Bölgedeki yapıların tarihi geleneğini sürdüren bir anlayışla da evin kuzeyine iki adet avlu konumlandırılmış.

Yapının iç mekânları da, dış cephenin dokusuna uygun şekilde tasarlanmış. Salon, kuzeyde avlulara güneyde ise denize doğru bakacak şekilde konumlanıyor. Bu tasarım kararı, peyzajın yapının içinden geçtiği algısını yaratmış. Tüm tasarım kararlarında, yüksek ısı yalıtımının sağlanması için yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, enerji verimliliği gibi konular ön planda tutulmuş. Böylece yapı, çevre dostu özellikleriyle de öne çıkıyor.

2. Maison Sud des Landes/ Hossegor, Fransa

Mimari Tasarım: Jean-Philippe Pargade Architecte
İşveren: Özel
Tamamlanma Tarihi: 2017
Alan: 200 m²
Fotoğraflar: Sergio Grazia

Jean-Philippe Pargade Architecte tarafından Fransa’da tasarlanan Maison Sud des Landes, üzerinde çam ve mantar meşesi ağaçları yetişen, denizdeki bir kumulun üzerinde, deniz ve göl arasında konumlanıyor. Tasarım, arazideki mevcut evin yalnızca arazinin eğimine gömülü bodrum katının tutularak, yeni inşa edilen üst katlarla dönüştürülmesine dayanıyor.

Mevcut bodrum üzerine konumlandırılan beton bir döşeme üstünde inşa edilen yeni yapının, olabildiğince hafif olması amacıyla ahşap ve çelik tercih edilmiş. Kare planlı evde, salon, açık mutfak ve iki adet yatak odası bir taraça çevresine yerleştirilmiş. İlk iki kat arasında dolaşım, merkezi merdivenle sağlanıyor. Çatı bahçesineyse verandadan başka bir merdivenle erişilebiliyor. Kare plan, tüm evi çevreleyen koruyucu çatı sundurmasını aşan bir galeriyle vurgulanmış. Galeri, sürgülü kafes örgülerle süslenmiş. Zeminde Burgonya taşı, tavanda ve doğramalarda karaçam, kafes örgülerde kırmızı ardıç ve taşıyıcı elemanlarda ise beton malzemeler tercih edilmiş.

3. Casa M3 / Mayorka, İspanya

Mimari Tasarım: OLARQ-Osvaldo Luppi Architects
İşveren: Özel
Tamamlanma Tarihi: 2017
Alan: 560 m²
Fotoğraflar: Mauricio Fuertes

Mayorka’da bulunan M3 House, OLARQ – Osvaldo Luppi Architects tarafından konutların bir arada bulunduğu kentsel dokudaki bir arazi üzerinde tasarlanmış. Arazinin konumu ve karakteristik özellikleri tasarımda anahtar rol oynamış. Mahremiyet ve deniz manzarası arayışıyla, tasarımın başlangıcındaki kompakt hacmin bölünerek bir avluya açılması sağlanmış. Şeffaflık, yansımalar, veranda boyunca uzanan manzara gibi bir dizi kavram, sonsuz boşluğun kesintisiz varlığını güçlendiriyor.

Kuzey – güney yönünde hafif eğimli arazideki ev, bodrum katı da bulunan iki katlı bir yapı olarak tasarlanmış. Parselin darlığı, yakındaki komşu evlerin varlığı, manzara bakış açıları, mekân oryantasyonu gibi koşullar tasarımda izlenecek stratejiyi belirlemiş. Kumtaşıyla kaplı kompakt bir hacimden oluşan konuttaki iç mekânlar, komşu konutlara yanal olarak kapalı, fakat zemin katta kuzey – güney yönünde sürekliliğe izin veren, hem iç hem de dış mekânda doğal taş döşemeyle vurgulanan bir veranda çevresinde konumlandırılmış. Böylece, mutfak, yemek odası ve salon arasında bir süreklilik sağlanmış. Veranda, basamaklı yapısıyla iç mekânları korurken aynı zamanda da güneş ışığının optimum düzeyde alınmasını sağlıyor. Yatak odaları birinci kata yerleştirilmiş. Veranda, zemin katta olduğu gibi bu kattaki mekânları da güneşten koruyor. Ana verandanın içindeki bahçe verandası, üzerinde bir zeytin ağacının yetişmesine olanak tanırken güneş ışığının bodrum kattaki mekânlara ulaşmasını sağlıyor.

4. The Hug House / Paros, Yunanistan

Mimari Tasarım: Re-act Architects
İşveren: Özel
Tamamlanma Tarihi: 2017
Alan: 150 m²
Fotoğraflar: George Messaritakis

Re-act Architects tarafından tasarlanan Hug House, Yunanistan’ın Paros Adası’nda yer alıyor. Özel koruma yasası altındaki, denize ve Naoussa Körfezi’ne bakan doğu yönlü proje alanı, Aghios Ioannis Detis Çevre Parkı’nın bitişiğinde bulunuyor. İki binadan oluşan bir kompleks olan proje, ortak kullanılan bir açık alan ve havuzu da içeriyor. Tasarım, büyük bir yapı kütlesinin ikiye bölünerek araziyle uyum içinde konumlandırılmasına dayanıyor. Kütleler manzaraya bakacak şekilde, eğime uygun ve kuzey rüzgârlarından korunaklı olarak yerleştirilirken, aralarında merkezi bir avlu konumlanmış.

Temel amacı koruma altındaki bölgeye minimum etki etmek olan tasarım kararlarıyla, yapı arazi topoğrafyasına uygun bir biçimde yerleştirilmiş. Giriş, arazinin kuzeyinde en yüksek noktada, taş payanda duvarlarının arasında bulunuyor.

Taş duvarlar yapıyı meraklı gözlerden koruyarak kuşatıp “sarıyor”. Bazı yerlerde duvarlar, zemine ve çevreye adapte olarak, yapının bir parçası olurken, bazı yerlerde avlular yaratıyor. Beyaz sıvalı yapı duvarları yalnızca iç avludan görülebiliyor. Binanın cepheleriyse yanından geçenler tarafından parça parça algılanabiliyor. Böylece mahremiyet gereksinimi karşılanırken yapının çevreyle tam bir uyum içinde kamufle olması sağlanmış.

5. Casa Retina / Girona, İspanya

Mimari Tasarım: Arnau Estudi d’Arquitectura
İşveren: Özel
Tamamlanma Tarihi: Haziran 2017
Alan: 127 m²
Fotoğraflar: Marc Torra_fragments.cat

Arnau Estudi d’Arquitectura tarafından Santa Pau, Girona’da tasarlanan Retina House’u, yapının mimarı Arnau Vergés i Tejero, büyükbabasının evinin bulunduğu arazi gibi eski İspanya arazilerinin manzarasından ilham alarak tasarlamış: “Büyükbabam Joan’unki gibi eski kırmızı bir Massey Ferguson (traktör) arazide çalışıyor. Bu hızlandırılmış dünyada, hâlâ kışları komşu evlerin bacalarının tüttüğü eski manzaralar var. Duvarlar ardındaki ve nehir kıyılarındaki meyve bahçelerinin korunduğu mutluluk köşeleri var. Bu, doğanın ve basit şeylerin tadını çıkarmak için göç eden bir ailenin ve kıymetli manzaranın sonsuza kadar değişmeden kalmasını isteyen bir zaman makinesinin öyküsüdür.”

Projede çayır, arazi topografyasına bir adaptasyon olarak düşünülmüş. Garaj, su havzası, patika ya da arka planda güçlü eğimi takip ederken kesilen eğimli duvar gibi elemanlar düz bir zemin meydana getiriyor. Bu zemin üzerinde, konutun gerektirdiği minimum işlevleri açık planlı bir mekânda barındıran özerk dikdörtgen bir hacim bulunuyor. Güneyde salon, yemek odası ve dinlenme odası yer alırken, yapıyı kuzeyden ayıran kalın duvarın iç kısmında ıslak hacimler ve giriş bulunuyor.

Yapı, mevsimler ve nehir kıyısındaki bitki örtüsü değiştikçe çevreyle ilişkisini değiştirip dönüştürüyor. Aynı zamanda, güneşten koruyan “göz kapaklarını” (panjurlarını) kaldırdığında peyzaj manzarasının da tadını çıkarıyor. Ve retinasında yakalanan manzarayla, uçmaya hazır bir baykuş gibi yamaç çıkıntısında dinleniyor.

6. Villa Agava / Kazablanka, Fas

Mimari Tasarım: Arnau Estudi d’Arquitectura
İşveren: Özel
Tamamlanma Tarihi: Haziran 2017
Alan: 127 m²
Fotoğraflar: Marc Torra_fragments.cat

Driss Kettani Architecte tarafından tasarlanan proje, Kazablanka’da bulunuyor. Kuzey – güney yönlü bir arazi üzerinde konumlandırılan yapı, güney yönündeki bahçesiyle yan cephelerde ve arka cephede oldukça açıkken, caddeye bakan tarafı kör cephe olarak tasarlanmış. Plan “silueti”, kentsel kuralların ve doğudaki bitişik eve mükemmel uyum sağlama gereksiniminin bir sonucu olarak ortaya çıkmış. Caddenin dezavantajlı kuzey yönelimi ve mevcut yüksek duvarların varlığı, aynı zamanda şeffaflık ve mekânsal akışkanlık korunurken, geleneksel Fas evlerinin tasarım kodlarının kullanımı için de bir fırsata dönüştürülmüş.

Siyah ve gri – mavi çinilerle dikkat çeken giriş, cadde tarafındaki mahremiyet ile havuz ve bahçenin bulunduğu taraftaki şeffaflık ve açıklığın oluşturduğu ikiliği vurguluyor.

İç mekânda, ahşap panel / baca bir mil görevi görüyor ve kullanım akışkanlığını devam ettirirken servis alanının mahremiyetini koruyor. Bu panel, opaklığı bakış açısına göre değişen ahşap çıtalardan oluşan bir ekranı da içeriyor. Proje, mahremiyet, şeffaflık, akışkanlık ve işlevsel kaygılar kavramları üzerinde oynamaya çalışıyor. Kullanılan malzemeler sokakla soyut bir kompozisyon sunan, ham ve zengin renkler ve dokular içerecek şekilde seçilmiş.